13 Kasım 2025 Perşembe

16:10   “ZAFER PARTISI: YERLI SANAYI VE TARıMı İTHALATA TESLIM ETMEYECEĞIZ”   15:51   MAHMUDIYE’DEN BAŞLAYAN HIJYEN HAREKETI TÜM AKDENIZ’E YAYıLıYOR   15:47   ‘HADI GEL KÖYÜMÜZE DESTEK VERELIM’ KıRSALDA KALKıNMAYı YENIDEN YAZıYOR   15:36   BIR YıLDıR TUTUKLU BULUNAN ESENYURT BELEDIYE BAŞKANı AHMET ÖZER’IN TENSIPLE TAHLIYE EDILMESINE KARAR VERILDI   14:15   TOROSLAR BELEDIYESI YAYLA YOLLARıNı YENILIYOR   14:13   MERSIN BAROSU KOŞU TAKıMıNDAN GURUR VEREN BAŞARı   14:11   TSK’YA AIT C130 KARGO UÇAĞı DÜŞTÜ... 20 ŞEHIDIN KIMLIKLERININ BELLI OLDUĞU KAZAYLA ILGILI INCELEMELER SÜRÜYOR, AKıNCı TİHA DESTEK IÇIN GÖNDERILDI   14:09   GÜLCAN KıŞ: BIR YANDA SARAYıN ıŞıKLARı HIÇ SÖNMÜYOR, DIĞER YANDA VATANDAŞ MUM ıŞıĞıNDA BORÇ HESAPLıYOR   09:30   AKDENIZ BELEDIYESI’NDE VERGI ÖDEMELERINDE İKINCI DÖNEM BAŞLADı   09:22   MERSIN’DE GÜNE SıCAK BAŞLANGıÇ: ‘1 EKMEK 1 ÇORBA’ 2,5 MILYON VATANDAŞA ULAŞTı   09:03   TARSUS’TAN ANKARA’YA DUYGU DOLU ANLAR: MINIK YÜREKLER ATATÜRK’E MINNETLE   23:55   AHMET ÖZER TAHLIYE SONRASı ILK SÖZLERIYLE GÜNDEM OLDU: “YÜREĞIMIN YARıSı HÂLÂ IÇERIDE!”   23:02   “BAŞKAN BOLTAÇ’TAN ERGENEKON PAZARı’NA YERINDE ÇÖZÜM: HIJYEN VE DÜZEN ÖNCELIK”   23:01   “DR. LEVENT UYSAL’DAN TBMM’DE GÜÇLÜ MESAJ: MERSIN İŞKUR 25 BIN VATANDAŞA İŞ KAPıSı AÇTı”   21:53   “SEÇER’DEN SERT MESAJ: HALKıN İRADESI YARGı KARARıYLA GASP EDILEMEZ”   21:35   CHP’DEN İBB İDDIANAMESINE SERT TEPKI: “BU BIR MUHTıRA, İDDIANAME DEĞIL”   19:45   C130 ASKERI UÇAĞı GÜRCISTAN’DA DÜŞTÜ: TÜRKIYE YASTA   15:16   237 GÜN SONRA İBB IDDIANAMESININ HAZıR OLDUĞU AÇıKLANDı   13:34   PERIHAN KOCA: TAPETEN MENSUCAT IŞÇILERININ CANıNDAN OLMASı IÇIN BILINÇLI BIR ŞEKILDE UĞRAŞıLıYOR   13:32   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANı SEÇER: "DEMOKRASININ TEMELI OLAN HALK IRADESININ BIR TESCILI OLAN SEÇILMIŞLERIN, GÖREVDEN UZAKLAŞTıRıLMALARıNı DOĞRU BULMUYORUZ"  
 
     
 
 
image

Okunma : 987  Tarih : 1.11.2025  E-Mail : fatihberkil@hotmail.com

 
Emre  Türk

Kim Kendi Ülkesine Böyle Bir Kötülük Yapar?

Türkiye, son on yılda tarihinin en ağır sosyoekonomik yüklerinden birini sırtlanıyor.

Yükün adı “mülteci krizi”. Ama aslında mesele bundan çok daha derin: plansızlık, öngörüsüzlük ve sessiz kabulleniş.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, Türkiye 2025 itibarıyla 3 milyon 200 binin üzerinde kayıtlı Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bunun yanı sıra Afganistan, Irak, İran ve diğer ülkelerden gelenlerle birlikte toplam yabancı nüfusun 4 milyon 500 bini aştığı tahmin ediliyor.

Bu tablo, Türkiye’yi dünyada en fazla mülteci barındıran ülke yapıyor. Yani gezegen üzerindeki her 8 mülteciden biri Türkiye’de yaşıyor. Kâğıt üzerinde “insani yardım” olarak anlatılan bu durum, sahada artık sosyal, ekonomik ve kültürel bir kırılma noktasına dönüşmüş durumda.

Mülteci Politikası: Yardım mı, İhmal mi?

Bu kadar büyük bir nüfus hareketinin yükü, yalnızca vicdanla taşınamaz.

