Türkiye Barolar Birliği, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi ve Friedrich-Alexander Üniversitesi işbirliğiyle Ankara’da düzenlenen ve dört gün sürecek “Akit Dışı Kusursuz Sorumlulukta Bedensel Zararlar Uluslararası Kongresi”nin açış konuşmalarını TBB Başkanı Feyzioğlu, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Nadiri ve Friedrich-Alexander Üniversitesi’nden Prof. Dr. Georg Caspers yaptı.
AYNI BAŞLIK ALTINDA YENİ KONGRELER YAPACAĞIZ
Feyzioğlu, konuşmasında, Türkiye Barolar Birliği olarak “bedensel zararlar” ana başlığı altındaki bilimsel çalışmaları son derece önemsediklerini, sosyal hukuk devletinin hayata geçirilmesi için verdikleri mücadelenin bir parçası olarak gördüklerini söyledi. Feyzioğlu, “O nedenle önümüzdeki yıllarda aynı ana başlık altında yeni kongreler yapmayı bir görev olarak kabul ediyoruz” dedi.
“Peki ‘bedensel zararlar’ konusu neden bu kadar önemli?” diye soran Feyzioğlu, “Size iç açıcı olmayan bazı rakamlar vermek istiyorum. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, Türkiye’de sadece 2017 yılında meydana gelen trafik kazalarının sayısı 1 milyon 202 bin 716… Bu kazalarda 7 bin 427 kişi hayatını kaybetmiş… Pek çok savaşta verilebilecek kayıptan fazla… Peki ya yaralananlar? Onlar pek haberlere konu olmuyor. Dikkat edin, bir yılda trafik kazalarında yaralananların sayısı 300 bin 383 kişi…” diye konuştu.
HUKUKUN OLDUĞU YERDE CANAVAR OLMAZ
Feyzioğlu, “O kadar çok canımız yitip gidiyor, o kadar çok insanımız bedensel zarara uğruyor ki, biz artık trafik kazası değil, trafik canavarı diyoruz… Oysa hepimiz biliyoruz ki hukukun olduğu yerde canavar olmaz. Aracı üreten firma kurallara uygun üretim yapıyorsa, ulaşım yollarını inşa eden kamu gücü kurallara uygun yollar yapıyor, kuralına uygun personel çalıştırıyorsa, aracı kullanan sürücü kurallara uyuyorsa o zaman canavar olmaz… Kaza olabilir elbette. Ama o kazaları önleyecek hukuki alt yapı iyileştirilir, sorumlulara caydırıcı cezalar verilir ve kazalar asgariye indirilir” ifadelerini kullandı.
İŞ KAZALARINDA AVRUPA’DA BİRİNCİ, DÜNYADA ÜÇÜNÇÜYÜZ
Bu kazaların yalnızca kara yollarına özgü olmadığının altını çizen Feyzioğlu, şöyle devam etti:
“Daha birkaç ay önce Çorlu’da yaşanan tren kazasında 25 canımızı yitirdik. 340 kişi de yaralandı. Bir başka konu iş kazaları. Dünyada büyük sorun. Her yıl dünyada iş kazaları nedeniyle 321 bin ölüm gerçekleşiyor. Ama ülkemiz açısından durum daha esef verici. İş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada bulunuyoruz. Türkiye’de her gün ortalama 217 iş kazası yaşanıyor. Bu kazalarda yine ortalama günde 4 işçi hayatını kaybediyor, 5 işçi iş göremez hala geliyor. Her gün basında iskele altında kalan, asansör boşluğundan düşen işçilerimizin, göçen yolun altında kalan vatandaşlarımızın haberlerini okuyoruz. Kimi canını yitiriyor, kimi bedensel zarara uğruyor, uzvunu kaybediyor ve bütün bir geleceği heba oluyor. Daha 301 madencimizi yitirdiğimiz Soma’nın ateşi sönmüş değil.”
HUKUKUN OLDUĞU YERDE BU KADAR CİNAYET OLMAZ
“Biz artık iş kazası kavramından çok iş cinayeti kavramını kullanır olduk. Oysa hukukun olduğu yerde bu kadar cinayet olmaz” diyen Feyzioğlu, “Eğer inşaat şirketleri, maden işletmecileri ve farklı iş alanlarında faaliyet gösteren firmalar hukuka uyar, iş güvenliğini sağlar, işçileri bu konuda bilinçlendirir ve her şeyden önce devlet hukuki sorumluluğunu yerine getirerek dört dörtlük denetimi sağlarsa iş cinayetleri de asgariye iner” şeklinde konuştu.
“İdarenin denetim sorumluluğu yalnızca işçi çalıştıran firmalarla sınırlı değil” diyerek Afyonkarahisar ve Şemdinli mühimmat patlamalarına değinen Feyzioğlu, “Her gün canımızı yakan haberlerle uyanmamak için bu tür bilimsel çalışmaları asla ihmal edemeyiz. Çünkü hukuku uygulayacak olan hakimlerdir, savcılardır, avukatlardır” dedi.