ULUSAL EGEMENLİK VE 23 NİSAN
Ulusal Egemenliğimizin yüz birinci yılını olağanüstü günlerde kutlama çabası içinde bir millet tarihin kendisine yüklemiş olduğu görevdeşlik duygusuyla yerine getirmeye çalışıyor. Milletin azim ve kararı bundan yüz yıl öncesinde olduğu gibi bu günde devam etmektedir. Bu yüce millet; umutsuzluğun, güvenin, yoksulluğun, cehaletin, ihanetin had safhada olduğu o günlerde kendi kurtarıcısını yine kendi içerisinden çıkarabilmiş ve emperyalizme unutamayacağı bir yenilgi tattırmıştı. Genetik kodlarında taşıdığı ve nesilden nesile aktardığı görevdeşlik duygusu kızılca günlerde kendiliğinden ortaya çıkarak kurtuluşu, kuruluşu sağlamış bir milletin durum ve şartlar ne kadar ağır olursa olsun egemenliğini başka birisine asla devretmeyeceği tarihsel süreçte defalarca kanıtlanmıştır.
Bu yüce milletin tarihine baktığımızda egemenlik hakkını vekaleten verdiği hanlar, hakanlar, kağanlardan gerekli gördüğünde halk meclisini toplayarak geri almasını bilmiştir. Bir kişinin, bir ailenin, bir sülalenin sür git Türk Ulusunu yönettiği ile ilgili tarihi bir kanıt yoktur Osmanlı sülalesi hariç. Türkler kendisini yönetecek kişiyi yine kendi içerisinden çıkarmış, onu desteklemiş, arkasında durmuş, buyruklarına uymuştur. Ancak yaşam tarzına, inancına, töresine uymayan kim olursa olsun onun tahtına, tacına bakmadan bertaraf etmesini de bilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir.” Fikri bunun en güzel örneğidir.
Yeryüzünde en çok devlet kurmuş, imparatorluk kurmuş başka bir millet yoktur. Dünya tarihinden Türkleri çıkardığınız zaman tarih diye bir şeyin kalmadığını görürsünüz. Bunun nedeni Türk milletinin egemen bir millet olarak yaşamayı, özgür yaşamayı, bağımsızlığı kendisine yol edinmiş olmasıdır. Kurduğu devletlerin tamamının özelliği ise Osmanlı Devleti de dahil laik olmasıdır. Osmanlıyı kuran Oğuz Türkleri zamanla kurduğu devlet tarafından dışlanmaya başladı Selçuklu da olduğu gibi. Bunun en büyük nedeni Türkler kurdukları devletlerin yönetiminden zaman içerisinde uzaklaşması yönetimin ari ırkların eline geçmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak belli bir süre sonunda yeni devlet kurma özelliğini de sürdürmesi tarihsel bir gerçektir.
Oğuz Türkleri sürekli hareket halinde yaşamış yeni yurtlar edinmek için at üstünü mekan etmiş asker bir millettir. Ancak bu milletin dinamik yaşam biçimine ters düşen bazı olaylara karşı tedbir almak konusunda her zaman başarılı olamamıştır. Göktürkler zamanında Budizm bir din olarak dayatıldığında bu dinin Türk milletinin karakterine uymadığı gerekçesiyle kurultayda kağanı görevden azletmiştir. Oğuzların en zayıf olduğu başsız kaldığı dönemde Arapların saldırılarına karşı töresini, kültürünü gelecek nesillere yeterince aktaramamıştır. Curcan katliamı, Talkan katliamı sonucunda eldeniz ırmağının kan akması durdurulamamıştır. Araplar kendi kültür ve yaşam biçimini din diye Türk milletine dayatmış o günden sonra Türkler kendilerince birçok töreyi yaşayamaz duruma gelmiştir. Bu gün bile devam eden bu kültür emperyalizmine karşı gerekli tedbirler alınamamaktadır. Mustafa kemal Atatürk’ün dini Türkçe yaşama çabaları karşı devrimcilerin saldırılarıyla sonuçsuz kalmıştır.
Bir milletin egemen olması için bağımsız bir devletinin olması, yönetimde milletin söz sahibi olması gerekir. Osmanlı devletinin kötü yönetim, dünya gerçeklerinden uzak, yenilikler kapalı ve daha birçok etmen nedeniyle çöküşe geçmesi kaçınılmaz bir durum alınca Osmanoğulları sülalesi kendi gelecekleri için emperyal ülkelerin işgal güçlerine direnememiştir. Türklerin yaşadıkları toprakların daralması Türk milletine yapılan saldırılar karşısında padişahın acizliğini gören Türk milleti içerisinden çıkardığı kurtarıcısının önderliğinde hem işgal güçlerine karşı hem de Osmanoğulları sultasına karşı Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatarak bağımsızlık zaferini kazanmış ve yüce Türk Milleti egemenliğini yeniden elde ederek Türk adıyla tarih sahnesine çıkmıştır.
Yüce Türk milleti egemenlik hakkını Türkiye Büyük Millet Meclisi aracılığı ile sağlamaktadır. Bu hakkı hiçbir gücün elinden alınmasına asla izin vermeyecektir. Böyle bir hakkı kazanmış millet asla geriye dönük totaliter, otokratik, monarşik ve benzeri yönetimlere dönmesi erişilmez ütopyadır.
ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI YURDUMUZA YURTTAŞIMIZA KUTLU OLSUN.