(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Anayasa Mahkemesi`nin Taksim`le ilgili kararını hatırlatan Özel, “Taksim kararı ortadadır. Taksim`i kapatmak Anayasa tanımamaktır. Can Atalay kararı ortadadır. Can Atalay`ı bırakmamak Anayasayı tanımamaktır. Gezi`deki tutuklularının her birinin hakkında verilmiş hak ihlali kararları vardır. Onları Bakırköy`de, Silivri`de tutmak Anayasa tanımamaktır. Demokrasi de gösterinin, protestoların özgürce yapıldığı, anayasal sınırlar içinde davranıldıkça da izne dahi ihtiyaç olunmadığı işlerdir. Ama maalesef ülkeyi yöneten akıl bu özgüvenden de bu demokrasi anlayışından da mahrum. Bütün uyarılarımıza rağmen olmadı. Bu sabah sayın İçişleri Bakanıyla (Taksim için) bir görüşme daha yaptık. Benim talebimi, önerimi yerine getiremeyeceklerini söylediler. Biz de kendilerine bunun doğru olmadığını söyledik. Hala geç değildir`` dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında CHP`ye Sevinç Atabay`ın katıldığını duyurdu ve şöyle konuştu:
``Cumhuriyet Halk Partisi grubu Türkiye`nin en büyük en sıcak ailelerinden bir tanesinin meclisteki tecrübelerinden oluşuyor. Ailemiz büyümeye devam ediyor, büyümeye devam edecek, ve geçtiğimiz hafta olduğu gibi bu hafta da çok önemli bir katılım var. 42 yıllık bir eğitimci, uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı`nın çeşitli kademelerinde görev yapmış. Chicago`da eğitim ateşesi görevinde bulunmuş. Talim Terbiye Kurulu üyeliği gibi önemli görevleri yapmış, geçtiğimiz dönem ortak mütabakat metninin Milli Eğitim Politikalarıyla ilgili ki çok önemli dediğimiz çalışmalar vardı. Oraya inanılmaz emekler vermiş, Türk Eğitim Derneği`nin uzun yıllardır genel müdürlüğünü yürütmüş, TÜSİAD`ın Türkiye Odalar Borsalar Birliği`nin eğitim komisyonunda eğitim meclisinde eğitimle ilgili çağdaş, bilimsel, laik eğitimle ilgili çok önemli hizmetleri olmuş olan Sayın Sevinç Atabay, Cumhuriyet Halk Partisi`ne katılmak üzere kürsüye buraya geliyor. Cumhuriyet Halk Partisi iktidara yürürken müfredat meselelerinde belki de Türkiye`de en deneyimli isimlerden birisi bu yürüyüşte, Cumhuriyet Halk Partisi`nin değişiminden sonra ve bu yürüyüşte bizlere katkı vermek istedi. Milli Eğitim`den Sorumlu Gölge Bakanımızın, parti okulumuzun önümüzdeki dönemde parti içinde yerel yöneticiler akademimizin gücüne güç katacak, çalışmalarına önemli katkıları olacak. Sevinç Atalay aramıza hoş geldi, baba evine Atatürk`ün partisine hoş geldiniz.``
ÜÇÜZLER PARTİYE ÜYE OLDU, ROZETLERİNİ ÖZGÜR ÖZEL TAKTI
Genç ve kadın üye başvurularında ciddi bir artış olduğunu ifade eden Özel, üye formlarının tükendiğini ve yeniden bastırıldığını belirtti. CHP`ye yeni üye olan Ayşegül, Enes ve Eren Kılıç isimli üçüz kardeşlerin de kürsüde parti rozetlerini takan Özel, “İnanılmaz bir yönelim var. Geçen hafta İkizler çok hoş bir anı bıraktı. Bu hafta üçüzler aramıza katılıyor” bilgisini paylaştı.
ÖZGÜR ÖZEL`DEN AMEDSPOR`A TEBRİK TELEFONU
Murat Emir`i yeni görevinde tebrik eden Özel, “Diğer yandan Buse Naz`dan yüzümüzü güldürdü. Telefon açtım tebrik ettim. Bir kez daha madalyalarını kutluyorum. İzmir`in artık Süper Lig`de bir temsilcisi var. Göztepe`yi kutluyorum. Hafta sonu Manisa`nın Soma ilçesinde çok önemli bir müsabaka vardı. Amedspor`u ağırladık. Zaman zaman geçmişte çok olumsuz ve Türkiye`yi toplumsal barışı çok rahatsız edecek durumlar oluşuyordu. Daha önce Kastamonu`da Hasan Baltacı bu sefer belediye başkanımız Soma`da ev sahipliğini yaptılar. Amedspor Soma`ya geldi. Bir gün önceden yöneticileri geldi. Dostluk, kardeşlik içinde bir müsabaka oldu. Çok duygulandım tebrik etmek için aradım” dedi.
Hafta sonu yapılan İYİ Parti 5. Olağanüstü Kurulu`na değinen Özgür Özel, “Meral Hanım`a bir kez daha sayın genel başkana bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Çoklu, rekabetçi bir ortamdaki bu parti içi demokrasi Türkiye için önemlidir. Daha önce birlikte grup başkan vekilliği yaptığımız Sayın Müsavat Dervişoğlu az önce de mazbatasını almış, bir kez daha hayırlı uğurlu olsun diyor, kendisine ve partisine başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.
"İKTİDARLARINI KAYBEDECEKLERİNİ SANIYORLAR"
Taksim meydanı`nın 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarına kapatılmasını değerlendiren Özel, şöyle devam etti:
``Geçtiğimiz hafta grup toplantısında bir çağrı yapmış Taksim`in 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarına kapatılması kararından dönülmesini talep etmiştim. Bir meydanın 1 Mayıs`ta kapalı olması o iktidarın başarısını değil aslında muktedir olamadığını, iktidarda olduğunu ama o meydanda kutlamaya yasak getirerek aslında lüzumsuz bir tedirginlik içinde olduğunu, güvenliği sağlayamayacağını peşinen itiraf ettiğini ve bunun demokrasilerde, öz güvensizliğin iktidarlara hiç iyi gelmeyeceğini; bu yüzden bizim sorumluluk almaya hazır olduğumuzu ve sendikalarla birlikte görev yaparak kimsenin burnu kanamadan o meydandaki kutlamalara izin verilmesini talep etmiştik. Bir hafta geçti dün Sayın İçişleri Bakanını aradım ve bu konudaki talebimi, taahhüdümü, meseleye koyduğumuz kefaleti ifade ettim ve işbirliği teklif ettim. Kendisi bana görevi deneyi bir takım mahsurları, birtakım istihbaratları, birtakım yasadışı örgütlerin yapmış olduğu çağrıları da gerekçelendirerek bunun için vermeyeceklerini tekrar etti. İletişime açık olumlu bir yaklaşım içindeydi. Ama sonuçta bir yasaklama vardı. O ona kısıtlama diyordu. Yasak var. İşte 50 kişi değil, 300 kişiyle geliyorlar, çelenk koysunlar ve yarım saat arayla ayrılsınlar. Ama biz orayı açmayız, açamayız diyordu. Esasen Taksim, Gezi Parkı birileri tarafından kendi egemenlik sancaklarıymış da oraya toplum giderse egemenliklerini, iktidarlarını kaybedeceklerini sanıyorlar. Oysa siz bir yasaklamayla egemenlik korumaya başladıysanız, zaten orada artık egemenlikten, muktedirlikten, iktidardan bahsedilemez.
