1 Kasım 2024 Cuma

15:17   YENIDEN REFAH PARTILI BEKIN`DEN AHMET ÖZER TEPKISI   15:07   ESENYURT`TA BILBOARDLARDAKI AHMET ÖZER FOTOĞRAFLARı VE CHP DUYURULARı SÖKÜLÜYOR   14:26   BUĞRA KAVUNCU: "ESENYURT`TA OLANLARı BENCE NORMALLEŞME SÜRECI ILE BAŞLAYAN, GÖLGE BAKANLARıNı GÖREVDEKI RESMI BAKANLARA YOLLAYANLARA SORMAK GEREKIR"   14:21   ÖZGÜR ÖZEL: "SAYıMıZı AZ GÖSTERMEYE ÇALıŞANLARA INAT SAAT 16.00`DAKI TOPLANACAK YER ESENYURT CUMHURIYET MEYDANı OLARAK DEĞIŞTIRILMIŞTIR"   14:06   CHP OTOBÜSÜ ESENYURT MEYDANı`NDA   12:43   MANSUR YAVAŞ, ESENYURT BELEDIYESI ÖNÜNDEKI BULUŞMAYA KATıLAMAYACAK   12:20   ESENYURT BELEDIYESINE KAYYUM OLARAK ATANAN CAN AKSOY, MAKAM ODASıNDAN FOTOĞRAF PAYLAŞTı   12:13   DEM PARTILI OLUÇ`TAN AHMET ÖZER`IN TUTUKLANMASıNA PLAN BÜTÇE KOMISYONU`NDA TEPKI   11:26   MERCAN 100. YıL İKLIM VE ÇEVRE BILIM MERKEZI, 1 YAŞıNDA   11:26   MERCAN 100. YıL İKLIM VE ÇEVRE BILIM MERKEZI, 1 YAŞıNDA   10:30   İZMIR BAROSU`NDAN ESENYURT BELEDIYE BAŞKANı ÖZER`IN TUTUKLANMASıNA TEPKI: BU KEYFIYETI VE HUKUKSUZLUĞU KABUL ETMIYORUZ   10:12   MANSUR YAVAŞ: AHMET ÖZER`IN AFAKI VE SOYUT SUÇLAMALARLA TUTUKLANMASı DEMOKRASI VE HUKUK DEVLETI ADıNA ENDIŞE VERICIDIR   10:10   GÖKHAN GÜNAYDıN`DAN ESENYURT BELEDIYESI`NE KAYYUM ATAMASıNA TEPKI: GELDIKLERI GIBI GIDERLER   09:58   AHMET ÖZER`IN TUTUKLANMASı... AK PARTILI ŞAMIL TAYYAR`DAN IKTIDAR MEDYASıNA TEPKI: "EN BÜYÜK ZARARı IKTIDARA VERIYORLAR"   09:47   EMEP GENEL BAŞKANı SEYIT ASLAN: "HALK OLARAK CIDDI BIR TEPKI GÖSTERMEZSEK GÖREVDEN ALMALARıN YOLU BATıDA DA AÇıLMıŞ OLUR”   09:33   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI, “SPORBÜS” PROJESIYLE 10 BINDEN FAZLA ÇOCUĞA ULAŞTı   09:33   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI, “SPORBÜS” PROJESIYLE 10 BINDEN FAZLA ÇOCUĞA ULAŞTı   09:01   İÇIŞLERI BAKANLıĞı: "AHMET ÖZER GÖREVDEN UZAKLAŞTıRıLMıŞ, VALI YARDıMCıSı CAN AKSOY ESENYURT BELEDIYE BAŞKAN VEKILI OLARAK GÖREVLENDIRILMIŞTIR"   09:01   HATAY`DA AILELERIN "ÖLÜM MÜTEAHHIDI" OLARAK NITELENDIRDIĞI HIKMET GÜNSAY`ıN DEPREMDEN IKI AY SONRA ŞIRKETININ ADıNı DEĞIŞTIRDIĞI ORTAYA ÇıKTı   08:35   CHP İSTANBUL İL BAŞKANı ÖZGÜR ÇELIK, İSTANBULLULARA ESENYURT BELEDIYESI ÖNÜNDE BULUŞMA ÇAĞRıSı YAPTı  
 
