Basın meslek örgütleri gazetecilerin keyfi olarak suçlanmasına, tutuklanmasına neden olan “sansür” yasasının iptali için AYM`nin karşısındaki alanda bugün “Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti` başlattı. Nöbet sırasında oluşturulan serbest kürsüde konuşan Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Genel Başkan Yardımcısı ve Türkiye Temsilcisi Doğan Tılıç, “Her gün Gazze`de bombalar altında haber geçen meslektaşlarımızı görüyorum. Biz de Türkiye`de ateşten gömlekle haberlerimizi geçiyoruz. İster ateş altında ister ateşten gömlekle gazeteciler her zaman dünyanın her yerinde sözlerini söylemenin yolunu bulurlar” dedi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), “dezenformasyonla mücadele yasası” olarak tanıtılan, “sansür” yasası olarak bilinen TCK`nın “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna hapis cezası getiren 217/A maddesinin iptali için CHP`nin yaptığı başvuruyu bugün görüşüyor.
Basın Konseyi, ÇGD, Gazeteciler Cemiyeti, TGS, Haber Sen`den oluşan basın meslek örgütleri, gazetecilerin keyfi suçlanmasına ve tutuklanmasına neden olan söz konusu maddenin iptali için bugün AYM`nin hemen karşısında bulunan alanda saat: 10:00 ile 14:00 arasında “sessiz protesto ve serbest kürsü” eylemi ve “Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti` tutmaya başladı. Nöbete katılan basın meslek örgütlerinin temsilcileri ve katılımcılar serbest kürsüde görüşlerini ifade etti. Kürsüde yapılan konuşmalar şöyle:
ŞENER: AYM`NİN GÖREVİ HEPİMİZ İÇİN ANAYASAYI KORUMAK
“Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener: “Sansür yasası olarak ifade ettiğimiz basın yasasındaki 29. Madde`nin Anayasa`ya aykırılığı yönündeki iptal ve yürürlüğünün durdurulması başvurusu görüşmesi başladı. Bizler hepimiz burada tüm meslektaşlarımızı temsilen hem de tüm toplumun basın ve ifade özgürlüğünü savunan kişiler olarak bulunuyoruz. Bu kararı Anayasa Mahkemesi`nden bugün tüm ülkeyi rahatlatacak bir karar vermesini bekliyoruz. Bu nedenle burada toplandık.
Burası Balyoz, Ergenekon davalarından bu yana adalet arayışını sürdürmek isteyen herkesin serbest kürsüsü olmuş durumda. Nede? Çünkü arkamızda ülkenin en yüksek mahkemesi var. Anayasa Mahkemesi`nin görevi, hepimiz için anayasayı korumak. Biz de ayanaysanın korunması için Anayasa Mahkemesi`nin yüksek yargıçlarının bugün çok önemli bir karar vereceğine inanıyoruz. Bu nedenle herkes, bir serbest kürsü gibi kendi görüşlerini ifade edecek.
Can Atalay kararın gördüğümüz gibi Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığına şahit oluyoruz. Ülkenin en yüksek mahkemesi bugün bir karar verecek. Anayasa Mahkemesi var mı yok mu? Bugün dezenformasyon maddesi kararıyla tüm ülkeye bunu göstermiş olacak.”
TÜRENÇ: “HALKIN HABER ALMA HAKKININ YOK EDİLMESİNE, GERÇEĞİN HALKA ULAŞMASINI ENGELLEYEN BU YASANIN İPTALİ İÇİN BURADA HEP BERABER SESSİZ BİR ÇIĞLIK ATIYORUZ”
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç: “Arkamızda çok yüksek bir bina var. İçindekiler ise hukukun en yüksek insanları. Burada bugün yapılan görüşmede bizimle ilgili halkın haber alma hakkının yerleşmesi ve korunmasıyla ilgili çok yaşamsal bir karar alınacak. Bu kararın iptal yönünde olmasını arzu ediyoruz. Çünkü hukukun örselendiği bu ortamda AYM`den çıkacak bir karar hukukun da yüksekliğini, adaletin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha kanıtlayacak.
Biz gazetecilerin gazetecilik faaliyeti nedeniyle hapse girmesine, halkın haber alma hakkının yok edilmesine, gerçeğin halka ulaşmasını engelleyen bu yasanın iptali için burada hep beraber sessiz bir çığlık atıyoruz. Yüksek yargıçlarımızın duymasını talep ediyoruz.”
