Haber: TENZİLE AŞÇI Kamera: AKIN KÜÇÜKKURT
CHP Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, ANKA Haber Ajansı`na gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Geçtiğimiz haftalarda, Milli Eğitim Bakanlığı`nın belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılması, yeni kreş açmalarının engellenmesi için talimat vermesi konusuna değinen Nazlıaka, belediyelerin bünyesinde hizmet veren kreşlerin kadın istihdamına katkı sağladığını vurguladı.
Nazlıaka, şunları söyledi:
“İktidarın CHP`li belediyelerin vermiş olduğu iyi hizmetlerle derdi var. Belediyelerimizi engellemeye çalışmaktan vazgeçsinler. Kreş hizmeti bir haktır. Kreşler genel anlamda üç alanda hayata dokunuyor. Birincisi çocuklar, ikincisi kadınlar, üçüncüsü ekonomi. Çocuklarını kreşe bırakan anneler, hayatın içine katılabiliyor. İstihdama katılabiliyor. Aynı zamanda kreşler, kadınlar için bir istihdam merkezi gibi çalışıyor. Çünkü kreşlerde çalışanların önemli bir ağırlığını kadınlar oluşturuyor. Kreşlere evladını bırakan anneler hatta babalar, işine daha rahat konsantre olabiliyor daha verimli çalışıyor. Böylece ekonomiye de çok büyük bir katkısı oluyor. Bugün Türkiye`de her üç kadından sadece biri çalışma hayatının içerisinde. OECD ülkeleri içerisinde kadın işsizliğinde 1. sırada yer alıyoruz ne yazık ki. Dolayısıyla işsizlikle mücadelede bizim, her şeyden önce kadınların istihdama katılmasının önündeki engelleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. İktidar, bugün okullarda ücretsiz eğitim uygulamasını bile ne yazık ki çok görüyor yurttaşına. Dolayısıyla bu kreşler aynı zamanda çocukların sağlıklı gıdaya, çeşitli gıdaya erişimini de teminat altına alıyor.”
“Kadını geleneksel roller içerisine hapsetmek istiyor”
İktidarın söylem ve politikalarıyla kadını toplumsal hayattan soyutlamaya çalıştığına dikkat çeken Nazlıaka, şu ifadeleri kullandı:
“İktidarın bakış açısı, kadını eşit birey olarak gören bir anlayış değil. İktidar, kadını toplumun öznesi değil, nesnesi gibi görüyor. O yüzden de bakım yükünün kadınların omzunda olmasını istiyor. Kadını geleneksel roller içerisine hapsetmek istiyor. Kadın çocuğa baksın, yaşlıya baksın, evde engelli birey varsa ona baksın, ev içi işleri halletsin. Ama onun dışında hayatın içine katılsın diye bir derdi yok. Yani kadını hayatın içine katmayı arzu etmiyor. Kadınları bu sıkışmışlıktan kurtarmak, özgürleştirmek, hayatın içine katmak ve eşit birey olarak konumlandırmak da bizim parti politikalarımızın, temel anlayışımızın içinde yer alıyor. Ne yazık ki Erdoğan da eşitlikçi bir bakış açısı olmadığını kendi söylemlerinden de biliyoruz. O yüzden bizler eşitlik mücadelemizi her geçen gün büyüterek yolumuza devam ediyoruz. Şu anda 413 belediyemiz kanalıyla yürütülen yereldeki bu eşitlikçi politikalar, ilk seçimlerden sonra inanıyoruz ki ülke politikasına dönüşecek.”
“‘Evlenin` diye bir dayatmada bulunmadan önce dönüp ekonomiyi düzeltmesi gerekir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın “Gençler nedense evlenmiyor, boşanmalar artıyor. Kızlara erkek, erkeklere kız beğendiremiyoruz” sözlerini de ekonomi üzerinden eleştiren Nazlıaka, şöyle konuştu:
“Biz, bu ülkede yaşayan her yurttaşımızın kendi yaşam tercihlerini kendilerinin yapmasından yanayız. Biz, gençlerin evlilik kararına karışılmamasını savunuyoruz. Herkes kendisi için en doğru kararı verecektir. Ama günümüzde gençler evlenmek istemediği için değil, evlenmek için uygun ekonomi koşulları olmadığı için evlenemiyorlar. Dolayısıyla gençlere ‘Evlenin` diye bir dayatmada bulunmadan önce bu dayatmayı yapanların dönüp ekonomiyi düzeltmesi gerekir. Bugün yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olduğu bu düzenin ortadan kaldırılması gerektiğini anlaması gerekiyor. Gençlerimiz, evlenmek istediği halde evlenmeyle birlikte üstleneceği ekonomik sorumluluğun sonuçlarını yüklenemeyecek durumdayken, işsizlikle, yoksullukla, yoksunlukla yapayalnız bırakılmışken sorun evlenmek değil, sorun; yoksulluk, yoksulluk, işsizliktir. Dolayısıyla önce gençlerimizin geleceksizlik kaygısını ortadan kaldırsınlar. Onların işsizlik sorununu çözsünler. Çözemiyorlarsa da bir an önce artık iktidarı bize bıraksınlar. Biz, herkesin kendi yaşam tercihlerine göre yaşamasını istiyoruz. Dolayısıyla evlenmek, evlenmemek de bir yaşam tercihidir. Bu konuda gençlere karışmasınlar. Gölge etmesinler başka ihsan istemiyoruz.”