(MERSİN)- CHP`nin “Kadına Yönelik Şiddet ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bağlamında Sosyal Politikalar Çalıştayı" Mersin`de başladı. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, "Kadınların özgür ve eşit olmadığı ülkeler kalkınamıyor, gelişemiyor. İşte tam da bu nedenle bizler, her gün, aile içi şiddetin ve kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul Sözleşmesi`ne geri dönülmesi, 6284 sayılı yasanın harfiyen uygulanması ve kurumlar arası koordinasyonun derhal sağlanabilmesi için çağrılar yapmaktayız" dedi.
"Her iki kadından biri `güvende hissetmiyorum` diye adeta haykırıyor bugün ülkemizde"
Çalıştayda konuşan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, şunları söyledi:
"Demokrasi, yerelden başlıyor. Demokrasi, mahallelerimizden başlıyor. Demokrasi, kadınlardan başlıyor. Anayasamızın ikinci maddesinde de söylendiği gibi Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Tam bu temelden kaynaklı olarak, laik bir devlet, bir Cumhuriyet olarak kadın haklarına her daim sahip çıkmış, kadınları her daim eşit vatandaş olarak görmüş tanımlamış bir geçmişe, kültüre sahibiz. Cumhuriyet`in kurulmasından bu yana, yüzünü evrensel değerlere dönmüş bir ülkenin kadınları olarak hukuk alanında, sosyo- ekonomik alanda pek çok kazanımlar elde ettik. Oysa Cumhuriyet`in ikinci yüzyılında geldiğimiz noktada, ne acıdır ki kadınlar ve kız çocukları için adaletsizliğin, eşitsizliğin, ayrımcılığın ve her tür güvensizliğin yaşandığı bir ülke haline geldi ülkemiz.
Her iki kadından biri `güvende hissetmiyorum` diye adeta haykırıyor bugün ülkemizde. 2024 yılının başından içinde bulunduğumuz ekim ayının başına kadar 296 kadın cinayeti kayda geçti, 184 kadın ise aynı süreçte şüpheli ölümle hayatını kaybetti. 2023 yılında, ülkemizde, 16-17 yaş arasında 10 bin 471 kız çocuğu çocuk yaşta evlendirildi. 2023 yılı itibarıyla 720 bin kız çocuğu, eğitiminin ilk 4 yılından sonra okuldan ayrıldı. Son 6 yılda çocuk evlilikleri sayısı ise 230 bin aştı. İşte böylesi bir kara tabloda, ülkemizde eşitlik mücadelesinin vermenin ne kadar önemli ve de zor olduğunu biliyoruz. 22 yıllık bir iktidarın ortaya çıkardığı bu karanlık düzende, her gün en az bir, kimi zaman dört beş kadını kaybettiğimiz günler yaşıyoruz, kimini duyuyor, kimini duymuyoruz. Ama hepsinin birer rakam değil can olduğunu biliyoruz. Ülkede, iktidar eliyle yaratılan `cinsiyet eşitsizliği` bir kadın düşmanlığına dönmüşken ve şiddetin her geçen gün artmasına sebep olan eril anlayış sokaklarda kol geziyorken, bizden tüm bunlara seyirci kalmamız beklenemez. Ülkeyi her geçen gün onlarca adım geriye götüren, laiklikten sapmak için her yolu deneyen ve yerine getirilmeye çalışılan `tahakkümcü` yaklaşımla kadını ikinci sınıf görmeye çalışan bu anlayışı bizler yok edeceğiz.
"Kadınların özgür ve eşit olmadığı ülkeler kalkınamıyor, gelişemiyor"
Geçtiğimiz günlerde, hepimizi çok gururlandıran bir haber duyduk öyle değil mi? Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Nobel Ekonomi Ödülü`ne layık görüldü. Nobel jürisi yaptığı açıklamada, `Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu ve halkı sömüren kurumların bulunduğu toplumlarda büyüme ya da daha iyiye doğru değişim gerçekleşmez. Ödül sahiplerinin araştırmaları bunun nedenini anlamamıza yardımcı oluyor` demiştir. Yani, Daron hoca, yaptığı çalışmalarda, bugün ülkemizde her ne yapılıyorsa tersinin yapılması gerektiğini söylemektedir. Özgürlükleri arttırmayı, hukukun üstünlüğünü sağlamayı, eğitim sistemini çağdaşlaştırmayı ve dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı önermektedir. Çünkü biliyoruz ki, kadınların özgür ve eşit olmadığı ülkeler kalkınamıyor, gelişemiyor. İşte tam da bu nedenle, bizler, her gün, aile içi şiddetin ve kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul Sözleşmesi`ne geri dönülmesi, 6284 sayılı yasanın harfiyen uygulanması ve kurumlar arası koordinasyonun derhal sağlanabilmesi için çağrılar yapmaktayız.
