CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
ATATÜRK PORTRESİNİ VERMİYOR: Aramızda Bozkurt Belediye Başkanı’mız var. Belediye Başkanı’mızın özelliği, bir haciz uygulandı; koltuğu, masası haczedildi. Olay daha önceden bir kaza oluyor, bir kişi kolunu kaybediyor, dava açıyor ve 600 bin lira tazminata bağlıyorlar. 600’ü taksite bağlayın diyorlar. Sonra bir AK Partili avukat devreye giriyor, ‘tamamını öde, haciz uygularız.’ Belediye Başkanı’mız ‘masayı sandalyeyi alırsınız’ ama duvardaki Atatürk portresini vermiyor. Bozkurt İlçesi’nde depremden sonra şöyle konutlar yapıldı. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı’mız desteğiyle. Bu da AK Parti Belediye Başkanı’nın depremden sonra, vatandaşlar burada oturuyor.
‘ERDOĞAN’IN İSTEDİĞİ DANIŞTAY KARARI ÇIKACAKTIR’ DEDİM, OLDU: Danıştay bir karar verdi. Ortalık karıştı. Olay neydi. Andımız’dı. 2013 yılında Erdoğan, bölücü terör örgütüyle masaya oturdu. Onların şartı neydi, ‘Andımız’ı kaldıracaksınız.’ Andımız bir yönetmelikle gelmişti ve Milli Eğitim Bakanlığı da Erdoğan’ın talimatıyla yönetmeliği değiştirdiler, kaldırdılar. Türk Eğitim Sen, iptalini istedi. Uzun süre geçti. Danıştay karar verdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı değişikliği iptal etti. Bunun üzerine bana soruldu, o dönem tarafsız yayın yaptığına inandığımız CNN Türk o zaman bizi çağırmıştı, şöyle demişim: Türkiye bir siyasi bilinç devletidir. Eskiden beri okunuyor andımız, çözüm sürecinde kaldırıyoruz dediler. Erdoğan’ın iptal kararından sonra aşağılayarak, küçümseyerek meydan okuması insanın ağrına gidiyor. Danıştay üyelerinin tepki göstermesi gerekiyor. Danıştay kararını vermiştir. Gerekçesi sağlam, yerinde karardır. Andımız’ın okuması lazım. Ama Danıştay Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın istediği gibi karar çıkacaktır, bunu bir yere yazın’ dedim. Ne zaman, 2018 yılında. Oldu mu, oldu. İki yıl geçti 4 tane hakim tayin edildi. Böylece Andımız okunması Danıştay Genel Kurul tarafından ‘yasaklanmalıdır’ denildi ve karar verildi.
BAHÇELİ’YE “ERDOĞAN’I ARA” ÖNERİSİ: Andımız konusu doğruluğu, sevgiyi, saygıyı anlatan, aslında çocuklara sevgiyi, birlikteliği, güzelliği anlatıyor. Danıştay bu kararı verdikten sonra Erdoğan’a şu çağrıyı yapmıştım: Andımız’ın hangi cümlesinden rahatsızsın çık millete bunu anlat demiştim. Bunu söyledim 2013 yılında. Geldik 2021 yılına bu soruma cevap alamadım. Ben vatanını milletini seven, AK Parti’ye oy veren bütün kardeşlerime seslenmek istiyorum. Parantez içinde Bahçeli’ye de seslenmek istiyorum: Sayın Erdoğan Andımız’ın hangi cümlesinden rahatsızdır çıkıp milletin önüne bunu açıklasın. Bekliyoruz bunu. Açıklayabilir mi? Açıklayamaz. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nda iki yıl bekledi, 4 hakimi değiştirdiler yeni hakimler geldi, Erdoğan’ın talimatıyla geldi ve Andımız kaldırıldı. Ben bunu 2018’de söylemiştim. ‘Bir kenara yazın’ demiştim. Ben tahmin ettiğime göre kamuda uzun yıllar hocalık yapan Bahçeli'nin de tahmin etmesi lazım. Andımız’ı kim kaldırdı? Cumhur İttifakı kaldırdı. Eğer Sayın Bahçeli, Erdoğan’ı değil de Danıştay’ı muhatap alıyorsa, muhatap aldığı yer yanlıştır. Danıştay’a hâkimi tayin eden kim? Erdoğan, bir partinin genel başkanı. Oradaki kumpası ayarlayan kim? Erdoğan. Sen kalkmış Erdoğan’ı değil, Danıştay’ı suçluyorsun. Muhatap alacaksan Erdoğan’ı muhatap alacaksın. Bizim gibi Andımız okunmasını istiyorsan, yapacağın çok basit bir şey var: Açarsın Erdoğan’a telefon. kardeşim bu ant okunmadan kusura bakma biz bir daha bir araya gelemeyiz. Neden? Ben ülkemi, bayrağımı seviyorum. andımın okunmasını istiyorum. Yapar mı? Göreceğiz.
