TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Dışişleri Şehitliğini ziyaretinde “İddia edildiği gibi 1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanabilmesi için uluslararası hukukta öngörülen şartların hiçbiri mevcut değildir. Başlatılan normalleşme süreci bölge için önemli ve tarihî bir fırsattır” diye konuştu. Şentop, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan`ın kanun teklifi girişimi için, “Türkiye`de böyle bir kanun teklifini vermek, verebilmek Türkiye içinden değil Türkiye dışından bir cesaretin bir cüretin desteğiyle olabilir. Tabii milletvekili seçilebilmek için hukuken için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, kaydının olması yeterlidir. Ama gerçekten de milletin vekili olabilmek için ruh kaydının da bu ülkede olması lazım” diye konuştu. Şentop, “Hukuken yapılabilecek şeyler metnin içeriği ile ilgili hukukçuların, savcıların çalışmalarıyla ortaya çıkabilir” yorumunu da yaptı.
TBMM Başkanı Şentop, Ankara`daki Cebeci Asri Mezarlığı`ndaki Dışişleri Şehitliği`ni bugün ziyaret etti. Ermeni terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit edilen diplomatlar, kamu görevlileri ve aile bireyleri için bir araya geldiklerini belirten Şentop`un burada kısa bir açıklama yaptı. Şentop`un konuşması satır başları ile şöyle:
“1973`te başlayan ve tarihte eşi benzeri görülmemiş alçakça terör eylemleri, yıllarca Türk diplomatlarını ve yakınlarını hedef almıştır. Bu menfur saldırılarda 58`i Türk vatandaşı olmak üzere 77 kişi hayatını kaybetmiştir. Bunlardan 31`i diplomatlarımız ve aile fertleridir. Kendi topraklarından binlerce kilometre uzakta; bulundukları devlet tarafından emniyetleri en üst seviyede temin edilmesi gereken diplomatların ve ailelerinin terör saldırılarına uğrayarak şehit edilmeleri, diplomasi bakımından da son derecede trajik bir durumdur.
“‘ELÇİYE ZEVAL OLMAZ` İLKESİ ERMENİ TERÖR ÖRGÜTLERİ TARAFINDAN DEFALARCA İHLAL EDİLMİŞTİR”
Asırlardır diplomasiye hâkim olan ‘elçiye zeval olmaz` ilkesi, dünyanın ve ilgili ülkelerin gözleri önünde Ermeni terör örgütleri tarafından defalarca ihlal edilmiştir. İlk şehitlerimiz Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir`in hatırası zihinlerimizde hala çok canlıdır. 1982 yılında Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan`ın trafik ışıklarında şehit edilmesinin acısı hala yüreklerimizdedir. Atina`nın ortasında Büyükelçilik İdari Ataşemiz Galip Özmen`in, 14 yaşındaki kızı Neslihan Özmen ile birlikte şehit edilmesi ilk günkü gibi hatırımızdadır.
Bu suikastların çoğunda, katil zanlılarının bulunamaması, üstelik eylemi gerçekleştiren örgüt kendini açık ettiği halde bunların bulunamamış olması ironik bir durumdur. Bulunsa ve hatta zanlılar hüküm giymiş olsalar dahi, süreçler takip edildiğinde birçoğunun daha sonra serbest bırakıldığı ve cezalarını tamamlamadıkları görülmektedir. Biliyorsunuz, Başkonsolosumuz Kemal Arıkan`ın katili Sasunyan`ın ve suikast zincirini başlatan ilk tetikçi terörist Yanıkyan`ın serbest bırakılmasına ilişkin kararlar alınmıştı.
“ELİ KANLI KATİLLERİN İLGİLİ ÜLKELERCE SALIVERİLMELERİNİN HİÇBİR MAKUL AÇIKLAMASI OLAMAZ”
Eli kanlı bu katillerin ilgili ülkelerce cezaevlerinden salıverilmelerinin hiçbir makul açıklaması yoktur. Bu sadece hukukla değil vicdanla açıklayamayız. Bu anlayış esasen, terörizmle mücadelede bazı ülkelerin seçici, ahlaken sorunlu ve samimiyetsiz yaklaşımının tezahüründen başka bir şey değildir. Diplomatlarımıza yönelik Ermeni terörünün faillerinin, göz göre göre himaye edilmesinin, yaşanan bazı apaçık olaylar bakımından, hukuken suça iştirak noktasına vardırılabilecek mahiyette olduğu bile söylenebilir. Türkiye olarak, failleri bulunamamış şehitlerimizin soruşturma dosyalarının yeniden açılması için devlet nezdinde girişimlerimiz devam etmektedir.
