ZEHRA DEĞİRMENCİ / SİBEL KAHRAMAN
(BURSA) - Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Melike Baysal, barınaklara alınan köpeklerin öldürülmeden sokak hayvanlarıyla ilgili kanunun uygulanamayacağını belirterek, “Türkiye`deki beldeler hariç bin üç belediyenin 355`inde barınak var. Yani 848 belediyede barınak yok. Toplanan hayvanlar bir süre sonra her barınağın kapasitesi dolduğunda ne olacak? Sözün bittiği yer burası. Hiç kimsenin çözümü yok. Burada barınağa alınan hayvanların sağlıklı ya da sağlıksız öldürülerek içerideki kapasitenin arttırılmasından başka yapılabilecek bir şey var mı” dedi.
“Kanun 2 Ağustos`ta Resmi Gazete`de yayınlandı. O andan itibaren de artık geçerli. Nitekim bugün Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı`nın bir röportajını dinledim. Onda da aynı şeyden bahsediyordu. Tabi burada önemli olan 2028`e kadar belediyelere bakımevlerini tamamlamakla ilgili verilen zaman. Birçok insan önünde 2028`e kadar bir zaman olduğu için bu kanunun nispeten kademeli ya da yavaş ya da uygulanabilir olmadığını düşünse de artık bu kanun geçerli. Burada en önemli sıkıntı şu. Belediyeler zaten 5199 sayılı kanunun bu değişimden önce belediyelere verdiği görev nedeniyle sokaktaki sahipsiz hayvanları alıp kısırlaştırıp, aşılayıp ve mikroçiple kemiklendirip aldıkları yere geri bırakıyorlardı. Şimdi eskiden yaptıkları bu görevi de yapmaları yavaşlayacak. Çünkü artık aldıkları yere geri bırakma yok köpekler için.
“Belediyelerin hazırlık yapmasına fırsat kalmadı”
Bir de bu genel gerekçesinde verilen bazı rakamlar vardı. Türkiye`de 355 barınak olduğu, bu barınakların 105 bin kapasiteli olduğuna dair. Yine genel gerekçedeki rakamla söylüyorum, 4 milyon gibi bir rakamdan bahsettiler. Bu kanun o kadar çabuk görüşüldü ve o kadar çabuk Resmi Gazete`de yayımlandı ki hiçbir belediyenin hazırlık yapmasına fırsat kalmadı. Dolayısıyla bugünden itibaren belediyeye alınan her köpek artık belediyenin sınırları içinde kalacak. Yani belediyenin köpeklerin rehabilitasyon alanları, barınakları, her ne dersek adına orada kalacak. Dolayısıyla belediyelerin böyle bir kapasitesi de yok. Bahsettiğimiz muğlak, belirsiz ifadeler, bahsettiğimiz ‘eğer bu kanun teklifi -o zaman kanun teklifiydi- kanunlaşırsa çok sıkıntılı zamanlar yaşanacak` dediğimiz günler bugünlerdi. Bu soruların cevabının ne biz ne belediyeler şu an veremiyor.
Fiili ötanazi uygulanacak
Ötanazi kelime olarak ilk kanun teklifindeki haliyle pazartesi günü konuşulan ikinci komisyonda kelime olarak kaldırıldı, 5996 sayılı kanuna atıf yapıldı. Fakat bu kanun zaten ötanaziyi anlatan bir kanun. Dolayısıyla veteriner hekimin zaten sağlıksız, iyileşmesi mümkün olmayan hayvanlar için uygulayabileceği uyutma işlemi yine ötanazi adı altında tekrar oraya konmuş oldu. Fakat burada sıkıntı şu. Bir kere saldırgan olan ibaresi kondu. Saldırganlık insanda da hayvanda da kavram tarif edilirken anlık ortaya çıkabilen davranışlar da saldırganlık olabilir. Yani bir köpek açken, bebekleri varken, alanını koruyorken dışarıdan bir müdahaleye havlamayla ya da koşarak üstüne atlama ya da farklı şekillerde ısırma da olabilir davranış gösterebilir. Dolayısıyla saldırganlık karşıdan bakarak koyabileceğimiz bir davranış tespiti değildir. Burada tabi böyle bir muğlak ifade var. Ama diyelim ki gerçekten böyle bir durum var. Barınaklara aldığında veteriner hekimler tarafından sağlıklı olmayan hayvanlara ötanazi uygulanacak deniyor ve sanki gerçekten böyle olacakmış gibi bir hava yaratılıyor ama biraz önce bahsettiğim gibi barınakların kapasiteleri çok yetersiz. Türkiye`deki beldeler hariç bin üç belediyenin 355`inde barınak var. Yani 848 belediyede barınak yok. Toplanan hayvanlar bir süre sonra her barınağın kapasitesi dolduğunda ne olacak? Burada gerçekten durup düşünmemiz gerekiyor. Sözün bittiği yer burası. Hiç kimsenin çözümü yok. Burada barınağa alınan hayvanların sağlıklı ya da sağlıksız öldürülerek içerideki kapasitenin arttırılmasından başka yapılabilecek bir şey var mı?