Baskıyla, güçle tesis edilen iktidarlar eninde sonunda kaybetmeye mahkumdur. İktidarın güçlüsü rızayla tesis edilendir, gönülle tesis edilendir, demokrasiyle korunandır. Demokrasi de gösterinin, protestoların özgürce yapıldığı, anayasal sınırlar içinde davranıldıkça da izne dahi ihtiyaç olunmadığı işlerdir. Ama maalesef ülkeyi yöneten akıl bu özgüvenden de bu demokrasi anlayışından da mahrum. Bütün uyarılarımıza rağmen olmadı. Bu sabah sayın İçişleri Bakanıyla bir görüşme daha yaptık. Benim talebimi, önerimi yerine getiremeyeceklerini söylediler. Biz de kendilerine bunun doğru olmadığını söyledik. Hala geç değildir. Buradan çağrımı tekrar ediyorum ve şunu ifade etmek istiyorum. Bugün bir anayasa tartışması var. Sayın Kurtulmuş geldiler, ziyaret ettiler. Diyorlar ki ‘yeni bir anayasa yapma sürecine Cumhuriyet Halk Partisi de dahil olsun.` Açıklamamda da söyledim, Sayın Kurtulmuş`a içeride de söyledim. Burada da söyleyim. Anayasalar toplumsal mütabakat metinleridir.. Anayasalar her doğan için yapılır. Erdoğan için Anayasa yapılmaz. Anayasalar toplumu kuşatırlar, elbise gibidirler. Özelliği hemen herkesin üzerine uymasıdır. Öyle kapsayıcı, öyle çoğulcu, öyle aşkın zamanlı metinlerdir. Durdukça değer kazanırlar.. Ve böyle bir metni yapmak topluma yeni bir elbise dikmek…”
"YENİSİ YAPILANA KADAR ESKİSİNE UYMAK HER VATANDAŞIN GÖREVİ"
Sayın Kurtuluş`a söylediğim şudur. Giymeyeceğimiz elbise alır mıyız? Yeni bir elbise alalım ama kullanmayalım. Bu israf olur. Anayasa demokrasinin elbisesiyse sen mevcut anayasaya uymuyorsan yenisini alsan ne olur? Eskisinde kalsan ne olur? Ve bugün Türkiye Cumhuriyeti`nin merih, yürürlükte olan bir anayasası var. Hepimizin beğendiğimiz maddeleri var, beğenmediğimiz maddeleri var. Ama herkes beğendiği maddeye uyar, beğenmediği maddeye uymazsa ortada anayasada kalmaz, devlette kalmaz. Biri mülkiyet hakkını tanımaz. Mala çöker, hırsızlık yapar, gasp yapar. Birisi döner, örneğin kadınlar için çok önemli olan en önemli güvencelerden, eşitlik güvencelerinden birini tanımaz, miras hukukunu tanımaz, kadına miras bırakmaz. Öbürü seyahat hakkına saygısızdır şehrin dışına kimseyi çalmaz. Herkes anayasanın uymadığı bir maddesiyle yüz kişi yüz maddeye uymaz, toplum ortadan kalkar, devlet düzeni ortadan kalkar. Yenisi yapılana kadar eskisine uymak her vatandaşın görevidir.
"CAN ATALAY`I BIRAKMAMAK ANAYASA`YI TANIMAMAKTIR"
Anayasa der ki Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Herkes için yasama, yürütme, yargı için bağlayıcıdır. O karara uymak herkesin yükümlülüğüdür. Elimde bir Anayasa Mahkemesi kararı var. 12 Ekim 2023 günü yazılan kararda “İşçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişi 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı`nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs`ın Taksim Meydanı`yla özdeşleşmesi nedeniyle alınan anılan mekanın sınırlanması, aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.” deyip Anayasa Mahkemesi yürütmeye Taksim`i yasaklayamazsın diyor. başlıyor. Bu Anayasa Mahkemesi üyelerini ben atamadım, sen atadın. Bu karara daha bugün uymayan birisi yarın, yarından sonra kendisiyle görüşeceğiz. Elbette müzakere edeceğiz. Elbette pozitif gündemleri konuşacağız. Ama iş Anayasaya gelince mevcut anayasaya uyulmasını beklemek kadar doğal bir şey yoktur. Taksim kararı ortadadır. Taksim`i kapatmak Anayasa tanımamaktır. Can Atalay kararı ortadadır. Can Atalay`ı bırakmamak Anayasayı tanımamaktır. Gezi`deki tutuklularının her birinin hakkında verilmiş hak ihlali kararları vardır. Onları Bakırköy`de, Silivri`de tutmak Anayasa tanımamaktır.”
(SÜRECEK)