27 Eylül 2024 Cuma

16:23   ÖZGÜR ÖZEL: “TÜRKEVI`NI TÜRGEV VE TÜGVA ILE ILIŞKILENDIRMEK BILGI EKSIKLIĞIDIR”   16:12   GAZETECI FARUK ZABCı VEFAT ETTI   15:55   CHP GENEL BAŞKAN YARDıMCıLARı ZEYBEK VE KARABAT`TAN MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI`NE ZIYARET…   15:10   AKDENIZ’DE DÜNYA TEMIZLIK GÜNÜ KAPSAMıNDA, MAHALLELERDE TEMIZLIK KAMPANYASı BAŞLATıLDı   15:07   CUMHURBAŞKANı ERDOĞAN, MIÇOTAKIS`LE GÖRÜŞMESINDE TÜRK KARASULARı IHLALLERININ GÜNDEME GELDIĞINI SÖYLEDI   14:59   BDDK`NıN KREDI KARTı KARARLARı YENI TARTıŞMALARA YOL AÇTı   14:07   ALI MAHIR BAŞARıR: MEVZUATA UYAN ÖĞRETMENLERIMIZ DEĞIL, ONLARA CEZA KESENLER SORUŞTURULMALıDıR   13:52   CHP AKDENIZ İLÇE BAŞKANı SEMIH PALAMUT: "VAR GÜCÜMÜZLE ÇALıŞıYORUZ"   13:25   YENIŞEHIR BELEDIYE BAŞKANı ÖZYIĞIT, CHP GENEL BAŞKAN YARDıMCıLARıNı AĞıRLADı   11:41   GÜLÜSTAN KıLıÇ KOÇYIĞIT: "ERKEN SEÇIMIN KOŞULLARıNı YARATMAK IÇIN TOPLUMU ÖRGÜTLEMEYE IHTIYAÇ VAR"   11:09   KANDILLI RASATHANESI, DENIZ DIBI SISMOMETRELERLE DEPREM VERISI ELDE EDECEK   10:16   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI`NIN TARıMSAL ÜRETIME DESTEĞI DEVAM EDIYOR   10:09   YANKı BAĞCıOĞLU: ``CUMHURBAŞKANı, GENÇ SUBAYLARıMıZı HEDEF GÖSTERMEK YERINE, ONLARı ÜLKEMIZIN GELECEĞI OLARAK GÖRÜP DESTEKLEMELI``   10:05   İTHAL ILAÇ PROBLEMI ARTıYOR, BEŞ ILAÇTAN BIRI BULUNAMıYOR... ANKARA ECZACı ODASı BAŞKANı ABBASOĞLU: HASTALAR ECZANE ECZANE GEZMEK DURUMUNDA KALıYOR   10:04   CHP LIDERI ÖZEL`DEN “TÜRKEVI” AÇıKLAMASı: “İKTIDARLAR GELIR GIDER, DEĞIŞIR AMA TÜRKIYE`NIN ORADAKI 50 YıLLıK EVI DEĞIŞMEZ”    10:04   CHP LIDERI ÖZEL`DEN “TÜRKEVI” AÇıKLAMASı: “İKTIDARLAR GELIR GIDER, DEĞIŞIR AMA TÜRKIYE`NIN ORADAKI 50 YıLLıK EVI DEĞIŞMEZ”    09:34   ESENYURT KARDEŞ KÜLTÜRLER FESTIVALI`NIN TANıTıMı YAPıLDı… BAŞKAN ÖZER: “ŞIMDI KARDEŞLIK ZAMANı DIYEREK, BIRBIRIMIZI KUCAKLAYALıM”   01:21   CHP GENEL BAŞKANı ÖZEL, NEW-YORK`TA KKTC CUMHURBAŞKANı TATAR ILE BIR ARAYA GELDI: “KUZEY KıBRıS`ıN HAKLı DAVASı ER YA DA GEÇ HAK ETTIĞI NOKTAYA ULAŞACAK"   17:44   İMAMOĞLU`NDAN HAKKıNDAKI DAVAYLA ILGILI DEĞERLENDIRME   17:44   HÜLYA ŞELLAVCı`Yı KATLEDEN SANıK KAFFAR YEĞIN`E MÜEBBET HAPIS CEZASı VERILDI  
 