Ülkemiz halen PKK/PYD, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleriyle etkin şekilde mücadele etmektedir. Kökeni, ideolojisi veya hedefi ne olursa olsun terörizmin her şekliyle mücadeleye kararlıyız. Diğer ülkelerden de beklentimiz, terörizmle mücadelede günlük siyasi hesaplara göre tavır almaları değil, terörizmin kökünün kazınması için birlikte hareket etmeleri, terör eylemleri gerçekleştirenlerin hak ettikleri cezalara çarptırılmaları ve her ne sebeple olursa olsun affedilmemeleridir.
“ERMENİSTAN, TARAFSIZ BİR ORTAK TARİH KOMİSYONU TEKLİFİMİZE HÂLÂ BİR CEVAP VERMEMİŞTİR”
Ermeni terör örgütleri ve bir yalan hafızaya sarılan radikal ve provokatör Ermeni grupları, kanlı terör eylemlerine zemin oluşturmak için 1915 Olayları iddiaları ile mağdur ve mazlumu oynamaya çalışmaktadırlar. Ermeni çevreler tarafından dünyanın birçok ülkesinde Türkiye`ye karşı yürütülen karalama kampanyası ile tarihi çarpıtma gayretleri, akademik hukuki ve tarihî deliller ile defalarca çürütülmüştür.
2005 yılında Başbakan olarak görev yaptığı sırada, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ermeni tarafına tarihî gerçekleri aydınlatmak gayesiyle tarafsız bir Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını önermiştir. Türkiye`nin Osmanlı arşivlerini açacağını ama Ermenilerin de kendi arşivlerini açmasını talep etmiştir. Bu teklif, hâlâ masada olmasına rağmen, Ermenistan şu ana kadar çağrılarımıza bir cevap vermemiştir. Ancak bizim tavrımız her zaman net olmuştur. Bizim tarihimizle alakalı mahcup olacağımız hiç bir şey yoktur, her zaman tarihimizin her dönemini bilimsel olarak tartışabiliriz, buna hazırız.
“İNANÇ VE KİMLİK DOLAYISIYLA YAŞANAN AYRIMCILIKLARIN KARŞISINDA DURMAYA DEVAM EDİYORUZ”
Her vesileyle izah ettiğimiz gibi ‘soykırım`, kapsamı son derece belirli, kullanımı çok somut şartlara bağlanmış uluslararası bir hukuk kavramıdır. 1948 Soykırım Sözleşmesi`nde belirtildiği üzere, açıkça tanımlanmış bir suça işaret eden bu kavram, yalnızca yetkili bir mahkeme tarafından hüküm altına alınabilir. İddia edildiği gibi 1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanabilmesi için uluslararası hukukta öngörülen şartların hiçbiri mevcut değildir.
“PROVOKATÖR KESİMLERİN SÜRECE ZARAR VERMESİNE MÜSAADE EDİLMEMELİDİR”
1915 olaylarının üzerinde hukukî ve tarihi bakımdan akademik anlamda tartışmalar olduğu, bu konuda tek yönlü söylemin bazı ülkelerce ‘mutlak gerçeklik`miş gibi lanse edilmesinin yanlış olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de teyit edilmiştir. Bu tür yaklaşımlar, siyasi bakımdan, kin ve nefreti körükleyerek, Ermenistan`ın Türkiye ile arasındaki ilişkilerin normalleşmesi gayretlerine ve hatta diğer ülkeler ile ilişkilerine de gölge düşürmektedir. Başlatılan normalleşme süreci bölge için önemli ve tarihî bir fırsattır. Özellikle, Türkiye`deki ve diasporadaki radikal, hatta provokatör kesimlerin sürece zarar vermesine müsaade edilmemelidir. Bu çerçevede, bütün aktörleri yapıcı davranmaya ve sürece destek olmaya davet ediyoruz. Yüzyıllarca farklı birçok millet ile kapı komşusu olan, hiçbir ayrımcılık emaresi göstermeksizin yaşayan bir devletin mensuplarının torunları olarak bugün de var gücümüzle inanç ve kimlik dolayısıyla yaşanan bütün ayrımcılıkların karşısında durmaya devam ediyoruz.