`İstanbul Sözleşmesi Yaşatır` diyerek yeniden ses yükselttiğimiz bugünlerde şunu hatırlatmak istedim. Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel, Grup Başkanvekilimiz olduğu dönemde, Türkiye Cumhuriyeti`nin İstanbul Sözleşmesi`nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının iptali için Danıştay`da açılan ikinci davanın 7 Haziran 2022`deki duruşmasına, kişisel olarak dava açan biri olarak, taraf olarak katılmıştı. Ve Danıştay üyelerine `Sözleşmeden çıkılmasının, hepimizin ortak geleceğine vereceği zararı düşünerek karar vereceğinizi ümit ediyorum` diyerek tarihi bir seslenişi o dönemde yapmıştı. İstanbul Sözleşmesi`nden çıkılmasının hukuka aykırı olduğunu savunmuştu. Bugün gelinen noktada, bizlere, partimizin belediyelerine düşen eşitlik mücadelemizi kararlı bir şekilde yükseltmek ve kadına, çocuğa ve tüm kırılgan gruplara karşı her türlü ayrımcılığı ve şiddeti sona erdirmek için sonuna kadar mücadele etmektir. Bu mücadelenin başladığı yerler de kentlerimizdir, sokaklarımız, kırsal ve dezavantajlı mahallelerimizdir. Evlerinden çıkmasın diye çaba sarf edilen kadınların, kentlerini en etkin ve verimli bir şekilde kullanmalarını sağlamaktır. Bunun için de belediyelerimiz, Yerel Eşitlik Eylem planlarını hayata geçirmektedirler. Bu planı, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ve hassasiyetiyle hazırlayan belediyelerimizden biri de ev sahibimiz olan Mersin Büyükşehir Belediyemizdir.
"Bütçeleme çalışmasını henüz başlatmamış belediyelerimize buradan başlatmaları noktasında çağrıda bulunuyorum"
Tüm bu Yerel Eşitlik Eylem Planlarının, stratejik planlamaların her bir aşamasının hayata geçmesi ve başarıyla uygulanabilmesi için, CHP`li olan 14 büyükşehir belediyesinde ve 21 il belediyesinde toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bütçeleme yapmak şarttır. Çünkü ülkemizde yaşanan gelir adaletsizliği, sınıflar arası gelir dengesizlikleri en çok yerelde yaşayan kadınları etkiliyor. Belediyeler, eşitlik vizyonlarına bütçe ayırmazlarsa, sokak ışıkları yanan güvenli sokaklar için bütçe ayırmazlarsa hedeflerine ulaşamazlar. Bu bütçeleri hazırlarken de katılımcı ve demokratik davranarak bütçe hazırlama ekiplerinde de yüzde 50 kadın temsilini sağlamak o bütçenin inandırıcılığını ortaya koyar ve doğru harcanacağını bize anlatır. Belediyelerimizin, kendi imkanları doğrultusunda, özellikle kız çocukları ve kadınlar için verebileceği sağlık hizmetleri için, güvenilir gıdaya ulaşıma katkı konabilmeleri için, yerel kadın üreticilerin desteklenebilmesi için, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önlenmesine yönelik yerel mekanizmaların kurulması için, toplumsal cinsiyet eşitliği hassasiyeti olan bir bütçelemeye ihtiyacı vardır. Bugüne kadar, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçelemeyi gerçekleştiren tüm belediyelerimize teşekkür ediyorum. Bu bütçeleme çalışmasını henüz başlatmamış belediyelerimize, buradan başlatmaları noktasında çağrıda bulunuyorum.
Eşitlik mücadelemiz uzun ama sizlerle birlikte kararlı bir mücadeleyi hep birlikte sürdüreceğimize inanıyorum. Kentlerinizdeki her bir kadın huzurla yaşasın, çocukların yüzü gülsün diye bugüne kadar verdiğiniz her bir emek için bir kadın, bir doktor ve bir anne olarak şükranlarımı sunuyorum. Bundan sonra da, eşitlik temelinde kurulu ve bunun gereklerini yerine getiren, katılımcı, çocukları, kadınları, engellileri ve toplumun dezavantajlı kesimlerini önceleyen, huzurlu, mutlu ve güven dolu şehirleri kadınlar olarak bizler eşitlikçi erkeklerle birlikte inşa edeceğiz diyor, hepinize saygılar sunuyorum."
Çalıştay, program yuvarlak masa çalışmalarıyla devam edecek. Toplumsal cinsiyet temelli sorunların tespit edilmesi, sosyal politikaların uygulanmasına dair sorunların belirlenmesi, kültür politikalarının uygulanmasına dair sorunların tespit edilmesi, raporlanması ve giderilmesi konuları ele alınacak. Ayrıca kadını güçlendirici çalışmaların uygulanması, kadınlara yönelik destek ve hizmetler, kadın, sosyal ve kültür politikalarında yenilikçi yaklaşımlar, belediyelerin kadın, sosyal ve kültür bağlamında kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesi gibi konu başlıkları da çalıştayda masaya yatırılacak. Çalıştay yuvarlak masa çalışmalarının sonuç sunumu ve çalıştayın sonuç bildirgesi sunumuyla sona erecek.