     
   

AKPM RAPORTÖRÜ BORISS CILEVICS: "YAKLAŞAN SEÇİM TÜRK SİYASİ HAYATINDA ÖNEMLİ BİR ANI TEŞKİL EDECEK. TÜRK HALKI ADİL SEÇİMLERE KATILMAYI HAK EDİYOR


Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Sonbahar Oturumu`nda konuşan Türkiye raportörü Letonyalı parlamenter Boriss Cilevics, “Yaklaşan seçim, tüm seçimler gibi Türkiye`nin siyasi hayatında önemli bir anı teşkil edecek, ancak Türk halkı adil seçimlere katılmayı hak ediyor. Bu sebeple, Türk meslektaşlarımızı bu mesajları meclislerine, yetkililerine iletmeye ve iyi seçim koşulları oluşturmaya davet ediyoruz” dedi. Cilevics, “sansür yasası” teklifiyle ilgili “Son derece tartışmalı olan dezenformasyon yasası, ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü ile ilgili uzun süredir var olan sorunlara katkıda bulunuyor” diye konuştu.

 

Tarih : 12 Ekim 2022 Çarşamba 16:48   Okunma : 302

MELİS YILDIRIM

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Sonbahar Oturumu`nda konuşan Türkiye raportörü Letonyalı parlamenter Boriss Cilevics, “Yaklaşan seçim, tüm seçimler gibi Türkiye`nin siyasi hayatında önemli bir anı teşkil edecek, ancak Türk halkı adil seçimlere katılmayı hak ediyor. Bu sebeple, Türk meslektaşlarımızı bu mesajları meclislerine, yetkililerine iletmeye ve iyi seçim koşulları oluşturmaya davet ediyoruz” dedi. Cilevics, “sansür yasası” teklifiyle ilgili “Son derece tartışmalı olan dezenformasyon yasası, ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü ile ilgili uzun süredir var olan sorunlara katkıda bulunuyor” diye konuştu.

Avrupa Konseyi Türkiye raportörleri İngiliz parlamenter John Howell ve Letonyalı parlamenter Boriss Cilevics, hazırladıkları rapor ve tavsiye karar tasarısını bugün AKPM Sonbahar Oturumu`na sundu. Rapor ve tavsiye karar tasarısı, 16 ret oyuna karşı 94 oyla kabul edildi. AKP milletvekillerinin sunduğu değişiklik önergeleri ise reddedildi.

Howell, şunları kaydetti:

“BAŞKANLIK SİSTEMİ, GÜÇLER DENGESİNİ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE DEĞİŞTİREREK KURULDU”

“Başkanlık sistemi, güçler dengesini önemli ölçüde değiştirerek kuruldu. O zaman Venedik Komisyonu, kuvvetler ayrılığının olmaması başta olmak üzere, sistemin eksikliklerini vurguladı. Bugün sunulan rapor, o zamandan bu yana yaşanan gelişmelerin ara değerlendirmesidir. Bu, ilk izleme raporu ama 2019, 2020 ve 2021`de yaptığımız üzere, ilk tartışma değil. Meclis, Türkiye`nin karşı karşıya olduğu terör tehditlerini hafife almıyor. Türkiye`nin faaliyet gösterdiği bölgesel bağlamı göz ardı etmiyor.

Temel özgürlüklerin tamamının özgür bir şekilde kullanılmasını sağlayan, hukukun üstünlüğü ilkelerine tam anlamıyla saygı gösteren demokratik bir ülkenin, bölgede daha da olumlu bir rol oynayabileceğine inanıyoruz. Raporda bir dizi farklı konu ele alındı. Bunlardan ilki, Strasburg Mahkemesi`nin kararlarının uygulanmasıdır. Sistemimizin korunması ve insan haklarının korunması hayati bir önem taşımaktadır. Avrupa Konseyi, mahkeme kararlarının uygulanmaması hakkında iki davayı takip etmektedir. Hayırsever Osman Kavala ve ikinci büyük muhalefet partisi olan HDP`nin Genel Başkanı Demirtaş ile ilgili. Mahkeme, bu davalarda Sözleşme`nin 18. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.

