CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın SADAT yöneticileriyle alakasının olmadığı yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Özkoç, “Cumhurbaşkanı`nın başkanlık ettiği güvenlik zirvesinde devletin bütün elemanları ile birlikte oturuyor mu, oturmuyor mu? Ne işi var? ‘Kendileriyle uzaktan yakından hiçbir alakam olmadı` diyor. Bu kadar göz göre göre yalan söylenir mi?” dedi. Özkoç, “Seçimlere gitme arifesinde bu yapı tamamen şeffaflaştırılmalıdır ve ortadan kaldırılmalıdır” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, bugün KRT TV`de, Elif Doğan Şentürk`ün Ankara Saati programında gündemi değerlendirdi. Özkoç, şunları söyledi:
"YALAN SÖYLÜYOR: Dedi ki, ‘SADAT yöneticileri ile uzaktan yakından alakam yok` dedi. Bunu söyleyen kişi kim? Türkiye Cumhuriyeti`nin Cumhurbaşkanı. Sözü doğru mudur değil midir? İlk önce buna bakmak lazım. Bütün habercilerin, bu sözün bir karşılığı var mı, yok mu? Buna bakması lazım. Ben diyorum ki yalan söylüyor. Cumhurbaşkanı orada yalan söylüyor. Afrin Harekatı`nı hepimiz biliyoruz değil mi? Afrin Harekâtında, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın başkanlık yaptığı bir güvenlik zirvesi oldu. O güvenlik zirvesinde Başbakanlık`ta Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanlığı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları; İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma bakanları; MİT Müsteşarı Hakan Fidan… MİT Müsteşarı Hakan Fidan`ın tam yanında oturan, başında da Cumhurbaşkanı`nın oturduğu kişi kimdi? Resmi gösteriyorum. Burada, SADAT`ın başkanı Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı`nın başkanlık ettiği güvenlik zirvesinde devletin bütün elemanları ile birlikte, orada oturuyor mu, oturmuyor mu? Ben şimdi soruyorum. Ne işi var? Ne diyor? ‘Kendileriyle uzaktan yakından hiçbir alakam olmadı` diyor. Bu kadar göz göre göre yalan söylenir mi? Güvenlik zirvesi, Hakan Fidan`ın yanında SADAT`ın başkanı ve kurucusu Tanrıverdi oturuyor. Hani senin bunlarla hiçbir bağın yoktu? Hani sen bunları tanımıyordun, bilmiyordun? Bu güvenlik zirvesinde, bu adamın ne alakası var, ne görevi var, hangi sıfatla burada oturuyor? Kemal Kılıçdaroğlu`nun bilmek istediği bu.
YALANLIYORUM, KARŞILIĞINDA DA BU RESMİ GÖSTERİYORUM: Şimdi biz kendisine cevap verdiğimiz zaman, ‘Bir Cumhurbaşkanına böyle bir şey söylenir mi` diyor, peki ana muhalefet partisi liderine böyle bir şey söylenir mi? Üstelik grup toplantısında konuşuyorsun, hangi sıfatla konuştuğunu bilmiyoruz, Cumhurbaşkanı sıfatıyla mı AKP Genel Başkanı sıfatıyla mı konuşuyorsun? Grup toplantısında, AKP Genel Başkanı sıfatıyla konuşuyorsan bu konuşmayı tamamen sana iade ediyorum. Milletin, milletvekillerinin gözünün içine baka baka ‘SADAT`ın kurucularıyla ve kendileriyle hiçbir alakam yok` sözünü yalanlıyorum, karşılığında da bu resmi gösteriyorum. Belge olarak gösteriyorum.
AÇIK AÇIK, ‘MİLLİ SAVUNMA ALANINDA BENİM DEDİKLERİMİ YAPIYOR DEVLET` DİYOR: Tanrıverdi ne demiş, gerçekten o da yalanlıyor mu? Tanrıverdi, Adaleti Savunanlar Derneği`ndeki konuşması; ‘Ordunun 15 Temmuz sonrası yeniden yapılanmasına ilişkin, Anayasa Komisyonu`na sunduğumuz önerilerin tamamı hayata geçirilmiştir.` Diyordu ya Tayip Erdoğan, ‘Bunlarla hiçbir alakamız yok` diye. Ama adam başka bir şey söylüyor, tutuklasana adamı. Adam seni yalanlıyor, ne diyor; bizzat kendisi anlatıyor bakın: ‘Askeri okullar Milli Savunma Bakanlığı`na bağlansın dedik, yaptılar. Jandarma, İçişleri Bakanlığı`na bağlansın dedik, bağlandı. YAŞ`ın yapısı değiştirilsin dedik, değişti. Askeri yargı kalksın dedik, kalktı.` Bunlar tamamen kendisinin ifadeleri. Bunu diyelim ki Türkiye`de herhangi birisi televizyonlara çıktığı ya da bir dernek yaptığı konuşmasında, bu konuşmayı yaptı, Allah aşkına ne olurdu? Hani MİT TIR`larıyla falan filan bizim milletvekilimizi içeriye aldınız, elinizde belge, bilgi, görüntü yok, Kavala ile ilgili ajan suçlaması yapıyorsunuz bilmem ne ya… Bu adam açık açık, milli savunma alanında benim dediklerimi yapıyor devlet; diyor.
MİLLETİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA DİYORSUN Kİ İŞTE BUNLAR YALANCIDIR: Erdoğan`ın 2016 yılındaki başdanışmanı kimdi, SADAT`ın başkanı değil miydi? 2016 yılında başdanışmanı olduğu, kurulan güvenlik ve dış politika kurulu üyesi oldu mu olmadı mı? Senin Dış Güvenlik ve Politika Kurulu üyen SADAT`ın kurucusu, sen bugün kürsüye çıkıyorsun milletin gözünün içine baka baka diyorsun ki, ‘bunlar yalancıdır, karikatür tipli adamlardır, bunlar doğruyu söylemiyorlar.` Sen mi doğruyu söylüyorsunuz yalan söylüyorsun. 2020`de de bu kuruldan affını istemiş Tanrıverdi. Ne demiş de affını istemiş? Diyor ki, ‘Mehdi gelecek ona göre Türkiye`yi hazırlamak lazım` diyor. Ne demek, anlamadık, sen nasıl hazırlamayı düşünüyorsun, bunun için bu görevlerinden istifa ediyorsun. Ne yapıyorsun? SADAT gerçekten ne yapıyor?
SADAT`A NE İÇİN GEREK DUYULDU? TÜRKİYE CUMHURİYETİ`NİN ORDUSU YOK MU?: SADAT`ın Türkiye`nin çeşitli illerinde silah eğitimi kampları bulunduğunu, eğitim verdiği, silahlı eğitim verdiği iddia ediliyor. Biz de soruyoruz SADAT`a ne için gerek duyuldu. Türkiye Cumhuriyeti`nin ordusu yok mu? Türkiye Cumhuriyeti`nin ordusunda, emekli olmuş bir generalin kendi özel amaçları için oluşturduğu SADAT; Cumhurbaşkanı tarafından güvenlik konseyi toplantısına katılacak kadar neden değerli? Orada Milli Savunma Bakanımız var, daha önceden Genelkurmay Başkanlığımızı yapmış ordunun komutanı. Ordunun başkomutanı oradayken, dışardan sivil hayata geçmiş birisine niye ihtiyaç duyuyorsunuz, böyle bir yapı kuruyorsunuz? Burada silah eğitimi veriliyor mu? Veriliyor. Terör eğitimi veriliyor mu? Veriliyor. Her türlü saldırı ve savunma eğitimi veriliyor mu? Veriliyor. Böyle bir birim Türkiye`de kimin ne işine yaracak? Soruyoruz, hangi amaçla bu birime akıl danışıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti`nin ordusuna değil, generallerine değil, ‘mehdi gelecek, biz hazırlık yapmak istiyoruz` diyen bir zata neden arkanızı dayama ihtiyacı hissediyorsunuz? Ne yapmak istiyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki, ‘Seçim güvenliği ile ilgili sıkıntılı bir durumdur SADAT, Türkiye`de böyle bir yapılanmayı nasıl kurarsınız?` diyor. Bugün de üç grup başkanvekili bununla ilgili bir araştırma önergesi verdik. Genel başkan yardımcımız Bülent Tezcan, Genel Kurul`da soracak. Diyecek ki; ‘Amacını ne? Bu yapıyla olan ilişkileriniz ne? Neleri danışıyorsunuz? Bu yapının yetiştirdiği, paramiliter güçlerle ilgili sizin ilişkiniz nedir? Seçimle ilgili herhangi bir, bu yapının bir ilişkisi var mıdır? Türkiye Cumhuriyeti`nin ordusu, jandarma kuvvetleri, emniyet teşkilatı olmasına rağmen böyle bir yapılanmaya neden ihtiyaç duydunuz? Bu yapılanmaya korumak için neden yalan söylüyorsunuz?`
BÖYLE BİR YALAN SÖYLEYEN BİR KİŞİNİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ`NİN BAŞINDA DURMASI GEREKMİYOR: Biz bu adamdan korkmuyoruz, bu adam yalan söylüyor, milleti kandırıyor. Böyle bir yalan söyleyen bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti`nin başında durması gerekmiyor, zarar veriyor. Hem MHP hem AKP birlikte bir beka sorunundan bahsediyorlar ya, Türkiye`nin beka sorunun tamamen kendileri, oluşturdukları yapılar, arkasında durdukları yapılar. Bu yapılara siyasi destek var mı yok mu? Genel Merkezle benim söylediklerim arasında bir fark olmaz çünkü bizim dilimiz bizim bakış açımızı yansıtır ama Erdoğan başka bir şey söyler bakan başka bir şey söyler, AKP böyle bir yapıdır.
