SOL Parti, sağlık alanında izleyeceği açıkladı. İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Osman Öztürk, “AKP döneminin en öne çıkarılan, en çok propagandası yapılan konulardan biri sağlık oldu. Çok başarılı olduklarını söylüyorlar. Hatta bir ara, 2007`de AKP`nin seçimi kazanmasının önemli ölçüde sağlıkta yaptığı bu büyük atılımlarla olduğu söylendi. Ama biz, gerçeğin öyle olmadığını biliyoruz. AKP, ‘Sağlıkta büyük reform yaptık` dedi. Ama bugünlerde hastanelerde vatandaş muayene olamıyor. Çünkü randevu alamıyor. Randevu alırsa da ancak 5 dakika muayene olabiliyor” dedi.
SOL Parti, bugün İstanbul`da düzenlediği basın toplantısında sağlık alanında izleyeceği politikaları açıkladı. Toplantıya, İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı İlknur Kaya Bahadır, İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Güray Kılıç, İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Osman Öztürk, İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Şengül Kılıç ve İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Leyla Koçüzüm katıldı.
Leyla Koçüzüm, “AKP`nin 20 yıllık sağlık politikası, esas olarak ‘paran kadar sağlık` ile özetlenebilecek bir dönem. Bizim de dünden bugüne yürütmüş olduğumuz politikalarımızın temeli ‘Sağlıkta ticaret ölüm demektir. Sağlıkta yapılan her türlü özelleştirme ölüm demektir` şiarından yola çıkarak hazırladığımız bu seçim dönemine ilişkin bir broşürümüz var” dedi.
SOL Parti Sağlık Politikaları Çalışma Grubu adına Osman Öztürk, şunları söyledi:
“BUGÜNLERDE HASTANELERDE VATANDAŞ MUAYENE OLAMIYOR. ÇÜNKÜ RANDEVU ALAMIYOR”
“Ülke, önemli bir seçime gidiyor. Tabii başka bir yığın sorun tartışılıyor ama sağlık her zaman önemli. Biz de onun için SOL Parti olarak, ülke seçimine yönelik genel propagandalarımızın, bildirilerimizin, afişlerimizin dışında sağlıkla ilgili özel bir çalışma yapma ihtiyacı duyduk. AKP döneminin en öne çıkarılan, en çok propagandası yapılan konulardan biri sağlık oldu. Çok başarılı olduklarını söylüyorlar. Hatta bir ara, 2007`de AKP`nin seçimi kazanmasının önemli ölçüde sağlıkta yaptığı bu büyük atılımlarla olduğu söylendi. Ama biz, gerçeğin öyle olmadığını biliyoruz. AKP, ‘Sağlıkta büyük reform yaptık` dedi. Ama bugünlerde hastanelerde vatandaş muayene olamıyor. Çünkü randevu alamıyor. Randevu alırsa da ancak 5 dakika muayene olabiliyor.
“YÜZLERCE İLAÇ, KANSER İLAÇLARI DA DAHİL, ECZANELERDE BULUNMUYOR”
‘Yerel Sağlık Sigortası çıkardık. Herkesin artık doğumdan ölüme kadar sağlık sigortası var ve ücretsiz olarak alıyor` diyor. Primini ödeyemeyen esnaf, zanaatkar, çiftçiler, okul hayatı bitip de çalışmayan gençler, işsizler, sağlık sigortasından yararlanamıyor. Türkiye`de yaklaşık 11 milyonluk bir nüfusu kapsıyor. Ayrıca sigortası olsa bile hastaneye gidenlerden muayene payı, reçete bedeli, ilave ücret diye sürekli para alıyorlar. ‘Özel hastaneleri sigortalılara açtık. Bütün vatandaşlar artık özellerden de yararlanıyor diyorlar` ama ilave ücret adı altında bir bıçak parası getirdi AKP. Parası olmayan, özel hastanenin kapısından dahi içeri giremiyor. Bunu en kötü olarak salgın döneminde yaşadık. Geceliğine 15 bin lira para aldılar. SGK`dan aldıkları paranın dışında, parayı veremeyeni de eline bir paket ilaç verip geri gönderdiler. En çok propagandasını yaptıklarından biri, ‘İlacımı istediğim eczaneden alıyorum`. Ama bulabilirse. Yüzlerce ilaç, kanser ilaçları da dahil, eczanelerde bulunmuyor.
“SALGIN SIRASINDA ÖLEN İNSANLARIMIZIN SAYISINI RESMİ RAKAMLARLA 100 BİN AÇIKLADILAR. TÜİK`İN AÇIKLADIĞI ÖLÜM SAYILARINDA 200 BİNİN ÜZERİNDE OLDUĞU GÖZÜKÜYOR”
‘Şehir hastaneleri kurduk` diyorlar. Aslında kamu-özel ortaklığı denilen asrın soygunu. Kamu büyük zarara uğruyor. Sağlık Bakanlığı`nın, o hastaneleri kuran şirketlere verdiği 2-3 yıllık kirayla hastaneyi kendisinin yapması mümkün. Üstelik bu hastanelerin çoğu şehir dışında kuruldu. Şehir içindeki hastaneler kapatılıyor. ‘Ambulans uçaklarımız var` diye övünüyorlar. 2014 yılının Van`da 3 yaşındaki Muharrem bebek zatürreden öldü. Ne ambulans uçağı? Onu bırak, cenaze aracı bile gelmedi. Babası, çocuğunu 16 kilometre bir çuvalın içinde taşıdı. ‘İş sağlığı yasası çıkarttık` diyorlar. Evet yasa çıktı ama bu AKP döneminde 30 bin 546 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. ‘Salgını çok iyi yönettik` dediler. Salgın sırasında ölen insanlarımızın sayısını resmi rakamlarla 100 bin açıkladılar. TÜİK`in açıkladığı ölüm sayılarında 200 binin üzerinde olduğu gözüküyor. Aslında bütün anlatılanın koca bir yalan olduğu ortaya çıktı.
“DEPREMDE SADECE BİNALAR ÇÖKMEDİ. KIZILAY, AFAD, DEVLET, SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ”
Büyük bir deprem yaşadı ülkemiz. Hiç üzerlerine alınmıyorlar. Sorumluluk kabul etmiyorlar. ‘Asrın felaketi` diyorlar. Ama görüyoruz, o depremde sadece binalar çökmedi. Kızılay, AFAD, devlet, sağlık sistemi çöktü.”
SOL Parti`nin sağlıkla ilgili önerileri ise şöyle:
“Sağlık bütün insanların doğuştan kazanılmış bir hakkı olup, temel şiarımız ‘Herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti`dir.
Sağlık, piyasanın vahşi koşullarına terk edilemez. Bütün özel sağlık kurumları kamulaştırılmalıdır.
Sağlık için gerekli tüm kaynaklar genel bütçeden karşılanmalı, sağlıktaki bütün ‘ilave ücret, katkı, katılım payları` kaldırılmalı, sağlık hizmetleri herkese parasız olarak sunulmalıdır.
Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi ve sunumunda öncelik koruyucu hizmetlere verilmeli; birinci, ikinci, üçüncü basamak sağlık hizmetleri, sevk zinciri ile birbirine bağlanmalıdır.
Bir Dünya Bankası-AKP projesi olan ‘Türkiye Aile Hekimliği Sistemi` kaldırılmalı, birinci basamakta bölge/nüfus tabanlı ve ekip çalışmasına dayalı yapı kurulmalıdır.
Sağlık hizmetleri mahalleler, fabrikalar, iş yerleri, okullar gibi yaşam ve çalışma alanlarından başlanarak örgütlenmeli, bütün bu alanlarda toplum katılımı sağlanmalıdır.
İş yerlerinde, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarının önlenmesi için bütün önlemler alınmalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları hayata geçirilerek şiddetin önlenmesi, kadınlar ve LGBTİ+ bireylerin eşit ve kolay bir biçimde gereksinim duydukları sağlık hizmetlerine erişimleri sağlanmalıdır.
Sağlıkta bölgesel eşitsizlikler kaldırılmalı, bütün yurttaşlar ana dilinde sağlık hizmeti alabilmelidir.
Bütün sağlık çalışanları grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkına sahip olmalı, bütün sağlık kurumlarında sağlık çalışanlarının yönetime katılımı sağlanmalıdır.”