GAYE ŞEYMA CAN
Aralarında ünlü futbolcular Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera ve Selçuk İnan`ın da bulunduğu 18 kişiyi "yüksek karlı gizli fon" vadiyle dolandırdığı gerekçesiyle özel bir bankanın şube müdürünün de aralarında bulunduğu 4`ü tutuklu 7 şüphelinin yargılanmasına başlandı. Tutuklu sanıklardan banka şube müdürü Seçil Erzan savunmasında, "Bu salondaki herkes benim etimden sütümden faydalandı. Ben bankadan para alıp vermesem de kendi malımı satıp onlara para verdim. Amacım kimseyi dolandırmak değildi. Basiretli bir bankacıydım. Ben dolandırıldım. İnsanlar benim sayemde bir şey sahibi oldu. Kazandırırken seçildim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum" dedi. İki sanığın tahliye edilirken duruşma, 12 Ocak 2024`e ertelendi.
Ünlü futbolcular Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera ve Selçuk İnan`ın da bulunduğu 18 kişiyi "yüksek karlı gizli fon" vadiyle dolandırdığı gerekçesiyle özel bir bankanın Levent Büyükdere Caddesi Şubesi Müdürü Seçil Erzan`ın da aralarında bulunduğu 4`ü tutuklu 7 şüpheli hakim karşısına çıktı.
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklardan Hüseyin Eligül Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile katılırken, diğer tüm sanıklar bizzat hazır bulundu.
Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Tutuklu sanık Seçil Erzan mahkemedeki ilk savunmasında şunları söyledi:
"BU İNSANLARIN AZA TAMAH ETMEMELERİ BENİ BU HALE GETİRDİ: Bana dokunmazsa bin yıl yaşasın dediklerim gram gram benim hayatıma zehri salmışlar. Denizbank`ta nisan ayında şube müdürü olarak çalışıyordum. Ben bir banka müdürü olarak 20 yıl boyunca çıplak ayak yürüdüm ve yanlışım olmadı şubat ayına kadar. Ben şimdi kırık camlar üzerinde yürüyorum. Batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsaydım eğer gemi batardı ve ben kurtulurdum. Söz konusu bu bakiyenin bende olmadığını biliyor olduklarına eminim. Bakiyenin 45 milyon olmadığını bildiklerini de biliyorum. İddianamede adı geçenlerle paradan para kazanma konusunda ortak noktamız vardı. Çok iyi çalışandım, çok iyi iş yapardım bu yüzden o camiada bilinirliğim oldu. Ben dolandırıcı değilim. Son dönemde bir şeyler ortaya çıktı. Ben Galatasaray Kulübü`ne yakın olduğum için oyuncuların parasını değerlendirme konusunda elimden geleni yapıyordum. Ben insanların parasını üzerime almadım. Birileri beni dolandırdı. Bu insanların aza tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Dışarıda parayı değerlendireceğimi düşündüm ve evimi defalarca ipotek ettim. Arabamı sattım her şeyimi sattım.
ÖNÜME MERMİ KOYDULAR: Şubat ayından sonra ben baskı altına girdim. Bu insanlar 7/24 beni rahatsız ettiler. Çok kötü olaylar yaşadım, evime insanlar geldi, kapılar yumruklandı. Kolumdaki saati aldılar, önüme mermi koydular. İnsanların hepsi kağıt parçası istiyorlardı, çünkü o kağıtlar ‘ben size borçluyum, ben size parayı ödeyeceğim` demekti. Ben hesap kitap yapamadığımda bana yardımcı olmalarını istediğim insanlar oldu. Bana dolandırıcı dedirtmeyin. Ben dolandırıcı olsaydım kimseye senet vermezdim. Ben canımla buradayım.
KENDİ MALIMI SATIP ONLARA PARA VERDİM: Ben 45 milyon dolar değil bin dolar bile kaçıramam. 11 Nisan`da biz bunların hesap kitabını yapmaya başlamıştık. Evime gelerek beni darp ettiler. Ben banka dolandırıcılığı yapsaydım cebimde para olurdu. Bu salondaki herkes benim etimden sütümden faydalandılar. Ben sadece canımla kaldım. Ben bankadan para alıp vermesem de kendi malımı satıp onlara para verdim. Ben kaçmadım, gitmedim. Amacım kimseyi dolandırmak değildi. Basiretli bir bankacıydım. Ben dolandırıldım. İnsanlar benim sayemde bir şey sahibi oldu. Kazandırırken seçildim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum."
Tutuklu sanık Nazlı Can ise Seçil Erzan`ın bankacı olmasına güvendiğini ve dolandırıcılık olduğunu düşünmediğini belirtti. Söz konusu paraların borç olduğunu sandığını söyledi.
Tutuklu sanık Atilla Yörük mahkemedeki savunmasında, "Bu insanlarla maddi, manevi bir alakam yoktur, Herhangi bir ticaretim olmamıştır" dedi.