“BARIŞ İÇİNDE BİR İSTİKBAL İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ”
Şehitlerimizin aziz hatıralarını ebediyen yaşatmak bizim için mukaddes bir görevdir. Bu anlayışla Meclisimizin açılış gününün hemen ertesinde burada, TBMM Başkanı olarak şehitlerimizin yanında olmayı bu yıl da bir görev addettik. Milletimiz, tarihi boyunca vatanına ve egemenliğine kasteden düşmanlara karşı savaşmış, bu uğurda sayısız şehitler vermiş ve vermeye devam etmektedir. Vatanımıza ve bağımsızlığımıza kastedenler şunu iyi bilmelidirler ki, aziz Milletimiz onların bu hain emellerine asla geçit vermeyecektir.
Şerefli tarihimizle gurur duyuyor, daha huzurlu, daha güvenli ve barış içinde bir istikbal için mücadele etmeye devam ediyoruz. Vatanımızı korumak, bu ülkeye hizmet etmek için görevlerini canları pahasına şerefle ifa eden şehitlerimizi saygı ile selamlıyorum. Bugün burada şehit diplomatlarımızın huzurunda, silahlı kuvvetlerimiz başta olmak üzere bütün güvenlik güçlerimize mensup şehitlerimizi ve 15 Temmuz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun.”
“İYİ NİYETLİ BİR DAVRANIŞ DEĞİL, PROVOKASYON”
TBMM Başkanı Şentop, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Paylan`ın verdiği kanun teklifine ilişkin sorular üzerine Şentop şu yanıtı verdi:
“Biz de aslında bugünün Ermeni terörü ile anılan bir gün olarak gerçekliğe işaret üzere buradayız. Bunun işareti etrafımızda bulunan şehitlerin varlığıdır. Türkiye`de böyle bir kanun teklifini vermek, verebilmek Türkiye içinden değil Türkiye dışından bir cesaretin bir cüretin desteğiyle olabilir. İkincisi, bunu iade ettik. Zira TBMM`de aziz milletimize ve bizim tarihimize hakaret edilmesine asla müsaade etmeyiz. Buna Meclis Başkanı olarak ben de asla müsaade etmem ama milletin temsilcisi olan milletvekillerimizi de buna müsaade etmez.
“RUH KAYDININ DA BU ÜLKEDE OLMASI LAZIM”
Tabii milletvekili seçilebilmek için hukuken için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, kaydının olması yeterlidir. Ama gerçekten de milletin vekili olabilmek için ruh kaydının da bu ülkede olması lazım.
“HUKUKÇULARIN, SAVCILARIN ÇALIŞMALARIYLA ORTAYA ÇIKABİLİR”
Böyle bir teklif teşebbüsünün reddedilmesi zorunlu idi. Teklif cuma günü akşam saatlerinde verilmiş, cumartesi de biliyorsunuz 23 Nisan. İlk muttali olduğum zaman bunun iadesi gerçekleşti. Dolayısıyla şu anda hukuken verilmiş bir teklif yoktur, söz konusu değildir. Bununla ilgili hukuken yapılabilecek şeyler metnin içeriği ile ilgili hukukçuların, savcıların çalışmalarıyla ortaya çıkabilir. Hukuken tarihen bu konuyu her zaman tartışmaya hazırız fakat milletimize hakaret eden, bunu hukuken, tarihen tartışmak yerine siyaseten yaftalamaya ve ithama yönelen her türlü hareketin karşısında oluruz, buna geçit vermeyiz. Böyle bir davranışın iyi niyetli davranış olmadığını, provokasyon olduğunu ifade etmek isterim.”