MELİS YILDIRIM
Ünlü Türk bilim kadını Dr. Canan Dağdeviren ABD merkezli MIT (Massachusetts Institute of Technology) Media Lab`deki ekibiyle meme kanserinin erken teşhisini sağlayan sütyen şeklinde ultrason tarama cihazı geliştirdi. ANKA Haber Ajansı`na konuşan Dağdeviren, “Bu aletin Türkiye Cumhuriyeti`nin yüzüncü yılına denk gelmesi benim için ayrı bir mutluluk. Bu aleti de tüm kadınlara, özellikle de Türkiye`de sesi kısılmaya çalışılan, eğitimden uzaklaştırılmaya çalışılan, kişisel tercihlerinden dolayı yargılanan, şiddet gören, şiddete maruz kalan tüm kadınlara armağan ediyorum. Ve onlar yalnız değiller, bunu hatırlatmak istiyorum” dedi. Dağdeviren ayrıca, “Her yıl 12 milyon kadının hayatını kurtarabilecek potansiyele sahip bir alet bu. O nedenle çok mutluyum” diye konuştu.
Ünlü fizikçi ve bilim kadını Dr. Canan Dağdeviren MIT Media Lab ekibiyle, 6,5 yıl süren bir çalışmanın ardından sütyen içine takılarak kadınların kolaylıkla tarama yapmalarını sağlayan ve meme kanserinin erken teşhisini sağlayan giyilebilir ultrason tarama cihazı geliştirdi. Bilim dünyasının öne çıkan isimlerinden olan Dağdeviren, elektronik sütyenin tasarım aşaması, işleyişi ve kullanımıyla ilgili ANKA Haber Ajansı`nın sorularını yanıtladı.
Giyilebilir bir ultrason cihazı olan aletin aile geçmişinde meme kanseri bulunan kadınlar veya memelerinde herhangi bir tümöre sahip olan kadınlar için tasarlandığını belirten Dağdeviren, doğadan esinlenilerek arıların peteklerini andıran, küçük ve esnek yapılmış bir ultrason arayüze sahip olduğunu söyledi. Dağdeviren sözlerini şöyle sürdürdü:
“BU TEKNOLOJİ İLE HAYATA TUTUNMA ORANINI YÜZDE 98`LERE KADAR ÇIKARTABİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ”
“Herhangi bir objeyle karşılaştığında yani tümör, kist ona benzer şeylerle karşılaştıklarında bu dalga geri yansıyor ve ultrason aleti tarafından toplanıyor. Beyaz ve siyah bir ultrason fotoğrafı elde ediliyor. Bu fotoğraf kullanılarak da 12 santimetreye kadar derinliğinden memenin bilgiler elde edilmiş oluyor. Herhangi bir bozukluğun koordinasyonu hızlı bir şekilde bu arayüz vasıtasıyla yakalanmış oluyor. Özellikle evde kullanılması için tasarlanmış bir sistem. Hem hastaneye gidiş sayısını azaltmak hem de daha fazla radyasyona maruz kalmamak adına mamografi sayısının azaltılmasına sebep olmak adına yapılmış bir teknoloji.
Bunu yapmamızın sebebi de her 8 kadından 1`i maalesef yaşam süreleri zarfında meme kanserine yakalanıyor. Yakalanan kadınların yarısı da maalesef yakalandıklarında artık çok geç oluyor ve hayata tutunma olasılıkları yüzde 22`lere kadar düşüyor. Bu teknoloji ile çok sık memeyi kontrol edeceğimiz için kansere yakalanma devresini erkenden teşhis edebileceğimiz için hayata tutunma oranını yüzde 98`lere kadar çıkartabileceğimizi düşünüyoruz.”
“ŞU AN ALET MASS PRODUCT YAPMADAN YAKLAŞIK BİN DOLARA MAL OLUYOR”
Aletin geniş çapta kullanım aşamasına henüz geçilmediğini kaydeden Dağdeviren, ABD sağlık sisteminden kabul almaları için bin hasta üzerinde denemeleri gerektiğini belirtti. Bazı kadınlar üzerinde denediklerini ve deneme sürecinin yaklaşık 1,5-2 yıl sürmesinin beklendiğini söyledi. Dağdeviren onay aldıktan sonra markete sunmayı düşündükleri cihaz için, “Yakın zamanda, yaklaşık 4 yıl içerisinde, maksimum 5 yıl içerisinde bunun insanlar tarafından kullanılabilir duruma gelmesini planlıyoruz. Patentini de yaklaşık 2 hafta önce, uzun yıllar sonucunda yaptığımız mülakatlar sonucunda kabul edildi” diye konuştu.