Bize söylüyorsa biz millete bu kadar zarar veren, ülkeye bu kadar çile çektiren, terör örgütleriyle iç içe olmuş, ülkenin Genelkurmay Başkanını hapse attıran, PKK terör örgütünün hendek kazmasına göz yuman bir kişiyle asla bir araya gelmeyiz, onun aklıyla asla hareket etmeyiz, biz milletimizi aklıyla, 100 yıllık cumhuriyetin birikimiyle, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk`ün ilkeleriyle, Türkiye`nin gerçek devlet yapılanmasıyla birlikte hareket ederiz. Biz ordumuzun dışındaki başka bir güce sırtımızı dayamayız. Asla onunla hiçbir şekilde, hiçbir koşulda yollarımızın kesişmesi mümkün değildir. O kendi bir avuç saray yandaşını beslemek, kendi ailesini çıkarlarını gözetmek için Türkiye Cumhuriyeti`ni her türlü madrabazlığa, sıkıntıya sokan siyasi bir liderdir. Bir devlet adamının göz göre göre yalan söylemesinin hiçbir karşılığı yok mu? Silahlı paramiliter güçleri yetiştiren bir yapılanmanın başındaki adam diyor ki; ‘AKP hükümeti biz ne dediysek onu yapmıştır` diyor, buna karşılık söyleyecek bir sözünüz yok mu?
KEMAL KILIÇDAROĞLU ONLARI KORKMADAN İFŞA EDİYOR: (Seçim güvenliği) Daha önceden bir seçim yapıldı, genel seçim yapıldıktan sonra AKP Meclis`te çoğunluğunu kaybetti, ne oldu 2-3 ay sonra tekrar seçim oldu. Peki o arada ne oldu, hangi gerekçeyle tekrar seçim oldu. Bombalar patladı mı, masum insanlar öldü mü, insanlar katledildi mi, faili meçhul cinayetler oldu mu, bunlar ortaya çıkartıldı mı çıkartılmadı. Bunların o döneme denk gelmesi tesadüf müdür? Siz bunu savunurken hayır bizim bununla hiçbir ilgimiz yok diyorsunuz, az önce Cumhurbaşkanınız bugün hiçbir ilgim yok dediği kişiyle bütün ilgisini belgeledik. Şimdi biz size niye güvenelim, Kılıçdaroğlu size niye güvensin? Bakın bir hareket başlatıldı Türkiye`de onun arkasından iki tane bomba patlatıldı, iki tane bombadan bir tanesini patlatan kadın belli, kameralar yakalamış. Patladıktan sonra olaydan nasıl uzaklaştığı belli, bu kadar afra tafra yapıyorsun Soylu, ne oldu niye yakalanmadı? O bombalar niye patladı? Bütün bunları merak ediyoruz, bütün milletimizin AKP hükümetiyle ilgili algısı şu; ‘Türkiye`de seçimi kaybettikleri açık biz destek vermiyoruz ama bunlar bizim başımıza bir şey getirir mi` diye bir korku var milletimizde. Bizde diyoruz ki o korkunun arkasında neler var, Kemal Kılıçdaroğlu onları korkmadan ifşa ediyor. SADAT var.
ÇAĞIRIN BÜYÜKELÇİYİ SİZ BÖYLE BİR KONUŞMA YAPTINIZ MI YAPMADINIZ MI DİYE SORUN: (Soylu`nun açıklamaları) Tamamen karakter dışı bir konuşma, ahlaksızca bir konuşma, kanıtlasana kardeşim. Hangi büyükelçi, ne söylemişiz? Sadece cevaben soruyorum nereden biliyorsunuz? Büyükelçiliği dinlettin mi dinlettiysen açıkla, kayıtları göster. O büyükelçi eğer bugün bizimle böyle bir ilişkiye girdiyse devletin birlik ve bütünlüğüyle ilgili yanlış şeyler yapıyordur. Çağırın büyükelçiyi siz böyle bir konuşma yaptınız mı yapmadınız mı, diye sorun. Bir de konuşmanın içeri ne? Bilinmemesi gerek içerik nedir onu açıkla, bunu açıklayabilir musun hayır. Diyor ki; ‘CHP`nin içinde bazı kişiler var onlar bize iletiyorlar` diyorsun. Sen birilerine muhbirlik yaptırıyorsun öyle mi, bu kişilerin kimler olduğunu açıklasana, ne yaptığını açıklasana. Şu kadar yüreğin varsa, zaten adın tetikçi Süleyman senin, senin söylediği sözün bir karşılığı yok. Asıl bizim sorularımıza sen niye cevap vermiyorsun? Bir milletvekilini 10 bin dolar veren bir mafya lideri var, ben bu siyasetçinin kim olduğunu biliyorum dedin, niye açıklamıyorsun? Yüzsüz adam, karakter dışı olan adam, Türkiye`yi yönetirken bir bakanlık koltuğunda oturan kişi bir şey söyledin niye yerine getiremiyorsun? Sen İçişleri Komisyonu`nda kayıtlarda var, kara para aklamakla suçlanan ve Amerika tarafından yakalanması için arama emri çıkarılan bir adamı devletin bütün birimleriyle beraber birlikte kaçırdık dedin mi demedin mi? Sen uyuşturucu baronlarıyla beraber olan bir kişisin.
