HABER: Batuhan DÜKEL - KAMERA: Yasin KABADAYI
(ANKARA)- 12 ayrı basın meslek örgütünün çalışmaları ile hazırlanan "Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu" Türkiye Gazeteciler Cemiyeti`nin ev sahipliğinde yapılan resepsiyon ile kamuoyuna sunuldu.
Nisan ve Eylül aylarında yapılan Medya Konferansları ve çalıştaylarda, Medya Dayanışma Grubu üyesi on iki meslek örgütünün ve akademisyenlerin çalışmalarının sonucu olan "Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu", Türkiye Gazeteciler Cemiyeti`nin ev sahipliğindeki resepsiyonda dün kamuoyuna sunuldu. Resepsiyona birçok gazeteci, akademisyen ve gazeteci adayı olan İletişim Fakültesi öğrencileri katıldı. Deklarasyonda, "İfade ve Medya Özgürlüğü", "Dijitalleşme ve Fikri Haklar" ve "Çalışma Yaşamı" başlıklarında gazetecilerin sorunlarına çözüm önerileri getiriyor. Deklarasyonda yer alan gazetecinin haber kaynağını açıklama durumuna ilişkin maddede, "Basın Kanunu`ndaki gazetecinin haber kaynağını açıklamama hakkı ile ilgili hükme, `konusu suç oluştursa dahi` ibaresi eklenerek genişletilmeli ve güncellenmelidir" ifadeleri yer aldı.
"Basın kartları meslek örgütleri tarafından verilmeli"
Bir diğer dikkat çekici olan, gazetecilerin istifa etmesi durumunda kıdem tazminatı almasını öngören maddede, "Gazetecilerin çalışma koşulları güvence altına alınmalı, yıpranma hakları genişletilerek yeniden düzenlenmeli, gazetecinin mesleki sebeplerle haklı fesih hakkı uygulanır hale getirilmeli ve istifa halinde de kıdem tazminatı alınabilmelidir" ifadelerine yer verildi. Deklarasyonda, İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartları hakkında yasal düzenleme getirilerek basın kartlarının gazetecilik meslek örgütleri tarafından verilmesi gerektiği önerildi. Deklarasyonda, RTÜK`ün siyasi partilerin seçtiği isimlerden oluşan siyasi bir kurul olmaktan çıkarılması gerektiği belirtilerek, "RTÜK, yargı işlevi gören ve cezalandıran bir kurul olmak yerine koordinasyonu esas alan bir uzmanlık kurulu haline getirilmelidir" ifadeleri kullanıldı.
"Dijital ortamda içerik hırsızlığının yaygınlaşması önlenmeli"
Dijital Telif Yasası çıkartılması gerektiği belirtilen deklarasyonda, "Gazetecilik ürünlerinin alenileştikten sonra sadece kaynak gösterilerek bütün halinde alıntılanması engellenmeli, böylece dijital ortamda içerik hırsızlığının yaygınlaşması önlenmelidir. Dijital Telif Kanunu`nun sektördeki mevcut eşitsizlikleri artırmadan, farklı ölçeklerde, kamu yararı odaklı evrensel etik ilkeler çerçevesinde üretim yapan haber merkezlerinin kaynak sorununa çözüm olacak şekilde tasarlanması elzemdir" saptamasında bulunuldu. Deklarasyonda, "Serbest çalışan ve dijital mecralarda gazetecilik yapanlarla ilgili ekonomik ve mesleki düzenlemeler getirilmeli, gazetecilik gelirleri vergi dışı bırakılmalıdır. Gazetecilik sendikaları, medya kuruluşları ile görüşerek serbest gazetecilerin ürünlerine ödenecek ücretlerin asgari tarifesini belirlemeli, bu tarifeyi her yıl yenilemelidir. Kamu, anılan ücret tarifesinin uygulanmasını takip etmelidir" ifadeleri kullanıldı.
"12 meslek örgütüne teşekkür"
Açılış konuşmasını yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı Nazmi Bilgin, 12 ayrı basın meslek örgütünün biraraya gelmesinin önemini vurgulayarak, "Bugün Gazeteciler Cemiyeti çatısı altında Medya Dayanışma Grubunun ortaklaşa çabalarıyla hazırlanan Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu`nun tanıtım etkinliği için biraraya geldik. Sizleri Gazeteciler Cemiyeti ve Medya Dayanışma Grubu adına saygıyla selamlıyorum. Medya Dayanışma Grubu ortaklaşa çalışmaların sonucu 2024 yılında 2 büyük konferans gerçekleştirdik. Bu konferansa paydaşlarımızın yanı sıra bilim adamları ve çok sayıda gazeteci de katıldı. Sizlere sunulacak bu deklarasyon bu çalışmaların eseridir. 12 ayrı meslek örgütüne, akademisyenlere ve tüm aktörlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum" ifadesini kullandı. Bilgin, şunları kaydetti:
``Düşüncelere pranga vurulmak istendiği bir dönemde her zamankinden fazla birlikteliğe ihtiyacımız var``
"12 örgütün bir araya gelerek böylesine uzun soluklu bir çalışma yapması deklarasyondan daha önemli. Hiç şüphesiz ki bir meslek örgütünün, bir sendikanın önemi üye sayısının fazlalığı veya malının mülkünün çok oluşuyla ilgili değildir. Bu ancak insan hakları, demokrasi, mesleğin gelişmesi ve bu ülkedeki sendikalaşma konusundaki çalışmalarıyla ancak paydaş olabilir. Bu konuda ne kadar hızlı koşmuşsa o kadar başarılı olmuştur. Bu eşit beraberlik bu sonucu doğurmuştur. Biz her zaman uzanan el olduk. Bize uzanan elleri hep sıkı sıkıya tuttuk. Umarım bundan sonra da bu dayanışmayı daha da geliştirerek, bu ülkenin çok ciddi sıkıntıları olduğu bir dönemde, özellikle basın sektöründe çok ciddi sıkıntılar yaşadığımız, insanların düşüncelerinden dolayı hapsedildiği adeta düşüncelere pranga vurulmak istendiği bir dönemde her zamankinden fazla birlikteliği ihtiyacımız var. Onun için bu deklerasyondan daha da önemli olan bu eşit beraberlik ve birlikte olan çalışmadır."
