KORONAVİRÜS İLE İLGİLİ YENİ ÖĞRENDİKLERİM
  Kaygı, bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve depresyonu tetkikler. O nedenle, koronavirüs ile ilgili olarak kaygı duymak yerine önlem almamız gerekir.
  Yazımı -kaygı ve korkunun etkisini anlatan- bir fıkra ile sürdürmek istiyorum.
  Tüccarın biri bir gün yolda Veba'yla karşılaşır. Endişeyle Veba'ya bakar ve "Nereye gidiyorsun?" diye sorar. Veba, "Bağdat'a" diye yanıtlar. Tüccar “Kaç kişinin canını alacaksın?” diye sorar. Veba, “Çok değil, sadece 5 bin kişi” der. Aradan zaman geçer ve Tüccar yolda yine Veba'yı görür. Fakat duymuştur ki Bağdat'ta vebadan dolayı 60 bin kişi ölmüştür. “Bana 5 bin kişiyi öldüreceğini söylemiştin. Oysa sen 60 bin cana kıymışsın” diye hiddetlenir Veba'ya. Veba ise gayet sakin ve kendinden emin, “Ben 5 bin kişi öldürdüm. Geriye kalanlar korkudan öldü” der (Fıkrayı, Karakoyunlu Yörükleri sayfasında paylaşan sevgili kardeşim Emine Bulut'a teşekkür ederim) 
  Korkularınızı azaltmak için bugün edindiğim bir bilgi de sizinle paylaşmak istiyorum. Dünya'daki, son durum; Koronovirüsten ölenlerin sayısı 56 bin, iyileşenlerin sayısı 226 bin.
  Bu sonuca bakarak bir genelleme yaparsak, tedavi gören 5 hastadan; 4 kişi iyi olurken 1 kişi ölüyor. Koronavirüse yakalanmamak için gerekli önlemleri alırsak çok karamsar olmanın gereği yok yani.
  Sosyal medyada paylaşılan ve Prof. Dr. Derya Unutmaz'ın yazdığı bir metne göre; Çin'de Koronavirüs ölümlerinin %80'i, Amerika'da ölenlerin de %85'i sigara içenlerden ve iyileşen hastaların %90'ı sigara içmeyenlermiş. Sigara içenlerde korona virüsünün hasarı normal bir insana göre 15 kat daha fazlaymış.
  Sigarayı, bugün bıraksanız bile çok faydası olacakmış. O nedenle sigara içenlerin sigarayı, acil olarak bırakmaları gerekiyormuş. Yoksa yapılan yoğun bakım ve diğer tedavilerin fazla bir etkisi olmuyormuş."
  Ağız, burun ve göz yoluyla daha kolay bulaşan Koronavirüse karşı, başta ellerimizi temiz tutma olmak üzere gerekli önlemleri aldığınızda, bu virüsten -ona yaşayabileceği ortam bırakmadığınız için- fazla korkmayın bence.
  Ağzını, burnunu ve gözünü koruyorsan -özellikle- elini temiz tutuyorsan, sosyal mesafeye de özen gösteriyorsan Koronavirüsten fazla korkmana gerek yok yani.
  Çinli bir uzmana göre; sıcak su buharında durmanın da koronavirüsü yok etmede epey etkisi oluyormuş. Koronavirüsün "Sıcak ve nemli ortamda yaşamadığı" söylendiği için bana çok mantıklı gelen bu bilgiyi de sizinle paylaşmadan edemedim.
  Koronavirüsün ilk çıktığı ülke olan Çin, krizi atlattı ama aradan geçen sürede önlem almayan veya alamayan ülkeler hala risk altında. Asıl üzerinde düşünülmesi gereken bu bence.
  19 Mart'ta "Bankalar yarım gün hizmet versin veya tatil edilsin. Orada çalışkanların yaşamı, risk altında değil mi? " diye yazmıştım. 5 gün sonra yaşama geçirildi.
  Buna bakarak ben "Demek ki ben, sorumluluk makamında bulunanlardan bir adım öndeyim" diyerek, ukalalık yapabilirim değil mi?
  Bu ukalalık hakkımı da arkama alarak "Bir an önce sokağa çıkma yasağı uygulanmalı ve vatandaşların yemek ihtiyacı -uzmanların önerileri doğrultusunda- belediyeler tarafından karşılanmalı" diyorum.
  Başka bir tespitimi de -bir banka şubesinin ölen güvenlik görevlisi aklıma gelince- "Koronovirüsten etkilenme olasılığı en yüksek olanlar, kamu kurumlarının güvenlik görevlileridir" diye özetleyebilirim.
  En çok etkilenen başka bir meslek grubu da, -genellikle gelenlerin telefonuyla işlem yapmak zorıunda kalan ve virüs taşımaya en elverişli cihaz olan cep telefonunu kullanan- müşteri temsilcileridir.
  Biraz da, koronavirse karşı alınan önlemlere değinmek istiyorum.
  65 Yaşını doldurmuş olanların, sokağa çıkmasını önlemek ve büyükşehirlere giriş çıkışların denetlenmesi, koronavirüse karşı alınan önemli önlemlerdir ama bana göre yetersizdir. O nedenle, bir an önce  "sokağa çıkmayın" yerine "sokağa çıkmak yasak" uygulamasına geçilmelidir.
  Özellikle alışveriş yapılan yerlede maske takmak zorunluysa her eve, o evde yaşayan insan sayısı kadar -TSE belgeli- maske, devlet tarafindan ücretsiz verilmelidir. Sosyal devlet, vatandaşın; eğitim, sağlık ve güvenliğini sağlamak zorundadır çünkü.
  Ayrıca Koronavirüsün, toprakla uğraşanlar için ne kadar riskli olduğu, doğru bilgi sahibi olanlar tarafından bir an önce açıklanmalıdır. Tarım alanları, ekim dikim için bekliyor çünkü.
  Koronavirüs nedeniyle vatandaşlara yapılacak yardım ve yardım kampanyalarına da, bir kaç cümleyle değinmek istiyorum.
  Ülkemizde en kolay olan şey, toplumsal yaraları sarmak için yardım toplamak ve para bulmaktır. Yardıma muhtaç olan vatandaslar bile yardıma koşar çünkü.
  O nedenle,belediyelere yapılan yardımlar ile cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine yapılan yardımları karşı karşıya getiren bir izlenim yaratan söylemleri, anlamakta zorlanıyorum.
  Yazımı, çok tehlikeli bir bir virüs ile savaştığımız bir süreçte, "selden kütük kapmak" mantığıyla siyasi rant peşinde koşanları kınayarak ve dostlarını, "eften püften" nedenlerle incitenleri "Koronavirüs umutlarımızı KIRIP dökerken dostlarımızın kalbini KIRMAMAK gerek bence. Her görüşmemiz, son görüşme olabilir çünkü" diye uyararak bitirmek istiyorum.
  Kalın sağlıcakla.