     
   

TZOB BAŞKANI BAYRAKTAR: ÜRETİMİN DEVAM ETMESİ İÇİN YA ÇİĞ SÜT FİYATI ARTIRILMALI YA DA YEM FİYATLARINI DÜŞÜRMEYE YÖNELİK TEDBİRLER ALINMALI


Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt üreticilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, “Üreticimiz, bir kilogram süt satarak ancak bir kilogram yem alabilmektedir. Bu durum sürdürülebilir değildir. Üretimin devam etmesi için ya çiğ süt fiyatları artırılmalı ya da yem fiyatlarını düşürmeye ve kontrol etmeye yönelik tedbirler alınmalıdır. Verilecek destekle süt-yem paritesinin ideal parite olan 1,5 seviyelerinde olması sağlanmalıdır” dedi.

 

Tarih : 11 Ağustos 2022 Perşembe 11:42   Okunma : 479

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, süt üreticilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, “Üreticimiz, bir kilogram süt satarak ancak bir kilogram yem alabilmektedir. Bu durum sürdürülebilir değildir. Üretimin devam etmesi için ya çiğ süt fiyatları artırılmalı ya da yem fiyatlarını düşürmeye ve kontrol etmeye yönelik tedbirler alınmalıdır. Verilecek destekle süt-yem paritesinin ideal parite olan 1,5 seviyelerinde olması sağlanmalıdır” dedi.

Şemsi Bayraktar, bugün yaptığı açıklamada, süt üreticilerinin yaşadığı sorunları gündeme getirdi. Süt-yem paritesinin olması gereken 1,5 seviyesinin çok altında kaldığını belirten Bayraktar, şunları söyledi:

“PARİTE, BEKLENTİMİZ OLAN 1,5 SEVİYELERİNDEN ÇOK UZAKTA, 1 CİVARINDADIR”

“Ulusal Süt Konseyi, 15 Mayıs 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatını litrede brüt 7,50 lira olarak belirledi. Konsey, yaptığı açıklamada, ‘Çiğ süt üretim maliyetinde önemli bir değişiklik olduğunda önümüzdeki süreçte piyasa şartlarına göre tekrar değerlendirme yapılacaktır` dedi. Bugün itibarıyla üreticilerimizin eline, kesintiler çıktıktan sonra ortalama 7 lira geçiyor. Bazı yerlerde ise bu fiyatın da altında çiğ süt satılıyor. Gerek üretici örgütleriyle birlikte gerekse Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yaptığımız açıklamalarla üretim maliyetlerinde önemli artışlar olduğunu kamuoyuna duyurduk ve süt fiyatlarının revize edilmesinin önemine dikkat çektik. Bugün parite, beklentimiz olan 1,5 seviyelerinden çok uzakta, 1 civarındadır. Üreticimiz, bir kilogram süt satarak ancak bir kilogram yem alabilmektedir. Bu durum sürdürülebilir değildir.

“ÜRETİCİLERİMİZ ARTIK NE ÖNÜNÜ GÖREBİLİYOR NE DE GELECEĞİNİ PLANLAYABİLİYOR”

Yeni sezonda yonca ve mısır silajı gibi kaba yem maliyetleri de yükseldi. Öte yandan üreticilerimizin tek maliyeti yem de değildir. Son günlerde bir miktar düşüş yaşansa da mazota, elektriğe, işçiye, nakliyeye, ilaca zam geliyor. Üreticilerimiz artık ne önünü görebiliyor ne de geleceğini planlayabiliyor. Yetkililerin ‘Süt fiyatları artırıldığında yem fiyatları da artıyor, bu yüzden süt fiyatlarında artışa gitmeyeceğiz` şeklinde söylemleri bulunuyor. Bu gerekçeyle nereye kadar süt fiyatları artırılmayacaktır? Krize giren süt işletmeleri nasıl ayağa kaldırılacaktır? Azalan üretim nasıl artırılacaktır?

