Mersin Dayanışma Platformu ,Türkiye demokrasi tarihinde kara bir leke olarak anılan 12 Eylül 1980 Darbesi’nin 41. yılı dolayısıyla, anma töreni ve dayanışma kahvaltısı düzenledi.
Mersin Dayanışma Platformu’nun yapmış olduğu anma etkinliğine ,Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer,Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan,Mersin CHP Milletvekilleri Cengiz Gökçel,Alpay Antmen,Halkların Demokratik Partisi adına Milletvekili Rıdvan Turan ve daha birçok davetli katılım sağladı.
12 Eylül Kaybedilenlerin anısına,bir dakikalık saygı duruşunun ardından,Mersin Dayanışma Platformu Sözcüsü Kadir Saraçoğlu bir konuşma yaptı.Saraçoğlu; “Değerli Yoldaşlar , Arkadaşlar Türkiye’nin kanlı tarihinin önemli sayfalarından biri olan 12 Eylül 1980 Darbesi’nin 41.yılı Darbecileri bir kez daha lanetlerken , devrim , demokrasi , sosyalizm mücadelesinde işkencelerde katledilen , sakat bırakılan , idam sehpalarında yiğitçe ölüme giden ve yıllarını cezaevlerinde geçiren tüm yoldaşlarımızı anıyoruz .
27 Mayıs’ı ve 12 Martlar , 12 Eylüller , 28 Şubatlar , Balyoz ve Ergenekon darbe planları izledi . Son olarak 15 Temmuz 2016 darbe girişimi , AKP iktidarının darbe içinde darbesine dönüştü . Ve bu süreçte Türk-İslam milliyetçiliğine dayalı AKP-MHP ittifakı bir rejim değişikliği gerçekleştirdi.
Her askeri müdahale döneminde 1926 yılında kabul edilen Türk Ceza Yasası’nın 125. ve 146. maddelerini ihlalden davalar açıldı. Bu süreçte binlerce devrimci , demokrat ve yurtsever , idamla veya müebbetle cezalandırıldı. 125.madde ile yargılananlar “ Bölücülükle “ , 146.madde ile yargılınanlar anayasayı “ İlga etmekle “ suçlandı. Bu maddelerden yargılananlar idam sehpalarında devrimci şiarlarla can verdi .
Onlar eşitlik , özgürlük , demokrasi ve barış mücadelesinin unutulmaz kahramanları olarak bilincimize ve kalbimizde gömdü .
12 Mart’ta Denizler , Mahirler ve diğer devrimci , sosyalist ve yurtseverler suçlandıklarında bu maddelere şiddetle itiraz ederek “ Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerde bizi burada yargılayanlardır” dediler. Benzer savunmalar 12 Eylül’ün ağır totaliter koşullarında da yapıldı. Ve Necdet Adalı , Erdal Eren , Mustafa Özenç , Serdar Soyergin , Seyit Konuk gibi genç devrimciler , sosyalistler idam sehpalarında oligarşiye karşı en güzel direniş örnekleri verdi.
12 Eylül’ün işkence tezgahlarında yiğitçe direnerek ser verip sır vermeyen Mehmet Ali Kılıç , Ali Uygur , Mazlum Doğan , Kemal Pir ve diğer çok yoldaşımızı kaybettik . Onların anıları mücadelemize ışık tutmaya devam edecektir .
Tüm darbecilerin önceliği , anayasa ve yasaları değiştirmekti . Darbe hukukuna dayanan ve askerlerin yaptığı son anayasa 12 Eylül anayasasıydı. Bu anayasada birçok kez değişiklikler yapıldı , ama hiçbir zaman özüne dokunulmadı . Hala darbe hukukuna dayalı olarak geçerlilini koruyor ve tek adam rejimiyle birebir uyuşuyor .
Siyasal iktidarların hiçbiri darbecilerden hesap sormadı ve onların çizdiği sınırlar içinde vesayetçi olarak varlıklarını sürdürdü .
Bir siyasi iktidar ve halkın oyları seçilmiş bir Meclis iradesi , darbe olma ihtimalini ortadan kaldırmadığı takdirde kendi geleceğinden nasıl emin olabilir ki ?
