GAYE ŞEYMA CAN-SİNEM NAZLI DEMİR / Kamera- SADIK KARAKULOĞLU
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği`ne açılan kapatma davasının üçüncü duruşması yapıldı. Ailelerin müdahil olma taleplerini reddeden mahkeme, kalan tanıkların dinlenmesi amacıyla duruşmayı 13 Eylül 2023 tarihine erteledi. Dernek temsilcileri, duruşma sonrası yaptıkları basın açıklamasında "Davamızdan vazgeçmeyeceğiz, bu dava tüm kadınlara açılmıştır. 13 Eylül`e herkesi bekliyoruz" dedi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği`ne `ahlaka aykırı faaliyet yürütmek` gerekçesiyle açılan kapatma davasının üçüncü duruşması bugün yapıldı. İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi`nde açılan davanın bugünkü duruşmasında, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği`nin yöneticileri ve dernek avukatlarıyla çok sayıda gönüllü avukat ve öldürülen kadınların aileleri hazır bulundu. Ayrıca İrlanda Büyükelçiliği`nden ve Hollanda Konsolosluğu`ndan da temsilciler katıldı.
AİLELER DAVAYA MÜDAHİL OLMA TALEBİNDE BULUNDU
Koruma kararı varken 2013 yılında birlikte olduğu erkek tarafından öldürülen Muhterem Göçmen`in yeğeni Saadet İrem, davaya müdahil olma talebinde bulunarak "Teyzem öldürülmeden önce uzaklaştırma kararımız vardı ama faydasını göremedik. Tanıştığımız bu platform sayesinde sesimizi duyurduk? Kendimizi yalnız hissetmememizi sağladılar. Platformun kapatılmasını kesinlikle istemiyorum" dedi.
Bahçelievler Medical Park Hastanesi`nde kızına yanlış tedavi uygulandığı için sakat kaldığını belirten Hande Sayın da davaya müdahil olma talebinde bulundu ve şu şekilde konuştu:
"Ben Nevbahar Sayın`ın annesiyim. Benim kızım 2010 yılında İstanbul Bahçelievler Medical Park Hastanesi`nde sakat bırakıldı. 13 yaşında ve yürüyemiyor. Kafasındaki kırık görüldüğü halde davamız sonuçlanmıyor, yaşama hakkı gasp edilmiş durumda. Bu platform da senelerdir yanımda, bu davayı hukuksuz buluyorum."
"BU DERNEK BENİMLE BİRLİKTE YÜRÜDÜ"
Duruşmada tanıklık eden öldürülen kadınların aileleri, derneğin kapatılmaması adına ifade vererek davanın sonlandırılması gerektiğini söyledi. Antalya`da birlikte yaşadığı Lokman Barış Çelik tarafından öldürülen Deniz Aktaş`ın annesi Figen Yetişkin, "Benim kızım 2015`te öldürüldü. Ben çok kötü bir durumdaydım, platform bana ulaştı. 16 duruşma boyunca destek oldular, avukat desteği verdiler. Her zaman benimle beraber oldular. Ben bu platformun daha çok desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Onlarla beraber birçok şeyi öğrendim, benimle beraber yürüdüler" diye konuştu.
"HUKUKA AYKIRI HİÇBİR DURUM YOK"
Uzaklaştırma kararı olduğu dönemde eşi Mithat Topal tarafından zorla taksiye bindirilerek kaçırılan Şilan Topal, derneğin zor zamanlardan geçerken kendisine nasıl yardımcı olduğunu anlattı. Derneğin, duruşmalarına geldiğini belirten Topal da "Bu süre zarfında benim yanımda oldular, her davama geldiler. Tamamen bizim yanımızda duran, mahkemelerimize gelen bir dernek. Bahsedilen suçlardan hiçbiri yok, hukuka aykırı hiçbir durum yok" dedi.
DURUŞMA 13 EYLÜL`E ERTELENDİ
Avukatlar, mahkemeye sundukları tanık listesindeki herkesin dinlenilmesini talep etti. Mahkeme, yakınlarını kaybeden ailelerin müdahillik taleplerinin reddine karar verdi. Hâkim, tanıkların dinlenilmesi için süre vererek duruşmayı 13 Eylül 2023 tarihine erteledi.
"KADINLARIN SEÇİMİ 6284 OLACAK, KADIN DÜŞMANLARINI GÖNDERECEĞİZ"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği temsilcileri ve onlara destek veren sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile yakınları katledilen aileler duruşma sonrası İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Kadınlar, bir kez daha “Kadınların seçimi 6284 olacak, kadın düşmanlarını göndereceğiz” dedi.