“Köpekler öldürülmeden barınaklar boşaltılamaz”
Ben bir veteriner hekimim. Matematik zekasıyla sınava giriyoruz. Ben de zekama az çok güvenirim. Bu sorunun cevabına bunun dışında bir cevabı olanı gerçekten merak ediyorum. Fizik kuralları itibariyle sıvı ya da katı herhangi bir maddeyi bir kabın içine koyduğunuzda o kabın bir potansiyeli vardır, bir süre sonra taşmaya başlar. Bir kısmını dökmeden yenisini dolduramazsınız. Dolayısıyla bir barınağın kapasitesi var. O dolduktan sonra oradan köpek çıkarmadan yerine yenilerini alamazsınız. Türkiye`de hem mülkiyet kanunu hem ekonomik koşullar, hem de bu kadar sayıdaki köpeğin bir anda sahiplendirilmesi mümkün olmadığına göre sağlıklı hayvanların öldürülmesi dışında barınakların boşaltılması için başka bir alternatif var mı? Soru bu.
Veteriner hekimlerdeki intihar oranına dikkat çekti
Burada sürekli altı çizilerek her yetkili açıklama yaptığında veteriner hekim kontrolünde demesi zaten gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Bugüne kadar bu yasa bu hale gelene kadar kaç tane veteriner hekimden görüş alındığını bilmiyoruz. Bugüne kadar veteriner hekim hiç dillendirilmedi. Fakat iş bu noktaya geldiğinde yasal olarak tüm dünyada hayvanlarla ilgili tüm konularda kararları veteriner hekimler verdiği için veteriner hekim kontrolünde öldürülecek demek bu kanunu yazanların, imzalayanların, oynayanların bundan sonra da bilerek ve isteyerek uygulayacak olanların kaçış yoludur. Ben bir meslek örgütü yöneticisi olarak hiçbir şekilde bunu kabul etmiyorum. Meslektaşlarımız gerçekten rahatsızlar bu konudan. Ciddi anlamda kaygılanıyorlar bu süreçle ilgili. Elbette biz onların ihtiyacı olan hukuki destekleri veririz. Umarım o desteği almak durumunda kalmazlar. Tüm dünyada veteriner hekimlik, Avrupa`da yapılan araştırmalara göre intihar oranının en yüksek olduğu meslekler arasında. Bunda hayvanların gerçekten insana olan muhtaçlığı, yaşadıkları sıkıntılar, veteriner hekimlerin hayvan sağlığı durumunda altında kaldıkları baskılar ve ötanazinin de bunun bir parçası olduğu çok iyi biliniyor. Onun için veteriner hekimleri bu durumla karşı karşıya bırakmadan önce bu kararı alanların tekrar durup düşünmesini özellikle bekliyoruz."
“Tek çözüm 5199`u uygulamak”
Belediyelerin köpekleri öldürmeden sorunun çözümüne yönelik neler yapabileceğini değerlendiren Baysal şöyle konuştu:
“Bununla ilgili geçenlerde daha önceki basın açıklamalarıma baktım. 2018 yılının son aralık ayında tamamen yerel yönetimlerle ilgili bir basın açıklaması yapmışım ve basın açıklamasında sahipsiz hayvan popülasyonunun arttığı, belediyelerin denetlenmediği, Bursa genelinde bile mesela çok az belediyede barınak olduğu, Veteriner İşleri Müdürlüğü olmadığı ya da yetersiz olduğu, veteriner hekim istihdamının yetersiz olduğu konularında açıklama yapmışım. Aradan bu kadar yıl geçti. 2024 yılında bir anda belediyelerin denetlenmediği bu kanunu yapıcıların bir anda aklına geldi. Bugüne kadar olmalıydı. Dolayısıyla şimdi evet artık oldu deyip geçemeyiz. Belediyelerin bir şeyler yapması gerekiyor. Sahiplendirmeyi arttırmayı düşünüyor genelde belediyeler. Ama bu süreci planlamanın tek yolu veteriner hekim istihdam etmektir. Çünkü bu gerçekten hayvan sağlığıyla ilgili bir durum ve birçok belediyede veteriner hekim yok. Veteriner hekimi dinlemeden, önerilerini almadan, veteriner hekimlerle süreci planlamadan hiçbir belediye kendine bu konuda yol çizemez. Onun için bir anda bir an önce ve Veteriner İşleri Müdürlüğü`nü kurmaları, veteriner hekimi istihdam etmeleri gerekir. Biz meslek odaları olarak her zaman onlara destek olmaya hazırız, birlikte yol çizebiliriz. 5199 dokuz sayılı kanun zaten bu süreç olmadan da sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunu çözmek için bence hala tek çözüm 5199`un uygulanması. Yani barınak bakım evlerinin yapılıp bir an önce kısırlaştırmaya başlamaları.”