Son zamanlarda gündemi oldukça meşgul eden, AKP’den kopuşların sonucu olarak görülen “yeni parti” acaba yeni, taze bir ittifakın habercisi midir?
Son yerel seçimlerinden de anlaşılacağı üzere iktidar partisi ciddi bir çözülme sürecine girmiş durumda ve görülüyor ki “Cumhur İttifakı” S.O.S vermekte! MHP’nin sıradanlaşan-dejenere olmuş söylemlerinin toplum içerisinde antipati oluşturarak, inandırıcılığını kaybetmesi ittifakın MHP kanadındaki damarları kangren etmiş durumda.
AKP ‘nin kurulma aşamasındaki önemli isimlerin partiyle tatlı-sert restleşmeleri 2023 hedefinin farklı bir stratejisi olma olasılığı konusunda oldukça yüksek. Çünkü mevcut ittifak artık kısır döngüde ve AKP’nin bundan sonra ancak kendi içerisinden çıkaracağı “butik” bir parti ile yola devam etmesi hem güven açısından hem de kontrol edilebilirlik açısından daha uygun gözükmektedir.
Kurulması olası olan yeni partinin toplum içinde yarattığı öngörü ise, AKP’yi dikey bir biçimde bölmesinden yana olsa da, muhafazakar sağ partilerin temelinde hem sistematik hem de stratejik olarak birbirlerini yok etme ideası çok fazla görülmemektedir.
Bir dipnot olarak unutulmaması gereken örnek ise; AKP’nin kendi canavarını yaratmaktaki muazzam kabiliyeti siyasi sonuçlar açısından farklı ihtimalleri de göz önünde bulundurmamız gerektiğini kulağımıza fısıldıyor.
Mevcut düzende olası bir ittifak ayrımında ise; MHP; “Eski dosttan, düşman olmaz.” mantığı çerçevesinde önce İYİ Parti’ye daha sonra Saadet Partisi’ne ittifak için göz kırpmaya başlayacaktır. Lakin bu süreçte MHP’nin ciddi bir oy kaybına ve içeriden önemli isimlerin de partiden ayrılmasına şahit olacağımızı düşünüyorum.
AKP’nin “pilot” partisi konumunda olma ihtimali yüksek olan, yeni partinin stratejik hamleleri daha kurulmadan az-çok kendisini belli etmeye başladı. Bülent Arınç’ın ani bir kararla “Saray” görevlendirilmesi, herhangi bir kan kaybını önlemek ya da kendisini kontrol altında tutmak için değil, yeni oluşumun “Saraydaki Genel Başkanı” görevini yerine getirmek için hazırlandığı da ihtimaller arasında. Ki Arınç’ın Ali Babacan için verdiği medya demeçleri “iyi polis-kötü polis” ikileminin bir parçası olarak izlenmektedir.
Tabloya genel olarak baktığımızda ise, yeni partide bir araya gelmesi muhtemel isimler, kendi bölgelerinde oldukça güçlü ve hatırı sayılır bloklara sahipler. Bu etkene son yerel seçimlerde fazlasıyla şahit olduk. Lakin kendi safından dağılan blok’u toparlayıp genele taşımak için AKP’nin yeni bir ittifak ortağından başka çaresi de kalmamış gibi görünüyor. Diğer bir yandan kesin gözüyle bakabileceğimiz başka bir unsur ise; olası yeni parti ise, 2002’de Sol fraksiyonun doğurduğu “Yeni Türkiye Partisi” gibi parlamadan sönecek bir oluşum olmayacağı yönünde. Çünkü yazımın başında da dediğim gibi muhafazakar-sağ partilerde işleyişler, Sol kökenli hareketlerden daha farklı bir şekilde yürümektedir. “Biat” temelli ideolojiler “Vatan-Bayrak-Vatanseverlik vb.” unsurları ile birleştirildiğinde coğrafyanın genelinde kabul görülür bir etki yaratmaktadır.
Bu süreçte bir çok ihtimali, stratejiyi, varsayımı düşünebiliriz lakin mevcut ve olası ittifakı iktidar penceresinden düşündüğümüzde ise; emekliliği gelmiş bir patronun koltuğunu “kendi çocuğuna mı, yoksa komşunun çocuğuna mı bırakacağı?” sorusunu da sormadan geçmemek lazım!