"Gelin birlikte güçlü olalım"
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, yaptığı konuşmada gazetecilerin örgütlenmesinin önemini belirterek şunları kaydetti:
"Kanunları değiştirebiliriz ancak gazetecileri örgütlemediğimizde sorunları çözemeyiz. Gazeteciler örgütlenmedikçe iktidarlar kanunları istedikleri gibi değiştirebilirler ve yapmaya devam ederler. Gazeteciler örgütlenmedikçe kolluk güçlerinin, hakim ve savcıların hoyratlığı sürer. Gazetecilerin bu kadar yokluk ve yoksulluk içerisinde mesleklerini layıkıyla yapmalarını beklemek haksızlık olur. Fakat meslektaşlarımızın da bu tabloyu değiştirmek için örgütlenmekten başka çareleri olmadığıni görmeleri gerekiyor. Gelin gazetecilik mesleğine örgütlenme fikrini yeniden aşılayalım. Gelin örgütlenmekten korkmayan bir meslek grubu oluşturalım. Gelin basın ve ifade özgürlüğü ile gazetecilerin özlük haklarını yeniden kazanalım. Gelin birlikte güçlü olalım."
"Gerçekten büyük bir başarı"
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici de deklarasyonun hazırlanış süreci hakkında bilgiler verirken, basın meslek örgütlerinin birleşmesinin önemini vurgulayarak, "Bu işe başlarken böyle bir metinle sonuçlandırabileceğimize emin değildik aslında. Uzun bir yol oldu ama sonunda böyle bir metin çıkardık ortaya. Biliyorsunuz biz gazeteciler aslında konuşmayı çok severiz. Biz paneller düzenliyoruz, konferanslar düzenliyoruz. Çok konuşuyoruz, kendi sorunlarımızı sürekli anlatıyoruz. Sonuçta bir şey kalmıyor, hepsi uçup gidiyor. Bu sefer öyle olmadı. Elinizde tuttuğunuz Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu bunun somut bir kanıtı. Ortaya bir metin koyduk. Bunu biz bir başımıza yapmadık. 12 gazetecilik meslek örgütü bir araya geldi ve onlar bunu ortaya çıkardılar. Gerçekten büyük bir başarı ama kolay olmadı" dedi. Bildirici, şunları kaydetti:
``Gazetecilik yapmamızı sağlayan oksijenimiz azaldı``
"Şunu özellikle söylemek durumdayım, ben 3-5 yıl öncesine kadar bu cemiyetin kapısından bile geçmiyordum. Çünkü Ankara`daki meslek örgütlerinin çoğu birbirinden ayrıydı, farklılıklar vardı, kimse yan yana gelmiyordu. Bizi bir araya getiren, ortaklaştıran başka gelişmeler oldu. Bizim bu ülkede gazetecilik yapmamızı sağlayan oksijenimiz azaldı. Biz baskılarla karşılaştık. Hapislerle, gözaltılarla, işten atılmalarla karşılaştık. Siyasi iktidar el koydu. Gazetelerimiz, televizyonlarımız holding patronlarının egemenliğine girdi. Biz örgütlerimizi, sendikalarımızı kaybettik. Bunun sonunda ne oldu? Biz kendi haklarımızı bile savunamaz hale geldik. Deriz ya ‘biz aslında kimsesizlerin kimsesiyiz` ama biz o hale geldik ki kendi haklarımızı savunamaz hale geldik. Kendi hakkını savunamayan kimin hakkını savunabilir ki? Bu noktada siyasi görüş farklılıklarının çok ciddi bir önemi kalmadı. Biz o zaman mesleki sorunlarımız paydasında, hak ve özgürlükler paydasında bir araya gelmek zorundaydık ve geldik. Bazı arkadaşlar ‘neden deklerasyon dediniz bildirge demediniz?` diye soruyor. İddialı olduğumuz için deklerasyon dedik. Bunun anlaşılmasını istiyorum. Biz çok iddialıyız çünkü bu ülkede 12 meslek örgütü bir araya geldi ve metin çıkardı. Metinde üç ayrı alanda yani hem çalışma yaşamı alanında, hem hak ve özgürlüklerimiz alanında, hem de telif hakları konusunda üç ayrı bölümde kendi sorunlarımızı ortaya koyduk ve bu sorunları ortaya koymakla kalmadık çözüm yollarını da anlattık."