Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi`nde “Masonik-Fetöcü-Marksist Cephe” adında bir yapılanma içinde yer aldığı” ve “yüz kızartıcı faaliyetlerde bulunduğu” iddialarıyla 2 kez fakülteyle ilişiği kesilen ve mahkeme kararıyla geri dönen Öğretim Görevlisi Dr. Barış Işık`ın yine işine son verildi.
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi yönetiminin iki yıl önce hakkında “Masonik-Fetöcü-Marksist Cephe” adında bir yapılanma içinde yer aldığı ve “yüz kızartıcı faaliyetlerde bulunduğu” gerekçeleriyle ataması yenilemeyip ilişiğini kestiği Öğretim Görevlisi Dr. Barış Işık, mahkeme kararına rağmen “ihtiyaç yok” denilerek bir kez daha işten çıkarıldı.
Barış Işık, yaşadığı süreci şöyle özetledi:
“2019 Eylül ayında ‘ihtiyaç olmadığı` ve ‘hakkımda terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olduğum, yüz kızartıcı faaliyetlerde bulunduğum gerekçeleriyle yürütülen idari bir soruşturma olduğu` gerekçesiyle atamam yenilenmeyerek ilişiğim kesildi. Söz konusu idari soruşturmadan bu tarihte haberim oldu. İdari soruşturma sonucunda ilginç iddialarla karşılaştım. Örnek olarak idari soruşturma raporunda fakültede “Masonik-Fetöcü-Marksist Cephe” diye bir yapılanma olduğu, eski dekanın bu örgütün eş başkanı olduğu, birçok akademisyenin bu örgüte üye olduğu ileri sürülüyordu. Ben de Eskişehir ilinde bir siyasetçi veya basın mensubunun sahip olmadığı kudretli role sahip ve bu örgütün maşa olarak kullandığı biriymişim. Bu iddiaların mesnetsiz olduğu Eskişehir Başsavcılığı tarafından iki kez verilen takipsizlik kararlarıyla ortaya çıktı.
“ESKİŞEHİR 1. İDARE MAHKEMESİ, USULE AYKIRI İŞLEM YAPILDIĞI GEREKÇESİYLE EKİM 2020`DE İŞLEMİ İPTAL ETTİ”
Atamamın yenilenmemesine karşı açtığım iptal davası sonucunda Eskişehir 1. İdare Mahkemesi ‘Fakülte Yönetim Kurulu`nun görüşünün alınmadığı, usule aykırı işlem yapıldığı gerekçesiyle` Ekim 2020`de işlemi iptal etti. Anadolu Üniversitesi Aralık 2020`de bu sefer Fakülte Yönetim Kurulu`ndan karar alarak ikinci kez atamamı yenilemedi. Yani ikinci kez beni işten attı.
“İDDİALARIN GERÇEĞİ YANSITMADIĞI GEREKÇESİYLE İŞLEMİ İKİNCİ KEZ İPTAL ETTİ”
Bu ikinci idari işleme karşı açtığım iptal davası sonucunda Eskişehir 2. İdare Mahkemesi ‘hizmetime ihtiyaç bulunmadığı, görevimde başarısız olduğum ya da akademik olarak yetersizliğim ve disiplinsizliğim hususunda somut ve objektif tespitlerin davalı idarece ortaya konulamadığı, iddiaların gerçeği yansıtmadığı` gerekçeleriyle işlemi ikinci kez iptal etti.
“BU SÜREÇTE YOĞUN BİÇİMDE MOBBİNGE UĞRADIM”
Bunun üzerine Şubat 2022`de işe iade edildim. Ancak bu süreçte yoğun biçimde mobbinge uğradım. Dekan Recai Dönmez`le gerçekleştirdiğim görüşmelerde sanki mağdur olan ben değilmişim, sanki ben onları okuldan atmışım gibi ‘benden özeleştiri vermem` istendi. Fakültede ders verme talebim reddedildi. Yine göreve başlayan, görevde yükselen meslektaşlarıma derhal oda ve isimlik tahsisi yapılırken, bana oda, isimlik ve ayniyat tahsisinde de bulunulmadı. Tüm yazılı taleplerime rağmen Dekanlık 7 ay boyunca resmi olarak bana ne oda tahsis etti ne de isimliğim oldu. Beni yok saymaya çalıştı. Sanki kamunun malı değil de kendi mallarıymış gibi ayniyat tahsisi yapılmadı. Bunlar açıkça görevin kötüye kullanılmasıdır. Hukuken suç olduğu gibi idarenin eşit davranma yükümlülüğünün de ihlalidir. Bu hususların hepsi Dekanlığa yazdığım talep dilekçeleri ile sabittir. Söz konusu sorunları kendisiyle konuşmak için Dekan Bey`den istediğim randevu talepleri ise maalesef sonuçsuz kaldı. Kendisi Dekanlıkça yapılan işlemlerin sorumluluğunu almak, sorunu muhatabıyla konuşma medeni cesaretini göstermek yerine maalesef muhatapsızlığı seçti.
“İHTİYAÇ YOK DEDİLER, İLİŞİĞİM KESİLDİKTEN SONRA İKİ TANE ÖĞRETİM ELEMANI ALINDI”
30 Eylül 2022`tarihinde ‘hukukçu akademisyenlerden oluşan` Fakülte Yönetim Kurulu`nun ‘kürsüde bana ihtiyaç olmadığı` gerekçesiyle üçüncü kez atamam yenilenmedi. Yani üçüncü kez işimden atıldım. Üstelik idare mahkemesinin daha 10 ay önce hukuka aykırı olduğunu belirttiği bir gerekçeyle. Çünkü Eskişehir 2. İdare Mahkemesi ‘kürsüde bana ihtiyaç olmadığı` iddiasının gerçeği yansıtmadığını, aksine benim ilişiğimin kesilmesinin ardından kürsüye iki tane öğretim elemanının alındığını bunun bile iddianın hukuka aykırı olduğunu gösterdiğini belirtmişti.”