“ASIL SORUN, TALEP AYAĞINDAKİ DARALMA ORTADAN KALKINCA YAŞANACAKTIR”

Sektörde işlerin iyi gitmediğini sadece biz söylemiyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu verileri de bizi destekliyor. TÜİK`e göre son beş ayda, geçen yılın aynı dönemine göre toplanan inek sütü miktarı yüzde 2,8, içme sütü üretimi yüzde 6,5, peynir üretimi ise yüzde 5,2 oranında azaldı. Sanayiciler çiğ süt bulmakta, marketler ise süt ve süt ürünlerini satmakta sıkıntı yaşıyor. Hem üretim hem de talep ayağındaki daralma, sektördeki ciddi sorunu gözler önüne seriyor. Asıl sorun, talep ayağındaki daralma ortadan kalkınca yaşanacaktır. İşte o zaman artan talebi karşılayacak yeterli ürün bulunamayacak, tüketiciler çok yüksek fiyatlardan süt ve süt ürünleri tüketmek zorunda kalacaktır. Buna yönelik hazırlıklı olmak zorundayız.

“DAMIZLIKLAR BİR BİR ELDEN GİDİYOR, ELDE KALANLAR İSE DAMIZLIK VASFINI KAYBEDİYOR”

Sütün üretimden pazarlamasına kadar ki tüm süreç, doğrudan döviz kuruyla ilişkilidir. Dövizdeki yukarı yönlü en ufak bir hareketlenmede zincirin her halkası ciddi maliyet artışlarıyla karşılaşıyor. Bu artışların üretime ve tüketime olası yıkıcı etkilerini azaltmaya yönelik her türlü tedbir hayata geçirilmelidir. Son dönemde yem fiyatları o kadar arttı ki üreticilerimiz damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları ise damızlığa çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladı. Sahada damızlık hayvan kesimlerinin hala devam ettiğini artık kabul etmemiz gerekiyor. Üreticilerimiz, ellerinde tuttukları hayvanlarına ise ‘daha az yem, daha az süt` diyerek verdikleri fabrika yemini azalttılar, hayvanlarını dengeli beslemekten vazgeçtiler. Asıl tehlike de işte burada başladı. Dengesiz beslenmeye bağlı olarak damızlık hayvanlarda besleme hastalıkları ve üremeye yönelik sorunlar artmaya başladı. Yani damızlıklar bir bir elden gidiyor, elde kalanlar ise damızlık vasfını kaybediyor. Özetle sektörün üretim ayağında çok ciddi kayıplar yaşanmaya başladı. Dengesiz besleme sonucu damızlık hayvanları erken elden çıkarma, buzağı alamama gibi durumlar hem süt hem de et sektörünün geleceğini tehdit ediyor. İlerleyen zamanlarda üreticinin damızlık hayvan ihtiyacı, ülke içerisinden yeterli hayvan bulunamadığı ve yurt dışından ise çok pahalı olduğu için karşılanamayabilir. Maalesef yılların emeği olan damızlık hayvanları elde tutup geliştirme noktasından kopma noktasına geldik.

“MAALESEF POLİTİKALAR SADECE GEÇİCİ OLUYOR”

Kamuoyunun şunu çok iyi bilmesini istiyoruz. Eğer ilerleyen zamanlarda et ve süt ürünlerinde fahiş fiyatlar tartışılırsa bilin ki bu, bir anda gelişmiş bir sorun olmadığı gibi bir anda da giderilebilmesi mümkün bir sorun değildir. Biz, uzun süredir bu konuyu dile getiriyoruz ama maalesef politikalar sadece geçici oluyor. Artık üreticilerimiz, ‘sürdürülemez çiğ süt fiyatları ve artan maliyetler nedeniyle sürekli fiyat talep eden` konumda olmaktan yoruldu. Yüksek süt fiyatlarına ulaşmakta zorlanan, sağlıklı ve dengeli beslenememe riskiyle karşı karşıya kalan tüketicilerimiz de durumlarından memnun değildir. Sonuç itibarıyla önceliğimiz, damızlık hayvan kesimlerinin durdurulması, yem başta olmak üzere girdilerdeki fiyat artışlarına yönelik etkili tedbirlerin hayata geçirilmesi, üreticilere sürdürülebilir gelir sağlanması, tüketiciye ise ulaşılabilir fiyattan gıda sağlayacak politikaları hayata geçirmek olmalıdır.

