ÖZGÜR DEDEOLUK
Aydın Karacasu`da kurulması planlanan Rüzgâr Enerji Santrali (RES) için “ÇED olumlu” raporu veren Çevre, Şehircilik ve İkim Değişikliği Bakanlığı`na karşı köylülerin açtığı dava kapsamında, 1600 rakımlı yaylada keşif yapıldı. Köylüler, “Bu yaylalar giderse hayat biter, köy biter. Burada doğduk, büyüdük, karnımızı doyurduğumuz topraklar burası” dedi.
Aydın`ın Karacasu ilçesi Karacaören ve Ataköy Mahalleleri ile Denizli ili; Sarayköy ilçesi, Yeşilyurt ve Hisar Mahalleleri ile Babadağ ilçesi, Karadağ ve Kıranyer Mahalleleri arasında kalan bölgede kurulması planlanan Hacıhıdırlar Rüzgar Enerji Santrali (RES) ve Mobil Kırma Eleme Tesisi- Projesi; köylülerin tepkisini çekiyor.
Ataköy Mahallesi`nde bin 500 rakımda kiraz, armut, elma, kestane, fındık, tütün, arpa, buğday, fasulye, domates, biber, börülce, karpuz gibi sayısız ürünün susuz bir şekilde üretildiği; küçükbaş, büyükbaş hayvancılık ve arıcılığın yapıldığı bölgede rüzgâr enerji santralinin kurulmasının planlanması üreticilerin tepkisine neden olmuştu.
Verimli tarımın yapıldığı alanda 810 bin 780 ton kazı fazlası malzeme çıkacağı, 90 bin 86 ton sıyrılacak bitkisel tarım toprağının söz konusu olduğu ifade edildi. 90 bin 86 ton sadece sıyrılmış bitkisel toprak ve 810 bin 780 ton tarıma elverişli verimli toprağın burada yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.
Köylüler tüm bu gerekçelerle; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`nın proje için verdiği “ÇED Olumlu” raporuna karşı dava açmıştı. Yargılama kapsamında idare mahkemesi, 1600 rakımlı yayladaki proje bölgesinde keşif için bilirkişi heyeti görevlendirmişti. Proje kapsamındaki 15 türbin alanının tamamında inceleme yapıldı. Ulaşımın oldukça zor olduğu coğrafyada bilirkişiler türbin konulması planlanan yerleri tek tek fotoğraflarken raporun önümüzdeki günlerde tamamlanabileceği kaydedildi.
"ELİN MEMLEKETİNE NASIL GİDERİM?"
İdare mahkemesi heyetinin yer aldığı keşif bin 600 rakımda tarafların dinlenmesi ile başladı. Araziler hakkında bilgiler alınırken fotoğraflama yapıldı. Keşif esnasında arazilerinde çalışmakta olan üreticiler bir yandan keşif çalışmasını takip ederken arazilerini vermeyeceklerini, sonuna kadar savunacaklarını dile getirdi. Yaylada arıcılık yapan Fatmana Dumanlar, şunları söyledi:
"Ben kendimi arıcılıkta buldum. Ben arıcılığa başladım. Her sermayem arı. Karşıda türbin kurulan dağda arı kalmadığı için arılarımı buraya getirdim. Arı benim sermayem olduğu için ben arıyı çok seviyorum. Böyle olduğu için bu memlekete bir direk vurdurmayız. Taşa tutarım kimseye direk yatağı vermem. Taşa tutarım burada arının olduğu yere direk kurdurmam. Benim ana baba yerim, sermayemiz arı. Benim bu yer ana baba yeri kendi yerim. Ben buradan fasulyeyi, börülceyi, darıyı, buğdayı kendi yerimden kaldırıyorum. Buralara direk kurulursa elin memleketine nasıl giderim."
75 yaşındaki Emine Dedeoluk, "7 dönüm yerim var. Oradan yol geçecekmiş, geçirmeyeceğim. Taşa tutacağım. Tütün var, fasulye var. Börülce ekiyorum. Darı var. Çocukluğumdan beri bunları yetiştiriyorum. Kimseye bırakmam. Başka yerden gelirimiz yok. Oğlan var hasta, sakat. Ona da ben bakıyorum, gözetiyorum" dedi.
"BU YAYLALAR GİDERSE HAYAT BİTER"
İlhan Ekiz, "Ne anlatalım derdimiz çok. Bu yaylalar giderse hayat biter. Köy biter, hayat biter, yaşantı biter. Burada doğduk, büyüdük, karnımızı doyurduğumuz topraklar burası" şeklinde konuştu. Yıldız Küpelioğlu "Çocukluğumuz, her şey burası. Doğamızı almasınlar. İstemiyoruz. Bu güzelim doğayı yok etmesinler. Ne olursa olsun çıkarları için hiç kimse bunu yapmasın. Çocukluğumuzu gençliğimizi almasınlar. Burada aklınıza ne gelirse her şey yetişiyor. Biz 6 kız kardeş burada büyüdük. Çocukluğumuz gençliğimiz burada geçti. Burada büyüdük, yetiştik, gelin olduk. Börülce, fasulye, biber, domates, elma, buğday, kiraz aklınıza ne gelirse yetişiyor burada. Hayvanlarımız burada otlanıyor. Bir biz değil burada kaç tane insanın çocuğu doyuyor" dedi.
"BURALAR BİZİM ÇOCUKLUĞUMUZ, GENÇLİĞİMİZ, GELECEĞİMİZ"
Ataköy Mahallesi`ndeki yaylada üretim yapan vatandaş, "Tarlalarımızı almak istiyorlar, vermek istemiyoruz. Ekmeğimizi oradan alıyoruz. Buğday, kestane, elma, kiraz, börülce, fasulye yetişiyor burada. Vermek istemiyoruz biz" diye konuştu.
Yahya Dumanlar, "Bu arıları karşı tarafa kurulan rüzgar güllerinden korumak için buraya getirdik. Orada rüzgar gülleri kekiğe zarar veriyor. Orada kekik kalmadığı için buraya arazimize getirdik bu arıları. Biz bu memleketi vermeyiz. Burası kendi toprağımız. 47 yıldır arıcılık yapıyorum. 2003 yılından bu yana belgeli arıcıyım. 74 kovanım var. Çam`a gidiyoruz. Paşa Yaylasına gidiyoruz. Söke`ye gidiyoruz. Ağaçlı`ya gidiyoruz" diye konuştu.
Karacaören Mahallesi`nden Salih Aydemir, "Bizim 10 ayımız burada geçiyor. Hayvancılık yapıyoruz. Zararı olacaksa kurulmasın. Sadece ocak, şubat ayında köye iniyoruz. Hayvanları yetiştiriyoruz. Darı ekiyoruz, arpa buğday ekiyoruz. Kendi yiyeceğimiz yetiştirelim diye uğraşıyoruz" dedi.
"BU COĞRAFYADA 37 TÜRBİN OLMASI KÜMÜLATİF ETKİ YARATIR"
Avukat Akın Yakan ise konuşmasında şunları söyledi:
"15 tane türbin alanı ve bir tane de şaft alanı yerinde görüldü. Bu 15 türbinin dikileceği yerler arasında tarım alanı var, orman alanı var. Rüzgâr enerji santralinin temiz enerji olmasının belli şartları var. Bir coğrafyada çok sıkışık bir alanda santrallerin kurulması o dokuya zarar verir. Bu kuşların göç yollarını etkiliyor, tarımsal faaliyeti etkiliyor, orman ekosistemini etkiliyor ve bozuyor. Orman içindeki iklimi etkilediği için ekosistem de bundan etkileniyor. Bunun çok ciddi zararları var. Gürültü yaratıyor. Elektro manyetik etkileri oluyor. Denizli Res`in burada 22 santrali var. Kurulmak istenen 15 santralle birlikte 37 santral oluyor. Bu coğrafyada 37 türbinin olacak olması çok ciddi bir kümülatif etki yaratır.
"PROJE ALANI YERLEŞİM YERLERİNE ÇOK YAKIN"
Proje 5 mahalleyi kapsıyor. Çok geniş bir alana hitap ediyor. 15 tane türbin var burada. Projenin gerçekleştirileceği alan yerleşim yerlerine çok yakın. Türbinin 50 metre yakınında ev var. Yerleşim yerlerine son derece yakın. Tarım alanlarına, ormanlık alanlarına türbin dikilecek bu projeyle. Bu alanın en önemli niteliği birinci sınıf tarım alanı ve sulama alanları içinde ve ormanlık alanların içinde olması. Türbinlerin bulunduğu yerlerde zeytin yoğunluğu da çok fazla. Bölgede çok yoğun bir şekilde hayvancılık yapılıyor. Biz bilirkişilerden ne talep ediyoruz. Projenin inşa aşaması bile buraları olumsuz etkiliyor. Bu hususların irdelenmesini istiyoruz. Henüz daha projenin inşa aşamasında 810 bin 780 ton kazı fazlası malzeme çıkılacak ortaya. Bu kadar bir doku etkilenecek. 90 bin 86 ton sıyrılacak bitkisel tarım toprağı söz konusu burada. Bilirkişilerimizden öncelikle bu hususun değerlendirilmesini talep ediyoruz. Her ne kadar ÇED raporunda sıyrılacak bu bitkisel tarım toprağının belli alanlarda depolanacağına ilişkin bir değerlendirme varsa da bu kadar büyük bir toprağın depo edilmesi ve korunması olanaklı değil. Bu yönüyle 90 bin 86 ton sadece sıyrılmış bitkisel toprak ve 810 bin 780 ton tarım alanı, verimli toprak burada yok olma riskiyle karşı karşıya. Bu hususa dikkat edilmesini talep ediyorum."