Dağdeviren, maliyeti bin dolar olan cihaz için, “Bu serüvende bizimle birlikte olabilecek yatırımcılar arıyoruz. Finansal olarak maliyetleri yapabilmek açısından para topluyoruz. Bunun sonucunda da markete çıkabilmesini sağlayacağız. Şu an alet mass product yapmadan yaklaşık bin dolara mal oluyor. Fakat zaman içerisinde bu maliyetin çok çok daha aşağılara düşmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“OLDUKÇA HEYECANLIYIM VE HER YIL 12 MİLYON KADININ HAYATINI KURTARABİLECEK POTANSİYELE SAHİP BİR ALET BU”
Projenin ilham kaynağının 2015 yılında meme kanserine yakalanan ve yaşamını yitiren 49 yaşındaki teyzesi olduğunu söyleyen Dağdeviren şöyle devam etti:
“Teyzem 49 yaşında, memesini rutin bir şekilde kontrol ettirdiği hâlde meme kanserine yakalandı. Kansere yakalandıktan 6 ay hayata tutunabildi ve sonrasında maalesef vefat etti. Teyzemin son 12 gününü birlikte geçirdik. Aslında ilk başta teyzemi rahatlatmak ve geleceğe dair umudu olabilsin diye bir kağıt üzerinde rastgele çizilmiş bir elektronik sütyen aleti hatta onun da fikirlerini alarak çizdiğim bir sütyen aleti, 2015 yılında bir hayalken şu an 2023 yılında bir gerçeğe dönüştü. Artık elimize bu aleti tutabiliyoruz. Teyzem gibi birçok kadına yardımcı olabilmek adına tasarladığımız ve hayata geçirdiğimiz bir proje. Yaklaşık 6,5 yıl sürdü. Bu yılın sonunda veya önümüzdeki yılın başlarında şirketleştirmeye gidip bu aleti marketleştirme aşamasına devam etmek istiyorum. Oldukça heyecanlıyım ve her yıl 12 milyon kadının hayatını kurtarabilecek potansiyele sahip bir alet bu. O nedenle çok mutluyum. Çünkü global bir etki de yaratabileceğimiz için büyük bir huzur içerisindeyim.”
“BURADA İNSANLARI SORGULAMADAN, YARGILAMADAN YAPTIKLARI PROJELERE SADECE DESTEK OLAN BİR MEKANİZMA SÖZ KONUSU”
2009 yılından beri ABD`de yaşayan Dağdeviren, Türkiye`den neden ayrıldığını şöyle açıkladı:
“Türkiye`de de buna benzer aletler yapıyordum fakat çok kalın ve esnek olmayan aletlerdi. Onları esnek hâle getirip, vücutla uyumlu hâle getirebilmek için hocalar aramıştım ve laboratuvarlar aramıştım. Bunun akabinde de Amerika`da böyle bir laboratuvar olduğunu duydum ve buraya geldim. Buradan çok iyi teklifler geldi. MIT`den, Harvard`dan teklifler aldım ve burada kalmaya karar verdim.
Sık sık bana soruyorlar, ‘Neden Türkiye`de değilsiniz, Amerika`dasınız?` diye. Sanırım Türkiye`de de olsam bunları yapabilirdim fakat çok çok çok uzun yıllar alırdı. Ya da belki de yapamazdım, başka bir işe başlardım. Tam emin değilim. Onun için kestiremiyorum bu sorunun yanıtını. Fakat Türkiye`de karma eğitimden geçmiş bir birey olarak ve Türkiye`de çok iyi hocalardan eğitim almış bir birey olarak Türkiye`de kazanmış olduğum teorik eğitimin Amerika`daki pratik eğitime dönmesi, vücut bulması çok iyi oldu. Türkiye`de çok iyi bir eğitim aldığımı düşünüyorum. Özellikle de teorik eğitimi çok iyi aldığımı düşünüyorum. Hacettepe Fizik Mühendisliği mezunuyum. Orada değerli birçok hocadan bilgiler aldım. Sonra da Sabancı Üniversitesi`nde master yaptım. Hayal olan teknolojileri Amerika`da gerçekleştirmek aslında bakarsanız bir tık daha kolay oldu. Çünkü burada insanlara büyük bir özgürlük verilip, bu özgürlüğün sayesinde de iyi bir finansal destek sağlanıp, insanları sorgulamadan, yargılamadan yaptıkları projelere sadece destek olan bir mekanizma söz konusu. O nedenle burada olmak bana büyük bir ivme kazandırdı diyebilirim.”
