Malatya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Yunus Kılıç, 13 Nisan`da yaşanan don nedeniyle çiftçilerin zor duruma düştüğünü belirterek, “Üreticimizin en büyük gelir kaynağı olan kayısımızı son yıllarda küresel ısınma ile birlikte gelen don, dolu felaketleriyle, iklim değişiklikleriyle üst üste kaybediyoruz. Bu yıl da hasar oldukça ağır, çiftçinin bu yükü kaldırma şansı yok” dedi. Tarım İl Müdürüne seslenen Kılıç, “Bırakın herkes görevini yapsın. Sen il müdürü olarak çiftçinin yanında dur, hasarını doğru tespit et, ondan sonra hükümete biz de talebimizi yapalım. Bu ülke bu çiftçinindir, çiftçi bu ülkenin gerçek sahibidir” diye konuştu.
Malatya Gazeteciler Cemiyeti`nde oda başkanları adına basın toplantısı düzenleyen Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Yunus Kılıç, 13 Nisan`ı 14 Nisan`a bağlayan gecede yaşanan don hadisesinin oldukça ciddi boyutta olduğunu ifade etti.
"ÜRETİCİ BİR YILLIK MAHSULÜNÜ KAYBETTİ"
"En büyük gelir kaynağı olan kayısımızı son yıllarda küresel ısınma ile birlikte gelen don, dolu felaketleriyle, iklim değişiklikleriyle birkaç yıldır ürünümüzü üst üste kaybediyoruz ve üreticimiz mağdur oluyor" diyen Kılıç, şunları söyledi:
“Bu yıl da 14 Nisan gecesi Malatya üreticimizin, çiftçimizin tüm hayalleri, yatırımları, hatta üzerine üste bile borç bırakarak bir yıllık mahsulünü üreticimiz yine kaybetti. Bu don felaketi de geçmiş yıllarda olduğu gibi bölgesel ya da bazı yerlerde, yüksek tepelerde gibi bir algıda yok. 2014 yılında yaşadığımız don felaketinin aynısını 14 Nisan`da yaşadık. Sadece 1300-1400 rakımın üzerinde çiçek açmayan yerlerin dışında tüm bahçelerimiz hasar gördü. Bizim sınır illerimizde kaysı yetişen Baskil ve Elbistan`da da aynı hasar var. Belli ki bu hasarın alanı çok büyük.”
"ÜRETİCİMİZ ZOR DURUMDA"
Gerçekten girdi maliyetlerimiz çok ağır. Bu yıl mazot, elektrik, gübre, ilaç dört kattı. Bir depo kayısı ilacını bin liraya doldurup üreticimiz kayısıya attı. Bu kadar masraf etti. Malatya`mızı, Türkiye`mizi, Malatya üreticimizin bu don felaketinden dolayı olan kaybı, 1 milyar doların üzerindedir. Buna ilaveten 850 bin dekarda kayısı üretimini yaptığımızı varsayarsak, kayısının dekar maliyeti bin lira yaklaşık olduğu zaman 800 milyon lira da üreticimiz borçlanarak ilaç, gübre alıp kullandı. Gerçekten üreticimiz zor duruma düştü. Tabii bu sıkıntılarımızı kime anlatacağız, hükümetimize. Ben Malatya`mızda siyasi partilerimiz, milletvekillerimizin gerçekten bu sıkıntıları aşacak siyasi kapasitedeler. İktidarıyla, muhalefetiyle lütfen çiftçimizin yanında duralım. Üreticimizin zor gününde destek verelim. Üretici kayısıyı, bademi, cevizini kaybetti. Gerçekten eli atılacak bir dalı yoktur."
