MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Türkiye’nin kronik insan hakları sorunları var. Kürt meselesi, Alevi meselesi, din ve vicdan özgürlüğü meselesi, ifade özgürlüğü meselesi, maalesef bu iktidarlar, bu meseleleri çözmemiş, çözmek istememiş ve şu anda da bütün bunları üstüne de bir KHK meselesi eklenmiş durumda. Bu meselenin kronikleşmemesi için gayret göstermek zorundayız" dedi.
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yeşil Sol Parti Samsun İl Başkanlığı ve Samsun KHK’lılar Platformu’nun Atakum Belediyesi Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde düzenlediği `KHK’lıların Yarattığı Toplumsal Yıkım` konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Gergerlioğlu, şunları söyledi:
"SIMSIKI SARILIRSAK BU ZULMÜ YENEBİLİRİZ"
"Zor günlerdeyiz, kritik günlerdeyiz, seçime doğru gidiyoruz. 2 aydan az bir süre kaldı ve Türkiye’nin önemli insan hakları sorunlarını konuşuyoruz. Türkiye’de birçok insan hakları sorunları var. Türkiye’nin kronik insan hakları sorunları var. Kürt meselesi, Alevi meselesi, din ve vicdan özgürlüğü meselesi, ifade özgürlüğü meselesi, maalesef bu iktidarlar, bu meseleleri çözmemiş, çözmek istememiş ve şu anda da bütün bunları üstüne de bir KHK meselesi eklenmiş durumda. Bu meselenin kronikleşmemesi için gayret göstermek zorundayız. Yoksa bu mesele de az evvel saydığım meseleler gibi kronikleşebilir. Bu meselenin kronikleşmemesi, içinden çıkılmaz hale gelmemesi, çıkmaz sokaklara saplanmaması için halen daha çok geç değil. Biz bunu nasıl sağlayabiliriz? Demokratik bir hukuk devletine, her kesimiyle bu ülkenin vatandaşlarının sımsıkı sarılmasıyla, ancak ve ancak sağlayabiliriz. Başka bir türlü bunu sağlamak mümkün değildir. Biliyorsunuz 6,5 yıl oldu, bir zulüm var. Bu zulme uğrayanlar, ne yapacaklarını bilemez bir halde, önemli bir gayret içindeler ve bir çare arıyorlar.
"KHK`LI AKADEMİSYEN DEPRESYON SONUCU İNTİHAR ETTİ"
Bugün bile, sabahtan beri birçok arkadaşımızla görüşüyoruz. Çok acı hikayeler duyuyoruz. Çok acı hikayeler görüyoruz. Çok üzücü kimisi, KHK ile işinden ihraç edildikten sonra yetmemiş cezaevine girmiş, cezaevinde yaşadıklarından dolayı gencecik yaşta kanser olmuş, kanser olduktan sonra tedavisi gecikmiş veya infaz erteleme almış ya da büyük uğraşlar sonucunda ancak almış ve fakat bakıyorsunuz o böyle bir mücadele içindeyken, ihraç edilen eşi de yakın bir sürede cezaevine girme ihtimali var. 2 tane çocukları var. Yani sadece bu şahsi değil, aileleri saran bir tehlikeyle bir büyük sıkıntıyla karşı karşıyayız. Yine Fehmiye Çelenk, hocamız burada biliyorsunuz, KHK’lı bir akademisyen olarak, 6,5 yıldır yaşadıklarından dolayı yaşadığı depresyon sonrasında intihar eden bir KHK’lıydı. Bu neden bu raddeye geldi çünkü gerektiği oranda bu meseleye iktidar müdahale etmedi. Maalesef ki olay çözümsüz bırakıldı. Toplumda da önemli bir reaksiyon oluşturulamadı. Bundan sonrasında bu sürecin, mutlak surette bitmesi lazım. Başka bir yolu yok. Bakın, bir ülkede insanların, yıllarca okuyup edindikleri mesleklerine yönelik acımasızca bir tavır varsa, malına mülküne bir devlet acımasızca çöküyorsa, ailesi eşi çocuklarının işe girmesi kendisinin ihraç olmasından dolayı engelleniyorsa, ardından da bir büyük sosyal dışlama yaşıyor, ekonomik sıkıntılar yaşıyorsa ve en sonunda da kendi canına kastetme aşamasına geliyorsa, bu olaylar ülkenin en önemli meselesidir. Bir an evvel çözülmesi gerekir. Sadece bu zulüm olmayanlar açıcısından değil, her halk kesimden ülkenin bu konuya eğilerek bu konuyu çözmesi gerekir.