“BU ALETİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ`NİN YÜZÜNCÜ YILINA DENK GELMESİ BENİM İÇİN AYRI BİR MUTLULUK”
Türkiye`den üst düzey yetkililerden herhangi bir tebrik almadığını belirten Dağdeviren, “Yakın zamanda umarım alabilirim diye düşünüyorum. Çünkü bu sadece benim değil buradaki arkadaşlarımı da motivasyon açısından yüreklendireceğini düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bizim ülkemiz sınırları içerisinde yaptığımız bir biyomedikal aletimiz, global çapta etki getirebilecek bir aletimiz maalesef henüz olamadı. Bu aletin Türkiye Cumhuriyeti`nin yüzüncü yılına denk gelmesi benim için ayrı bir mutluluk. Bu aleti de tüm kadınlara, özellikle de Türkiye`de sesi kısılmaya çalışılan, eğitimden uzaklaştırılmaya çalışılan, kişisel tercihlerinden dolayı yargılanan, şiddet gören, şiddete maruz kalan tüm kadınlara armağan ediyorum. Ve onlar yalnız değiller, bunu hatırlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
“PES ETMESİNLER, YILMASINLAR, ÇOK ÇALIŞSINLAR”
Dağdeviren, son olarak bilimle uğraşan gençlere şöyle seslendi:
“Bilimle uğraşan tüm gençlere kendileri gibi olmalarını, kendilerinden farklı insanlarla sohbet edebilmelerini, çünkü en çok bilgiyi kendimize benzemeyen insanlardan öğreniyoruz. Tahammüllü olabilmeyi, yılmamayı, hayallerinin peşinden koşmayı fakat peşinden koşarken de başkalarına zarar vermeden, başkalarını ezmeden yapabilmeyi, çok çalışmalarını, soru sormalarını, çünkü soru sormak özellikle küçülen dünyada çok büyük bir erdem ve birçok kapıyı önümüze açabiliyor. Globalleşen dünyada soru sorarak, muhabbette bulunarak birçok bilgiye erişebileceklerini düşünüyorum. Pes etmesinler, yılmasınlar, çok çalışsınlar. Kendi hayalleri peşinde koşsunlar çünkü hayat başkalarının hayalleri peşinden koşmak için çok kısa. Buradan tüm gençleri de bilimin olanca ateşiyle kucaklıyorum.”
CANAN DAĞDEVİREN KİMDİR?
1985 yılında İstanbul`da doğan Dağdeviren, ilk ve orta eğitimini Kocaeli`nde tamamladı. Ardından Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünde okuyan Dağdeviren, 2009 yılında Sabancı Üniversitesi`nde Malzeme Bilimi ve Mu?hendisliği programında yu?ksek lisansını tamamladı. Aynı yıl Fullbright bursunu kazanarak ABD`ye gitti. 2014 yılında Illinois Üniversitesi`nde Malzeme Bilimi ve Mu?hendisliği bölümünde doktora derecesini alan Dağdeviren bu süreçte fizik, elektronik, kimya, malzeme, mekanik ve tıp alanlarının kapsamına giren esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne giyilebilir elektronik cihazlar üzerinde çalıştı. Giyilebilir kalp pili, pilsiz çalışan kalp çipi, cilt kanseri testi, beyin iğnesi, sindirilebilir sensör bu çalışmalarından bazıları. Dağdeviren, halihazırda MIT Media Lab`da çalışmalarını sürdürüyor.
Kasım 2022`de ABD ziyareti kapsamında MIT`yi ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Dağdeviren ile bir araya gelmişti.