HER REFORM SONRASI İŞSİZLİK ARTTI: Bu ekonomik buhrandan nasıl çıkılacağını anlatmaya çalıştım. Tık yok. Yorum yok. Olay aynen devam etti. Erdoğan, ekonomi reformları tanıtım toplantısı yaptı. Biz de bekliyorduk. Dağ, fare doğurdu. Beklenen hiçbir şey olmadı. 2002’den bu yana toplam 23 reform paketi açıkladılar. Açıklanan her reform paketinden sonra işsizlik arttı. Döviz tutulamadı. İstihdam düştü. Gerçek anlamda ekonomik buhran ortaya çıktı. Bunlar yapamazlar. Türkiye’nin sorununu bunlar çözemezler. Bunlar kontrolü kaybetmiş vaziyette. Eski kalkınma planlarından cümleleri kopyalamışlar, alt alta yazmışlar. Haklı olarak vatandaş bize sorabilir. ‘Ey Kılıçdaroğlu, Türkiye ekonomik buhrandan nasıl çıkar?’ Şimdi onu anlatacağım
600 MİLLETVEKİLİ NE YAPIYOR? 450 NEYİNİZE YETMİYOR?: Bir, kamuda israfa derhal son vereceğiz. Bazı bakanlık ve kamu kuruluşları kirada oturuyor. Hangi gerekçeyle kira ödüyoruz. Bütün bakanlık ve kamu kuruluşları kendi binalarında oturacak. Araba saltanatına son vereceğiz. Herkesin altında bir değil aç değil… Ne yapıyorsunuz siz ya. Döviz garantili işler Türk lirasına çevrilecek. Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Bütün kamu ihalelerini canlı yayınlayacağız. İsrafın ve yolsuzluğun kaynağı olan Kamu İhale Kanunu’nu değiştireceğiz. Kamu İhale mevzuatında tam 186 değişiklik yaptılar. Adam belli ona bir ihale vereceksiniz, devlet soymanın en önemli aracı haline geldi. Bunu değiştireceğiz. Vatandaşı iliğine kadar sömüren işletmelerin tamamını kamulaştıracağız. 600 milletvekili ne yapıyor? 450 neyinize yetmiyor? İsraf varsa hepsini dikkate alacağız. 600’ün yarısı el kaldırıp indirmekle meşgul. El kaldırıp indirenlerin parasını fakir fukaranın sırtından ödemeyeceğim. Şatafata son vereceğiz. 50 bin avroluk çantayla güven vermezsiniz.