“İHLAL PROSEDÜRÜ NADİR GÖRÜLEN CİDDİ BİR PROSEDÜR”

Değerli Türk meslektaşlarım, ihlal prosedürü nadir görülen, ciddi bir prosedürdür. Bu raporun hazırlanması sürecinde Türk delegasyonları ve Türk makamları ile anlamlı bir diyalog kurmaya çalıştık. Bir çıkış yolu bulmak için bu diyalog en üst düzeyde devam etmeli. Meclisimizin Başkanı ve Bakanlar Kurulu Başkanı, sonraki adımları ele almak ve ilave adımların nasıl ve ne zaman atılması gerektiğini planlamalı.

Sayın Kavala ve Sayın Demirtaş kamuoyu tarafından iyi bilinen davalardır. Ama bunlar buzdağının sadece görünen kısmı. Raporda ele alınan bir diğer esas sorun da adalet sisteminin işleyişi ile ilgili.

“TÜRK HUKUK SİSTEMİNDEKİ EKSİKLİKLER ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN DA BELGELENMİŞTİR”

Bu konularda tavsiyeler yayınlayan Venedik Komisyonu ve Greco`nun görüşüne yeniden atıf yapıyoruz. Adalet sisteminin bağımsızlığının yeniden sağlanması oldukça önemli bir husustur. Bazı adımların atılmasına rağmen, büyük ölçüde ele alınmadı. Hâkimler ve Savcılar Kurulu`nun yapısı standartlarımızla uyum içinde değil.

Türk hukuk sistemindeki eksiklikler sadece uluslararası kuruluşlar tarafından değil, Türk Anayasa Mahkemesi tarafından da belgelenmiştir. 2012 yılından itibaren yapılan bireysel başvurularda tespit edilen ihlallerin yüzde 70`i sözleşmemiz tarafından korunan adil yargılanma hakkına ilişkindir. Bu sorun üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz. Hapishanelerdeki durum ve ölen hasta mahpusların akıbetiyle ilgili endişelerimizi de belirttik. Bu, yetkililerin daha fazlasını yapması gerektiği ve yapabileceğine inandığımız bir alan.”

CILEVICS: CUMHURBAŞKANININ PROPAGANDA YASAĞI KAPSAMINDA OLMADIĞI AÇIKLANDI

Howell`ın ardından söz alan Cilevics ise şöyle konuştu:

“Endişelerimiz arasında milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması var. Bu orantısızdır ve onların tutuklanmalarına zemin sağlar. Birkaç gün önce, ana muhalefet partisi CHP`nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu`nun 8 yıl önce yaptığı konuşmadan dolayı dokunulmazlığının kaldırılması için işlem başlatıldı.

İkinci en büyük muhalefet partisi olan HDP, şu anda Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin köklü içtihatları ve Türkiye`deki siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin katı kuralların yol gösterici olacağını umduğumuz bir parti kapatma prosedürüyle hedefe alındı. Siyasi partiler için Seçim Kanunu bu yılın nisan ayında değiştirildi. Meclisin uzun zamandır istediği gibi, seçim barajının yüzde 10`dan yüzde 7`ye düşürülmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak diğer hükümler hâlâ sorunlu ve bu durum Venedik Komisyonu Raporu`nda da belgelendi ki, ilçe seçim kurullarında yapılan bir düzenleme gibi cumhurbaşkanının propaganda yasağı kapsamında olmadığı açıklandı.

Seçim mevzuatındaki bu değişikliklerin geniş bir mutabakatla sağlanamaması da üzücüdür. Bu, demokratik toplumlardaki uygulamalarla uyum içinde değildir.

