Gazeteci Yavuz Oğhan, Gazeteciler Cemiyeti`nin düzenlediği söyleşide genç gazetecilere, internet yayıncılığı ve konvansiyonel medya yayıncılığına ilişkin deneyimlerini anlattı. Oğhan, “Arada bir fark var tabii. Televizyondan daha çok insana ulaşabiliyorum. Bu yatırımı yapmak da kolay bir şey değil. Ama ‘Bağımsız gazetecilik mümkün mü?` Evet, mümkün. Yeter ki söyleyeceğin bir şey olsun, heyecanın olsun, enerjin olsun” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti, 9. Köy Projesi kapsamında dün akşam “Medyanın Bağımsızlığı ve İzleyici ile Okurun Sorumluluğu” konulu bir söyleşi düzenlendi. Söyleşide gazeteci Yavuz Oğhan, genç gazeteciler ve okurlarıyla bir araya geldi. Oğhan, internet yayıncılığı ve konvansiyonel medya yayıncılığına ilişkin şunları söyledi:
“Özellikle televizyon yatırımı çok zor, onu görebiliyoruz. Ama dijitalde böyle bir imkan var, YouTube üzerinden bunu yapmak mümkün. Çok sayıda gazeteci de bunu yapıyor ama etkisini ölçmek, önemli olan. Konvansiyonel medyada, ben YouTue`da yayınlarımı yapıyordum. Belli bir izleyici çevremiz de vardı talep eden, her ne kadar bazıları bana fırça atsalar da çok tatil yapıyorum diye. Şimdi KRT`de yapıyorum. Arada bir fark var tabii. Televizyondan daha çok insana ulaşabiliyorum. Bu yatırımı yapmak da kolay bir şey değil. Ama ‘Bağımsız gazetecilik mümkün mü?` Evet, mümkün. Yeter ki söyleyeceğin bir şey olsun, heyecanın olsun, enerjin olsun. Tek başına da yapabiliyorsun, birkaç arkadaşınla da yapabiliyorsun. Biraz daha geniş kitleyi etkileyebilecek biçimde de yapabiliyorsun. Ama gerçekten çok uğraş gerektiren bir hadise. Bizim üç bin abonemiz var dedik; bunun doğal olarak ofisi var, gideri var, interneti var, çalışanların maaşları var. Öyle kolay olmuyor. Yani burnunuzu suyun üstünde tutuyorsunuz ama devamında burnunuzun suyun içine girme ihtimali çok yüksek. Onun için de çok zor bir süreç. Reklam da alıyoruz tek tük de olsa. Bu girişimlerin değerini bilen kuruluşlar var, az da olsa. Bu girişimin içinde bulunmanın kendilerine katkı sağlayacağını düşünen kuruluşlar var, az da olsa. Bu şekilde devam ediyor ama tabii bir ay sonrasını hiç bilmiyoruz. Ben, hep öyle bakıyorum. Aralık ayı başında maaşlar dağıtıldıysa, kiralar ödendiyse `Oh ne güzel, ocağa bakalım` diye gidiyorsunuz. Ocakta da varsa şubat… Böyle böyle dört yıl oldu.”
“SOSYAL MEDYADA ÇOK BAŞARILI GAZETECİLİK GİRİŞİMLERİ VAR”
Oğhan, sosyal medya üzerinden habercilik faaliyeti yapmaya çalışan gençlerin görünürlüğüne ilişkin soru üzerine şöyle konuştu:
“Bilinirliğin biraz avantaj sağladığı kesin. Çünkü ona şöyle de diyebilirsiniz; belli bir süre mesleğe emek vermiş, oradan tecrübe kazanmış, o mesleğin tecrübesiyle bilinir hale gelmiş insanlar var. Hak ederek de bu işi yapıyorlar. Ya da sansasyonel olarak bu işe yaklaşıp farklı yaklaşımlarla daha bilinir hâle gelenler var. Bilinir olmaktan başka çare yok. Sosyal medyanın kuralı bambaşka. Orada iyi bir şey yapmak değil de merak ettirmek, güldürmek, eğlendirmek bazen olmayan bir şeyi söylemek oralarda fazla iş yapabiliyor. Hiç ismi olmadan, sosyal medyada çok başarılı gazetecilik girişimleri de var. Bunları da yok sayamayız. Nasıl iş yaptığınla bağlantılı.
Bir de istikrarla ilgili bir şey diye düşünüyorum ben. Özellikle sosyal medyada, YouTube`da, Instagram`da, Twitter`da istikrar çok önemli. Senden haber alabileceğini düşünürse insanlar, bir şekilde çevrende buluşuyorlar anladığım kadarıyla. Sen de bir emek vermiş oluyorsun oraya. O emeğin karşılığı da eğer istikrar varsa, eğer emek varsa mutlaka oluyor diye düşünüyorum.”