CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, doktorlar ve mühendislerden sonra bilgisayar mühendislerinin ve yazılımcıların da yurt dışına göçünün hızlandığını belirterek, “Yılbaşından bu yana 700 bilgisayar mühendisi ve yazılımcının yurt dışına göç ettiği, bu sayının birkaç yılda 7-8 bine ulaşacağı öngörülüyor. Yeni ekonomi modeli gibi, iktidarın 2018`de ilan ettiği ‘1 milyon yazılımcı` kampanyası da boş çıktı” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak`ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
“TERÖR VE CİNAYET ZANLISININ TÜRKİYE`YE İADESİ DAVASINDA BULGARİSTAN MAHKEMESİNİN VERDİĞİ RET KARARI, TÜRK YARGISI AÇISINDAN ÜZÜCÜDÜR”
“Kırmızı bültenle aranan terör ve cinayet zanlısının Türkiye`ye iadesi davasında Bulgaristan mahkemesinin verdiği ret kararının gerekçesinde ‘Türkiye`de insan haklarına uygun ve adil yargılama olmadığının` vurgulanması, Türk yargısı açısından üzücüdür. Bu karar, Türkiye`nin hukuk devleti ve bağımsız yargı konusundaki inandırıcılığının kalmadığını teyit ediyor.
Türkiye ve Türk yargısı adına onur kırıcı olduğu kadar incitici bu karar, iktidarın yargıyı baskı altına alması yanında, siyasi talimatlar doğrultusunda verilen yargı kararlarının içeride ve dışarıda yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını, saygınlığını ve güvenilirliğini yok etmesinin en acı sonucudur.
“İKTİDAR, NORMALLEŞME KARŞILIĞINDA 5 MİLYAR DOLAR BORÇ BULMAKLA ÖVÜNÜYOR”
İktidar, normalleşme girişimleriyle döviz bulmaya çalışıyor. Suudi Arabistan`dan gelecek 5 milyar dolara sevinip avunuyor. Aynı Suudi Arabistan, 40 milyar dolarlık bir bütçeyle 2030 Dünya Kupası`nı Yunanistan ve Mısır ile ortaklaşa organize etmek üzere FIFA`ya başvuruyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, kısa süre önce Riyad`ı ziyaret ederek 100 milyar dolarlık Vizyon 2030`da Yunan turizmcilerin, şirketlerin proje ortağı olması, yatırımlarda ve tesislerin yapımında yer alması için çok sayıda anlaşmaya imza atıyor. İktidar, normalleşme karşılığında 5 milyar dolar borç bulmakla övünüyor.
“YENİ EKONOMİ MODELİ GİBİ, İKTİDARIN 2018`DE İLAN ETTİĞİ ‘1 MİLYON YAZILIMCI` KAMPANYASI DA BOŞ ÇIKTI”
Doktorlar ve mühendislerden sonra bilgisayar mühendisleri ve yazılımcıların yurt dışına göçü hızlandı. Yılbaşından bu yana 700 bilgisayar mühendisi ve yazılımcının yurt dışına göç ettiği, bu sayının birkaç yılda 7-8 bine ulaşacağı öngörülüyor. Yeni ekonomi modeli gibi, iktidarın 2018`de ilan ettiği ‘1 milyon yazılımcı` kampanyası da boş çıktı.
2002`de, AK Parti iktidarında doğup şimdi 20`li yaşlarında olan teknolojiyle barışık genç ve özgür beyinler, iktidarın baskıları, yasakları, sosyal medya sansürleri, hakaret davaları, düşünceyi suç sayan yaklaşımları; konser, festival yasakları, dozu artan kavgacı ortam ve söylemleriyle mutsuzluğa, ülkeden ayrılmaya sürükleniyor. İktidarın özgür beyinlere bir şey ifade etmeyen 2053-2071 vaatleri ve hızlanan bilişimci-yazılımcı göçü, bunun somut göstergesi.
