HABER: İLEYDA ÖZMEN / KAMERA: AZİZ METİN
Emekli Selma Solmaz, "Benim oğlum Gazi Üniversitesi`nin son sınıfını okulunu bıraktı. 11 bin lira maaşla şoförlük yapacağım diye uğraşıyor. Bu hak mı? Bu reva mı bize? Cumhurbaşkanı niye bize sahip çıkmıyor, Suriyelilere, Iraklılara, İranlılara sahip çıkıyor? 4 bin 290 liraya çıkmış benim maaşım. Benim kızım okuyor ve çalışarak okuyor. Markette çalışıyor. Derslerine konsantre olamıyor. Okulunu o da mı yarım bıraksın. Hani Emine Erdoğan diyordu; `kız çocuklarını okutacağız, sahip çıkacağız.` Niye benim kızıma sahip çıkılmıyor. Bu ülkenin vatandaşı değil mi benim çocuğum? Bu adam bu oyları nereden aldı? Hiç kimse memnun değil. Herkes şikâyetçi. Hastanelere gidiyoruz, randevu alamıyoruz. Doktorlara yalvarıyoruz. Yine tedavimizi göremiyoruz. Çünkü doktor kalmadı ülkede. Özel hastanelere verecek paramız da yok bizim" dedi.
Ankara`da pek çok sivil toplum kuruluşu, Tüketici Hakları Derneği`nin çağrısı ile “açlığı, yoksulluğu ve hayat pahalılığını” protesto etmek için dün Adakale Sokak`ta bir araya geldi. Protestoya katılan vatandaşlar ANKA Haber Ajansı`na konuştu. Emekli Seyhan Palazoğlu şunları söyledi:
"BOŞ TENCERENİN KAYNAMASINI İSTİYORLAR, BOŞ TENCERE KAYNAMAZ"
"Ankara`nın nüfusu 6 milyonsa burada en az 6 bin kişi beklerdim. Dört duvar arasında herkes pahalılıktan yakınıyor. 10 günde bir fiyatlara zam geliyor. Ülkeyi yönetenler boş tencerenin kaynamasını istiyorlar diye yakınıyorlar ama eyleme gelince bulamıyoruz yeterli sayıyı. Biz mi kendimizi anlatamıyoruz başka bir problem mi var. Ben tek yaşadığım halde zorlanıyorum. Ev kirası vermediğim halde zorlanıyorum. Emekli memur maaşıyla 3-4 çocuk okutanı düşünelim bir de. Ev kirası ödeyeni düşünelim. Ev kiralarını söylememe gerek yok. 3-4 katına çıktı ev kiraları. Boş tencerenin kaynamasını istiyorlar, boş tencere kaynamaz."
“OĞLUM OKULUNU BIRAKTI. 11 BİN LİRA MAAŞLA ŞOFÖRLÜK YAPACAĞIM DİYE UĞRAŞIYOR. KIZIM MARKETTE ÇALIŞIYOR. DERSLERİNE KONSANTRE OLAMIYOR. OKULUNU YARIM MI BIRAKSIN?"
Zamlara tepki gösteren emekli Selma Solmaz da şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Biz Cumhuriyet vatandaşı olarak Suriye bize bugüne kadar ne yaptı? Afganistan bize bugüne kadar ne yardım etti? Biz onlara Müslüman kardeşiyiz diyerek sahip çıkalım ama neye sahip çıkalım biliyor musunuz? İhtiyarlarına, kadınlarına, çocuklarına sahip çıkalım. Gençleri burada ne geziyor. Gençleri gitsinler topraklarını savunsunlar. Terörden kaçıyorlarmış. Bayram olunca niye terör yok onlara? Mesela benim oğlum Gazi Üniversitesi`nin son sınıfını okulunu bıraktı. 11 bin lira maaşla şoförlük yapacağım diye uğraşıyor. Bu hak mı? Bu reva mı bize? Cumhurbaşkanı niye bize sahip çıkmıyor Suriyelilere, Iraklılara, İranlılara sahip çıkıyor? Biz Atatürk`ün halkıyız. Bize de sahip çıksın. 4 bin 290 liraya çıkmış benim maaşım. Benim kızım okuyor ve çalışarak okuyor. Markette çalışıyor. Derslerine konsantre olamıyor. Okulunu oda mı yarım bıraksın. Hani Emine Erdoğan diyordu; `kız çocuklarını okutacağız, sahip çıkacağız.` Niye benim kızıma sahip çıkılmıyor. Bu ülkenin vatandaşı değil mi benim çocuğum?
"DOKTOR KALMADI ÜLKEDE. ÖZEL HASTANELERE VERECEK PARAMIZ DA YOK BİZİM"
Yol parası çıkmış 15 bin liraya. Nasıl gelecek buraya bu halk? Bu adam bu oyları nereden aldı? Hiç kimse memnun değil. Herkes şikâyetçi. Hastanelere gidiyoruz, randevu alamıyoruz. Doktorlara yalvarıyoruz. Yine tedavimizi göremiyoruz. Diş yaptırmaya gittim devlet hastanesinde hiçbiri doğru düzgün yapamadı. Çünkü doktor kalmadı ülkede. Acemi çaylakları bize doktor diye getirdiniz başımıza koydunuz. Özel hastanelere verecek paramız da yok bizim."
"25 YIL 5 AY DEVLETE HİZMET ETTİKTEN SONRA EMEKLİ OLDUM AMA HALA ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM. YANLIŞ EĞİTİM POLİTİKASI, YANLIŞ TARIM POLİTİKASI BİZİ BU DURUMA GETİRDİ"
43 yıllık öğretmen Ahmet Taş ise şu ifadeleri kullandı:
"25 yıl 5 ay devlete hizmet ettikten sonra emekli oldum ama hala çalışmak zorundayım. Aldığım emekli maaşı 12 bin 400 lira. Ankara`da en düşük ev kiraları 16 bin lira. Emeklilerin 7 bin 500 lira ücret aldığı bir ülkede yaşamanın son derece güç olduğu koşullarda emeklilerin devri birbirine sahip çıkma devridir. Bizim öğrencilik yaptığımız yıllarda bize verilen bilgiler neydi derslerimizde? Türkiye Avrupa ülkelerine fındık, fıstık, üzüm, kuru incir, patates, kavun, karpuz satar. Biz Avrupa ülkelerinden ne alıyorduk? Makine ürünleri alıyorduk. Şimdi gelinen noktada biz dışarıdan saman alan ülke haline geldik. Bugünlere nasıl geldik? Yanlış eğitim politikası, yanlış tarım politikası bizi bu duruma getirdi. Türkiye`nin ekonomisi 3-5 yandaş firmaya peşkeş çekiliyor. Yol yapımı, hastane yapımı, köprü yapımı adı altında ülkemizin geleceğinin gençleri maalesef 20-30 yıllık ipotek altına alınıyor.
Eskiden deli dumrul hikâyesinde deli dumrul köprüden geçenden 5 akçe geçmeyenden yine 5 akçe alırken bizi yönetenler geçenlerden 5 akçe geçmeyenlerden maalesef 10 akçe alma durumuna geldiler. Köylerde okullarımız kalmadı. 1950`li yıllarda köy enstitüleri kapatıldı. Arkasından öğretmen okulları kapatıldı. Köyler öğretmenlerin aydınlatacağı alanlar olmaktan çıktı. Maalesef köyler imamlara terkedildi, imamlara teslim edildi. Türkiye`de ortaokuldan sonra Anadolu liseleri vardı. Bu Anadolu liseleri günümüzde sınavla alan okullar Anadolu imam hatip liselerine dönüştürüldü. Ankara genelinde 30 tane Anadolu lisesi varsa 130 tane Anadolu imam hatip lisesi var. Peki devleti yönetenler çocuklarını neden Anadolu imam hatip lisesine göndermiyorlar da yurtdışında okutuyorlar özel okullarda? Devleti yönetenler çocuklarını neden askere göndermiyorlar da paralı askerlik yaptırıyorlar?"