HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, AKP iktidarının izlediği çevre politikasını eleştirerek, “İçinde plastik ve tehlikeli atık maddelerinin bulunduğu atıkların ithal edilmesine ve asbestli gemilerin ülkeye girmesine izin verdiniz. Türkiye, emperyalist devletlerin, tekellerin çöplüğü haline geldi. 2022 yılına geldiğimizde durum şudur: Türkiye`yi Çevresel Performans Endeksi`nde 180 ülke arasında 172`nci sıraya, ekosistem canlılığında 176`ncı sıraya, iklim krizinin azaltılmasında 166`ncı sıraya yerleştirdiniz” dedi.
TBMM Genel Kurulu`nda bugün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor.
Genel Kurul`da söz alan HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi hakkında konuştu. Ersoy, şunları söyledi:
“GÖLLER, DERELER, SULAK ALANLAR, AKARSULAR, BETONLARLA ISLAH EDİLİP ZİNCİRE VURULDU”
“20 yıllık AKP hükümetlerinin en fazla mesai yaptığı alanlardan birinin bütçesini konuşuyoruz; çevre. İktidara gelir gelmez, çevre konusunda ne varsa, yasal düzenleme ne varsa her birini, çevreyi koruyan bütün düzenlemeleri çöpe attı. En büyük darbeyi de 2017 referandumuyla yaptı. Danıştay`ın kamu yararına denetim yetkisini kaldırdı ve kentlerin yağmasının, doğanın talanının önündeki yargı engelini, genel başkanlarının tabiriyle ortadan kaldırdı.
Halkın yararlandığı kent meydanlarını, memleketin dört bir yanındaki koruları, ormanları, dereleri, meraları, yaylaları, kıyıları, zeytinlikleri, tarım alanlarını, arazileri, gözünüzü bile kırpmadan inşaat sektörünün, turizmin, enerji ve maden şirketlerinin yağmasına açtınız. Göller, dereler, sulak alanlar, akarsular, betonlarla ıslah edilip zincire vuruldu ve izin verilen şirket etkinlikleri yüzünden de kurudu. Henüz kurumayan nehirler de oralara bırakılan sanayi ve tarımsal atıklar nedeniyle zehir atmaya başladı. Denizler oksijensiz bırakıldı.
“TÜRKİYE, EMPERYALİST DEVLETLERİN, TEKELLERİN ÇÖPLÜĞÜ HALİNE GELDİ”
İçinde plastik ve tehlikeli atık maddelerinin bulunduğu atıkların ithal edilmesine ve asbestli gemilerin ülkeye girmesine izin verdiniz. Türkiye, emperyalist devletlerin, tekellerin çöplüğü haline geldi. 2022 yılına geldiğimizde durum şudur: Türkiye`yi Çevresel Performans Endeksi`nde 180 ülke arasında 172`nci sıraya, ekosistem canlılığında 176`ncı sıraya, iklim krizinin azaltılmasında 166`ncı sıraya yerleştirdiniz.
20 yıl boyunca iklim kriziyle mücadele konusunda hiçbir politikanız olmadı. ‘İklim felaketlerinin çok daha fazlasını görmemek için tüm fosil yakıt kullanımını sona erdirilmelidir` deniyor ya her yerde bu sadece iklim krizini çözmek için tek yok değil ama siz, tam tersine, bunu azaltmak yerine fosil yakıtlara, özellikle de kömüre dayalı enerji santrallerine ‘yerli milli` adı altında hız kesmeden devam ediyorsunuz. Trakya`dan Ege`ye, Bursa`dan Eskişehir`e kadar birçok yerde kömür yakan termik santralleri halklara dayatıyorsunuz. Yoğun enerji tüketen ve önemli oranda da sera gazı salınımı yapan çimento ve demir çelik fabrikalarına ağırlık veren mega projelere devam ediyorsunuz. Ormanları, rant amaçlı mega projeler için tamamen talana açıyorsunuz. Enerji projeleri için her şeyi talan etmeye hazırsınız.
Buna karşı direnen halklarımız var. Muğla`da Limak Holding, termik santral için Akbelen Ormanı`nda kömür madeni açmak istiyor. Orada İkizköy halkı var. Ormana, suya, tarım alanlarına sahip çıkmak için Akbelen`de nöbet tutuyor. Diyorlar ki ‘Limak ormandan gider, biz burada kalırız ve asla gidene kadar da terk etmiyoruz`.
