Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) Dördüncü Aşama Değerlendirme Raporu yayınlandı. Raporda, Türkiye`ye siyaset ve yargı alanlarına yönelik 22 tavsiyeden sadece 2`sinin ‘tatmin edici şekilde`, 9`unun kısmen yerine getirildiği; 10`unun ise yerine getirmediği sonucuna varıldı. Milletvekilleriyle ilgili olarak GRECO tavsiyelerinin yerine getirilmesine yönelik somut herhangi bir gelişme kaydedilmediğine dikkat çekilen raporda, “GRECO, Değerlendirme Raporu`ndan bu yana hiçbir gelişme kaydedilmemiş olmasını üzüntüyle karşılamaktadır” denildi.
Avrupa Konseyi`nin organı olan GRECO`nun, siyaset ve yargı konusunda Türkiye`ye yönelik tavsiyelerin yer aldığı ‘Dördüncü Aşama Değerlendirme Raporu` yayınlandı. Türkiye`ye ilişkin 22 tavsiyenin ele alındığı raporda, söz konusu tavsiyelerden sadece 2`sinin ‘tatmin edici şekilde`, 9`unun ‘kısmen` yerine getirildiği; 1`nin ‘kısmen` yerine getirilmediği kaydedildi. Raporda, 10 tavsiyenin ise yerine getirilmediği belirtildi.
TÜRKİYE`NİN UYMADIĞI TAVSİYELER
Raporda, GRECO`nun tavsiye edip Türkiye`nin uymadığı tavsiyeler şöyle sıralandı:
“-Yasama sürecinin şeffaflığı konusunda sivil toplum grupları ve vatandaşlar bakımından kamuoyunda istişarelerde bulunulmasına yönelik kurallar geliştirilmeli. Kamuoyunda anlamlı düzeyde istişare edilmesine ve mecliste tartışılmasına imkân tanınması amacıyla, yasa taslaklarının uygun bir biçimde (örneğin çok sayıda birbiriyle ilgisiz yasal düzenlemenin tek bir paket olarak hazırlanmasından kaçınılması) ve yeterli zaman dilimi içerisinde sunulması sağlanmalı.
-Çeşitli çıkar çatışması durumlarını kapsayacak şekilde (hediyeler ve diğer avantajlar, yan faaliyetler, görev süresi bitimi sonrasında çalışma durumu, lobi faaliyetlerinde bulunan kişiler dâhil olmak üzere üçüncü taraflarla iletişim kurma, vs.), milletvekillerine yönelik etik davranış ilkeleri kabul edilmeli.
-Milletvekillerinin mal beyanında bulunma rejimine; kuralların ihlal edilmesine karşı etkin, orantılı ve caydırıcı yaptırımlar getirilmesinin yanı sıra mal beyanının doğruluğu ve gerçekliğini teyit eden bir sistem eklenmeli. Meclise sunulduktan hemen sonra bu mal beyanlarının içeriği kamuoyuna açıklanmalı.
-Yasama dokunulmazlığının kaldırılması süreci öncelik sırasına göre ele alınmalı ve milletvekilleri hakkında rüşvet suçlamasıyla yürütülen ceza soruşturmalarının engellenmemesi amacıyla kararlı tedbirlerin alınmalı.
-Hâkim ve savcı adaylarının seçim ve mesleğe alım süreçleriyle ilgili olarak yargı erkinin müdahilliği ve sorumluluğu önemli ölçüde artırılmalı.
-Adalet Bakanı`nın, hâkim ve savcıların görev dokunulmazlıklarının kaldırılabilmesine ilişkin izin verebilme yetkisi yargıya (örneğin, üst düzey hâkimlerden oluşan bir heyete veya HSYK`ya) devredilmeli ve bu husus mevzuatta açık bir şekilde belirtilmeli.
-Yürütme erkinden ve siyasi etkiden bağımsız olmasına yönelik muhtemel tehditlerle ilgili Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu`nun (HSYK) bağımsızlığının güçlendirilmesi için kararlı tedbirler alınmalı.
-Hâkim/savcıların etik davranış ve dürüstlük hususundaki değerlendirmeleri kamuoyuna açık ve Avrupa standartlarıyla uyumlu kesin ve nesnel kriterlere dayalı olmalı.
-Hâkim/savcıların yerlerinin rızalarına aykırı olarak değiştirilme olasılığı azaltılarak yargı mensuplarının görev sürelerine ilişkin teminat önemli oranda güçlendirilmeli, bu tür süreçler nesnel kriterler baz alınarak yönlendirilmeli ve bir inceleme mekanizmasına (temyiz) tabi olmalı. Adalet Bakanlığı`nın geçici görevlendirmelerle ilgili sürece müdahil olma yetkileri kaldırılmalı.
-Yürütme makamları ile Adalet Akademisi arasındaki kurumsal bağlantılar, yargının Akademi`nin esas muhatabı olarak katılımını güçlendirmek için yeniden incelenmeli.”
KISMEN YERİNE GETİRİLEN TAVSİYELER
GRECO`nun Türkiye tarafından kısmen yerine getirildiği sonucuna vardığı tavsiyeler şöyle:
“-Meclis çalışmaları esnasında ortaya çıkabilecek çıkar çatışmaları durumunda özel olarak bildirimde bulunma koşulunun getirilmesi ve bu tür durumlar için kurallar belirlenmeli.
