İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “O günkü şartlarda İYİ Partimizi kurmasaydık Anayasa`yı değiştirecek milletvekili sayısıyla zaten Sayın Erdoğan 2018`de seçilecekti muhteremler. Nerede 11 ili nereden kazanıyordunuz? İnsan birazcık da teşekkür eder. Azıcık da bekliyor insan bunu. Gelinen noktada şimdi herkes yolunda serbest. Biz hür ve müstakil olarak gidiyoruz. Biz artık bu yerel seçimde yalnız, kendimiz 81 ilde aday göstererek, iddia ediyorum işinin erbabı adaylarımızla iyi belediyeciliğin, çalmanın, çaldırmanın bulunmadığı belediyeciliğin, sosyal belediyeciliğin nasıl yapıldığını ispat edeceğiz. 2028 seçimlerinde de Allah`ın izniyle, milletimizi teveccühüyle bu ülkeyi yönetecek parti olacağız” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 31 Mart 2024 yerel seçimleri için il gezilerine devam ediyor. Akşener, bugün Kahramanmaraş`ta teşkilat mensuplarıyla bir araya geldi. Akşener, 24. dönem milletvekili Mesut Dedeoğlu`nu İYİ Parti Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak ilan etti.
Kahramanmaraş merkezde bulunan Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi`ne kendisini dinlemek için gelen yurttaşlara hitap eden Akşener, son 2 yılda yaptığı esnaf gezilerini anlattı. Akşener, “Pandemi girdi hayatımıza 1 ay evlerden çıkamadık. Pandemiye uyum sağladık bu safer sadece sokakları gezdik, esnafı gezdik” dedi.
14-28 Mayıs seçimlerinin sonuçlarını hatırlatan Akşener, “44 milletvekilimiz var. Kendi logomuzla seçime gittik. Sonuç itibarıyla 2018`de dediği gibi milletimiz bize dedi ki ‘Sizi gözümüzün önünden ayırmıyoruz, sizi muhalefet olmakla görevlendirdik. AKP`ye dedi ki ‘Sizi de iktidar olmakla görevlendirdik.` 2018`de milletimizin bu talimatını biz esnaf gezerek, milletimizin patron olduğu bir anlayışı Türkiye`de yeniden hakim kılmak için çalıştık. Biz de o seçmenini avukatı olmakla görevlendirilmişizdir, muhalefet budur. Ama Türkiye`de uzun yıllardır komşunun komşusunun karşına koyulduğu, şuculuk buculuk üzerinden kavga edildiği, kimisinin kola şişesini, öbürünün ceketi koysan seçim kazandığı bir kampanya ile yönetilir olduk. Biz bunu değiştirmeye çok gayret ettik. Biz bunların çözümlerini de ürettik buyurun yerine getirin dedik” diye konuştu.
Akşener, sözlerine şöyle devam etti:
“ENFLASYONLA, PAHALILIKLA, EKONOMİK PROBLEMLERLE ÖYLE BİR HALE GELİNDİ Kİ HANGİ YEMEKLER YEDİĞİNİ GÖRÜN O ÇOCUKLARIN VE KENDİNİZDEN UTANIN”
Ben bizzat fakirlik çalıştık. Büyükşehirlerin fakir semtlerine gittim. Süt, yoğurt, et yemeden tuhaf bir kilonun o çocuklar üzerinde var olduğu, dünya ülkeleri arasında obezlik konusunda öndeyiz. Bir taraftan cılızlığın başladığı bir taraftan genç kilosunun ortaya çıktığı bir derdimiz vardı bizim. Dedik ki ‘Devlet okullarında mümkünse iki öğün ama bunu beceremiyorsanız, ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerinin tümüne bir öğün bu çocuklara devlet eliyle yemek verin.` Nasıl uygulanacak onu çalıştık. Parasına kadar dedik sunduk, yapılmadı. Seçime giderken konuşuldu bugün yine yok. Enflasyonla, pahalılıkla, ekonomik problemlerle öyle bir hale gelindi ki hangi yemekler yediğini görün o çocukların ve kendinizden utanın.
