Aile arabuluculuğu ile boşanma ve kadına karşı şiddetin ‘özel alan’ kabul edilerek, devletin sorumluluk alanı dışına çıkartılmaya çalışıldığına vurgu yapan Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, zorunlu aile arabuluculuk sisteminin, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirterek, “Sözleşmeye göre, şiddet söz konusu olduğunda arabuluculuğun zorunlu olması yasak. Bu uygulama, devletin yargı erkini özelleştirmesi ve yargı gücünü devretmesi anlamını doğurur. Devleti devlet yapan ana erklerden birinden vazgeçilmiş sayılır. Özellikle çözüm sürecinin gizli olması nedeniyle, başta şiddet mağduru kadınların aleyhine sonuçlar doğurabilecek olup, kabulü mümkün değildir. Boşanma davalarına getirilmesi gündeme gelen aile arabuluculuğu sistemine ilişkin yapılan açıklamalarda, ‘Şiddet varsa arabuluculuk olmayacak. Kadına şiddet muaf tutulacak’ denilmektedir ve şiddet türü yalnızca fiziksel ve cinsel şiddet olarak sınırlandırılıyor. Oysa Türkiye’de kadınlar, boşanma kararı aldıklarında pek çok farklı şiddet türüyle de karşı karşıya kalıyor. Kadınlar boşanmalarda sadece fiziksel değil, psikolojik veya ekonomik şiddetle de karşı karşıya kalmaktadır. Aile arabuluculuğu, fiziksel şiddet dışında kalan şiddet türlerini görünmez kılıyor” şeklinde konuştu.
“KOL KIRILIR YEN İÇİNDE KALIR MİSALİ BİR UYGULAMA”
Aile arabuluculuğu ile boşanma ve kadına karşı şiddetin ‘özel alan’ kabul edilerek, devletin sorumluluk alanı dışına çıkartılmaya çalışıldığına vurgu yapan Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Bu uygulama, kadınların her koşulda evliliklerini sürdürmeye zorlanacakları bir yasal sürecin yapılacağı endişesini doğuruyor. Devlet, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ misali bir uygulama ile boşanmaları engellemek yerine, aile yapısını ve kadını güçlendirmek için mücadele etmelidir. Aile arabuluculuğu sistemi, kadınların adalete erişmesindeki sorunlara çözüm olmak yerine, bir engel daha olacaktır. Kadınlar zaten adalete erişimde cinsiyetlerinden kaynaklı ayrımcılık ve eşitsizlik nedeniyle ciddi engellerle karşılaşıyor. Bu uygulama, kadına yönelik şiddetin önünü daha da açacak ve şiddeti daha da artıracaktır. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmelidir” ifadesini kullandı.