“DEZENFORMASYON YASASINI YASALAŞTIRMAMALARI YÖNÜNDE ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ”

Bu günlerde Meclis, tartışmalı dezenformasyon yasasını görüşüyor. Venedik Komisyonu bu konuda çok açık: ‘Yanlış ve/veya yanıltıcı bilgilerin yayılmasını suç haline getiren Ceza Kanunu`nda önerilen değişiklik, daha fazla caydırıcı etkiyi ve artan otosansürü tetikleyecektir.` Bu hüküm ne gerekli ne de meşru olanla orantılıdır. İfade özgürlüğüne müdahale niteliğindedir ve seçimlerden önce ifade özgürlüğüne telafisi olmayan zararlar verebilir. Bu yüzden, Türk yetkilerine ceza kanunu değişiklik taslağını yasalaştırmamaları yönünde çağrıda bulunuyoruz. Hâlâ harekete geçilebilir.

Son derece tartışmalı olan dezenformasyon yasası, ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü ile ilgili uzun süredir var olan sorunlara katkıda bulunuyor. Özgür ve bağımsız medya, kamusal tartışmayı teşvik etmenin anahtarıdır. Ceza Kanunu`nun 299. maddesi gibi veya binlerce kovuşturmaya sebep olan Cumhurbaşkanı`na hakaret ile ilgili uzun zamandır gecikmiş reformları bekliyorduk. Terörle mücadele yasasının aşırı geniş yorumu da uzun süredir mevcut olan bir sorun ve ifade özgürlüğüne yönelik birçok ihlalin gerekçesini teşkil etmektedir.

Son olarak, toplanma özgürlüğü ise bir başka sorundur. Hem siyasal hayatı hem de canlı sivil toplumu da etkiliyor. Daha özgürlükçü bir toplum isteyen üniversite öğrencilerini, adalet arayan Cumartesi Anneleri`ni düşünelim. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı ve kadınların kamusal hayata katılımı için mücadele veren kadın örgütlerinden bahsetmiyorum bile.

“YAKLAŞAN SEÇİM TÜRK SİYASİ HAYATINDA ÖNEMLİ BİR AN”

Türk halkı demokrasiye bağlıdır. Seçimlere katılım yüksek ve canlı bir toplum var. Yaklaşan seçim, tüm seçimler gibi Türkiye`nin siyasi hayatında önemli bir anı teşkil edecek, ancak Türk halkı adil seçimlere katılmayı hak ediyor. Bu sebeple, Türk meslektaşlarımızı bu mesajları meclislerine, yetkililerine iletmeye ve iyi seçim koşulları oluşturmaya davet ediyoruz. Karar taslağına ve İzleme Komitesi tarafından ele alınan değişikliklere destek vereceğinizi umuyoruz. Türkiye`ye açık bir sinyal göndermemiz gerek.”

“BARAJIN YÜZDE 7`YE DÜŞMESİ YETMEZ”

Bugün kabul edilen raporda, şu değerlendirmeler yapıldı:

Nisan ayında TBMM`nin kabul ettiği kanun ile seçim barajının yüzde 10`dan 7`ye düşürülmesi olumlu karşılanırken, barajın kamuoyunda tartışılarak daha da düşürülmesi istendi.

Kanuna göre, partilerin seçime katılması için seçimden 6 ay önce en az 41 ilde örgütlenme ve parti kongrelerini yapma zorunluluğu olduğu anımsatılan raporda, Anayasa Mahkemesi`nin HDP`yi kapatma kararı vermesi halinde bu şartları sağlamanın imkânsız olduğu belirtildi. Bu nedenle, partiler için şartların değiştirilmeyeceği hükmüne yer verilmesi istendi.

Raportörler her seçim dönemi öncesinde koruyucu tedbirlere yer verilmeden yapılan değişikliklerin, seçim sürecinin güvenilirliğini ve yasal sistemin istikrarını zedeleyebileceğini belirtti.