SANIK ALİ YÖRÜK: BENİM MAL VARLIĞIMDA ARTIŞ DEĞİL AKSİNE AZALMA OLDU
Tutuklu sanık Ali Yörük ise savunmasında şunları söyledi:
"Seçil ile 20 yıl önce tanıştım. Seçil işten ayrılacağımı duyunca beni aradı, `Paran var mı, ne kadar var` diye sordu, para kazanacağımızı söyledi. `Patronuna da kazandırdım` dedi. Hesaplamam gerekiyor dedim. Ertesi gün 5 milyon param olduğunu söyledim. Dolar olarak getirmemi istedi. Biz dükkanı 3 ay sonra açacaktık. O zamana kadar para değerlensin dedik. Evdeki altınları ve hisselerimi bozdum. Sonra paramı geri alamadım. 5 milyon olan param 4 ayda 15 milyon olmuştu ama parayı çekemiyordum. `Ukrayna- Rusya savaşı olduğu için banka paraya bloke koydu. Parayı çekebilmek için 15 milyon daha yatırmamız lazım, evi tarlayı sat` dedi. Paramı kurtarmak için sattım. Benim mal varlığımda bir artış olmadı aksine azaldı. Ben nasıl dolandırıcıyım."
VOLKAN BAHÇEKAPILI: SEÇİL BANA 20 KİŞİYE AYRILMIŞ ÖZEL BİR FON OLDUĞUNU SÖYLEDİ
Fatih Terim`in damadı, müşteki Volkan Bahçekapılı mahkemedeki beyanında, "Ben kendi paramı vermedim fakat kuzenimin parasını vermesine sebep olduğum için vicdanım rahat değil. Kendi param olsa bu kadar üzülmezdim. Emre`nin parasını ben yönetiyordum. Emre bana 3 milyon 280 bin doları kafede verdi. Ben de bankaya götürdüm. Seçil bana Mehmet Aydoğdu ve Hakan Ateş`in başında olduğu 20 kişiye ayrılmış özel bir fon olduğunu söyledi" dedi.
MUSA MERT ÇETİN: BANKANIN BU İŞİN İÇİNDE OLMADIĞINI KABUL ETMİYORUM
Müşteki Musa Mert Çetin ise Galatasaray Spor Kulübü`nde tercüman olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Seçil Erzan bana her şeyin legal olduğunu, bu fonun başında Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu`nun olduğunu söyledi. 75 bin dolar verdim, 1 ay sonunda 100 bin dolar alacağımı söyledi. Bana, `Sen Galatasaray`daki diğer oyuncuları da getir` dedi. Bankanın isim kodlarının olduğunu, hepimizin orada isim kodları olacağını söyledi. Daha sonrasında Erzan bana, `75 bin dolarla normalde giremezsiniz ama ben seni 2011 yılından beri tanıdığım için büyük meblağların içine paralarını ekleyip değerlendireceğim` dedi. Bankanın bu işin içinde olmadığını kabul etmiyorum. Başta Hakan ateş, Mehmet Aydoğdu, Seçil Erzan ve bütün banka yöneticilerinden şikayetçiyim. Hiçbir geri ödeme almadım, benim burada şahsi olarak güvencem Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu ve bankanın diğer isimlerine güvenerek bu fona yatırım yaptım."
EMRE ÇOLAK: ERZAN BENİ YATIRIM FONU VAADİYLE SÜREKLİ ARADI
Futbolcu Emre Çolak da mahkemede, “Erzan beni yatırım fonu vaadiyle sürekli aradı. Bize sürekli yatırım fonu olduğunu, kurumsal bir fon olduğunu söyledi. Biz de o yüzden parayı verdik. 2011 yılından beri Galatasaray`da oynadığım için o zamandan beri tanıyorum. Böyle bir fon olduğunu kendisi arayıp söyledi. Bu fonla ilgili yalnızca Arda Turan`a bilip bilmediğini sordum. O da `Evet böyle bir yatırım var` dedi. Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu`nun fonun başında olduğunu söyledi. Tek seferde 3 milyon 212 bin dolar verdim, `2-3 ay içerisinde yüzde 25 getirisi olur` dedi. Herhangi bir geri ödeme almadım, şikayetçiyim" ifadelerini kullandı.
2 SANIK HAKKINDA TAHLİYE KARARI
Mahkeme heyeti, ilk duruşmada, Deniz Bank`ın avukatının katılma talebinin reddine, tutuklu sanık Seçil Erzan`ın imza örneklerinin alınmasına, Asiye Öztürk`ün de mahkemeye gelerek imza örneği vermesine, tüm sanıkların arama ve aranma kayıtlarının istenmesine karar verdi. Mahkeme sanıklar Seçil Erzan ve Ali Yörük`ün tutukluluk hallerinin devamına ve Atilla Yörük ve Nazlı Can`ın ise tahliyesine hükmetti. Mahkeme diğer sanıklarla ilgili adli kontrol hükümlerinin ise devamını kararlaştırdı.
İDDİANAMEDEN
Savcılık hazırladığı iddianamede, şüpheli Seçil Erzan`ın başından itibaren dolandırıcılık kastıyla hareket ettiğini değerlendirerek Seçil Erzan hakkında “özel belgede sahtecilik”, “tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık” suçlarından 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezası talep etti.
İddianamede, 6 şüphelinin de “tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık” suçu kapsamında 3 yıldan 65 yıla kadar değişen oranlarda hapis ile cezalandırılmaları istendi.