Basın açıklamasında konuşan avukat Leyla Süren, “Bizim işimiz bu olmamalı diyerek şunları söyledi:
“Bizim işimiz içeride hala kapatılmaya da devam edilen dosyaların açılmasını istemek olmalı. Biz böyle zaman kaybetmemeliyiz. Ve de daha önemlisi bu kadınlar öldürülmeden önce çözümler bulmalıyız. İstanbul Sözleşmesi`nden imza çekildi verilip kadın ölümlü sayısının azaldığını söyleyen devlet görevlileri. Her nedense şüpheli şekilde öldürülen kadınları görmek istemiyorlar. Sayıdan bile kabul etmek istemiyorlar. Peki bu şüpheli ölümler arttıkça bunun sorumlusu kimler? Burada davada bize deniliyor ki ne gerek var size? Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve benzer STK`lara ne gerek var? Bizim söylediğimiz, bizim yazdığımız, bizim bellediğimiz kadarıyla bilin diyorlar. Biz de şunu söylüyoruz hukukçular olarak. Eğer devlet eğer bakanlar görevlerini yeterince anayasada ve kanunlarda yazıldığı gibi yerine getirmiş olsalardı inanın bize gerek kalmadı. İşte o yüzden buradayız biz. Kadınlar şüpheli şekilde her nedense hep yanlarında erkek varken yukarıdan düştükleri için. Tanıklarımız tek tek anlattı, ‘Yalnızdık, yanımızda hiç kimse yoktu` diye. Bütün tanıklarımız aynı şeyi söyledi, ‘Kadın dayanışması gerçekleştiriyoruz` dediler. Bu nedenle biz burada olmayı istemiyoruz. Hiçbir kadında toprak altında olmayı istemiyor. Bir kadının öldürülmediği gün, emin olun bize ihtiyaç olmayacak. Ama o güne kadar Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu burada olacak. Kadın cinayetini durduracağız platformun avukatları burada olacak.”
Platformun Genel Sekreteri Fidan Ataselim ise şöyle konuştu:
“TANIK DİYEREK MAHKEMEYE SUNDUĞUMUZ KİŞİLER KADIN ÖLÜMLERİ TANIKLARIYDI: Bugün duruşmada yine çok sayıda kadın örgütlerinin, baroların talepleri dile getirildi. Bugün tanıklar dinlendi. Tanık diyerek mahkemeye sunduğumuz aileler vardı. Çünkü bizim mücadelemizi tanığı maalesef ki keşke kadın cinayetleri tanıkları. Keşke hep birlikte tanık olmasaydık. Keşke şüpheli kadın ölümlerine böyle tanık olmasaydık, keşke aileler kendi kızlarının kardeşlerinin ölümüne tanık olmasaydı. Sonrasındaki mücadelemize de ihtiyaç olmazdı. Bu yüzden bizim tanıklarımız öldürülen kadınların yakınlarıydı.
ÖNÜMÜZDE DAHA ÖNEMLİ BİR GÜN VAR, 14 MAYIS: Bugün duruşmamız ertelenmiş olabilir. Bizim önümüzde çok hayati bir gün daha var. Bugün kadar önemli ve daha da önemlisi bugünün kaderini de belki belirleyecek olan bir tarih ve gün daha var. 14 Mayıs bu ülkedeki seçimlerin yapılacağı tarihi olacak. Ve sadece seçim tarihi değil kadınların seçiminin de bir tarihi olacak. Bu yüzden karşımızda kadınlar böyle vahşice öldürülürken, kadın cinayetleri artarken, şüpheli kadın ölümleri atarken gördüğünüz tanıkları, ailelerimizi yürüttüğümüz mücadeleyi sizler de tanıksınız bizim mücadelemize. Biz bunları yaşarken kadınların yaşam hakkı meselesiyle ilgili olan 6284 sayılı kanunu pazarlık konusu dahi yaptılar.
OYLARIMIZI İSTANBUL SÖZLEŞMESİ`NDEN YANA KULLANACAĞIZ BU KARANLIĞI DAĞITACAĞIZ: Cumhur İttifakı utanç ittifakıdır, kadın düşmanı ittifakıdır, LGBT artı düşmanı ittifakıdır. Yaşam hakkımıza özgürlüklerimize kasteden bir ittifaktır. Hiçbir manipülasyonuna göz yummayacağız. Hiçbir kadın göz yummayacak. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu`nun da bundan böyle en önemli görevi kadın cinayetlerini durdurmak için İstanbul Sözleşmesi için 6284 için özgür, eşit yarınlarımız için bugünleri sağlayacak bir zemini yaratabilmek için bu karanlığı söküp atmaktır. Bu utanç ittifakını göndermektir en büyük sorumluluğumuz. Oylarımızı da bu yönde elbette ki kullanacağız. Seçimimizi de kararımızı da bu yönde kullanacağız. Bu karanlığı hep birlikte dağıtacağız arkadaşlar. Özgür güneşli günlere hep birlikte var olalım.”