“ASGARİ ÜCRET, GİDERLERİ DE KAPSAYACAK ŞEKİLDE VE BÜYÜMEDEN REFAH PAYI İLAVESİYLE BELİRLENMELİDİR”
Yeni asgari ücret tespitinde, açlık ve yoksulluk sınırlarına ilişkin tutarların, iktidarın övündüğü büyümeden gelen refah payının ve asgari ücretin dört kişilik bir işçi ailesi için belirlenmesi ilkesinin göz önünde tutulması gereklidir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu`nun ilk toplantısı 7 Aralık`ta yapılacak.
Asgari ücret, sadece yeme-içme-beslenme vb. değil, olağanüstü artan kiralar karşısında barınma, zamlanan elektrik-doğalgaz fiyatlarıyla ısınma-aydınlanma, ulaşım-iletişim-haberleşme-internet, sosyal ve kültürel gereksinimler için yapılacak giderleri de kapsayacak şekilde ve büyümeden refah payı ilavesiyle belirlenmelidir. İşverenlere istihdam yükünü azaltacak ve yeni asgari ücret nedeniyle işçi çıkartmalarını önleyecek destekler sağlanmalıdır.
“ÜLKE EKONOMİSİNİN 10 YIL GERİYE GİTTİĞİ BU TABLO, ‘YENİ EKONOMİ MODELİNİN BAŞARISI` DEĞİL HEZİMETİDİR”
2022 yılı 3. çeyrek büyüme rakamları, Türkiye`nin 10 yıl geriye gittiğini, ekonominin küçüldüğünü, milli gelirin 2012 yılının altında kaldığını gösterdi. Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay düşmeye devam ederken resesyon belirtileri arttı. İhracat, inşaat, tarım ve sanayi daralma sürecine girdi. Yatırımlar eksiye indi. Tek kazanan, sermaye ve faiz lobisi.
Yüksek enflasyonda tüketim harcamalarının öne çekilmesi, tüketimdeki büyümeyi yüzde 19,9`a taşıdı. Devletin tüketim harcamalarında yüzde 9,2 büyüme, seçim ekonomisine geçişin sinyali. Ortada yatırımı, ihracatı, sanayisi, tarımı, inşaatı küçülen, üretmeden tüketen bir ekonomi tablosu var. Ücretlilerin yoksullaştığı, milli gelirden aldığı payın azaldığı, ülke ekonomisinin 10 yıl geriye gittiği, sermaye ve faiz kazançlarının patlama yaptığı bu tablo, ‘yeni ekonomi modelinin başarısı` değil hezimetidir.
“İKTİDARIN YANLIŞ PARA VE FAİZ POLİTİKALARI YÜZÜNDEN YENİ YATIRIM VE ÜRETİM AMAÇLI KREDİ TALEPLERİ GERİLİYOR”
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu`nun açıkladığı ‘Ekim 2022 Bankacılık Sektörü Göstergeleri`, bankacılık sektörünün net kârının ekim ayında yüzde 443 arttığını gösterdi. Bankaların toplam kârları, geçen yılın aynı dönemine göre beş kat artışla 336 milyar TL`ye yükseldi. Beşe katlanan kârlarına en büyük katkı faiz gelirlerinden geldi.
Ekimde bankalardaki mevduat, 2021 sonuna göre yüzde 57,4 artarak 8 trilyon 347 milyar 575 milyon liraya yükselirken geri ödenmeyen kredilerin yasal takibe dönüşüm oranı yüzde 2,23 seviyesinde gerçekleşti. Banka kârlarındaki rekor artışlara karşılık güçlükle ulaşılan kredilerin geri ödenmesinde sıkıntıların büyüdüğü anlaşılıyor. İktidarın yanlış ve temelsiz para ve faiz politikaları yüzünden yeni yatırım ve üretim amaçlı kredi talepleri geriliyor.
“YATIRIMLAR EKSİDE, İHRACAT ARTIŞI YAVAŞLADI, DIŞ TİCARET AÇIĞI VE CARİ AÇIK TARİHİ SEVİYELERE YÜKSELİYOR”
Kasım ayında ihracat artışı yüzde 1,9`a inerken ithalattaki artış bunun 7 katı düzeyinde ve yüzde 14 oldu. Kasımda 8,8 milyar dolar olan aylık dış ticaret açığıyla birlikte 11 aylık açık toplamı 99,8 milyar dolara yükseldi. İktidar döviz ihtiyacını Katar`dan, Suudi Arabistan`dan borç alarak karşılamaya çalışırken ülkenin güvenli döviz geliri kaynağı ihracat, yanlış kur ve faiz politikalarına kurban ediliyor.