GAPPİ: “DEZENFORMASYONDAN DEĞİL GERÇEK GAZETECİLİKTEN KORKUYORLAR”
İzmir gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi: “Biz bir yıl önce Meclis koridorlarını adım adım dolaşarak söyledik. Getirdiğiniz dezenformasyon yasası, kesinlikle dezenformasyona yönelik bir yasa değildir. Böyle olmayacaktır. Bu yasa kapsamında gerçek gazeteciler zan altında bırakacaktır. Biz bunu söylediğimiz zaman birçok yaptırıma maruz kaldık. Aslında şu çok açıktı. Dezenformasyondan değil gerçek gazetecilikten korkuyorlar.”
DURMUŞ: “UMARIM HAKİMLER DOĞRU KARARI VERİR VE BU MADDEYİ İPTAL EDERLER”
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş: “Geçtiğimiz yıl bu yasa Meclis`te görüşülürken biz itiraz ediyorduk. Bu basın özgürlüğünü yok edecek bir yasa, sansürü getirecek bir yasa demiştik. O zaman iktidardakiler bize şunu söylemişti: Hiç merak etmeyin onlar gazeteciler için çıkan bir yasa değil. Dezenformasyon suçlamasından hiçbir gazetecinin başına bir şey gelmeyecek demişlerdi. Aradan bir yıl geçti. 30 gazeteci hakkında soruşturma açıldı. 4 gazeteci tutuklandı. En son tutuklananlardan biri Tolga Şardan`dı ve önceki gün serbest bırakıldı. Bu sabah yine bir arkadaşımız dezenformasyon suçlamasıyla gözaltına alındı. İşte bugün burada olmamızın asıl nedeni bu. Bu suçlama, gazetecilerin gazetecilik yapmasını engelleyecek bir suçlama. Her ne kadar gözaltına alınsa da tutuklasalar da kısa sürede serbest bırakmak zorunda olduklarını biliyorlar. Bunu bir gözdağı için yapıyorlar. Ama biz meslek örgütleri, gazeteciler olarak gözdağlarına pirim vermemiz gerekiyor. Umarım hakimler doğru kararı verir ve bu maddeyi iptal ederler.”
TILIÇ: “İSTER ATEŞ ALTINDA İSTER ATEŞTEN GÖMLEKLE GAZETECİLER HER ZAMAN DÜNYANIN HER YERİNDE SÖZLERİNİ SÖYLEMENİN YOLUNU BULURLAR”
Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Genel Başkan Yardımcısı ve Türkiye Temsilcisi Doğan Tılıç: “SAdece bu kadar değiliz. Ben Dünyanın pek çok yerindeki meslektaşlarımızın d dayanışma duygusunu iletmek istiyorum onlar da şu an beraberler. Bizim asıl ihtiyacımız olan bu. Her zaman bu kadar güçlü, bu denli bir arada durun. Arkamızdaki yüksek mahkeme bugün bir konuda karar verecek. Sansür yasası konusunda karar verecek. Karar ne olursa olsun ne bizi susturabilecekler ne de bizim için çok fazla bir şey yapmış olabilecekler. Her gün Gazze`de bombalar altında haber geçen meslektaşlarımızı görüyorum. Biz de Türkiye`de ateşten gömlekle haberlerimizi geçiyoruz. İster ateş altında ister ateşten gömlekle gazeteciler her zaman dünyanın her yerinde sözlerini söylemenin yolunu bulurlar.”
EL: “BU YASA SADECE GAZETECİLERİN PROBLEMİ DEĞİLDİR”
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Kıvanç El: “Çıkacak kararı merakla bekliyoruz ve umut ediyoruz ki iptal olacak. Bu yasa sadece gazetecilerin problemi değildir. Biz bundan direk etkileneceğiz ama 85 milyon yani halkın haber alma konusu şu an arkamızdaki binada konuşuluyor. Tamamen karanlık bir toplum aydınlatılması için mücadele eden gazetecilerin bu aydınlatma işlemi de engellenmiş oluyor. 85 milyonun hakkı için bu yasa iptal edilmelidir.”