"ZİRAAT ODALARININ TEMSİLCİLERİYLE BÖLGELERİ GEZİN"
Hasar tespitlerinde ziraat odaları ve kayısı yetiştiricileriyle gezilmesini talep eden Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üreticinin yanında olun, ilçeleri gezin. Gezerken ziraat odalarıyla, çiftçilerle gezin. Ticaretçilerle gezmeyin. Ticaretçilerin evi başına yıkılmadı. Esas mağdur olan ve bir yıllık emeğini kaybeden çiftçi oldu. Onun için çiftçinin yanında olun. Afetin gerçek ağırlığını, derinliğini afet raporlarına yansıtın. Eğer bunu yapmazsanız, geçmişte Tarım İl Müdürlüğü`nün monilya hastalığında yaptığı gibi gönderdiği rapor neticesinde sayın cumhurbaşkanımız sadece 10 milyon para verdi. Tarım Orman İl Müdürümüz kayısı donunun yaşandığı ertesi gün bir televizyon kanalında bir programa bağlandı ve içler acısı bir açıklama yaptı. `Kayısı, don çukurlarında yandı` açıklamasını yaptı. Tarım Orman İl Müdürlüğü kapı kapı hiçbir zaman gezmemiştir. Benim bahçemi, bir defa ziyaret etmişlerdi. Sadece ağacımın üzerinde zehir kalmıştı bulup ürettiğim ürünümü imha etmek için gelmişlerdi. Bunun dışında kimsenin kapısına gitmemişlerdir. Sayın il müdürü; Doğanşehir, Hekimhan, Kale don çukuru mu? Hangi don çukurundan bahsediyorsunuz? O zaman bize ‘don çukuru` olamayan bir yer gösterin oraya dikelim. Ondan sonra ‘önümüzdeki piyasayı kaybetmeyelim, ihracatımız kadar rekolte olması lazım..` rekolten varsa açıklayacaksın. Bir ay sonra ürün çürüse rekoltenin ne kadar olduğunu o zaman ben size anlatacağım. Sanki kaysının ticaretiyle uğraşıyor.
"SEN İL MÜDÜRÜ OLARAK ÇİFTÇİNİN YANINDA DUR. BU ÜLKE ÇİFTÇİNİNDİR"
Bırakın herkes görevini yapsın. Sen il müdürü olarak çiftçinin yanında dur, hasarını doğru tespit et, ondan sonra hükümete biz de talebimizi yapalım. Bu ülke bu çiftçinindir, çiftçi bu ülkenin gerçek sahibidir. Vatan topraktır, toprağın tapusu da çiftçinin cebindedir. Ülke bizim. Afet yaşanmışsa hükümetimiz var, devletimiz var. Siz kalkıp da ‘yok rekolte açıklanmazsa, yok bizim ihracatımız kaybolursa` hani dünya kayısısının yüzde 85`ini Malatya üretiyordu. Neredeymiş rakip, göstersene bana rakibi. 6 yıldır aynı telden çalıyorsunuz. Yok, efendim ‘ben şimdi hasar yüzde 50 desem beni döverler` kim seni döver, sen devletsin devlet dövülür mü? Senden önce dövülmeyi hak edenler var. Görevinizi doğru yapın. Biz ziraat odaları olarak çiftçimizin yanındayız. Sonuna kadar direneceğiz. Yarın hasar tespitlerinde bir yanlış yapar, yok yine ‘ihracatımız, yok şu, bu` derseniz çekirdeksiz kayısının nerede yetiştiğini ben size anlatırım, ihracat rekoruyla ihracat tonajının nasıl geldiğini de anlatırım. Yapılan ihracat tonajıyla paranın birbirine ne kadar uzak olduğunu da ben size anlatırım. Herkes görevini yapacak."
"ÇİFTÇİNİN BU YÜKÜ KALDIRMASI ÇOK ZOR"
Kılıç, gelinen süreçte çiftçinin çok zor durumda olduğunu ve bu yükü kaldırmasının mümkün olmadığını ifade ederek, "Ben buradan vekillerime, valime sesleniyorum, bakınız hasar ağır. Çiftçinin bu yükü kaldırma şansı yok. 10 milyon 500 bin kayısı ağacımız var. Bakın üretici çiçek ilacını attı, çil ilacını atmadı. Tarım Orman İl Müdürü bunları anlatsın çiftçiye. Bahçelerimizi, dünya liderliğimizi kaybederiz. Malatya`da artık kimse kayısıdan söz edemez. Benim hükümetim dağlara, taşlara orman dikerken Malatya`da 10 milyon 500 bin ağacı kurutmasın. Üreticiye destek versin" dedi.