MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yozgat`ta yurttaşlara seslenirken "Bizim, inançlarımıza sövenlere tahammülümüz yoktur. Bizim, etnik ve mezhep bölücülüğü yapanlara hoşgörümüz yoktur. Bizim; çetelere, suç örgütlerine, emperyalizmin güdümüne girmiş muhalefet partilerine, satılmış aydınlara, çürük şarkıcılara, kokuşmuş sanatçılara, kiralık kalemlere, kursağından geçen bir lokmayı bu ülkeye borçlu olup da ihanet eden şeref yoksunlarına tavizimiz katiyen olmayacaktır” dedi.
Devlet Bahçeli, bugün Çorum`dan sonra ikinci mitingini Yozgat`ta düzenledi. Bahçeli, Yozgat`ta şunları söyledi:
"Milli umutları karartmak isteyen siyasi partiler zillet ittifakında toplanmıştır. Gerçekler ortadadır ve inkarı mümkün değildi. Önce sipariş bir masa kurdular, sonra altı parti o masaya oturdu. Masanın altında gizli gizli el ele tutuşup sakladıkları, sonunda gün yüzüne çıktı. Bizim için malum olanı tescillediler. CHP`yle PKK, aynı masadadır. FETÖ, masanın gözcüsüdür. CHP ile HDP, aynı kanlı masanın paydaşıdır. İYİ Parti ile HDP ve PKK, bir elmanın iki yarısı neyse, geldiğimiz bu aşamada aynısıdır. Kılıçdaroğlu`na `kazanamayacak aday` dediler, masada kriz çıkarttılar. Bir oturup bir kalktılar, bir küsüp bir barıştılar. Birbirlerine oyun oynadılar. Milletimizi aldatmak istediler. Adına ‘strateji` dediler, `Kazanamayacak adayı kazandırmak için masadan kalktık` dediler. Sonra tutup, iki büyükşehir belediye başkanını müstakbel cumhurbaşkanı yardımcısı olarak takdim ettiler. Günaşırı, cumhurbaşkanı yardımcısı sayısını artırdılar. Hatta hızlarına hiç kimse yetişemedi. Önlerine kim geldiyse olmayan makamları dağıttılar. `Sabah ilk kalkanı cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağız` dediler. Siyaseti mal pazarına çevirdiler. Pazarlıkları kızıştırdılar. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vaadinden, sayısı güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı yardımcılığına dönüş yaptılar. Bu dönüşü yaparken de elleriyle kalp işareti yaptılar. Halbuki kalp, işarette değil, iradededir. Kalp, işarette değil, itibardadır. Kalpleri kaskatı kesilmiş olan zillet partileri başkanlarının yaptıkları kalp işaretinin muhatabı PKK`dır, FETÖ`dür, Türk ve Türkiye düşmanlarıdır. Kalbi vatan sevgisiyle çarpan hiçbir vatandaşımız, bu ucube siyasetçilere inanmaz, değer vermez, vermeyecektir.
"KÖŞE KAPMACA OYNADILAR, KAÇAK GÜREŞTİLER, BİRBİRİNİN KUYUSUNU KAZDILAR"
Aylarca, koltuk paylaşmalarında gerilimler yaşandı. Köşe kapmaca oynadılar, kaçak güreştiler, birbirinin kuyusunu kazdılar. Türkiye`yi bir masaya mahkum etmenin düşünü kurdular. Ortak imzayla ülke yönetimine sahip olduklarını söylediler. Cumhurbaşkanı adaylarını kukla yerine koydular. Milletimiz yas tutarken sözde bakanlık dağıtımı yaptılar. Rant ve ikbal derdine düştüler. Boşa sallayıp dolu tutmanın hevesine kapıldılar. Ülke ve millet sevgilerinin ne kadar sahte olduğunu gösterdiler. Acınacak hallerine gülmeyi yeğledirler. Acizliklerini; demokrasi, özgürlük ve adalet kavramlarıyla örtbas etmeyi denediler. 385 günde bir cumhurbaşkanı adayını zorlukla belirlediler. Türkiye`nin felaketlerle mücadelesini karaladılar. İftira siperinde buluşup ülkemizi kötülediler. Kahramanmaraş merkezli iki depremin 2,5 ay içinde yaralarının sarılmasına, felaketin derin izlerinin silinmesine tahammül edemediler. Başarısızlıklarını maskeleyemediler. Basiretsizliklerine perde çekemediler. Utanmazlıklarını gizleyemediler. Acılarımızı istismar etmekten vazgeçmediler. Enkaz üzerinde istismar yarışına girdiler.
