Başkan Yıldızgörer, ‘Türkiye ekonomisi, 2017 yılı geneline yayılan güçlü büyüme performansını, 2018 yılına da taşımayı başarmıştır. Yılın ilk çeyreğinde %7,4 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, böylece OECD ülkeleri içerisinde ilk sırada yer alırken, G20 ülkeleri arasında ise %7,7 oranında büyüyen Hindistan’dan sonra 2’inci sırada yer almıştır. ABD’nin %2,8, Avro Bölgesi’nin %2,5, Almanya’nın %2,3, Endonezya’nın %5,1 ve Çin’in %6,8 büyüdüğü bu dönemde; Türkiye ekonomisinin göstermiş olduğunu bu gelişme takdire şayandır.Büyümenin kompozisyonuna baktığımızda, iç talebin ekonominin lokomotifi olma niteliğini sürdürdüğünü ifade edebiliriz. Önceki yılın aynı dönemine göre %11,0 oranında gelişim kaydeden hanehalkı tüketimi, büyümeye en büyük katkıyı veren değişken olmuştur. Bununla birlikte bu dönemde, yatırım tarafından da güçlü sinyaller gelmeye devam etmiştir. Önceki yılın aynı dönemine göre %9,7 oranında artış kaydeden toplam yatırımlar, reel sektörün Türkiye ekonomisine duyduğu güvenin sürdüğüne işaret etmesi bakımından çok önemlidir’ dedi.
Yıldızgörer açıklamasında şu ifadelere yer verdi, ‘Ayrıca yalnızca %12,3 oranında artış kaydeden inşaat yatırımları değil, aynı zamanda %7,0 gibi güçlü bir oranda genişleyen makine ve teçhizat yatırımları da ekonomide çarkların dönmeye devam ettiğini göstermiştir. İhracat performansımızda gözlenen rekor artışlara rağmen, ithalatımızın ihracatımızdan daha hızlı bir şekilde artış kaydetmesi, net dış talebe olumsuz yansımıştır. Böylece bu dönemde, mal ve hizmet ihracatında gözlenen 0,5 puanlık artışa karşın ithalatın 15,6 puan artması, büyümeyi negatif etkileyen faktörlerin başında yer almıştır. Bu bağlamda, ihracatçımızı teşvik edecek ve yüksek oranlı aramalı ithalatımızı daha makul düzeylere çekecek olan politikalara hız verilmesi gerektiğini yineliyoruz.%7,4 gibi güçlü büyüme oranları, Türkiye ekonomisi için kalıcı bir seviye olmalıdır. Son yıllarda kendisine yöneltilen her türlü tehdit ve saldırıya karşın ekonomimizin göstermiş olduğu bu performans, daha üst büyüme oranları için birer umut kaynağı olmaktadır. 24 Haziran Seçimleri sonrasında siyasi belirsizliğin ortadan kalkacak olması, yeni ekonomi yönetimince atılacak adımlar ve yapılacak reformlar neticesinde, 2018 yılı için OVP’de hedeflenen %5,5’lik büyüme hedefini aşacağımıza inanıyoruz.’