“KAZ DAĞLARI`NIN YÜZDE 79`UNA MADEN RUHSATI VERDİNİZ”
Dünya üzerinde biyolojik çeşitliliğiyle sayılı ekosistemlerden biri Kaz Dağları. Kaz Dağları`nın yüzde 79`una maden ruhsatı verdiniz. Oradan yaşayan halk, bereketli yaşam alanlarını korumak için ve Kaz Dağları`ndaki milyonlarca canlının yaşamlarını sürdürebilmesi için maden şirketlerine karşı mücadele ediyor. Bu şirketlerden biri, o meşhur Beşli Çete`den çeteden biri, Cengiz Holding. Cengiz Holding`in bakır madeni projesi hayata geçerse üç köy haritadan silinecek. Dün, bu projeye karşı oradaki çevre örgütleri ve çevre halkı dava açtı. İstanbul`da da İklim Adaleti Koalisyonu üyesi arkadaşlarımız, Cengiz Holding önünde bir açıklama yapmak istedi. 7 kişinin yaptığı açıklamaya önce şirket yetkilileri saldırdı, daha sonra da sizin polisiniz. Devletin polisinin görevi, şirketlerin lehine halka saldırmak mıdır? Çanakkale`de talanın her türlüsü var. HES`ler var, kıyı doldurma var; tam bir işgal altında. Lapseki`de bir tarafta Tümad`ın altın madeni, diğer yanda kurşun çinko madeni, tarım ve hayvancılığı, su kaynaklarını tehdit ediyor.
“HES`LER, RÜZGAR, GÜNEŞ, JEOTERMAL VE BİYOKÜTLE VE BİYOGAZ, YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI OLARAK PAZARLANIYOR”
Yenilenebilir enerji üretimi, yeşil dönüşüm adı altında HES`ler, rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle ve biyogaz, yenilenebilir enerji kaynakları olarak pazarlanıyor. ‘Hidroelektrikte Avrupa ikincisiyiz` diye övünüyorsunuz. O HES`lerle Karadeniz`de kurutmadık dere bırakmadınız. Sadece dereleri kurutmakla kalmadınız, aynı zamanda bu toprakların, insanlığın tarihi ve kültürel varlığı, 12 bin yıllık Hasankeyf`i sulara gömdünüz. ‘Avrupa birincisiyiz` diye övündüğünüz. JES`ler ve biyokütle santralleri de yer altı sularını tamamen bitiriyor, toprağı ve havayı zehirliyor.
Nerede bir kalkınma varsa o, sizin şirketlerinizin kalkınması, halkların yoksullaşması, emeğin sömürüsü ve doğanın talanı demek. 20 yıldır uyguladığınız inşaata dayalı büyüme tercihinizin sonucu, aynı zamanda, halkın yoksullaşmasının dışında bugün bir de barınma krizi olarak yaşanıyor. İnşaata dayalı büyüme politikanız gayrimenkul yatırımlarını cazip hale getirdi. Konut, artık barınma değil, tamamen bir yatırım aracı haline geldi. Özellikle orta ve lüks sınıfa dönük üretimi artırdınız ve böylece bütün fiyatlar yukarı çekildi. Böylece bir barınma krizi yaşanıyor. Bu krizlerin hiçbirisinin çözümü sizde değil. Hiçbirini çözme yeteneğine sahip değilsiniz. Çünkü bu sorunların hepsinin kaynağı sizsiniz.
“KAPİTALİST YAĞMA DÜZENİNE SON VERİLMESİ GEREKİR”
Bizler, bu ülkenin dört bir tarafında doğaya, suya, toprağına sahip çıkan halkımızla ve ekoloji hareketinin tüm bileşenleriyle beraber doğanın, insanın, kurdun, kuşun haklarını gözeten yeni bir ülkeyi hep birlikte kuracağız. Bu krizin çözümü için yapacağımız çözüm çok basittir. İklim krizi için tamamen, 100 yıllardır süre giden üretim ilişkileri değişmek zorundadır. Kapitalist yağma düzenine son verilmesi gerekir.”