İlçe ve il seçim kurullarına en kıdemli hâkimin başkanlığı yerine kura ile kıdemli hâkim atanması hükmünün sorunlu olduğu belirtilirken, yeni seçim kanunun eski kanuna göre seçim yönteminin bütünlüğünü geliştirmediği kaydedildi. “Sistemin öngörülebilirliği kötüleşti ve potansiyel olarak atamaları siyasi baskı ve manipülasyona daha duyarlı hale getirdi” ifadesine yer verildi.

Raporda, kanunda yapılan düzenlemede parlamenter sistemde Başbakana yönelik uygulanan seçim yasakları hükmünün kaldırıldığı hatırlatılırken, Konsey`in anayasal konulardaki uzman organı Venedik Komisyonu`nun bulguları anımsatıldı. “Cumhurbaşkanı, ‘partili sistemin dışında duramaz, aksine onun bir parçasıdır, cumhurbaşkanının, çıkar çatışmasını ve idari kaynakların kötüye kullanılmasını önlemek için diğer üst düzey kamu görevlileriyle aynı kısıtlamalara tabii tutulmamasının nedeni budur`” denildi. 

“ADRES DEĞİŞİKLİĞİ TALEPLERİNDE ‘ŞÜPHELİ` TANIMI BELİRTİLMEMİŞ”

Raporda, yeni seçim kanununda şüpheli adres değişikliklerinin hangi kriterlere göre belirleneceği konusunun belirtilmediğine işaret edildi:

“İlçe seçim kurulu başkanları ‘Kamu denetimi süresince bir seçim bölgesinden diğerine adres değiştirme talebini, ‘şüpheli` gördükleri takdirde reddetme` hakkına sahiptir. Ancak kanun, ‘Bu tür başvurulara ilişkin hangi kriterlerin uygulanacağı ve keyfi veya tutarsız kararlara yol açabilecek ‘şüpheli bir başvurunun` neleri kapsayabileceğini ayrıntılarıyla` belirtmemektedir.”

“GİZLİ TANIK İFADESİ TEK BAŞINA MAHKUMİYET GEREKÇESİ DEĞİL”

 “Adalet sisteminin mevcut işleyişindeki endişe verici konular” başlıklı bölümde, ifade ve medya özgürlüğü ve hürriyetten yoksun kılma davalarının sayısının endişe verici olduğuna yer verildi. “Bu eğilim, Türk Anayasası`ndaki demokratik kuralları ve (Anayasa`nın 90. maddesi uyarınca Türkiye`deki ulusal mevzuattan üstün olan) AİHM`i hiçe saymaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Davalardaki gizli tanıklığın endişe kaynağı olduğu belirtilen raporda AİHM kararı anımsatıldı:

“2008`den bu yana gizli tanıkların varlığı, Türkiye`de siyasi davalarda tartışmalı bir konu olmuştur. AİHM 13 Ekim 2020` de, bir mahkûmiyet sağlam kanıtlara dayanmadıkça, gizli tanık ifadesinin tek başına yasal mahkûmiyet gerekçesi olamayacağına hükmetmişti.”

“HASTA MAHKUMLARIN SAYISI 10 YILDA ALTI KAT ARTTI”

15 Temmuz 2016`daki darbe girişimi sonrasında devam eden gözaltıların adalet sisteminin işleyişini olumsuz etkilediği belirtilirken, raporda, Avrupa`daki 10 yıllık dönemler için hapishane nüfus oranının düştüğü hatırlatıldı. Buna karşın Türkiye`nin 2011 yılına kıyasla 2021`de 300 binden fazla kişiyi hapsettiği belirtildi. Raporda, hasta mahkumların oranındaki artış da not edildi. “Hasta mahpusların sayısı son 10 yıl içinde altı kat arttı,” ifadesine yer verildi. Hapishanelerde işkence iddialarının arttığı anımsatıldı ve Türkiye`ye İmralı ile ilgili Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi`nin (CPT) raporunu yayınlama çağrısı yapıldı.