YABANCI SERMAYE VURGUNA GELİYOR: İki, herkesin can ve mal güvenliğini sağlayacağız. Yargının bağımsız ve tarafsızlığını sağlayacağız. Bir partinin genel başkanı, mahkemeye hakim tayin edemeyecek. Devleti yönetenler, mahkeme kararı olmadan kimseyi suçlu ilan edemeyecekler. Hakim misin sen? Devleti yöneten adam, devletin adabına bakacak. Kişiler farklı düşündü diye sabahın köründe gözaltına alınmayacak. Demokrasiyi getireceğiz, seçimle gelen seçimle gidecek. Biz yaptığımız bu uygulamayla tüm mazlum ülkelere örnek olacak. Can ve mal güvenliğini olduğu yere yabancı sermaye gelir. Şimdi vurgun yapmak için geliyor. Bunları bitireceğiz.
HIRSIZDAN BÜYÜKELÇİ Mİ OLUR: Üç, devlet yönetiminde liyakati getireceğiz. Devletin üst kadrolarına akrabam, yakınım, eşimiz dostumuz, güreşçimiz olmayacak. Rüşvet alanlardan büyükelçi olmaz. Hırsızdan büyükelçi mi olur? Sizde hiç mi onur hiç mi şeref yok. KPSS sınavı açılıyor, puana göre alırsın. Mülakatı bitireceğiz.
128 MİLYAR DOLARIN SATIŞI HANGİ YÖNTEMLE YAPILDI: Dört, kuruluş kanununa göre bağımsız olan kurumlar var, ama müdahale ediliyor. Müdahale olmayacak, iktidarın izlediği ekonomi politikasını yerine getirecekler. Erdoğan, ‘fiyat istikrarını bir yana bıraktık, fiyat istikrar komitesi kuracağız’ dedi. Bunlar devleti bilmiyorlar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın dördüncü maddesinde şöyle yazar, ‘bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.’ Orada iş bitti, başka bir dümen çevirecekler. 128 milyar doların satışı hangi yöntemle yapıldı? Cevabını istiyoruz. Hangi tarihte yapıldı? Hangi kurdan yapıldı? Satıcıları kimlerdir? Altında kimlerin imzası var?
DEVLETTE İLK GÜNAH OLMAYACAK: Beş, devleti yönetenlerin işlediği ilk günah olmayacak. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde kendi vatandaşınızdan dolarla borçlanırsanız bunun adı ilk günahtır. Maliyeti çok ağırdır. Sen kendi vatandaşından dolarla borçlanıyorsun. Devlete maliyeti yüzde 90.
ZATEN VAR, HABERİ YOK: Altı, Ekonomik ve Sosyal Konsey’e işlev kazandıracağız. Bunu çalıştırmıyorlar, isim olarak duruyor. ‘Ekonomi Koordinasyon Kurulu’ kurulacak diyor. Var zaten bu, haberi yok. Ecevit’in emanetine sahip çıkacağız.
DEVLET BORÇ İÇİN MÜDÜRLÜK KURDU: Yedi, bütçe disiplinini tam sağlayacağız. Borçlar Genel Müdürlüğü’nü kapatacağız. Devlet o kadar borç aldı ki yönetmek için müdürlük kurdu. Kaldıracağız bunu... Kasasındaki parayı bilmeyen devlet, devlet olamaz. Öyle bir noktaya geldik ki şehit ve gaziler için toplanan paranın bile ne kadar olduğunu kimse bilmiyor.
ÖZGÜVENİMİZ YÜKSEK: Sekiz, TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Geçen yılın bütçesinin hesabını muhalefete vereceğiz. Komisyon başkanı, ana muhalefette olacak. Neden? Beş kuruşun hesabını vermekten onur duyacağız. Gizli kapaklı işimiz olmayacak. Bolu Belediyesi yaptı. Başına Ak Parti’yi getirdi. Özgüvenimiz, inancımız bu kadar yüksek.
ASGARİ ÜCRET VERGİ Mİ ÖDER: Dokuz, Ulusal Vergi Komisyonu kuracağız. Asgari ücret vergi mi öder? Bu ayıptan Türkiye’yi kurtaracağız. Asıl vergiyi ödemesi gereken faiz baronları. Ocak 2021’de 624 milyon dolar ödedik. AK Parti döneminde 183 milyar dolar Türkiye Cumhuriyeti dış faiz ödedi… Biz buna ‘evet’ mi diyeceğiz? Türkiye’yi bu bataklığa sürükleyenler, bu bataklıktan çıkarabilir mi? Vurgunu onlar vuruyor… Ben bir ara Man Adası’ndan gelen paraları söylemiştim. Bir kuruş dahi vergi vermediler…Asgari ücrete gelince vergi, Man Adası’ndan milyonlar geliyor vergi yok. Bu mudur adalet, bu mudur devlet yönetimi? Değiştireceğiz.
SAYIŞTAY, VARLIK FONU’NU DENETLEYEMİYOR: Onuncu madde… Sayıştay’ın evrensel ölçülerde denetim yapması lazım. Mali Raporu Meclis’e gelmeden bütçenin görüşülmemesi lazım. Sayıştay, Türkiye Varlık Fonu’nu denetleyemiyor. Tamamını bütçenin içine alacağız. Evrensel ölçütlerde denetim yapmasını sağlayacağız.
83 MİLYON BİR AVUÇ TEFECİYE HİZMET EDER HALE GELDİ: On birinci madde, Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattılar. Elin oğlu 40 yılını planlıyor, bunlar kapattılar. En nitelikli insanları oraya alacağız. Var olan kaynakları kullanılacaktır. Bunu gerçekleştireceğiz. 83 milyon kişi plansızlık, programsızlıktan Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale gelmiştir. O kadar plansız ve programsızlık, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atıyor.
MİLLETVEKİLİNİN AHLAKLI OLMASI LAZIM: On iki, Türkiye siyasetini kirlilikten arındıracağız. Milletvekilinin temiz ve ahlaklı olması lazım. Kendine oy verenin hakkını hukukunu savunması lazım. Siyasi Ahlak Yasası’nı mutlaka çıkaracağız. Siyasetçi ahlaklı olacak. Erdoğan, ‘2 milyonu aşkın tablet dağıttık’ diyor. Bunun doğru olması lazım. Ömer Fethi Gürer de bir önerge vermiş. 15 Ocak’ta cevabı gelmiş. ‘359 bin 120 tablet dağıttık’ arada 1 milyon 600 bin fark var. Ahlaklı olmak farklı bir şey. Temiz, düzgün siyaset olacak. Alıyorsunuz, getiriyorsunuz, ilk işi ‘devleti nasıl soyarım.’ Söz veriyorum, bundan devleti kurtaracağız.
SENİN İŞİN Mİ: On üç son. İhvancı dış politikaya son vereceğiz. Kavga etmediğimiz kimse kalmadı. Mısır ile niye kavga ettin? Mısır’ın iç işleyişine karışmak senin mi işin... Şimdi de dönmüş yalvarıyorsun, bu mu devlet? Türkiye’nin nereden nereye savrulduğunu görüyor musunuz? Bunlar devleti yönetmesini bilmiyorlar. Devletler saraydan yönetilmez. Kin ve intikam duygusuyla yönetilmez. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine yönetilir. Biz bütün bunları değiştireceğiz. Millete söz veriyorum. Doğu Akdeniz’de çıkan doğalgazın tamamını Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidecek, bunu mutlaka sağlayacağız.
KARŞIMA ÇIKARSA MADARA EDECEĞİM: Biraz da gülelim. Erdoğan, gençlik kolları kurultayına katılmış. Konusu Bay Kemal. 15 Temmuz ile ilgili bana söylüyor, ‘hayatın korkuyla geçmiş, korkaksın, bitkinsin, senin öyle bir derdin yok,’ cümle biraz karışık, ama olsun, yine prompterdan kopmuş öyle anlaşılıyor. Ben Ak Parti’nin gençlerini tabi seviyorum. Onlara şunu söylemek isterim. Erdoğan kimseden korkmaz sanıyorsunuz ama Erdoğan benden korkuyor. Çünkü Erdoğan, onun televizyon kanalında karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Çünkü çok iyi biliyor ki çıkarsa karşıma onu madara edeceğim.