"OLAY, İÇİNDEN ÇIKILAMAZ BİR HAL ALDI"
Olay artık çığrından çıkmış, içinden çıkılmaz bir hal almıştır ve siyasi iktidarların bir an evvel çözmesi gereken bir konudur. Biliyorsunuz ki bu meseleyi çözmesi gereken iktidar, meseleyi büyütmekten başka bir şey ile uğraşmamaktadır. Meseleyi daha da zalim bir hale getirmek için büyük bir uğraş vermektedir fakat buna karşı alternatifler de var. Bu iktidarın gitmesi, yeniden yeni bir iktidarın gelmesiyle bir yolun açılabilmesi.
Siyaseten bu konuyla uğraşmak, yeni gelen iktidarın, bu konuyu bitirmek için adım atması gerekiyor. Aslında zor bir konu değildir. Çünkü olağanüstü hal döneminde çıkarılan KHK’ların aslında yasalaşması diye bir şey mevzubahis değil. İktidar alelacele bir torbaya doldurarak insanları bir an evvel yani dışarıya atmak istedi. Devre dışı bırakmak istedi, imha etmek istedi. Bu arada da kendisi açısından da çok büyük yanlışlıklara imza attı. Yaptığı işlemler A’dan Z’ye hatalı işlemler. Ciddi bir şekilde konuların üzerine gidilirse, mutlak surette bu işlemler iptal edilecektir.
"OHAL’LER NEYİN DEVASI OLDU? HANGİ DERDİN DEVASI OLDU?"
Bakın OHAL döneminde KHK çıkartma yetkisi Anayasa tarafından verilmişti. Evet, ama çıkarılan KHK’ların hiçbirisi OHAL’e uygun değil. Bakın çok net bir şekilde söylüyorum OHAL’e, uygun değil. Bundan dolayı, normalde ülkede siyasi iktidarın değişimi anayasa mahkemesinin kendisini daha rahat hissetmesi sonrasında KHK’ların iptal edilmesi mümkündür. KHK’nın iptal edilmesine de gerek yok aslında. Çünkü bu KHK’ları yasalaştırdılar. 2018 yılı temmuz ayında bu KHK’lar yasalaştı. Aslında bu da teknik olarak mümkün değil. Çünkü OHAL KHK’sı, OHAL döneminde çıkar ve bir KHK’dır. Yasalaşamaz fakat bunu yasalaştırdılar. Yasalaştıracaksan niye o zaman KHK çıkarttın? KHK demek OHAL döneminde yasayı baypas eden bir kararnamedir. O zaman yasa çıkartsaydı. O zaman niye KHK’yı yasaya dönüştürüyorsun? KHK’ların hükmü bittiği zaman, zaten bunun rafa kaldırılması gerekiyor. OHAL dönemi bitiminde bunların zaten iptal olması gerekiyor. 2 ay sürecek denildi. 2 yıla uzattılar süreci, ardından bir üç yıl daha uzattılar, bir daha uzattılar ve şu anda geçtiğimiz ağustos ayında bunu 7145 sayılı yasanın iptali ile OHAL nispeten bitmiş gibi görünüyor ama bizim nezdimizde sosyal hayatımızda görüyorsunuz, bitmeyen bir OHAL ile karşı karşıyayız. Zaten bu ülkede, mağdurlar, mazlumlar için OHAL’ler bitmedi."