AKP , başarıya ulaşamamış ve deşifre olmuş darbe girişimleri için işin derinine inmeden göstermelik yargılamalar yapıyor . Ordu ile sürekli uzlaşan, Kürt sorununu çözümsüzlük politikalarını birlikte sürdüren AKP’den daha iyisini beklemek hayaldir .
Hangi gerekçelerle olursa olsun hiçbir askeri darbe savunulamaz. Herhangi bir darbeyi savunmak insan haklarını reddetmek anlamına gelir . Ayrıca hiçbir darbe girişimi demokratik hak olarak görülemez .
Demokrasiye ve demokratik haklara inanmış , kendisine devrimciyim , demokratım , yurtseverim,sosyalistim diyen herkesin askeri darbelere karşı çıkması gerekir . Bu ülkede darbeciler ve totaliter rejim heveslileri ile hesaplaşmadan ne demokratik değerler yaşatılabilir ve ne de demokrasi bilinç ve kültür geliştirilebilir .
Akılda tutulması gereken şey şudur , “Demokrasi ancak yine demokratik unsurlarla korunabilir ve yaşatılabilir”
Darbelere , komplolara , kaos ve terör politikalarına karşı çözüm de bellidir : Tüm ilerici , demokrat , devrimci , sosyalist ve yurtsever güçler bir kulvara yığılarak ortak bir demokrasi cephesi oluşturmalıdır”,geçmişiunutmanın akılcı yolu geleceği unutmaktır,ne geçmiş tükendi nede gelecek,Gelenekten geleceğe bu mücadele sürecektir."Kahrolsun 12 Eylül Darbesi,Yaşasın Devrim ve Sosyalizm,Kurtuluş yok tek başına Ya hep beraber Ya hiçbirimiz" dedi.
Kadir Saraçoğlu’ndan sonra,kürsüye davet edilen HDP adına Mersin Milletvekili Rıdvan Turan; “12 Eylül askeri diktatörlüğünün işkence tezgahlarında can vermiş , darağaçlarında hayatını kaybetmiş , sakat kalmış bütün insanlarımızı , yol arkadaşlarımızı , önderlerimizi anmak istiyorum . Tarih eğer ondan ders çıkartılırsa tekerrür etmez denir . 12 Eylül’ün bugün bir biçimiyle halen yaşanıyor olması, 12 Eylül’ün kurumsallaştırmış olduğu bir devlet mekanizmasının halkın üzerine deyim yerindeyse bir karabasan gibi çökmüş olması esasen hesaplaşmanın layıkiyle yapılmamış olmasındandır.
Bir özeleştiri vermek gerekiyorsa en fazla özeleştiri vermesi gereken bu bütün süreci en sert ,en kötü bir şekilde yaşayan,hesaplaşmayı layıkıyla yapamayan,bütün güçler,bütün demokrasi güçleri olacaktır.12 Eylül 1980'den bu zamana süren bu kısır döngü ,özellikle son 20 yıllık zaman dilimi içinde giderek daha fazla karanlıklaşan,daha fazla 12 Eylülü Kültürel olarak,kurumsal olarakbütün ayrıntılarıyla devlet mekanizması içinde var eden bir süreci dönüp,dönüp tekrar yaşıyoruz.12 eylül'le hesaplaştığını iddia eden şu anki iktidar aslına bakacak olursak 12 eylülün öz evladı olarak ortaya çıktı.12 eylülün Anayasssının ,12 Eylülün kurduğu devlet nizamının,12 eylülün toplumda devrimci,demokrat ve yurtseverleri tasviye ederken,toplumu olağanüstü karanlığa mahkum etmesi sürecinin ve politikalarının doğal sonu şu anda iktidarda olanlardır. Yüzleşmek zorundayız.Hesaplaşmak Zorundayız,hesap sormak zorundayız.Bugün ne yazıkki bir Devrimci olarak utanarak ifade etmek istiyorum.12 Eylülü yapanlar yataklarında hayatlarını kaybettiler, oysa dünya örneklerine bakın Hesaplaşılmış Darbeler tekrar etmezler.Hesaplaşılmış soykırımlar tekrar ortaya çıkmazlar.Bu nedenle toplumsal hafızayı zinde tutmak,hesaplaşmak,unutmamak,olassa olmazdır.
