CHP Mersin Kadın Kolları kadına şiddet ve çocuk istismarına tepki amaçlı  basın açıklaması ve oturma eylemi düzenledi.  CHP Mersin Kadın Kolları Başkanı Pakize Güler yaptığı açıklamada bulundu. Çocuk istismarını kadınlar durduracak diyen Güler "Bu gün burada son zamanlarda boyutu u insanlığın midesini kaldıramayacağı vahşet boyutuna artarak ulaşan ve Türkiyenin yüz karası olan   çocuk taciz ve tecavüzlerine dikkat çekmek amacı ile CHP Kadın Kolları Genel Başkanımız Sn Fatma Köse çağrısı ile 81 il de düzenlenen eş zamanlı basın açıklaması için toplanmış bulunmaktayız.

Öncelikle, 20 Ocak 2018’de başlayan Zeytin Dalı Harekatı süresince Afrin’de şehit olan evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır dileriz. Biz, anneler olarak, evlatları şehit olan ailelerin acısını, üzüntüsünü çok derinden hissettiğimizi bildirir ve bu harekatı ve acıların n en kısa zamanda bitmesini, Yurdumuza SULH dümyay BARIŞ dileriz .

Ardından, dün sabah saatlerinde evlerine  düzenlenen basķın ile Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda Halkevi ve Kolektif üyesi arkadaşımızın  gözaltına alınmasını kınıyor en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz. 

İsterdik ki Kanun Hükmünde kararnamelerin keyfi uygulandığı ülkemizde sosyal medya üzerinden yapılan açıklamaları satır satır inceleyip cezai ve hukuki işlemleri en kısa sürede  devreye sokup  cezai işlemleri BASKIN  hızı ile çözebilen devlet  bu hassasiyeti Kadın ve  Çocuk istismarları ve cinayetlerinde de  gösterseydi. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine 

2015 yılında ise 303

2016 yılında 328 kadın

2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı.

BU DA BİZE  İSTİKRARIN SÜRÜP KADINLARIN ÖLDÜRÜLMEYE DEVAM EDİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR.

1 buçuk yıldır süren OHAL kadına yönelik şiddetin artmasında nasıl rol oynadı? : “OHAL ve KHK’larla kadın haklarına yönelik saldırıların artmasıyla kadın cinayetleri de paralel olarak artış göstermeye başladı. Kadınlar işkence görüyor, çocuklarının gözleri önünde veya çocuklarıyla beraber öldürülüyor.

BİLGİ EDİNME HIKKIMIZ İLE DEVLETTEN EDİNEMEDİĞİMİZ VERİLERİ

Platform ve STKlardan elde ediyoruz .

Platformun verilerine göre, 2017 yılında  387 çocuk cinsel istismara uğradı. Çocuklar kaldıkları yurtlarda, okullarında öğretmenleri, okul çalışanları tarafından ve evlerinde istismar edildiler. İstismara uğrayan bu çocukların gelecekleri ellerinden alınıyor, öldürülüyorlar. 2017’de öldürülen 20 çocuğun yarısı, babası tarafından öldürüldü.

Son 10 yılda çocuk istismarı davası %700 arttı. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki adliyelerdeki dört tecavüz davasından biri çocuklarla ilgili. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği’nin (İMDAT) hazırladığı ‘2016 Çocuk İstismarına Yönelik Rapor’a göre, Türkiye’de tecavüzcülerin tahminen yüzde 5’i ortaya çıkarken yüzde 95’i gizli kalıyor. Çocuk istismarı nedeniyle Adli Tıp Kurumu’na başvuranların sayısı da artıyor. 2015 yılında çocuk istismarına yönelik açılan dava sayısı 16.957 ve 4751 dosya beraatle sonuçlanıyor. 2015 yılında bu sayı 16.957 iken 2017 yılında Çocuk istismarına yönelik açılan toplam dava sayısı 40 bin 266. 

Çocuğun cinsel istismarında Türkiye dünya listesinde 3’üncü sırada. Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. GÖZÜN AYDIN TÜRKİYEM DERECEYE GİRDİN ….

ÇOCUK İSTİSMARLARINI KADINLAR DURDURACAK…

Çocukların, güvenilir bir ortamda büyümelerini sağlamak hükümetin en öncelikli sorumluluğuyken, her gün yeni bir çocuk istismarı haberi ile uyanıyoruz. İktidarın başkanı bugün çıkmış “çocuk istismarı için en ağır cezaları getireceğiz, bu toplumsal bir dinamittir” diyor. Ne yazık ki bu sözler, iktidarı, her zamanki gibi “söylediği başka yaptığı başka” olmaktan öteye geçiremiyor. Küçük yaşta evliliklerin önünü açan yasa tasarısı, çocukları vakıfların denetimsiz yurtlarına mecbur etmesi, bilimsel eğitimden uzak Sübyan Mektepleri ile mevcut iktidar, “Çocuk İstismarı” mücadelesi konusunda inandırıcılığını yitirmiştir.