“SÜT-YEM PARİTESİNİN İDEAL PARİTE OLAN 1,5 SEVİYELERİNDE OLMASI SAĞLANMALIDIR”

Hep söylediğimizi bir kez daha tekrar etmek istiyoruz. Üretimin devam etmesi için ya çiğ süt fiyatları artırılmalı ya da yem fiyatlarını düşürmeye ve kontrol etmeye yönelik tedbirler alınmalıdır. Gıda Komitesi`nin yem fiyatlarındaki artışların olası etkilerini önlemeye yönelik bir yol haritası belirlemiş olmasını da olumlu buluyoruz. Her ne kadar detayları sektör paydaşlarıyla paylaşılmamış da olsa bizce üreticilerin elindeki sağmal hayvan sayısı bellidir. Üreticinin ne kadar süt ürettiği de hayvan başına tüketilen kesif yem miktarı da bellidir. Dolayısıyla bu veriler ışığında çapraz kontroller de yapılarak üreticiye yem desteği verilebilir ve olası suistimaller önlenebilir. Burada önemli iki nokta vardır. Birincisi, desteğin üreticiyi tatmin edecek miktarda verilmesi; ikincisi, ödemelerin her ayın sonunda üreticinin hesabına geçmesidir. Verilecek bu destekle süt-yem paritesinin ideal parite olan 1,5 seviyelerinde olması sağlanmalıdır.

“ÇOK GERİDEN GELEN DESTEĞİN ETKİSİ DE SINIRLI OLACAKTIR”

Süt teşvik prim ödemeleri dört ay geriden geliyor. Üreticilerimiz en son mart ayına ait desteği aldı. Böylesi çok geriden gelen bir desteğin etkisi de sınırlı olacaktır. Kaldı ki 20 kuruşluk destek ne üreticiyi teşvik etmekte ne de sektörü kayıt altına almakta etkili olmaktadır. Destek artırılmalı, ödemeler erkene çekilmelidir. Çiftçiler ürünlerini maliyetlerinin üzerinde satamadıkları takdirde, piyasa istikrarından ve üretimde sürdürülebilirlikten bahsedemeyiz. Süt üretiminde hiç kimse bir mucize beklemesin. Türkiye`de sütün büyük bir kısmı, çiftçilerimizi kırsalda tutan küçük aile işletmeleri tarafından üretilmektedir. Bu sektörü ayakta tutan aile işletmeleridir. Üreticilerimiz para kazanamadıkları anda üretimi bırakıp şehirlere göç ediyor, geri dönüşleri de mümkün olmuyor. En büyük kayıp da işi bilen kalifiye elemanların kaybedilmesi oluyor. Ülke tarımının geleceği aile işletmelerinin ayakta kalmasına bağlıdır. Bunu unutmayalım. Gıda enflasyonu ile mücadelede üretim artışına daha fazla önem vermek gerekiyor. Süt fiyatlarını baskılayarak enflasyonu önlemeye çalışmak, üretimin azalmasıyla birlikte daha yüksek enflasyon olarak bize geri dönecektir. İthalatla ülkeyi doyurma imkanı yoktur. Bunu görmezden gelemeyiz. Tarım sektörü dünyada en stratejik sektör haline geldi. Elimizde ne var ne yoksa vererek üreticiyi desteklemekten, üretimi artırmaktan başka çare yoktur. Bunu başaramazsak gıdayı tüketicilerimize ulaştıramayacağız.”

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA