Semt Pazarı'nda kendi ürettikleri ürünleri satarak geçimini sağlayan kadın pazarcılar bu işe ilk başladıklarında erkekler tarafından hoş karşılanmadıklarını anlatıyor. Pazarda yumurta satan Meral Bozkurt, "İlk zamanlar, bir çocuk bile ‘Senin Pazar da ne işin var?’ dedi. ‘Oğlum çalışmak için geldim’ dedim." Bakliyat ürünleri satan Menekşe Çalı ise, "Erkeklerin olduğu yerde kadın olarak çalışmak çok zor. İlk başta çok yadırgadılar, 'Olmaz dediler' 'Olur' dedik ilerledik." diye sıkıntılarını anlattı.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Ankara'da Ümitköy Semt Pazarı'nda kendi ürettikleri ürünleri satan pazarcı emekçi kadınlar ANKA Haber Ajansı'na sorunlarını anlattılar...
"BİR ÇOCUK BİLE SENİN PAZARDA NE İŞİN VAR DEDİ"
Yumurta satıcısı Meral Bozkurt pazarcı olmayı ve deneyimini şöyle anlattı:
"ODTÜ Fizik bölümünden teknisyen olarak emekli oldum. Emekli olduktan sonra eşimle çiftlik hayatı kurduk. Tavuklarımız vardı. Pazarcı bir arkadaşımdan aldığım cesaretle ilk tezgahımı açtım. Ben 6 yıldır pazarcılık yapıyorum. Başta ürkek bir tavşan gibi bir köşede 'Pazarcılar bana zarar verir mi?' diye çok korktum. Ben onlara sürekli ‘Günaydın, nasılsınız, kolay gelsin?’ diyerek hep olumlu yaklaştım. İlk zamanlar bir çocuk bile ‘Senin Pazar da ne işin var?’ dedi. ‘Oğlum çalışmak için geldim’ dedim. Herkes mutlaka ‘Acaba bu niye geldi?' diye yoklama yapar. Pazarın genelinde erkekler çok küfürbaz, son derece kaba ve vahşiler. Ama bu kabalık ve vahşilikleri arada serpilmiş hanımlarla biraz biraz tolere oldu. Yıllar içerisinde yumuşadı. Şimdi küfür çok duymuyorum. Pazara 'Ben geliyorum' haberiniz olsun diye bağıra bağıra ‘Günaydınlar bilmem ne’ gibisinden bir yumuşatmayla giriyordum."
"HERKES 'AY YAZIK YUMURTA SATIYOR' DİYE KARŞILADI"
Çevresindeki insanların pazarda yumurta satmasını acıyarak karşıladığını söyleyen Bozkurt, "Herkes 'Ay yazık pazarda yumurta satıyor' diye acıyarak karşıladı. Oysa pazar benim çok sevdiğim bir ortamdır. Kendi ürettiğiniz ürünü satmak ve ondan geri dönüş olarak beğeni almak kadar güzel hiçbir şey yok" dedi.
"DAHA ÖNCEDEN ÜRÜNLERİMİ SATMAK İÇİN HİÇ UĞRAŞMIYORDUM, ŞİMDİ ÇOK ZOR"
Ekonomik olarak daha yüksek gelirli insanların yaşadığı bir yerde de alım gücünün düştüğünü anlatan Meral Bozkurt, şunları söyledi:
"Burada (Ümitköy) 5 yıldır pazarcılık yapıyorum. İnsanların alım gücü çok düştü. Ben burada bunu gördüm. Diğer semt pazarlarında yoğunluk belli bir saatten sonra artar, insanlar daha ucuz ve uygun fiyat ararlar. Şu an bu pazarda da öyle. Önceden 16'dan sonra bu pazarda insan olmazdı. Şu an 16’dan sonra daha yoğun oluyor. Burada alım gücü düştüyse diğer yerleri düşünemiyorum bile. Daha önceden ürünlerimi satmak için hiç uğraşmıyordum, ama şimdi çok zor. İnsanlar burada ürünlerim için benimle fiyat pazarlığı yapar oldu. Yumurtanın kolisi 35 ise ‘30 olur mu?’ diyor. Bazen çekinerek söylüyorlar. Çoğu yaşlı, onları incitmemek adına 'Olur' diyoruz."
"İLK BAŞTA YADIRGADILAR 'OLMAZ' DEDİLER 'OLUR' DEDİK"
Menekşe Çalı, pazar yerindeki erkek pazarcıların kendilerini çok yadırgadığını ifade ederek süreci şöyle anlattı:
“Ablamın diyaliz safhası ve annemin stresi nedeniyle bu işe başladık.Biz evde üretiyoruz, burada satmaya çalışıyoruz. Burası çok güzel terapi psikiyatra gitmeye gerek yok. Buranın imkanları daha iyi dükkan parası yok. Üzerine çok büyük maaliyetler koymuyoruz. Türkiye zaten ekonomik krizde o nedenle birbirimizi düşünerek hareket ediyoruz. Kredi kartı kullanamıyoruz mesela, vergisi var. Bazıları, 'Memurdan pazarcı olur mu?' diye yadırgıyor. Neden olmasın, burada Üniversite mezunu çok arkadaşımız var. Ha memurluk ha pazarcılık, hepimizin amacı hayatımızı idame ettirmek. 'Kadın yapamaz' diye bir şey yok ki. Allah beylerimize de vermiş el ayak, kadınlarımıza da vermiş. İlk başta çok yadırgadılar, 'Olmaz dediler' 'Olur' dedik ilerledik. Erkeklerin olduğu yerde kadın olarak çalışmak çok zor. Alışmamışlar."
"MÜŞTERİ 'TEŞEKKÜR EDERİM' DEDİĞİ ZAMAN GURUR DUYUYORSUN"
Yaklaşık 29 yıldır yaprak sarması ve yerli üreticilerden aldığı bakliyatları semt pazarında satan Yasemin Çalı,“Ben eşimden ayrıldım. Annem ve kızkardeşimle berbaber yaşamaya başladık. Babam öldükten sonra geçim için bu işe tekrar devam etmeye çalıştık. Herkes için en güzelini yapmaya çalışıyorsun. Emek veriyorsun. Müşteri gelip ‘Teşekkür ederim’ dediği zaman gurur duyuyorsun. Para kazanmanın dışında o kadar güzel dostlarımız var ki, artık onlara dost değil aile diyoruz. Zor olan ağır kaldır, indir, yerleştir. Onlar da biraz zorlanıyoruz ama seviyoruz işimizi. Ürünleri kendimiz üretiyoruz. Bazılarını da yerli üretcilerden sipariş veriyoruz. Evde oturmak da çok zor dışarıda çalışmak da çok zor. Kadın olmak zor" dedi.
"ARKAYA DÖNÜP BAKTIĞINDA HİÇ EMEK VERMEMİŞSİN GİBİ"
Yasemin Çalı, kardeşlerden ürün almaya gelen müşteri Vahide Dal ise, "7 yıldır her cumartesi alışveriş yapıyorum. Bu işi yaptıkları için onlarla gurur duyuyorum. Ev hanımıyım, torun bakıyorum. Ben de evde üretiyorum. Buradan alıyorum evde yapıyorum. Ev kadını olmak gözle görülür bir şey değil. Adı 'Evdesin' oluyor ama arkaya dönüp baktığında verdiğin emek hiç yapmamışsın gibi" diye konuştu.
HABER: DİLAN KUTLU - KAMERA: NAİF KAÇMAZ