“Çocuk istismarı” ile mücadele konusunda iktidarın samimiyetini ölçmenin iki kriteri vardır;

1. Cezaları artırmak ve 2. İstismara zemin yaratan, sebep olan kurumları ortadan kaldırmaktır.

İnsanlığın partisi, dili, dini, ırkı yoktur, istismar insanlık suçudur ve çocuklarımız geleceğimizken onları korumak hepimizin göreviyken susmak buna sessiz kalmak suça ortak olmaktır. Biz suç ortağı olmayacağız. Takipçi olacağız, denetçi olacağız, önleyen olacağız. Kirli zihniyetlerin sessiz sessiz hareket ederek çocuklarımızı incitmesine izin vermeyeceğiz.

Çocuklarımız için endişe duyuyoruz, çocuklarımıza koruyucu bir ortam sağlayabilmek için derhal taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz ve bu taleplerin yasal takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyoruz;

1. Çocuk istismarı ile ilgili kanunlar, mahkemelerin iyi hal indirimi ya da ceza indirimine imkan vermeyecek şekilde yeniden düzenlenmeli.
2. Çocuklarımıza yurt hizmetinin vakıflardan alınarak, devlet eliyle ve denetimli,

kontrollü bir şekilde verilmesini talep ediyoruz. Tüm yurtlar ve özel eğitim kurumlarının düzenli olarak çok sıkı denetim ve kontrollere tabi tutulmasını talep ediyoruz.

1. Çocuk istismarını öven “6 yaşında çocukla evlenilebilir” gibi çocuk istismarını öven,

teşvik edenlere, küçük yaşta evliliği özendirenlere de ağır cezai yaptırımların getirilmesini talep ediyoruz. Hükümeti acil olarak bu tedbirleri almaya çağırıyoruz. Bilinmelidir ki biz kadınlar, çocuklarımız için güvenli ortamlar oluşturuluncaya kadar, çocuklarımızın korunması için konulmuş yasal çerçeve yeniden düzenleninceye kadar, çocuklarımızın istismar edilmesine zemin hazırlayan kurumlar kapatılıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.Biz Cumhuriyet Halk Partili kadınlar çocuk istismarlarında ve kadına şiddet suçlarında iyi hal indirimi kabul etmiyoruz. Konuyla ilgili mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir." açıklmasında bulundu.

Kadın kollarının eylemine CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay da katıldı. Aktay yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu:

"Nerede, bir kadına, bir çocuğa şiddet ve istismar uygulanıyorsa, bilin ki, orada 3 farklı suç işleniyordur.

Şiddet ve istismar öncelikle bir insanlık suçudur. Bütün vicdanlarda en ağır şekilde mahkûm edilmelidir.

Şiddet ve istismar, ceza hukuku açısından bir suçtur.  Yani bu suçu işleyenlerin cezasız bırakılması ya da keyfi bir biçimde cezalarının indirilmesi, yalnız mağdurları değil, bütün toplumu isyan ettirir.

Ve son olarak; çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet ve istismar bu kadar yaygınsa, ortada bir anayasal suç vardır.  Çünkü anayasanın devlete verdiği, "her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirleri almak" görevi, yerine getirilmiyor demektir.

Kadınlara ve çocuklara şiddet ve istismar bu kadar yoğun yaşanıyorsa, devlet, devletliğini bilmiyor demektir. 

Bizim adli ve idari sistemimizde, ne yazık ki "iyi hal indirimi" adı altında, cinsel istismarı ve şiddeti normalleştiren bir zihniyet hâkimdir.

Bu zihniyet, konu kadınlar ve çocuklar olunca, kendisini mağdurla değil, suçluyla özdeşleştiriyor.  Şiddet ve istismar söz konusu olunca, mağduru değil, suçluyu gözetiyor. 

Bu zihniyettekiler,  "ne olur ne olmaz, bir gün bize de lazım olur" diye düşünerek, bu iğrenç suçları işleyenleri koruyacak şekilde davranıyorlar.  Bunu görüyorum ve bir insan olarak, bir erkek olarak, bir eş, bir baba, bir dede olarak, bu durumdan utanç duyuyorum.

Ve inanıyorum ki, sizlerin öncülük ettiğiniz bu onurlu mücadele, mutlaka başarıya ulaşacak; erkekler insan olmayı,  devleti yönetenler adaletli ve vicdanlı olmayı, eninde sonunda öğrenecekler."