“Bengi taşlar” üzerinde dile gelen bir uluğ Türk’ün sesi, atmosferde hala yankılanır, bizi arar durur… İlteriş Kutluk Kağan sesin duyuluyor ve ulusun seni izliyor. Orta Asya’da bin kilometre karelik bir alana yayılmış olan Orhun Kitabeleri o tarihi sesi atmosferde dalgalandırmaya devam ediyor. O sese kulak veren Mehmetçikler Çanakkale’yi yeryüzünün en ağır saldırısına karşı savunuyor.
Türk ulusu tarihin her döneminde uyanık olmak zorundadır. Çünkü üstünde yaşadığı topraklar sıradan bir yurt toprağı değildir. Bu topraklara sahip olmak her milletin işi değildir. Ve her asker böyle bir yurdu savunamaz, elinde tutamazdı Türk askerinden başka. Yedi bin yıllık yurdumuz yedi bin yıldır tehdit altındadır. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Diyen Mehmet Akif Ersoy bu yurdun her karış toprağının atalarımızın kanıyla sulandığını haykırıyor söz atmosferde dalgalanıp sahibini arıyor. Yurdumuzu işgale gelen Avrupa’nın yıllarca hazırlık yaparak inşa ettikleri dev savaş makineleriyle, toplarıyla, en kalabalık askerleriyle, kan kusan ağır silahlarıyla acımasızca üstümüze çullandılar Anadolu’yu ele geçirme hayaliyle geldiler. Amaç Rusya’ya yardım değildi aslında. Amaç binlerce yıldır göz koydukları bu toprakları ele geçirdikleri fırsatla işgal etmekti. Tüm şartlar onlardan yanaydı. Artık binlerce yıllık özlemlerini gerçekleştirebileceklerdi.
Ancak bir şeyi unutmuşlardı Türk ulusu yurdunu bir tek ferdi kalıncaya kadar savunacaktır. Çünkü böyle kültürlenmiştir. Bu durum atalarımızın genleriyle gelecek nesillere aktarılmaktadır. Her bir yurttaşın asker olduğu bu yüce ulus yeryüzündeki diğer uluslardan o nedenle farklıdır. Çanakkale’de işte bu nedenle üç günde iki yüz elli bin insan ölmüştür. Çanakkale zaferinin özelliği yıllarca uğraştıkları Osmanlıyı zayıflatmaktı. Avrupa bilim ve teknik alanda gelişme gösterirken, yenilikler yaparken Osmanlı bu alanda geri bırakılmıştı. Almanya ile yapılan anlaşma gereğince mareşallik rütbesine yükseltilen Von Sanders, Mart 1915’te de Çanakkale’de V. Ordu komutanı olarak atanmıştı. Askeri kararlardaki yanlışlıkları yüzünden binlerce Mehmetçik şehit olmuştu. Bu felaketi işte bu sırada önleyen 19. İhtiyat Tümeni’nin başında bulunan Yarbay Mustafa Kemaldi.
Çanakkale zaferinin baştan beri mimarı Mustafa Kemal ATATÜRK’TÜR. O’nun askeri dehası, ileri görüşlülüğü, yurtseverliği, önderliği, özelliklede işbirlikçiler kabullenmeseler de liderliği Türk ulusunun kültür belleğine nakşedilmiştir. Çanakkale zaferi emperyalizmle yapılan bir ön savaştır. Bu savaşın ardından yeniden birleşerek güçlenen Avrupa bu seferde Osmanlıyla işbirliği yaparak Sevr anlaşmasını imzalatıp yurdumuzu aralarında paylaşmışlardır. Ne yazıktır ki yine karşılarına Mustafa Kemal Atatürk çıkmıştır ve emperyalizme binlerce yıl unutamayacağı bir ders vermiştir.
Çanakkale zaferi kutlamaları Türk gençliği için bir bilgilenme, bilinçlenme, kültürlenme, ulusal değerlerini tanıma bengi taşlar üzerinde dile gelen o çağrışımlara kulak verme günüdür. İlteriş Kutluk Kağan’ı anma günüdür. Yiğitliğin, kahramanlığın, cesaretin, yurt sevgisinin zirveye ulaştığı gündür. Türk’ün yeniden tarih sahnesine çıktığı gündür. Özgürlüğü ve bağımsızlığı olmadan yaşamanın anlamsızlaştığını anladığımız gündür. Birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiğimiz gündür.
Bu gün bile emperyalistler bu zaferin anlamını belleklerimizden silmek anlamsızlaştırmak, yozlaştırmak için yerli işbirlikçileriyle el ele vermişlerdir. Bu amaçla kendilerince diziler, filmler hazırlamaktadırlar. Tarihi kendi amaçları doğrultusunda biçimlendirmek istemektedirler. Türk ulusunun belleğinden silmek istedikleri Yurt kurtaran anlamına gelen İlteriş “İlteriş Kutluk Kağan”, ile Türklerin atası, kurtarıcısı anlamına taşıyan “Atatürk” adından çok rahatsız olmaktadırlar. Bu rahatsızlıklarını hemen her fırsatta işbirlikçileriyle birlikte dile getirmektedirler.
O nedenledir ki Mustafa Kemal Atatürk atmosferde dalgalanan tarihi sese kulak vermiştir. “Ey Türk Gençliği” diye başlayan hitabe Kültigin anıtlarının, Orhun kitabelerinin bir özetidir. Bu ses Koca Yusuf Çavuşun, Seyit onbaşı’nın ve nice kınalı kuzuların kulaklarında çınlamıştır. Bu ulus Çanakkale’de tüm yetişmiş elit insanlarını kaybetmiştir. O zaman tehlikenin farkında olan Aydınlar bile bile ölüme gitmiştir yurt savunması için. “Ey Türk İstikbalinin Evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Diyen Mustafa Kemal Atatürk: Kitabeni okudum ve kendimi bu yola adadım. Çanakkale geçilemez!