-Milletvekillerinin görev ve sorumluluklarıyla uyumlu olmayan yan faaliyetlerin gözden geçirilmesini ve bu faaliyetler sonucunda ortaya çıkabilecek çıkar çatışmalarına çözüm bulmak amacıyla kapsamlı ve uygulanabilir bir yasa hazırlanmalı.
-Meclis yetkililerinin rüşvetin önlenmesi, çıkar çatışmaları ve etik davranışlar ile ilgili olarak milletvekillerine yönelik intibak ve hizmet-içi eğitim programları hazırlanmalı. Görev ve sorumluluklarıyla ilgili olarak milletvekillerine yönelik etik sorunlar ve muhtemel çıkar çatışmalarıyla ilgili gizli danışmanlık mekanizması kurulmalı.
-Tüm hâkim ve savcı adayları, kamuoyuna açık ve Avrupa standartlarıyla uyumlu kesin ve nesnel kriterlere dayalı olarak etik davranış ve dürüstlük konularında denetlemeye tâbi olmalı.
-Çıkar çatışmaları ve dürüstlükle alakalı diğer hususlarda (hediyeler, reddi hâkim, üçüncü tarafla ilişkiler ve gizli bilgilerin ele alınması, vs.) yeterli ölçüde rehberlik sunan uygulamalı örnekler de dâhil olmak üzere hâkimlerin belirli görevleri için etik davranış ilkeleri belirlenmeli. Bunlar halka açık olmalı ve her sınıftan hâkimin eğitiminde kullanılmalı.
-Hâkim ve savcılara karşı disiplin soruşturması sistemi, yürütme erklerinin usulsüz etkisinde kalmaksızın nesnel kriterlerin yönlendirdiği bir süreç tesis etmeyi amaçlayan geniş çaplı bir değerlendirmeye bağlı olmalı. Bu süreç, tedbirler ve yaptırımlar yargı makamlarının incelemesine tabi olmalı.
-Hâkim ve savcılar için geliştirilen özel hizmet içi eğitim, bu birbirinden ayrı iki meslek bakımından tesis edilecek etik norm ve davranış kurallarıyla aynı doğrultuda yolsuzluğun önlenmesi ve yargı etiği konularında düzenli eğitimlerin de verilmesi şeklinde genişletilmeli.
-Özellikle çıkar çatışmaları ve dürüstlükle alakalı diğer konularda (hediyeler, reddi hâkim, üçüncü tarafla ilişkiler ve gizli bilgilerin ele alınması vs.) yeterli rehberlik sunan, uygulamaya dönük örnekler de dâhil olmak üzere, savcıların belirli görevleriyle ilgili etik davranış ilkeler tesis edilmeli. Bu kamunun erişimine açık olmalı ve her sınıftan savcının eğitiminde kullanılmalı.
-Bu tür durumları savcılık müessesesinin hiyerarşik yapısı içerisinde bildirme yükümlülüğü de dâhil olmak üzere, savcılar yönünden reddi hâkime ilişkin açık kurallar/kılavuz ilkeler geliştirilmeli. Savcıların bu standartlara uymaması halinde başvurulacak tedbirler sağlanmalı.”
KISMEN YERİNE GETİRİLMEYEN TAVSİYELER
“-Tüm hâkim ve savcı adayları, kamuoyuna açık ve Avrupa standartlarıyla uyumlu kesin ve nesnel kriterlere dayalı olarak etik davranış ve dürüstlük konularında denetlemeye tâbi olmalı.”
“GRECO, DEĞERLENDİRME RAPORU`NDAN BU YANA HİÇBİR GELİŞME KAYDEDİLMEMİŞ OLMASINI ÜZÜNTÜYLE KARŞILAMAKTADIR”
Raporun, sonuç kısmında şu ifadeler yer aldı:
“Milletvekilleri ile ilgili olarak, İkinci Ara Uyum Raporu`nun kabul edilmesinden bu yana GRECO tavsiyelerinin yerine getirilmesine yönelik somut herhangi bir gelişme kaydedilmemiştir. GRECO, Değerlendirme Raporu`ndan bu yana hiçbir gelişme kaydedilmemiş olmasını üzüntüyle karşılamaktadır. Milletvekillerine Yönelik Etik Davranış İlkeleri Kanun Tasarısı, önceki yasama meclisi tarafından incelenmemiş olup, mevcut yasama meclisinde görüşülmeyi beklemektedir.
“YARGI ETİĞİ BİLDİRGESİ OLDUKÇA SOYUTTUR”
Hâkimler ve savcılar ile ilgili olarak, Yargı Etiği Bildirgesi ayrım yapmaksızın hem hâkimleri hem de savcıları kapsamaktadır. Bununla birlikte, daha önce GRECO tarafından belirtildiği üzere, bildirge bir dizi genel ilke içermekle birlikte, oldukça soyuttur; bildirgeye, tercihen ayrı belgelerde, hâkim ve savcılara özgü görevlerin hususiyetlerini dikkate alan ve her bir mesleğe ilişkin somut örnekler sunan bir kılavuz eklenmesi gerekmektedir.
Yargı bağımsızlığını zayıflatan ve aynı zamanda yargının Değerlendirme Raporu`nun kabul edildiği döneme kıyasla yürütme ve siyasal erklerden daha az bağımsız görünmesine yol açan temel yapısal değişiklikler, GRECO`nun tavsiyelerinin altında yatan gerekçeler olmaya devam etmektedir.”