Kadınlarla konuşuyorum akşam ne pişirdin diye, ‘Mercimek çorbası, bulgur pilavı...` Fakirlik aldı başını gidiyor bu konuda milletimizin sesi olmaya, milletimizin kürsüsü dediğimiz Meclis kürsüsünden paylaşmaya, iktidar olmuş muhteremlerin sağır kulaklarına duyurmaya devam edeceğiz.
“BU KUTUPLAŞTIRMA SİZE KOLAY OY GETİREBİLİR, SİZİ İKTİDAR YA DA BÜYÜK MUHALEFET YAPABİLİR”
Yan gelip yatarak seçim kazanıldığı anlayışı yıkmak için İYİ Parti`yi kurduk. İki yumruk arasına sıkıştırılmış seçmenin manevi değerleri üzerinden birbirine düşürülen anlayışın....Bu kutuplaştırma size kolay oy getirebilir, sizi iktidar ya da büyük muhalefet yapabilir ama seçmen, millet bu işten çırak çıkar. Bu aşırı gerilmenin sonuçlarını da hep beraber geçmişte olduğu gibi bugün de yaşarız. Bu endişeyi ortadan kaldırmak için İYİ Parti`yi kurdunuz, siz kurdunuz.”
“DÜŞÜRÜLDÜK YİNE KALKTIK O BİNANIN KAPISINI AÇTIK GİRDİK”
Partisinin kuruluş sürecinde yaşadıkları zorlukları anlatan Akşener, “İlçe başkanlığını kabul etmesin diye torunlarının sürüldüğü arkadaşlarım oldu. ‘Sürerse sürülsün` dediler, Allah razı olsun. Evleri basılanlar oldu. Düşürüldük yine kalktık o binanın kapısını açtık girdik. İYİ Partimiz belki istikbal belki çocuğunun geleceği feda edilen bu ülkeyi seven, sıkıştırılmış sistemin için yönetilmesinin devam edilmesi halinde daha acı problemleri yaşayabileceğimizi...” dedi.
“HERHANGİ BİR SİYASİ PARTİYE YANCILIK YAPMAK İÇİN KURMADIK BU PARTİYİ”
PKK`nın yaptığı saldırıları anlatan Akşener, şunları söyledi:
“Bizi bölemediler ama seçim kazanmak uğruna, büyük bir şuursuzlukla yapılan propogandalar ile birbirine düşman hale gelmek kaçınılmazdır. Seçmeni velinimet yapmak amaçlı, adaleti yeniden tesis etmek amaçlı, liyakatli insanların Türkiye`yi yönettiği, nüfus kağıdı elinde olan T.C ibareli o nüfuz cüzdanı sahibi her kişinin bu ülkenin sahibi olduğu, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi gerektiğini, hırsızlıklara, çalmaya, çırpmaya son verilecek bir yeni yolda yürümek üzere bu parti kurulmuştur. Herhangi bir siyasi partiye yancılık yapmak için kurmadık bu partiyi.”
İYİ Parti`nin kuruluş kongresini hatırlatan Akşener, “Tehlike çanları çaldı apar topar seçim kararı aldılar. Dediler ki ‘sizi seçime sokmayacakler.` 24 Haziran`da seçim kararı ilan edildi. O bilgi geldi, ‘Cumartesi günü YSK toplanacak ve siz seçime giremeyeceksiniz` denildi. Biz de olmazları oldurduk. Mecburen de grup kurmak mecburiyetimiz oldu. O adım atıldıktan sonra ittifaklar düzeninin de mecburiyet haline gelmesi neticesinde kendi logomuzla seçime gittik 10 (yüzde) civarı oy aldık, 43 milletvekili ile seçime girdik” dedi.
2018 yılında yapılan anket araştırmalarını anımsatan Akşener, “Bu ülkeyi yönetmek, kurucu değerlerini korumak, Anayasamızın ilk 4 maddesine 66`ncı maddesine el sürdürmemek, sosyal devlet anlayışının, fırsat eşitliği anlayışının, eski denilen ama bu içine tükürülmüş her türlü sistemi iyileştirilmiş ve o hareketleri sağlayacak bir iddia ile yola çıktık ve milletimiz muhalefet görevini verdi” diye konuştu.
20 Ocak 2020`de Anadolu`yu gezmeye başladıklarını belirten Akşener, şöyle dedi:
“Seçmen benim için önemlidir. Milletimiz çok badire geçirmiş ve bu coğrafyada kalıcı olmuş. İster Kafkasya, Balkanlar, Irak`tan Türkmenlerin gelişi var, Anadolu`ya göç eden yerler var, o göçleri erkekler savaşta olduğu için genellikle kadınlar yapmıştır. Ve o kadınların yetiştirdiği çocuklar bu ülkenin kuruluşunu gerçekleştirmiştir...Gördük ki partili Cumhurbaşkanlığı sistemi bu ülkemizin yararına değil. Ne yapabiliriz? Bu umudu giden, kendini muhalif olarak tanımlayan o seçmenin ayağa kalkması gerekiyordu.”
“EĞER BİZ SADECE 19 İLÇE (2019 YEREL SEÇİMLERİ) ALMIŞSAK BU BECERİKSİZLİKTEN DEĞİL BU TÜRKİYE`Yİ, TÜRK MİLLETİNİ ÖNCELEMEKTENDİR”
2019 yerel seçimleri öncesi kurulan Millet İttifakı`nın gelişim sürecini de anlatan Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendiniz teklif ettiğinizde o iş birliğini amacınız Türkiye ile her türlü fedekarlığı yapar gerekirse çırak çıkarsınız. 30 yıldır politika yapıyorum. SHP-DYP koalisyonu döneminde bulundum. Erdal İnönü ile Demirel`in ortaklığını gördün, Karayalçın ile Çiller`in ortaklığını gördüm. O saygının bakanlar kurulu eli ile teşkilatlara nasıl yansıdığını gördüm. Böyle bir sistemde eğer biz sadece 19 ilçe (2019 yerel seçimleri) almışsak bu beceriksizlikten değil bu Türkiye`yi, Türk milletini öncelemektendir. Biz buradaki iyi niyetimizi maalesef anlatamadık.”
“İSTANBUL KONGRESİNDE BİR ADAY ÇIKTI DEDİ Kİ CHP`LİLER İSTİFA EDİYORMUŞ...”
1990`lı yıllarda yapılan koalisyon hükümetlerinden örnekler veren Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“O günden (İmamoğlu`nun Saraçhane mitingi) sonra İYİ Parti`nin belediye başkanlarıyla olan ilgisi, alakası, iletişimi bir düşman kuvvet algısına dönüştü. İstanbul kongresinde bir aday çıktı dedi ki CHP`liler istifa ediyormuş, Buğra`nın (Kavuncu) yanına geliyorlar herhalde sonra bir telefon açıyor, şak diye işe alıyor. Böyle bir mantığı ben hayatım boyunca görmedim. Kutuplaştırma bedavacılığının sonucu olarak paydaşına saygı göstermeyi unutmuş bir anlayışın tezahürüdür. Bizim tabanımız CHP`den gösterilen belediye başkan adayları için gerçekten derisi soyulmuş gibi çalıştı ben de öyle... Ama bir baktık biz bize bırakılmış her yerde asabı bozulmuş CHP`den aday olmak istemiş, edilmemiş pek çok insan başka siyasi partilerden aday olup o adaylara CHP teşekilatlarının çalıştığını gördük.
“HİÇBİR REFAH PARTİLİ BİZE ‘VAY SİZ NİYE GELDİNİZ ŞEREFSİZLER` DEMEDİ”
İki şey yaşadık, biri sayın İmamoğlu`nun önüne bir set çekildi, o set Sayın Erdoğan`ın önüne de çekilmişti. O zaman DYP`nin Genel Başkan Yardımcısıyım. Pek çok DYP`li gibi biz Saraçhane`deydik. Bizim siyasi terbiyemiz bir yanlışlığın, vesayetin karşısında durmaktı. O günde (Saraçhane mitingi) sonuç itibarıyla tabii ki benim yapacağım iş o, oraya gittik. Niye oraya gittim diye, gazeteci, aydınımsı görünüşlü insanlar rahmetli anama bile sövdüler. Sayın Erdoğan`ın hapse gidişinde oradayız, Refah Partisi`nin yönetcileri bize teşekkür etti, hiçbir şey demediler. Hiçbir Refah Partili bize ‘Vay siz niye geldiniz şerefsizler` demedi.
“İTTİFAK DEDİĞİNİZ İŞBİRLİĞİ KURALLAR MANZUMESİDİR. AÇIK VE DÜRÜST OLACAKSINIZ”
Sonuç itibarıyla 14 Mayıs ve kaybedilen bir seçim. Elbette hepimizin kendine düşen eksik, pay vardır. Sayın Babacan, diyor ki ‘Ben hiç kimseden hiçbir şey talep etmedim, onlar talep etti...` İttifak dediğiniz iş birliği kurallar manzumesidir. Açık ve dürüst olacaksınız. Arkadaşlarınız da bilecek, gizli bir iş asla yapmayacaksınız. Gördük ki bu ittifak sistemlerinin Türkiye`ye bir faydası olmadı.
Deprem oldu. 48 saat bekledim. Çünkü, Kocaeli depremini yaşadım. ‘İzmit yıkıldı` dediler, hemen bindik arabaya gittik. Aşağı yukarı 1-2 ay orada kaldığımı söyleyebilirim. Binalar yıkık oluyor, ilk etapta ne olduğu anlaşılmadığı için oraya gürültülü bir şekilde gittiğinizde enkazdan......bekleyen insanlar sizden nefret ediyor, biz ettik. Sayın Erdoğan`ı arayarak, ilgili şehirlerin valileri ile temas kurarak STK gibi çalıştık. Hemen ertesi gün biz çıktık. Bir günü bir şehre ayırarak dolaştım. Aldığımız her türlü problemi çözmeye çalıştık.
Aramızda bir polis memuru var, Ali Osman kardeşim, 4 oğlu enkaz altında ve kendi elleri ile çıkarmış şu anda beraberiz. Bu kardeşimizin hayata tutunabilmesi için elimizden ne geliyorsa yapmak zorundayız. Hatta bazen AFAD bizden yardım istedi. Önceliğimiz insana yardım olduğu için bunları bir oy malzemesine, siyasi ranta çevirmemek için gayret ettik. Depremden yüz akıyla çıkan siyasi bir partiyiz. Sonuçta Kahramanmaraş`ta bir seçim oldu biz kaybettik, geçen dönem olduğu gibi bu dönem de milletvekili çıkaramadık. Biz bu kadar iyilik yaptık niye bize oy vermediler demedik.
“BİZ KAHRAMANMARAŞ`TA ÖYLE BİR ADAYLA ÇIKIYORUZ Kİ MESUT DEDEOĞLU BELEDİYEYİ ALACAK”
Bugün geldiğimiz noktadan Kahramanmaraş`ın durumu ne? Arkadaşlarımızın bize ilettiği, benim de ilgililere ileteceğim, 10 bin civarında evin de daha dokunulmadığını. 120 bin civarında eve ihtiyaç olduğu, sadece 82 tane yapıldığı. Tamamen yıkılmak üzere yapılan işlerde de sadece demirlerin alındığı, enkazın orta kaldığı, insanların tozla yaşadığı ve bunların da çoğunun asbest olduğu, kanserin burada acayip yayılacağını biliyoruz ve buna önlem alınması lazım. Biz Kahramanmaraş`ta öyle bir adayla çıkıyoruz ki Mesut Dedeoğlu belediyeyi alacak.