"YANLARINA KEFENLERİNİ YA DA SARI TORBALARINI ALIP DA GELSİNLER"
14 Mayıs 2023 tarihinde hem 13 cumhurbaşkanını seçeceğiz hem de 28. dönem milletvekili genel seçimini yapacağız. Vakit yaklaştıkça zillet ittifakının ve bu ittifakın yanında, yöresinde konuşlanan çıkarcıların korkuya kapıldığını, uykularının kaçtığını görüyoruz. Açık hesap, 14 Mayıs 2023 tarihinde sandıkta görülecektir. Kılıçdaroğlu, bir ara Yozgat`a gelip Kandil Dağı`nı yakıp yıkmaktan bahsetmişti. PKK`nın destek verdiği terörist Demirtaş`ı serbest bırakacağını vaat eden Kılıçdaroğlu, aynen çarkıfelek gibidir. Bir terörist, alçakça milletimizi tehdit ederek `14 Mayıs`ta Kılıçdaroğlu kazanamazsa iç savaş çıkar` diyebilmiştir. Eğer böyle bir niyet ve planları varsa tavsiyem, yanlarına kefenlerini ya da sarı torbalarını alıp da gelmelidirler. Kılıçdaroğlu, Yozgat`ta başka, Şırnak Uludere başkadır. Ankara`da başka, Van ve Ağrı`da bambaşkadır. Zillet ittifakının partilerinin başkanları da aynısıdır. Bu ittifak, abeste direnişini; gayri milli, gayri ahlaki ve gayri meşru tutumunu ısrarla sürdürmektedir.
Yalan derseniz bunlardadır, yıkım derseniz bunların ortak amacıdır. Ne esef verici bir durumdur ki ülkesine sırt dönmüş, milletine yüz çevirmiş, meselelerle ihtilafa düşmüş ikiyüzlü bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. Kılıçdaroğlu`na hakim olan siyasi akıl, rehinli ve hacizlidir. Bu şahsın irtibatları ve ilişki ağları sancılı ve karanlıktır. Sayın Kılıçdaroğlu, sen inkar etsen de Selahattin Demirtaş teröristtir. Ortağın HDP bölücüdür, Türkiye düşmanıdır. Osman Kavala Sorosçudur, casusdur, şaibelidir, suçludur. Bir teröristi, her taşın altından çıkan Sorosçu bir taşeronu nasıl serbest bırakacaksın? Bunu nasıl yapacaksın? Bu vaadini nasıl gerçekleştireceksin? Yozgat`tan soruyorum. Söyle de öğrenelim. Açıkla da bilelim. Paylaş da duyalım. Sırrın nedir? Üzerinde çalıştığın zehirli formülün muhtevası nelerden ibarettir? Darbe mi yapacaksın? PKK`yla birlikte devleti ele mi geçireceksin? Hukukun üstünlüğünü, mahkeme kararlarını nasıl yok sayacaksın? Hele bir itiraf et de biz de işitmiş olalım. Hani sürekli ‘hak, hukuk, adalet` diyordun? Hani Yozgat`a geldiğinde Kandil`i yakıp yıkacağını söylüyordun? Palavradan da olsa meydan okuyordun? Biz, hangi Kılıçdaroğlu`na inanalım? Biz, hangi Kılıçdaroğlu`na itibar edelim?
"BUNLARA TÜRKİYE EMANET EDİLEMEZ"
‘Kuvayı Milliye`yiz` diyen Kılıçdaroğlu`nu mu dikkate alalım, yoksa teröristlerin avukatı, bölücülerin dert ortağı, emperyalizmin kurşun askeri Kılıçdaroğlu`na mı bakalım? Sayın Kılıçdaroğlu, teröristi masum gösteren, teröriste kol kanat geren bir kalpsizin aynı zamanda terörist olacağını, terörün himayesine gireceğini görmüyor musun, bilmiyor musun? Bundan dolayı hiç mi vicdan sızısı çekmiyorsun? Siyasetin yara bere içindedir. İhanet ve melanetin tam göbeğindesin ey Kılıçdaroğlu, hâlâ farkında değil misin? CHP`yi götürüp Kandil mağaralarının kapısına çürümüş ceset gibi bırakmaya, teröristlere zırh haline getirmeye hiç mi utanmıyorsun? Aynı şeyleri İYİ Parti için de söylemek mümkün ve mukadderdir. CHP, İYİ Parti, HDP, PKK, FETÖ ve marjinal sol partiler, aynı bataklıkta birleşmişlerdir. Bunlarla bir gelecek olamaz. Bunlara Türkiye emanet edilemez. Bunlara asla güven duyulamaz. Artık HDP`nin, PKK`nın, FETÖ`nün boşalttığı her alanda kademeye giren, terörizmin hedeflerini sırtlayıp taşıma rezaletinin başını çeken kervan başı, CHP ve İYİ Parti yönetimidir. Sorarım sizlere; bu tablo zillet değil midir, hıyanet değil midir? Zillete ve hıyanete refakat eden bir CHP ve İYİ Parti yönetiminin Türkiye`nin geleceğinde söz ve pay sahibi olması mümkün müdür? Hiçbir milli konuda Türkiye`nin yanında değiller. Acımızda yoklar, sevincimizde yoklar. 14 Mayıs geldiğinde inanıyorum ki aziz milletimiz de onları yok sayacaktır.
“ÇETELERE, SUÇ ÖRGÜTLERİNE, SATILMIŞ AYDINLARA, ÇÜRÜK ŞARKICILARA, KOKUŞMUŞ SANATÇILARA, KİRALIK KALEMLERE TAVİZİMİZ KATİYEN OLMAYACAK”
Türk milleti, biçilen kefeni yırtıp atacak dirayet ve kararlılıktadır. Türkiye`yi geriye götürmeye hiç kimsenin gücü de yetmeyecektir. 2023 ve takip eden yıllar, Türkiye`nin dev gibi ayağa kalkışına sahne olacaktır. Bunu sağlayacak irade, Cumhur İttifakı`dır. Cumhur İttifakı, Karabağ`daki zaferdir. Cumhur İttifakı, sınır ötesinde terörün başını ezen mücadeledir. Cumhur İttifakı, Ege ve Doğu Akdeniz`de silah çeken ahlaksızlara milli duruş gösteren onurdur. Cumhur İttifakı, Türkiye`ye sahip çıkan, Türk milletine hizmetkârlıkta sınır tanımayan inanmışlıktır. Cumhur İttifakı; vatandır, mukaddesattın zırhı, mukadderatın kilididir. Bizim, zillete düşürülecek bir ülkemiz yoktur. Bizim, inançlarımıza sövenlere tahammülümüz yoktur. Bizim, etnik ve mezhep bölücülüğü yapanlara hoşgörümüz yoktur. Bizim; çetelere, suç örgütlerine, emperyalizmin güdümüne girmiş muhalefet partilerine, satılmış aydınlara, çürük şarkıcılara, kokuşmuş sanatçılara, kiralık kalemlere, kursağından geçen bir lokmayı bu ülkeye borçlu olup da ihanet eden şeref yoksunlarına tavizimiz katiyen olmayacaktır."