Kolombiya`dan 4.9 ton kokain Türkiye`ye geldi mi, gelmesi için yola çıktı mı çıktı. Kolombiya`da bir bakan açıklama yaptı Türkiye`ye 4.9 ton kokain gidiyordu gemiye el koyduk dedi mi dedi. Gemiye el koydukları kokain yüklü konteynırların numaraları ifşa edildi. Sen adli yardım talebinden bulunurken o numaraları değiştirip neden adli yardım talebinden bulundun madem uyuşturucu baronlarını desteklemiyorsun. Çünkü sen o baronu kollamak için harekete geçtin bunu açıkla. Sen o olay gerçekleşti, anında talepte bulunmadın 1,5 yıl bekledin, neden?
SÜLEYMAN SOYLU AYNI ZAMANDA GÖREVE GELDİĞİ GÜNDEN İTİBAREN TÜRKİYE`DE UYUŞTURUCU TRAFİĞİ KORKUNÇ BÜYÜMÜŞTÜR: Süleyman Soylu da ufacık bir cesaret yoktur, dün kendi genel başkanı olduğu siyasi partisini satan bir adamdır, o yüzden güvenilmez bir adamdır. Süleyman Soylu, Recep Tayyip Erdoğan`a onlarca hakaret etmiş, güvenilir olmadığını söylemiş ama kendisine bakanlık verilince genel başkanlığını bırakıp hemen onun emrine girmiş bir tetikçidir. Süleyman Soylu aynı zamanda göreve geldiği günden itibaren Türkiye`de uyuşturucu trafiği korkunç büyümüştür, biz bunu rakamlarla kanıtladık ve ne yazık ki 12 yaşına kadar çocuklarımız uyuşturucu alışkanlığına başlamıştır.
SOYLU ASLA İNÖNÜ`NÜN TIRNAĞI DAHİ OLAMAZ: İnönü bir başkomutandır, Türkiye`nin Cumhurbaşkanlığı yapmıştır, Mustafa Kemal Atatürk`ün silah arkadaşıdır, kazandığımız savaşı Lozan Antlaşması`nda müthiş bir diplomasiyle Türkiye`nin tüm dünya devletleri tarafından tanınırlığını sağlamış bir liderdir. Süleyman Soylu, soysuzca kendi partisini satıp da başka bir partiye gidip bakan olabilir. Soylu asla İnönü`nün tırnağı dahi olamaz. Aslında Soylu, Erdoğan`ın söylemediği bir şeyi söylemiyor. Bütün bunların hepsinin bir gün gelecek hesabı sorulacak, onlar kaçacak delik arayacaklar ama Türkiye`nin bağımsız mahkemeleri yeri ve zamanı geldiği zaman bu millete yaptıkları zulmün hesabını soracaklar, hiçbir yere kaçamayacaklar. Bu kadar söz söylüyorum Soylu`ya istediği yerde televizyona çıkabileceğimiz söylüyorum. Hangi kanalda, zamanda, danışmanlarıyla gelecek bütün bu sözlerimi ispatlayacağım, kararı milletimiz versin. Gelirler mi asla gelmezler, çok büyük korku içindeler, korkaklar ancak cesurlara arkadan saldırırlar.
BU YAPI TAMAMEN ŞEFFAFLAŞTIRILMALIDIR VE ORTADAN KALDIRILMALIDIR: Türkiye`nin hem güvenliği açısından hem milletimizin yarın öbür gün normal demokratik bir seçimlere gitme arifesinde bu yapı tamamen şeffaflaştırılmalıdır ve ortadan kaldırılmalıdır. Böyle bir yapının, ‘başka bir ülke kuracağız Türkiye de bunun içinde olacak` diyen bir adamın kurduğu, silahlı birimler yetiştirdiği, paramiliter güçler yetiştirdiği bir yapılanmanın derhal ortadan kaldırılması gerekiyor.”