(ANKARA) - CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM Genel Kurulu`nda 14 maddesi kabul edilen Siber Güvenlik Kanun Teklifi`nin basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve demokratik hakları hedef aldığını belirtti. Cumhurbaşkanı tarafından atanacak bir yetkilinin mahkeme kararı olmaksızın ilgili kurum ve kuruluşları denetleyebileceğine dikkat çeken Sarıbal, "Bu düzenleme, hukukun üstünlüğünü tamamen ortadan kaldırarak süper diktatörlüğe geçişin aracı haline getiriliyor" dedi.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Meclis`te düzenlediği basın toplantısında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
TBMM Genel Kurulu`nda 14 maddesi kabul edilen Siber Güvenlik Kanunu Teklifi`ne tepki gösteren Sarıbal, teklifin basın özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve demokratik hakları hedef aldığını belirterek, Cumhurbaşkanı tarafından atanacak bir yetkilinin mahkeme kararı olmaksızın ilgili kurum ve kuruluşları denetleyebileceğine dikkat çekti. Sarıbal, "Bu düzenleme, hukukun üstünlüğünü tamamen ortadan kaldırarak süper diktatörlüğe geçişin aracı haline getiriliyor" değerlendirmesini yaptı.
"Enflasyon, 2018`de yüzde 20.30`ken, yüzde 39.05 oldu"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi`nin getirdiği merkeziyetçi yapının, ekonomik göstergelerde olumsuzluklara yol açtığını ve denetim mekanizmalarını etkisiz hale getirdiğini iddia eden Sarıbal, "Enflasyonun yükselmesi, alım gücünü ciddi şekilde düşürdü. Asgari ücret ve sabit gelirli kesimler için reel gelir kaybı yaşandı. Ekonomik kriz ve yüksek işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizliği derinleştirdi. Aradan geçen 7 yılda açlık sınırı 14 kat, yardıma muhtaç hane sayısı 2.5 kat arttı. 252 bin 348 çocuğun ailesi, çocuklarının en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma geldi. Enflasyon, 2018`de yüzde 20.30`ken, yüzde 39.05 oldu. Türkiye`de en büyük banknot olan 200 TL ilk kullanılmaya başlandığında 125 dolar veya 4,8 gram altın alınabiliyordu. Günümüzde sadece 5,9 dolar alınabiliyor" dedi.
"Kanun değişikliği sonrası 2025 yılı için Cumhurbaşkanı emekli aylığı yüzde 52,8 oranında artmış olacak"
Ücret, maaş ve aylıklara yapılan zamların önemli bir kısmının yılın ilk iki ayında eridiğini vurgulayan Sarıbal, "TÜİK enflasyonu yüzde 31 düşük göstererek milyonlarca memur ve emeklinin maaş zammını bilinçli olarak engelledi. Bir de dalga geçer gibi, emekliye bayram ikramiyesini bin liralık artışla 4 bin lira yaptılar. Emekli ikramiyesi asgari ücretin yüzde 18`ine gerilerken, Meclis`e sunulan teklifle Cumhurbaşkanı`nın maaşı TBMM Başkanı`nın maaşının yüzde 5 fazlasına endekslendi. Cumhurbaşkanı ödeneği 2025 bütçesinde toplam 2 milyon 856 milyon lira, 12 ay boyunca aylık 238 bin lira olarak belirlendi. Buna göre Cumhurbaşkanı maaşının yüzde 40`ı üzerinden hesaplanan emekli aylığı 95 bin 200 lira olurken kanun teklifinde yer alan maddeye göre Cumhurbaşkanının emekli maaşı 142 bin 456 liraya çıkacak. Kanun değişikliği sonrası 2025 yılı için Cumhurbaşkanı emekli aylığı yüzde 52,8 oranında artmış olacak" ifadelerini kullandı.
"Gazi Katliamı, devletin başrol üstlendiği böyle bir katliamdır"
CHP`li Sarıbal, açıklamada 12 Mart Gazi Katliamı`nın 30. yılında katledilenleri andı, "İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçun, adaletin terazisinde tartılması gerekirken, iktidarın terazisinde ölçüldüğünü görüyoruz. Gazi Davası, tıpkı Sivas, Çorum ve Maraş Davaları gibi katliamı aklayan ve mağdurları suçlayan ve cezalandıran sürece dönüştü. Katliamlarda cezasızılık ilkesi bu toprakların asırladır değişmeyen zihniyetidir. Gazi inkar, imha ve devlet eliyle hukuk dışı yapılanmaların cinayeti ve katliamının en belirgin örneğidir. Gazi Katliamı, devletin başrol üstlendiği böyle bir katliamdır. Hedefinde Madımak`ta eksik kaldığı düşünülen Alevi katliamının devamı vardı. Sadece Alevi toplumunun değil, tüm toplumsal kesimlerin aslında vicdanı bu ülkede rahat değil. Toplum, devletin katliamlarla yüzleşmesini ve tüm sorumluların açığa çıkarmasını bekliyor. Ve hukuksuzluk bir kez normalleşirse, çürüme her yere yayılır" diye konuştu.
"Türkiye, Suriye`de yaşanan katliamın durdurulması için Meclis nezdinde aktif rol almalıdır"
Sarıbal, Suriye`de uluslararası hukukun açıkça tanımladığı bir insanlık suçunun işlendiğini belirterek, "Türkiye, Suriye`de yaşananlara mezhepçilik çerçevesinden değil, insanlık ve vicdan penceresinden bakıp, katliamın durdurulması için Meclis nezdinde aktif rol almalıdır" ifadelerini kullandı.