Önüne gelen bize taş atıyor. Sahaya gidiyorsunuz seçim zamanı AK Partililer HDP`yi, PKK`yı bize soruyor, HDP`nin yöneticileri çıkıyor ‘Meral Akşener aday olsaydı Kürtler kesinlikle oy vermez` diyor. Anlat baba anlat. Biz artık bu yerel seçimde yalnız, kendimiz 81 ilde aday göstererek, iddia ediyorum işinin erbabı adaylarımızla iyi belediyeciliğin, çalmanın, çaldırmanın bulunmadığı belediyeciliğin, sosyal belediyeciliğin nasıl yapıldığını ispat edeceğiz. 2028 seçimlerinde de Allah`ın izniyle, milletimizi teveccühüyle bu ülkeyi yönetecek parti olacağız.
“MEĞERSE BİZ, BİRİLERİNİ SEÇTİRMEK İÇİN YA DA BİRİLERİNE KAYBETTİRMEK İÇİN KURMUŞUZ HAYIR ÖYLE DEĞİL”
Dün millet ittifakının içinde yer aldığımız için ‘vatan hainleriyle iş birliği...` Bugün de ‘AK Parti`ye kazandırmak` suçlamasıyla yine bir başka vatan hainliği ile suçlanıyoruz. Osmanlı savaş açmış. Gitmiş köylünün evine, bir tane gözünün nur evladı var onu istiyor. Gözünün biri de yok, şöyle açmış gözünün birini demiş ki ‘Bu Osmanlı önüne gelene savaş açmayı benim zürriyetime güvenerek mi yapıyor?` Arkadaşlar acayip partilersiniz siz. Bakın Cumhuriyet`i kuran parti sizsiniz hayhay hiç itirazımız yok. Öbürüyse vesayetle mücadele ettim, ediyorum, vesayeti ortadan kaldırdım deyip de tek adam vesayetini koydu orta yere. Yahu siz bize mi güvendiniz? Biz partimizi kurarken, o zorluklarla karşılaşırken siz bizim niye yanımızda olmadınız. Her türlü iftira, hakaret, iğrençlikle karşılaşmışken niye ağzınızı açıp da ‘bunlar yanlıştır` demediniz. Meğerse biz, birilerini seçtirmek için ya da birilerine kaybettirmek için kurmuşuz hayır öyle değil.
Türkiye`yi bir sığınmacı hendeği haline getiren bir iktidar var. Ona dikkat çeken bir İYİ Parti var, ‘asın, kesin, öldürün` diyen bir parti değil. Memleketlerine gönderilmesini nasıl sağlayacağını ortaya koyan bir İYİ Parti var. Ama Suriyeli ile Türk`ü dövüştürmeye çalışanlarının karşısında duran da bir İYİ Parti var.
“NEREDE 11 İLİ NEREDEN KAZANIYORDUNUZ. İNSAN BİRAZCIK DA TEŞEKKÜR EDER”
Gözünüzü kapatın ve hayal edin. Kurduğunuz bu partiyi kurmasaydınız...Kurmadınız. Benim eşim hiç istemedi. Ben onu dinlemedim. Koca sözü dinlemedim başıma gelmedik kalmadı. Sizi dinledim. Biz bu partiyi hakikaten bu ülkeyi yönetmek için kurduk, insanlar birilerine bizden yancılık yapmamızı bekliyor, hayır, öyle bir şey yok. Türkiye için el sıkıştığımız her konu Türkiye`nin hayrına bir şey getirmemiştir. 2023 seçimlerini kazansaydık o zaman tamamdı. Ama İstanbul`un, Ankara`nın alınmasını Türkiye`yi kazandırmadı. Kapatın gözlerinizi kurmasaydınız. 2018 seçimleri; İnce, Karamollaoğlu, Erdoğan aday. Milletvekilleri sayısı ne olacaktı....O günkü şartlarda İYİ Partimizi kurmasaydık, Anayasa`yı değiştirecek milletvekili sayısıyla zaten Sayın Erdoğan 2018`de seçilecekti muhteremler. Nerede 11 ili, nereden kazanıyordunuz. İnsan birazcık da teşekkür eder. Azıcık da bekliyor insan bunu. Onun yerine seçimin ertesi günü HDP`ye teşekkür ederseniz olmaz. Gelinen noktada şimdi herkes yolunda serbest. Biz hür ve müstakil olarak gidiyoruz”