BİZ SORUNLARA TALİBİZ: Birlikten gücün doğduğunu biliyorum. O nedenle birlik olmak, beraber olmak, sağlıklı çözüm üretmek bizim görevimiz. Herkesin inanmasını istiyorum. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Türkiye’ye huzuru, birlikteliği getirmek mümkündür. Bunun tek yolu vardır. CHP’nin iktidar olması. Çünkü biz vatandaşlarımızı seviyoruz. Biz onların sorunlarına talibiz. Devletin bütçesinden malı götürmeye talip değiliz.
İKTİDAR BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEDİ: Geçtiğimiz gün 14 Mart Tıp Bayramı’ydı. Tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum. Onların hakları teslim edilmedi. Bir kişinin hayatını kurtarmak için hayatını feda eden kişiye sağlık çalışanı denir. Onların en büyük zevki, tedavi ettikleri hastanın yürüyerek hastaneden çıkmış olmasıdır. Onlar içinde bulunduğumuz dönemin meslek hastalığı olmasını istediler, ama iktidar bu görevi yerine getirmedi. Sarayın gölgesi, vesayeti Meclis üstünde. Sayımızın yetersizliği nedeniyle gerçekleşmedi, ama gerçekleştireceğiz.
HERKES BURNUNDAN SOLUYOR: Uşak, Manisa ve İzmir’deydim. Vatandaşımızla beraber oldum. Herkesin derdi var, dertsiz bir kişiyi dahi görmedim. Herkes burnundan soluyor. Onlara umut vermeye çalıştım. ‘Beraber düzelteceğiz’ dedim. Muhtarlarla da ayrı bir toplantı yaptık. Muhtarların aldıkları ödenekten, kaldıkları yere kadar pek çok sorunu dile getirdim. Muhtarlara birer personel verilmeli dediğim zaman dalga geçmeye başladılar. Bunu da bütün muhtarlara havale ediyorum. Bazı belediyelerimiz muhtarlara zaten bir kişi görevlendiriyor, ama isteriz ki bu yasa olarak gündeme gelsin. Muhtarlarda var olan bürokrasi yürüyüp gitsin. Çözeceğiz. Muhtarlar bu sorunu bizim çözeceğimizi gayet iyi biliyorlar.
GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK SIKINTI: Ege bölgesi yurt işletmecileriyle de bir araya geldik. Gördüğüm en büyük sıkıntı bunlardı. Bir lira dahi kazanmış değiller. Bütün yurtlar kapalı. Öğrenciler dışında birinin gelmesi yasak. Öğrenciler gelmiyor. 13 Mart itibariyle 435 yurdun kapatıldığını söylediler. ‘Bunu kamuya anlatmadınız mı’ diye sorduğumda ‘Gençlik ve Spor Bakanlığı kapıları tamamen bize kapalı’ diyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile konuşun, dertlerini bir de öyle anlatsınlar.
BUNLAR MÜHENDİS, 2 BİN 520 LİRAYLA ÇALIŞMAK ZORUNDALAR: Sertifikalı tarım çalışanları, kim bunlar? Tarım Kanunu 9. Maddesine göre sertifikalı tarım çalışanları var. Talepleri var. ‘Çiftçilerle yapılan sözleşmeyle, bizlerinkinin eşit olması lazım. Bakanlık bize 46 bin lira brüt veriyor. Asgari ücret açıklandığında bizim aldığımız aylık asgari ücretin altında kalıyoruz. Asgari ücret belirlendikten sonra belirleyin’ diyorlar. Bunlar mühendis 2 bin 520 liraya çalışmak zorunda kalıyorlar. Bir araştırma önergesi vererek gündeme getirelim. Önerge görüşüldüğü zaman sertifikalı tarım çalışanlarının tamamına telefon edelim.