“KAVALA VE DEMİRTAŞ DAVASI YARGIDAKİ EKSİKLİKLERİN SİMGESİ”

2016`dan beri tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve 2017`den beri tutuklu olan iş insanı Osman Kavala`nın davalarına ilişkin denetim komitesinin tespitleri de yer aldı. Raporda şu değerlendirmeler yapıldı:

“Demirtaş`ın tutukluluğu çoğulculuğu boğmayı ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamayı hedeflerken, Kavala`nın tutukluluğu ise onu susturmayı ve diğer insan hakları savunucularını caydırmayı amaçlıyordu. Bu, Meclis`i ve raportörlerini, onların derhal serbest bırakılması için çağrıda bulunmak üzere harekete geçirdi. Bu iki dava, Türkiye`deki yargı sisteminin eksikliklerinin simgesi haline gelmiştir.”

“GEZİ KARARI ŞOK EDİCİYDİ”

26 Nisan 2022 tarihinde Kavala`ya verilen müebbet hapis cezasının “şok etkisi yarattığı” belirtildi. Devamında ise, “Kavala`nın diğer sanıklarına verilen 18 yıl hapis cezası ve hemen tutuklanmaları kararı da şok etkisi yaratmıştır. Sonuç itibariyle, Denetleme Komitesi ertesi sabah 23-24 Mayıs 2022`de Ankara`da yapılması planlanan toplantısını erteleme kararı almış ve raportörlerden ülkeye bir ziyaret gerçekleştirmelerini ve bir sonraki toplantıda bu davadaki gelişmeler hakkında komiteye rapor vermelerini istemiştir” ifadeleri kullanıldı.

“KAFTANCIOĞLU KARARI TÜRKİYE DEMOKRASİNE DARBE İNDİRDİ”

Raporda; Yargıtay`ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu`na verilen cezaları kısmen onaması da değerlendirildi. Rapordu, şu ifadeler kullanıldı:

“CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu`na, 2019`da başarılı bir seçim kampanyası yürüten ve Ekrem İmamoğlu`nun İstanbul Belediye Başkanı seçilmesini sağlayan önde gelen bir kadın siyasetçiye yönelik dava, muhalif milletvekillerine yönelik adli tacizin bir diğer örneğidir. İmamoğlu`na verilen cezaların çoğunu onayan ve İmamoğlu`nu yaklaşık 5 yıl hapis cezasına ve siyasi hayata katılma yasağına mahkum eden Yargıtay kararı bizi endişelendirdi. ‘Cumhurbaşkanı`na hakaret` iddiasını taşıyan ve eski tweetlerine dayanarak verilen bu ceza, Türkiye`nin demokrasisine ve canlı siyasal ortamına bir darbe daha indirmiştir ve 2023`teki genel seçimler yaklaşırken bu durum endişe vericidir. Ceza Kanunu`nun Avrupa standartlarına aykırı ve suistimal edici yargı sürecine yol açan tartışmalı hükümlerinin düzeltilmesi aciliyetini bir kez daha gösterdi.”

“CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇUNU KALDIRIN”

Türk Ceza Kanunu`nda “Cumhurbaşkanına hakaret suçunun” düzenlendiği 299. Madde`nin aşırı kullanımına dikkat çekildi ve Denetleme Komitesi`nin kararı uyarınca Türkiye`den, ceza kanununun 125. Maddesi`nin değiştirilmesi istenirken 299. Madde`nin kaldırılması talep edildi. Raporda, “Devlet başkanına hakaretin suç olmaktan çıkarılmasına yönelik Avrupa`da bir fikir birliği” bulunduğu hatırlatıldı.

Bugünkü oturumda raportörlerin hazırladığı rapor ve tasarı önergesi kabul edilirken, AKP milletvekillerinin sunduğu değişiklik önergeleri reddedildi. Bununla birlikte; Venedik Komisyonu`nun 7 Ekim`de yayınladığı, “Sansür Yasası” olarak bilinen internet medyası ve sosyal medya ile ilgili yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine ilişkin “Ortak Acil Görüş Metni” nde yer alan ifadeler de rapora eklendi.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA