İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, TBMM Genel Kurulu`nda bütçe görüşmelerinde; "Türkiye`de siyaset sistemi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi düzeninde ittifakların adeta esiri olmuştur. Bu ittifak sistemi milletimizi iki yumruk arasında sıkışmaya mahkum etmiştir. Biz siyasi iktidarın ve muhalefetin rakiplerinin bir gölgesi olduğu iktidar ve muhalefetin yarışarak değil birbirlerini besleyerek varlıklarını idame ettirdikleri bu düzeni kabul etmiyoruz. İYİ Parti olarak birilerinin siyasi kariyer basamaklarını tırmanması amacıyla kurulmadık. Biz 50 artı 1 düzeninde matematiksel denklemi eşitleyen bir rakam olarak değil Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmeye namzet olan bir siyasi hareket olarak bu ülkede siyaset sahnesine çıktık. Türkiye`de bugün tartışılacak bir konu varsa bu İYİ Parti`nin hür ve bağımsız siyasi mücadele azmi değil 50 artı 1 meselesidir. Tartışılması gereken mesele bütün siyasal mekanizmayı o artı 1`e mahkum eden ucube Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ta kendisidir" dedi.
TBMM Genel Kurulu`nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. TBMM Genel Kurulu`nda bugün 2024 bütçesi üzerindeki son konuşmalar yapılıyor. İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, söz aldı.
Dervişoğlu, şunları söyledi:
"MUHATAPLARIMIZIN İDRAK VE MUHAKEME GÜCÜ NOKSAN GELSE DE BİZ TÜRK İSTİKLALİNİ VE CUMHURİYETİNİ ÖZÜYLE, SÖZÜYLE SONUNA KADAR MUHAFAZA VE MÜDAFAA EDECEĞİZ"
"Cumhuriyet fazilettir. Tüm iradesini bir kişiye teslim etmiş liyakat ve cesaretle değil sadakat ve itaatle siyasi konumlar etmiş, sözde siyasetçiler, cumhuriyeti ve onun faziletlerini idrak edemezler. Maaşlı medya tetikçileri, sarayın kadrolu şakşakçıları Atatürk`ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti`nin, demokrasinin ve hukuk devletinin yüksek faziletlerini idrak etmekte zorlanırlar. Bakanlarının cumhurbaşkanı izin vermeden konuşamadığı, parti mensuplarının onurlu istifa hakkına dahi sahip olmadığı, yalnızca af dileyebildiği bu siyasi hareketin mensupları Cumhuriyet`in temel umdelerini anlayamazlar idrak edemezler. Türkiye Cumhuriyeti`dir ki tartışmayı, uzlaşmayı, istişareyi Türk milleti, vatanı için en iyiyi bilmeyi kendisine ülkü edinmiştir. Muhataplarımızın idrak ve muhakeme gücü noksan gelse de biz Türk istiklalini ve cumhuriyetini özüyle, sözüyle sonuna kadar muhafaza ve müdafaa edeceğiz.
"ADALETE SUSAYAN NESİLLER, MEMLEKETİ TERK ETMEYİ DÜŞÜNENLER KALIN VE BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM"
Ben Türk gençliğini şimdi moda olduğu haliyle x,y,z gibi dönemlere taksim etmeyi doğru bulmuyorum. Bu sebeple onlara `Ey Türk Gençliği` diye sesleniyorum. Genç arkadaşlarım hükümet öyle davransa da siz Türkiye`de kiracı değilsiniz, öz yurdunuzda garip, parya değilsiniz. Sizler bu memleketin gerçek sahiplerisiniz. Umutlarını kaybetmiş ve yurt dışına gitmiş genç kardeşlerim, vatanınıza geri dönünüz bu vatan sizin vatanınızdır. Hükümetin aymazlıklarından yorulan gençler, adalete susayan nesiller, memleketi terk etmeyi düşünenler kalın ve birlikte mücadele edelim. Kalın ve Atatürk`ün size emanet ettiği bu büyük ülkeye sahip çıkın.
"AN SİNMEK VE YENİLGİYİ KABULLENMEK ANI DEĞİLDİR"
Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile geriye düşmüştür. Ekonomide geriye düşmüş, Türk lirası değersizleşmiş, memleketin evlatları bugüne ve istikbaline dair umutlarını kaybetmiştir. Hukukta geriye düşmüş, terazi hep güçlüden yana tartar olmuştur. Parti devletleşirken, devlet partileşmiş, sadakat ve itaat liyakat ve kabiliyeti yok etmiş, devlet kadroları adeta paralize edilmiştir. Eğitim de dış politika da geriye düşmüştür. İçinde bulunduğumuz zaman ölçüsü bize şunu gösteriyor; an sinmek ve yenilgiyi kabullenmek anı değildir. Büyük Atatürk`ün gençlik yıllarında defterine yazdığı gibi; cesaret gösteren ve tehlikeye atılan kazanır, korkak kalp daima mağluptur.
"TÜRKİYE`DE BUGÜN TARTIŞILACAK BİR KONU VARSA BU İYİ PARTİ`NİN HÜR VE BAĞIMSIZ SİYASİ MÜCADELE AZMİ DEĞİL 50 ARTI 1 MESELESİDİR"
Türkiye`de siyaset sistemi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi düzeninde ittifakların adeta esiri olmuştur. Öyle bir düzen ki partiler istedikleri için değil zorunda kaldıkları için ittifak yapıyor. Seçmen de arzu ettiği için değil mecbur kaldığı için oy veriyor. Bu ittifak sistemi milletimizi iki yumruk arasında sıkışmaya mahkum etmiştir. Böyle bir siyasi düzende seçimler artık vatandaşlarımızın hür iradesini yansıtan kolektif tercihler değil, adeta bir nüfus sayımı mahiyetinde gerçekleşmiştir. Biz siyasi iktidarın ve muhalefetin rakiplerinin bir gölgesi olduğu iktidar ve muhalefetin yarışarak değil birbirlerini besleyerek varlıklarını idame ettirdikleri bu düzeni kabul etmiyoruz. Belki de bu müesses nizama karşı durduğumuz için hem iktidarın hem de muhalefetin kadrine uğruyoruz. İYİ Parti olarak birilerinin siyasi kariyer basamaklarını tırmanması amacıyla kurulmadık. Biz 50 artı 1 düzeninde matematiksel denklemi eşitleyen bir rakam olarak değil Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmeye namzet olan bir siyasi hareket olarak bu ülkede siyaset sahnesine çıktık. Türkiye`de bugün tartışılacak bir konu varsa bu İYİ Parti`nin hür ve bağımsız siyasi mücadele azmi değil 50 artı 1 meselesidir. Tartışılması gereken mesele bütün siyasal mekanizmayı o artı 1`e mahkum eden ucube Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ta kendisidir.
"TÜRKİYE BÖLGEMİZİ HIZLA YENİDEN ŞEKİLLENDİREN BU BOP`TA MASADA BİR AKTÖR DEĞİL IRAK, SURİYE, FİLİSTİN GİBİ MENÜDE OLAN BİR ÜLKEDİR"
Erdoğan`ın Türk milletinin önüne ısrarla getirmeye gayret ettiği anayasa tartışmalarının mahiyetine ve gayesine dair konuşmanın vakti de artık gelmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin yeni anayasa hevesini anlayabilmek için geriye dönüp bakmaya mecburuz. Orta Doğu`da son 20 yılda fiziki sınırlar değişmemiştir ancak o sınırların siyasi ve demografik yapısı emperyalizm eliyle dönüştürülmüştür. Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında bugün Filistin`in de sınırlarının demografisiyle birlikte tüm dünyanın gözleri önünde dönüştürüldüğüne şahit oluyoruz. Erdoğan yıllar evvel `Ben BOP Eş Başkanıyım` derken yanılmıştı. Çünkü Türkiye bölgemizi hızla yeniden şekillendiren bu BOP`da masada bir aktör değil Irak, Suriye, Filistin gibi menüde olan bir ülkedir.
"DÜNYA`DA 193 ÜLKE VAR, TÜRKİYE`DE BULUNAN SIĞINMACI VE KAÇAK SAYISI BU 193 ÜLKENİN 98`İNİN NÜFUSUNDAN DAHA FAZLA"
AKP hükümetleri döneminde; ilk önce 2006`dan itibaren Ergenekon Kumpas Davalarıyla sivil direnç alanları, daha sonra Balyoz Kumpas Davalarıyla askeri direnç alanları yok edilmiştir. 2007`de Atatürk döneminde hazırlanmış İskan Kanunu AKP Hükümeti tarafından değiştirilmiştir. İktidar eliyle İskan Kanunu`nun içinden mahallelerde, ilçeler ve illerde yüzde 10 yabancı kotası kaldırılmıştır. Türkiye hukuki olarak demografik bir istilaya hazır hale getirilmiştir. 2010`a gelindiğinde hükümet Türkiye`nin Suriye sınırındaki mayınları aniden temizleyeme karar verdi, 1 yıl sonra Suriye iç savaşı başladı ve Türkiye`ye yönelik büyük bir kitlesel göç Suriye toprakları üzerinden cennet vatanımıza doğru harekete geçti. 2015 yılında Suriye`den gelerek Türkiye üzerinden Avrupa`ya geçen sığınmacı sayısı 880 bindi, 2016 yılında AKP hükümeti AB ile bu rezil Geri Kabul Anlaşmasını imzaladıktan sonra 1 yıl içinde Türkiye üzerinden Avrupa`ya geçen sığınmacı sayısı 880 binden 30 binlere düşmüştür. Sadece bu veri bile AKP hükümetinin Türkiye`yi nasıl da bilerek, isteyerek hendek ülke haline getirdiğinin açık bir kanıtıdır. Dünya`da 193 ülke var, Türkiye`de bulunan sığınmacı ve kaçak sayısı bu 193 ülkenin 98`inin nüfusundan daha fazla. Milletimize söz veriyoruz; emperyalistlerle, 2. Cumhuriyetçilerle Türk milletinin içeride ve dışarıdaki hasımlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Atatürk`ün kurduğu Türk devletine, oluşturduğu Türk milli kimliğine yönelik işaret ettiğim bu somut tehditler şimdi yeni Anayasa adı altındaki çalışmalarla son safhaya geçmiştir.
"AMAÇ ANAYASA`NIN DEĞİŞMEZ MADDELERİNİ DEĞİŞTİREREK TÜRKİYE`Yİ ÇOK ULUSLU BİR ANADOLU DEVLETİNE DÖNÜŞTÜRME HEVESİ İSE YILDIRIM OLUR ÜZERİNİZE YAĞARIZ"
Erdoğan, milletin çeşitliliğini yansıtacak bir anayasaya yapacağız demiştir. Çeşitlilik türlü yemeğinde olur, bu topraklarda millet tektir adı da Türktür. O büyük Türk milletinin varlığını, egemenliğini, onurunu temsil eden tel bir bayrak vardır o da şanlı Türk bayrağıdır. O şanlı Türk bayrağının temsil ettiği tek bir devlet vardır o da Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Amaç anayasanın değişmez maddelerini değiştirerek Türkiye`yi çok uluslu bir Anadolu devletine dönüştürme hevesi ise yıldırım olur üzerinize yağarız, yanardağ oluruz ve Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyanların karşısında patlarız. Tartışılması gereken cumhurbaşkanının yüzde kaç oyla seçileceği değil, Türkiye`yi her geçen gün tek adamlığa sürükleyen Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bizatihi kendisidir. Ve Türkiye daha fazla zaman kaybetmeden bu hilkat garibesinden kurtulmalıdır.
"DEVLETİN GÜVENLİK GÜÇLERİNİN BÜTÇELERİ HARİÇ OLMAK ÜZERE 2024 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUN TEKLİFİNE, ALEYHTE OY KULLANACAĞIZ"
Bu bütçe; sivil toplum kuruluşları, uzmanlar ve toplumun her kesimine yönelik, şeffaf ve katılımcı bir bütçe yaklaşımıyla hazırlanmamıştır. Bu bütçe; eğitim, sağlık ve içtimai yardımlar gibi sosyal politika alanlarına erişen bir bütçe olma vasfından uzaktır. Bu bütçe; kadın, genç, çocuk, yaşlı, engelli vatandaşlarımızın; emeklinin, işçinin, esnafın, memurun; en nihayetinde toplumun tüm kesimlerinin sorunlarını çözecek hedeflerden yoksundur. Bu bütçe; yoksulluğu, yasakları ve yolsuzlukları bitirmeyi ilke edinecek bir siyasi anlayışa sahip değildir. İYİ Parti Grubu hiçbir zaman bütçeyi sadece mali bir araç olarak görmemiş, onu aynı zamanda büyük Türk milletinin emaneti olarak kabul etmiştir. Bu mesuliyetle milletimizden alınan her bir kuruşun takibini yapmak ve her bir kuruşun hesabını sormak yüce Türk milletine borcumuzdur. Bu gerekçelere dayanarak, devletin güvenlik güçlerinin bütçeleri hariç olmak üzere 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifine, aleyhte oy kullanacağımızı büyük Türk milletine arz ederim."