Yatırımlar ekside, ihracat artışı yavaşladı, dış ticaret açığı ve cari açık tarihi seviyelere yükseliyor. Ülke ekonomisi hızla uçuruma sürükleniyor. Tüm bunlara rağmen Ticaret Bakanı, ithalatın ihracatı 10`a katladığını, dış ticaret açığının patlama yaptığını, ihracatın ithalatı karşılama oranının hızla inişe geçtiğini görmezlikten gelerek, ‘tüm zamanların en yüksek kasım ayı ihracatı` söylemine sarılıyor.
“MARKET BASKINLARI, GIDAYA ERİŞİM VE GIDA FİYATLARININ DÜŞMESİNDE BİR İŞE YARAMAYACAK”
Üreticinin sorunlarını çözmek yerine market raflarında etiket mücadelesiyle göz boyama arayışına giren iktidar, enflasyon timlerini devreye sokarak ‘fahiş fiyat mücadelesi` gösterisi başlattı. Market baskınları, gıdaya erişim ve gıda fiyatlarının düşmesinde bir işe yaramayacak.
Üretim planlaması, gerçekçi taban fiyat, ürün alım garantisi ve bütçeden üreticiye hak ettiği destek ödeneği ayrılmadıkça, tarımda destekleme tarla-bahçeden başlatılmadıkça ucuz gıdaya erişim sorunu çözülemeyecektir. Enflasyon rakamı kâğıt üzerinde düşse de fiyatlar düşmeyecektir.
“KARA HAREKÂTI İÇİN RUSYA, ABD, ALMANYA, ŞAM VE HATTA MISIR İLE CİDDİ BİR PAZARLIK SÜRECİNE GİRİLDİĞİ ANLAŞILIYOR”
Suriye`nin kuzeyine yönelik kara harekâtı için Rusya, ABD, Almanya, Şam ve hatta Mısır ile ciddi bir pazarlık sürecine girildiği anlaşılıyor. ABD ve Rusya, daha önce Türkiye`nin teröre karşı kendini savunma hakkı olduğunu söylerken şimdi harekâtın ciddi riskler doğuracağını belirterek karşı çıkıyor.
İktidar harekât söylemlerini gündemde tutsa da ABD ve Rusya`nın kara harekâtına karşı olduklarını daha güçlü şekilde ifade etmeye yönelmesi, Kuzey Suriye`ye operasyonun bir süre daha bekleyeceğini ve pazarlıkların süreceğini gösteriyor.
“RUSYA, YENİ BİR HAMLEYLE KAZAKİSTAN VE ÖZBEKİSTAN İLE ‘GAZ BİRLİĞİ` KURMAYA YÖNELDİ”
Türkiye`de doğal gaz tedarik üssü kurma önerisini gündeme getiren Rusya, yeni bir hamleyle Kazakistan ve Özbekistan ile ‘gaz birliği` kurmaya yöneldi. Üç ülkenin doğal gaz rezervlerinin Çin ve diğer alıcılara sevkiyatını içeren plan, küresel enerji pazarında yeni bir güç merkezini hedefliyor.
Mısır ile normalleşme, Türkiye için Doğu Akdeniz`de enerji rezervlerinin ve Münhasır Ekonomik Bölgelerin (MEB) paylaşımında yeni olasılıkların gündeme gelmesi yakın dönemde güç görünüyor. Türkiye ile gerilim sürecinde İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan ile yakınlaşan Mısır`ın, Türkiye`ye mesafeli duruşunu sürdüreceği anlaşılıyor. Mısır ile Yunanistan, Türkiye`nin daha önce tepki gösterdiği ‘Doğu Akdeniz`de Arama ve Kurtarma Sahalarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Muhtırası` imzaladı. Bu mutabakat; Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan arasında enerji, siyasi, ekonomik ve askeri iş birliğinin güçlü bir şekilde devam edeceğini gösteriyor.”