12 Eylül hep diyoruz ya Muhalefetin üzerinden silindir gibi geçti,tabi bunları söylerken mağduriyet edebiyatı yapmıyorum . biz mağdur değiliz.Biz özgürlük için,demokrasi için,hakça bir düzeniçin,sınıfların,sınırların olmadığı,birleşmiş,bütünleşmiş dünya için mücadele ettik,ve bu mücadelenin bu safasında yenildik.Ama mücadele bitmedi.Mücadele dahada büyüyerek,dahada şekillenerek başka alanlarda,başka boyutlarda devasa bir güce sahip olmuş oldu.Diyarbakır zindanlarında bir mücadeleyi bitirdiğini zannedenler ,Tarihin ne kadar affetmez,ne kadar hesap sorar olduğunu bu icraatlarının sonunda gördüler.orda yok ettiklerini zannettikleri Dinamizm muazzam toplumsal etki,Muazzam toplumsal bir güç haline dönüştü.Mamakta,Metriste,bütün cezaevlerinde Devrimcileri,Devrimci geleneği,Devrimci varoluş biçimini,Devrimci yaşamı yok ettiklerini zannedenler Büyükbir yanılgı yaşadılar ve bu yanılgıyı hala yaşıyorlar.Mağdur değiliz yenildik ama yenilgilerizden elbette sağlam sonuçlar çıkarıyoruz.Çıkarttığımız politik sonuçlar bizi aynı zamanda yarına taşıyacak olan sonuçlardır.Devletin baskısı çok yoğun,Hava son derece karanlık ama unutmayınki Havanın en karanlık olduğu an aslında Güneş’in doğuşuna da en kısa sürenin kaldığı andır. hiç enseyi karartmaya gerek yok, ama mutlaka birlik olmaya dayanışma içersinde yan yana gelme kültürünü güçlendirmeye ihtiyacımız var . Kazanacağımıza,bu sistemi, tarihin çöp sepetine göndereceğimize ve onun yerine insanın insanca yaşadığı Demokrasinin bütün kurumlarıyla kaim olduğu sınıfların,sömürünün olmadığı sınırların ortadan kalkdığı,birleşmiş bütünleşmiş bir dünyayı elbirliğiyle kuracağız”.Kürdün kendi dilini özgürce konuştuğu,işçinin fabrikasında sömürülmediği,Kadının hergün cinayetlere muhatap olmadığı insanın insanca yaşadığı bir toplumu elbirliğiyle kuracağız.Üçbeş gün önce Yılmaz Güney'i andık ne diyordu büyük usta "Dostlar ve Düşmanlar bilsinki Kazanacağız,mutlaka kazanacağız"Evet elbirliğiyle mutaka kazanacağız dedi.
Mersin CHP Milletvekili Alpay Antmen; “Bugün 12 Eylül’ün yıl dönümü 12 Eylül Türkiye de sözde barışı getireceğim derken Türkiye de kardeşliğe , demokrasiye ve insan haklarına darbe vurmuştur . 12 Eylül Türkiye de gericiliği yeşertmiştir . Bizler seçimde demokrasi güçleri olarak önümüzdeki seçimde tekrar iktidara gelerek Türkiye’ye insan haklarını , kadın haklarını , hayvan haklarını , çocuk hakları ve Demokrasi için Türkiyeyi birlikte elele,gönül gönüle tekrar inşa edeceğiz.yaşasın insan hakları,yaşasın Demokrasi.
