Türkiyede dünyaya gelmek, başlı başına bir problem. Aileniz, sosyal ve kültürel yapınız ne olursa olsun, çevre faktörlerinden etkilenmeden büyümeniz ve yaşamanız oldukça zor.
En temel sorunların başında; çocuk isteme ve çocuk yapma fikri yatıyor. Ne yazık ki; çocuk yapmak, olması gerektiği için ya da güç kazanmak için yapılan bir eylem. Doğduktan sonrası, büyüme evresi, ergenliği, sorunları hiç önemsenmeyen bir eylem üstelik. Milletçe önemsemediğimiz bir konu olunca; doktorların da istismar edilen çocukların herhangi bir şekilde pisikolojilerinin yara almadığını düşünmesi, olağan görülebiliyor. Dizlerindeki yaraların, yüreğindekilerden daha çok acıdığı düşünülebiliniyor.
İnsani olarak gelişimini; ruhen ve beynen tamamlayamayan varlıklar da, çocuklarımıza dokunup, onları incitirken; yine aynı umursamazlık ve pişkinlik sebebiyle eylemlerini meşrulaştıtabiliyorlar. Üstelik; yıllarca, aylarca istismar edebiliyorlar. Aynı vijdan rahatlığıyla. Pervasızca!
Onlarcası, yüzlercesi arasından seçemediğim, o kadar çok istismar olayı yaşandı ki, bu topraklarda… O kadar yüreksiz, o kadar kirli, o kadar iğrençtiler ki; o güzelim çocuklara dokunurken.
Ensardaki çocuklar…. Çocuk gelinler… Ensest ilişkiye maruz bırakılanlar…. Aylarca, yıllarca tehtitle istismar edilenler… Babalar, ağabeyler, imamlar, öğretmenler, bakkal amcalar, … Kimler… Kimler…
Konuştukça, duydukça vijdanımız dayanmıyor ya hani? Sessiz kaldıkça; çığlıklar bitmiyor. Üstünü örttükçe; azalmıyor. Duymazdan geldikçe; yaralar kapanmıyor. Bilin istedim! Bir çocuğun çıkaramadığı ses olmak zorundayız! .Çocuklarımızı korumak zorundayız! Yaralarını sarmak, onlara iyi bir dünya sunmak zorundayız!Yapmamız gereken tek şey; insan olduğumuzu hatırlamak.
ÇOCUK BEDENİME DOKUNMA!!!!