AKTAŞ: “GERÇEKLERİ, DOĞRULARI VE PERDE ARKASINDAKİ YOLSUZLUKLARI, USULSÜZLÜKLERİ KAMUOYUNA AKTARMA GİBİ ÇOK KUTSAL BİR GÖREVİ YERİNE GETİRİYORUZ”
Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Kemal Aktaş: “Gazetecilik birilerinin yazmasını istemediklerini yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir diyor George Orwell. Biz halkla ilişkiler görevlisi değiliz. Biz gazetecilik yapıyoruz o kadar. Çok kutsal bir görevi yerine getiriyoruz aslında. Kamuoyunun sesi oluyoruz. Gerçekleri, doğruları ve perde arkasındaki yolsuzlukları, usulsüzlükleri kamuoyuna aktarma gibi çok kutsal bir görevi yerine getiriyoruz. Bu dezenformasyonla mücadele yasası olarak getirilen düzenlemedeki kamu düzenini bozma, ülkenin iç ve dış güvenliği, genel sağlığı gibi hepimizin üzerinde hassasiyetle durduğumuz ama bir o kadarda bu hassas başlıkların nerede başlayıp nerede bittiği, sınırını bilmediğimiz gerekçelerle suçlanıyoruz. Dolayısıyla biz kamu adına görevimizi yerine getiren gazeteciler olarak bu yüksek mahkemeden, geçen yıl yüce Meclis`te aynı konuşmaları yapmıştık. Malese bir yıl sonra, ağır bilançodan sonra onlarca meslektaşımızın hakkında soruşturmalar başlatıldı. Anayasa Mahkemesi`nden bugün düzenlemenin iptalini bekliyoruz.”
ŞARDAN: AYM`NİN BİR TAŞ BİNADAN İBARET OLMADIĞINI İÇİNDE HALA BİZ GAZETECİLERİN ÖNÜNÜ AÇMASI YÖNÜNDE BİR KARAR ALMASI GEREKTİĞİNİ UMUYORUM
Gazeteci Tolga Şardan: “35 yıldır sokakta gazetecilik yapan bir gazeteciyim. Meslek büyüklerim bana her zaman şu tavsiyelerde bulundular: Gazetecilik bir mesafe mesleğidir. Gazetecilikten zengin olunmaz. Gazeteci sadece gazetecilik yapar. Ben bu şiarlarla bu tavsiyelerle bugüne kadar geldim. Herkesin bildiği gibi geçen hafta kaleme aldığım bir yazı nedeniyle önce gözaltına alındım. Pazartesi akşamı da tahliye edildim. Ben son olmamı istemiştim. Ama gelen haberlere bakılırsa aynı çerçevede yeni bir gözaltı daha olmuş. Bu gözaltılar nereye kadar sürecek bunu bilemiyoruz. Ancak AYM önemli bir karar alacak. Bu karar, Türkiye`de önümüzdeki dönem için ne istikamete gideceğinin de göstergelerinden biri olacaktır. AYM bir taş binadan ibaret olmadığını içinde hala bir demokrasi, çağdaşlık için görev yapan biz gazetecilerin önünü açması yönünde bir karar alması gerektiğini umuyorum. Gelecek kuşaklara, gazeteci adaylarının da önlerinin açık olması için bir zemin oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.”
TAŞÇI: “AYM ANAYASAL GÜVENCE ALTINDAKİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ OYLAYACAK GİBİ GÖRÜNSE DE KENDİ VARLIĞINI OYLAYACAK”
RTÜK Üyesi İlhan Taşcı: “AYM anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünü oylayacak gibi görünse de kendi varlığını oylayacak. AYM`nin de varlık sebebi, bu anayasal güvence altındaki ilkelerin ortadan kaldırılmasına dönük olası müdahaleleri engelleme amacı taşımaktadır. Aslında bugün AYM, kendisinin ne kadar Anayasa`yı güvence altına alabildiğini oylayacak. Buradan çıkacak olan sonuç tam anlamıyla budur. Dezenformasyon gibi ucunun nereye varacağı belli olmayan subjektif bir kavram üzerinden basını kıskaca almaya çalışmak her şeyden önce Türkiye demokrasisine vurulacak en ağır darbelerden birisi olacaktır. Bizim buradaki beklentimiz AYM`nin hem kendi varlığını bir yüksek yargı organı olarak ortaya koyması hem de halkın haber alma özgürlüğü noktasında bir karara imza atmasını bekliyoruz.”
“HİÇBİR MAHKEME AYM`NİN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR”
YeniÇağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu: “Önce AYM bu yasayı iptal etmekten öte AYM olduğunu ispat etmeli. AYM kararlarının tanımadığı bir ülkede ne anayasadan bahsedilebilir ne AYM`den. Dezenformasyon yasası mutlaka iptal edilsin ama kararlarının uygulanması için en azından buraya gelsinler eylem yapsınlar. AYM kararları uygulanmak istenmiyorsa, AYM Devlet Bahçeli`nin dediği gibi kapatılsın gitsin. Ama meşruiyeti varsa hiçbir mahkeme AYM`nin üstünde değildir.”