Bugün Türkiye’de yaklaşık 1 milyon yabancı öğrenci Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda eğitim görüyor.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, yalnızca 2024 yılında sığınmacılara yönelik sağlık hizmetleri için harcanan bütçe 120 milyar TL’nin üzerine çıktı.

Birçok şehirde konut kiralarının fırlamasında, düşük gelirli işgücünün baskılanmasında ve kamu hizmetlerine erişimde yaşanan tıkanıklıkta bu yükün etkisi açıkça görülüyor.

Bu tabloyu görmek için “yabancı düşmanı” olmaya gerek yok; yalnızca matematik bilmek yeterli.

Bir ülke, altyapısını güçlendirmeden milyonlarca yeni nüfusu sistemine dahil ederse, sonunda tıkanır.

Bu tıkanma, yalnızca sokaklarda değil, devletin damarlarında hissediliyor.

Nüfus Artışı Durdu, Gençlik Eriyor

TÜİK verilerine göre Türkiye’nin nüfus artış hızı 2024 itibarıyla %0,22’ye kadar düştü.

Bu, Cumhuriyet tarihinin en düşük oranlarından biri. 2000’li yılların başında %1,5 civarında olan bu oran, bugün neredeyse durgunluk seviyesinde.

Yani Türk nüfusu yaşlanıyor, genç nüfus oranı azalıyor.

Bir başka deyişle, “yük artıyor ama taşıyacak omuzlar azalıyor.”

Bu, sadece demografik bir mesele değil; geleceğin ekonomik, askeri ve sosyal dinamiklerini de belirleyecek kritik bir kırılma.

Bir ülke gençliğini yitirirken, dışarıdan gelen milyonlarca yeni nüfusu entegrasyon programı olmadan barındırmaya çalışırsa, o ülkenin geleceği sosyolojik bir mayın tarlasına döner.

Enflasyonun Görünmeyen Yüzü: Halkın Yorgunluğu

Ekonomik tablo, bu yükün en ağır sonucunu gösteriyor.

TÜİK’e göre 2024 Aralık ayında yıllık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) artışı %44,38.

Merkez Bankası’nın 2025 Eylül verilerine göre ise bu oran %33,3 civarında seyrediyor.

Karşılaştırmak gerekirse, OECD ortalaması %4, Avrupa Birliği ortalaması %2,8.

Yani dünya enflasyonu kontrol altına alırken, Türkiye hâlâ yüksek fiyatlar girdabında.

Kira, gıda, enerji ve ulaşım gibi kalemlerde yıllık artışlar %100’ü buluyor.

Bir ailenin temel geçim maliyeti son beş yılda dört katına çıktı.

Yüksek enflasyon, artık sadece cebimizi değil, toplumsal huzurumuzu da eritiyor.

Bir ülkede sabit gelirli kesim sürekli yoksullaşırken, siyasetin gündemi hâlâ “kurtuluş hikâyeleriyle” doluysa, orada gerçek bir ekonomik programdan söz etmek mümkün değildir.

Yükü Kim Taşıyor?

Bu yükün faturası kime çıkıyor?

Ne yazık ki en çok emekçiye, küçük esnafa, memura ve emekliye.

Kira ödeyemeyen öğretmen, artan gıda fiyatlarıyla boğuşan emekli, iş bulamayan genç...

Devletin kasasındaki açık, vatandaşa vergi, harç ve zam olarak dönüyor.

Üstelik bu vergiyle finanse edilen hizmetlerin bir kısmı, vatandaşın değil, sisteme entegre edilmeyen yabancı nüfusun yararına harcanıyor.

Sorunun kaynağı “insanlık görevi” değil, yönetim hatasıdır.

Çünkü insani sorumluluk akılla yönetilir; akılsızca yüklenilen iyilik, sonunda kötülüğe dönüşür.

Kötülük bazen savaşla gelir, bazen suskunlukla.

Bugün Türkiye’de yaşanan, sessiz bir yıpranmadır.

Devletin kaynakları plansız harcanıyor, demografik denge bozuluyor, halkın refahı eriyor.

Bütün bunlar olurken siyaset hâlâ “dış güçler”, “küresel oyunlar”, “milli duruş” gibi kalıpların arkasına saklanıyor.

Oysa asıl mesele dışarıda değil içerideki yönetim anlayışında.

Kendi vatandaşını ikinci plana itip, kendi emeğini değersizleştiren bir ülke, kendi kendine kötülük yapıyor demektir

Sonuç: Hesap Verilmeden Gelecek Kurulmaz

Türkiye’nin bugün en acil ihtiyacı, hamasi söylem değil; soğukkanlı veriyle yönetilen politika.

Mülteci politikası bilimle, ekonomi planlamayla, nüfus politikası sürdürülebilirlikle yürütülür.

Yoksa bir gün gelir, yardım eli uzattığınız sistem sizi omuzlarınızdan aşağı iter.

Kim kendi ülkesine böyle bir kötülük yapar?

Cevap belki bir kişide değil ama sessiz kalan milyonlarda gizli.

Çünkü kötülük bazen yapanın değil, seyredenin eliyle büyür.




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 




 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA