Bildiri metninde, "Ülkemizi tek adam rejimine dönüştürme amacıyla hazırlanan ve tarihe mühürsüz seçim olarak geçen 16 Nisan referandumunun üzerinden tam 1 yıl geçti. 15 Temmuz'daki FETÖ darbe girişiminin ardından 20 Temmuz'da ilan edilen OHAL altında gidilen referandum. meşruiyeti olmayan bir rejim değişikliğini ülkemize dayatmıştır. Sivil darbe ortamında. "Evet" demenin devletin tüm kurumlarıyla desteklendiği, ''Hayır" demenin ise adeta yasaklandığı bir dönem yaşanmıştır.
Ülkemiz 21 aydır OHAL ile yönetilmektedir. İlan edilişindeki amacından uzaklaşarak demokrasi ve hukuk sistemine yönelik bir saldırıya dönüşen OHAL rejimi; insan haklarını. ifade özgürlüğünü ve her türlü protesto eylemini baskılamanın da aracı olmuştur. KHK"lar eliyle parlamento. yani halkın iradesi gasp edilmiştir. Türkiye'yi tek tipe sokmak için sendikalar, meslek oda ve birlikleri ile sivil toplum kuruluşlarına yönelik operasyonların ardı arkası kesilmemiştir.
AKP iktidarının muhaliflerine bir sopa olarak kullandığı OHAL giderek bu faşizan sınırlarım bile aşmış; sağcı-solcu, muhafazakar-sosyal demokrat, kimseyi ayırmadan tüm toplumu baskı altına alan otoriter bir rejime dönüşmüştür. OHAL ile ülkemizde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır.
OHAL nedir?
OHAL, 1O Ekim"de katledilen çocuklarını anmak isteyen anne ve babalara sıkılan biber gazıdır.
OHAL, ekmeğinin peşindeki tütün üreticisine vurulan coptur.
OHAL, Ahmet Şık başta olmak üzere hayatını FETÖ ile mücadeleye adamış gazetecileri zindanlara atmaktır.
OHAL. işçi grevlerini ertelemek, grev çadırlarına müdahale etmektir.
OHAL, işlerini geri almak için ölümü göze alarak bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça·nın ölüm tehlikesini görmeyen hükümet inadıdır." ifadeleri yer aldı.