Mersin CHP Milletvekili Cengiz Gökçel’de konuşmasında; “ 12 Eylül Türk siyasi hayatının en karanlık günlerinden bir tanesi 12 Eylül askeri darbesi ile 650.000 vatandaşımız tutuklandı, 230.000 vatandaşımız yargılandı 171 vatandaşımız cezaevleri zindanlarında hayatını kaybetti ,50 tane kardeşimiz, canımız idam sehpasında henüz 18 yaşını doldurmadan idam edildi . Bugün demokrasi , insan hakları ve özgürlük diyenler için aslında bir mücadelenin de tekrar başlatacağı bir gün olmasını diliyorum.”vurgulaması yaptı.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’de katıldığı anma töreninde, “12 Eylül’ün yıl dönümünde demokrasi , devrim , halkça bir düzen uğruna şehit olan yoldaşları andığımız bir gün, 41 yıl öncesini anıyoruz bizimde yaş itibariyle çocukluktan gençliğe evrildiğimiz dönemler hafızamızda yer alan hatta travma yaşatan çok önemli tahribat veren olaylar hala belleklerimizde . Ancak geçmiş insanın geleceğini şekillendir, oradan alacağı feyz , birikim ,gelecekte kurgulayacağı yol haritasının bir anlamda ferasetinin kaynağıdır .
Kentin Büyük Şehir Belediye Başkanı birçok siyasi kültürü temsil etmek durumunda 40 yıl önceki ortadoğudaki dengeler ,Türkiye’nin koşulları ,Dünya dengeleri, 40 yıl sonra bugün elbetteki bir çok anlamda ,ekonomik anlamda , sosyal anlamda hatta sınırlar anlamında değişiklik gösterdi . Temel ilkeler çerçevesinde bir arada olan hangi siyasi partiden olursa olsun , hangi gelenekten gelirse gelsin ,hukuk devleti ,demokrasi ,insan hakları, daha adaletli bir paylaşım eşitlik ilkeleri çevçevesinde bir arada olan herbirimiz bu gerçek çerçevesinde mücadelemizi sürdürmek zorundayız . Yani olayı güncellemek zorundayız. Ben Belediye başkanı olaraktan buradaki birçok kişiden destek aldım. Şunun için destek gördüm; elbetteki mensubu olduğum siyasi partinin adayı diye oy verdi ama biliyorsunuz ki Mersin’de 31 Mart’ta gerçekleşen sonuç bir partinin tek başına oy oranının çok üzerindeydi . Hangi aday olursa olsun aritmetik olarak kendi parti seçmeninin üzerinde oy alması gerekiyor . Bu da şunu ifade ediyor ki burada sizlere hitap eden, Kentin Büyük Şehir Belediye Başkanı birçok siyasi kültürü temsil etmek durumunda . Yani benim ortaya koyacağım başarı veya başarısızlık ortaya koyacağım siyasal tavır, uygulayacağım yöntemler ,söylemlerim , dilim , lisanım her ne olursa aslında birçok siyasi kültürden gelmiş insanı bağlayacak tavır ve davranışlar.
Burada vurgulamalara baktım milletvekili arkadaşlarım ve diğer konuşmacılar demokrasi , hukuk devleti , insan hakları , eşitlik , hakca paylaşım gibi temel değerler üzerinden gidiliyor. Bu bir özlem, dilek ve istekleri ama ben Belediye Başkanı olarak şuan görevde olan, çok önemli icra makamını işgal eden bir siyasetçim. Burada söylemden ziyade bunu uygulamalara geçirmem lazım . Çay, Çilek’teki hizmeti Tarsus’ta ya da Anamur da , Toroslar’ın eteklerinde herhangi bir köyde de olması, ya da bunun tam tersi bugüne kadar belirli ekonomik sınıflara yapılan iltimasların ortadan kaldırılıp bir mahallede ücra bir yerde çamurlu sokaklarda yaşayan gariban halkın da yaşama hakkı olduğunu Türkiye’nin kaynakları üzerinde en az, çok daha iyi bir ortamda yaşayan bir çocuk kadar o fakir ailenin çocuğununda hakkı olduğunu gözetip, ona göre politikalar uygulayarak ben demokrasi , insan haklarını eşit paylaşımı hayata geçirebilirim . Bu mücadele bir bütündür her birimiz burada çok değerli seçilmiş insanlar var ,farklı alanlarda , farklı görevlerde , farklı siyasi partilerde mücadele ediyoruz . Birlik , beraberlik dayanışma vurgusuna konu olan alanın çok daha sağlamlaşmasını ,sarsılmaz bir zemin arzuluyorum” dedi.