Yüce Türk milleti tarihinde yaşadığın en çetrefilli günlerden birini yaşıyorsun. Türkiye dünyanın özeti ve Türkiye başlı başına bir kıtadır demiştim. İşte o nedenle emperyalizm etrafımızda dönüp durmaktadır. Kan tutmuş gibi gidip gelmektedir. Dünyada entrikalarıyla her millete hükmeden Amerika ve emperyalist ülkeler işgal için geldikleri Türk topraklarından yenilerek gitmişlerdir. Daha sonra her türlü destek verdikleri Yunanlıları bir kere daha Türkiye’yi işgale sürmüşlerdir. Sonuçta Mustafa Kemal Atatürk Önderliğinde Türk milleti bir Ulusal Kurtuluş Savaşı vererek bağımsız Türkiye Cumhuriyetini Kurmuştur.

Amerika ve batı yeni kurulan Bağımsız Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyetinin varlığından rahatsızlık duymaya başlamıştır. Çeşitli entrikalarla sanal düşman algılarıyla Türkiye 1952 yılında Adnan Menderesin Başbakan Fuat Köprülünün Dış İşleri Bakanı olduğu dönemde Nato’ya resmen üye olmuştur. Bu Nato üyeliğinin ardından tam bağımsız Türkiye Nato’nun emir ve komutası altında ulusal çıkarlarımız dışına çıkarılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi 9 Eylül 1923 Tarihinde kurulmuş ve cumhuriyet ve devrimler bu parti öncülüğünde bir nakkaş gibi örülerek uygar ve çağdaş dünyadaki yerini almıştır. Günümüzde ipe sapa gelmez yalan ve iftiralarla halkın ilgisini azaltacak algı operasyonları sürdürülmektedir. Ancak Yüce Türk milleti bu algıyı fark edecek bu emperyalist oyunu bozacaktır.

Amerikan emperyalizmi ve Avrupa kapitalizmi Ortaçağ zihniyetinin barbalığıyla Avrupa’dan topladıkları maceraperest serserilerden oluşan büyük bir kalabalıkla 1. Haçlı ordusu doğu Asya ve Türk topraklarına saldırarak işgal etmişlerdir. İki yüz yıl süren haçlı saldırılarında yüz binlerce insan ölmüştür. Ancak Avrupa haçlı seferleriyle Asya ve Türk topraklarını işgal etmeyi düşünürken Türklerin Avrupa’ya girmelerini ve yüzlerce yıl Avrupa topraklarına egemen olacaklarını düşünememişlerdi. Haçlı seferleri dokuzuncu haçlı seferi ve onuncu haçlı seferiyle devam etmektedir. Dokuzuncu haçlı seferi Çanakkale Savaşıyla başlamış ancak Ulusal Kurtuluş Savaşıyla sonuçlanmıştır. Onuncu haçlı seferini merak ediyorsunuz. Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika seferleriyle onuncu haçlı seferleri başlatılmış On Beş Temmuz 2016 da Türk Ordusunun içerisine eş başkan tarafından özenle yerleştirilen Amerikan askerlerinin darbe girişimi Atatürk’ün askerlerinin karşı duruşuyla başarısızlıkla son bulmuştur.

Amerikan emperyalizmi ve Avrupa kapitalizmi karşısında tam bağımsız, kendi kendisine yeten, uygar, çağdaş, üreten, teknolojiyi kullanabilen, bilimi kendisine rehber etmiş sorgulayan laik ve sosyal bir hukuk devletini istemeyecektir. Böyle bir devlet emperyalizmin çıkarlarına ters düşmektedir. Onun için emperyalizm sivil toplum örgütlerini, dernekleri, birlikleri, sendikaları ve siyasi partileri kullanarak, onların içine sızmışlardır. Bu sızıntılar deşifre olduktan sonra alınmak istenen tedbirler mevcut iktidarlar tarafından tepkiyle karşılanmış tedbirlere karşı şerh konmuştur. Oluşturulan algı sonucunda Türk milletinin bütün kazanımları, ulusal değerleri, en önemlisi ordusu, yargısı, eğitimi ve kültürü çağ dışı bir saldırıya uğramıştır. Kısacası Türk milleti bilerek ve isteyerek emperyalizmin hedefi haline getirilmiştir. On beş Temmuz emperyalist darbesi başarısız olduktan sonrada taraflar taraf değiştirmiştir. Ancak algı operasyonları farklı bir boyutta devam etmektedir.

Statik devlet yönetimleri Türk milletine uygun bir yöntem değildir. Dinamik yönetimler milletin varlığını ve kültürünü devam ettirebilir. Geçmişe takılmak ve onu tekrar yaşamaya çalışmak durağanlık bile değildir. Geçmişten ders alarak yürütülen iveğen bir devrimci tutum her zaman yeniliklerin kapısını açacaktır. Yeniden Osmanlıyı, Selçukluyu, Göktürkleri yaşayamazsınız. Değişen dünyada yerini almış Laik Demokratik çağdaş ve sosyal bir hukuk devletimiz güneş gibi geri kalmış halklara ışık tutmaktaydı. Model olarak seçilen bu Atatürk Türkiye’si hem dış güçlerin hem de gerici, yobaz, dogma düşüncelerin saldırılarıyla karanlığa sürüklenmek istenmektedir. Aydınlanmanın ışığından korkan yarasalar emperyalizmle iş birliği yaparak Türk milletinin bu kazanımını yok etmeye çalışmaktadır.

Türk milleti Arap kültürünü din sanmaktan kurtulmalıdır. Tarihte en büyük Türk soykırımı yapan Arapları savunmaktan vazgeçmelidir. Bu algı dış dünyada Türk milletini hımbıl, miskin, gerici ve yobaz bir millet olarak tanıtlamaktadır. Tarihte kurduğu devletlerin neredeyse tamamı laik olan bir milletin günümüz dünyasında rehberi ne metafizik felsefeye dayalı dogma düşünce ne de Arap yaşam biçimini din sanan yaşam biçimi olamaz. Türk milleti Hunlardan, Göktürklerden, kısmen Selçuklulardan devam ede gelen laik yaşam biçimini günümüz dünyasına uyarlayan eşitlikçi, sosyal bir hukuk devleti çerçevesinde yaşayacaktır. Zaten halkının neredeyse tamamı Oğuz Türklerinden oluşan Türk milleti başka bir yönetimi kabul etmeyecektir. Tarih böyle yazmaktadır, gelecek böyle olacaktır. Türk milletinin lideri Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun aydınlanmacı fikirleri bizi içinde bulunduğumuz her türlü zorluktan kurtaracaktır. Bizim emperyalizmin sahte liderlerine ihtiyacımız yoktur. Yüce Türk milleti kimin dost kimin düşman olduğunu anladığında değil kendi yurdu dünya bile huzura kavuşacaktı.