Bir ulusun belli dönemlerde çok acil olarak belli şeylere ihtiyacı vardır. Devletler varlıklarını devam ettirmek için o ihtiyacı bir şekilde karşılamak durumunda kalmışlardır. Türkiye’nin bu günkü acil ihtiyacı bilinçli yurttaşlıktır. Bilişim çağında hala insanların feodal yaşam biçimiyle, töre gibi çağdışı yöntemlerle uğraşmaları Türkiye’nin imajını hem içerde hem de dışarıda kötü yönde etkilemektedir. İnsanlar eğitimle ilerici ve çağdaş bir yapıya kavuştuğu gibi, dogma ve metafizik eğitimle durağan olabilmekte hatta gerileyebilmektedir. Bu durumun sorumluları o toplumun öncüleridir. Eğer toplumun öncüleri toplumu yanlış yönde kültürlerse o toplumun ileri gitme olasılığı yok olur. Bunu kendi kişisel çıkarlarıyla da bağdaştırırlarsa işte o zaman o toplum için kıyım ortamı doğmuş demektir.
Türk ulusunun bilinçli öncülere ihtiyacı vardır. Toplum içinde bu öncüler mevcuttur. Bunların belli zamanlarda kendini açığa çıkarmaları yetmemektedir. Toplum da bu öncülere destek olmak durumundadır. Sancılı durum buradadır. Erk’i elinde bulunduranlar bu durumdan hoşlanmamaktadır. Kendi yetkinliklerinin sona ermesinden korkmaktadırlar. Bu nedenle de oluşturdukları sistemle her türlü halk ve öncü kucaklaşmalarının önünü tıkamaktadırlar. Bütün bunları da yasal yolları kullanarak yapmaktadırlar. Demokrasi kavramını olumsuz yönde sonuna kadar kullanarak toplum iletişiminin önü kesilmektedir. Yurttaşlık kavramı yerine bölgecilik, aşiretçilik, ırkçılık, mezhepçilik, dervişlik, seyitlik, en tehlikeli ve çağdışı olanı ise ümmetçilik gibi geçersiz yaşam biçimleri dayatılmaktadır.
Bilinçli yurttaşın yaşam ortamı ancak sosyal devlet ilkelerini uygulamakla sağlanabilir. Sosyal devlet yurttaşlar arasında ayrım gözetmeyeceğinden insanların kendilerini güvende hissedecekleri başka bir sisteme yönelmeyecektir. Türkiye’de cumhuriyet kuralları yurdun her yerinde uygulama alanı bulamamıştır. Bu nedenle de yurttaşlar ağaların, tarikatların, aşiret kanunlarının, törenin kurbanı olmuşlardır. İşte bu bölgelerde bilinçli yurttaş yerine marabalar, ya da tarikat kulları durumundaki yurttaşlarımızın sosyal devletin şefkatine ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Bunun sağlanamadığı durumlarda gericilik ve bölücülük dış güçlerinde katkılarıyla önü alınamaz bir sonuca doğru gidecektir. Bir kısım George Soros kaynaklı Demokratik kitle örgütleri, partiler bu durumu insan hakları ver demokratikleşme sloganlarıyla istismar edecektir. Yurttaşlarımızı emperyalist emellere kanalize edecektir.
Bilinçli yurttaş yaşadığı yurdu bayındırlaştırmak isteyen, herkesi kucaklayan, insanlar arasında din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmayan, yurdunu, ulusunu, değerlerini koruyan insan demektir. Bilinçli yurttaş özgürlüğün farkında olan, çağdaşlığı yaşayan, insandır. Dostunu düşmanını bilendir, geleceği görendir, insana değer verendir, emperyalizmin ya da kapitalizmin oyununa gelmeyen insandır. Özverilidir, ilkelidir, disiplinlidir, devrimcidir, idealisttir, barış ve sevgiden yanadır. Bilinçli yurttaş emperyalizme ve onun taleplerine karşı devrimci bir duruş sergileyen insandır.
Yurttaşlarımızın bilinçli olarak bir kısım insanların ihtirasları uğruna feda edilmelerinin önüne geçilmelidir. Çünkü bilinçli insan kendini kullandırmaz. Bilincini tarihten gelen sağlam kültür yapısıyla çağa göre uyarlayarak bir demokratik yaşam biçimi olarak algılar ve yaşar. Kişi İhtirasları belli fikirleri ortaya çıkarmıştır; bu fikirlerin demokrasi kökenli olanları aslında kişisel tatmine yöneliktir. Belli bir gurup ya da zümre de bu yöntemle insanlar arasında ayrımcılık yaratarak o oluşturdukları çatlaklar arasında bir parazit gibi yaşamaya çalışmaktadır. Bilinçli insan; insan haklarını tanıyan, yaşayan insandır. Ancak insan hakları toplum çıkarlarıyla çakışmamalı. Eğer toplum çıkarlarıyla bağdaşmayan bir durum ortaya çıkarsa bunun giderilmesi yine ancak sosyal devlet ilkeleriyle sağlanmaktadır. Cumhuriyet yönetimlerinin ulus adına en güzel uygulama evresi sosyal devlet evresidir. Bu evre bilinçli yurttaşların ortaya çıkmasını; bu yolla da pekişmesini sağlamaktadır.
Yurttaşlarımızın bu kategoride yer almaları ancak belli bir eğitim ve kültür birikimi sonucunda gerçekleşecektir. Bunu sağlamanın yolu bilimsel normlar doğrultusunda çağdaş bir eğitim ve öğretim sonunda gerçekleşecektir. Yüce Türk ulusuna da ancak böyle bir yurttaşlık yakışır.
Salim DOĞAN
GAZETECİ YAZAR
Kayseri Pınarbaşı B. Karamanlı
salimdogan38@hotmail.com