Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İstiklal Caddesi`ndeki terör saldırısına ilişkin, “Teröristlerin ayakkabı numaralarını bile bildiklerini iddia edenler, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin kim olduğunu da herhalde biliyorlardır veya bilmeleri gerekir... İstanbul`da bombalar patlıyorsa hâlâ, bunlar Suriye`ye düşen bombalardan bağımsızmış gibi düşünülemez” dedi.
Teme Karamollaoğlu, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, özetle şunları söyledi:
“TERÖRİSTLERİN AYAKKABI NUMARALARINI BİLE BİLDİKLERİNİ İDDİA EDENLER, BU SALDIRIYI GERÇEKLEŞTİRENLERİN KİM OLDUĞUNU DA HERHALDE BİLİYORLARDIR: Emzikli bebekleri dahi hedef alan terör örgütlerini, siyaset ile şiddet ve terör mefhumlarını birlikte düşünenleri, buna alet olanları ve tüm iş birlikçilerini huzurunuzda lanetlemeyi bir görev addediyorum. Terör ile insanlık, şiddet ile vicdan, patlamalarla siyaset kelimelerinin aynı cümle içerisinde kullanılır hale gelmesi bile hepimiz için üzüntü verici, kabul edilemez bir durumdur. Öncelikle amasız ve fakatsız herkes bunu böyle bilmeli, böyle kabul etmelidir ardından da elbette kamuoyunun zihninde oluşan tüm soru işaretleri de mutlaka cevaplanmalı, giderilmelidir. Sınır güvenliğinden aksayan istihbarat ve emniyet zafiyetine kadar her soru mutlaka cevaplandırılmalıdır. Teröristlerin ayakkabı numaralarını bile bildiklerini iddia edenler, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin kim olduğunu da herhalde biliyorlardır veya bilmeleri gerekir.
BU ALÇAK SALDIRI KLASİK AÇIKLAMALARLA GEÇİŞTİRİLEMEZ: ‘Mesaj alındı` cümlelerini kuranlar, hangi mesajlarını aldıklarını ve bunun neticesinde hangi adımları atacaklarını da bilmek mecburiyetindedirler, halkı da bilgilendirmek zorundadırlar. İnsanlarımızın zihninde daha çok soru ve ayrıntılar var ancak bu ifade ettiğim konular mutlaka cevaplandırılmalı ve tatmin edici bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Zira bu alçak saldırı, ‘Hesabını soracağız, en ağır şekilde karşılık vereceğiz` gibi artık sıkça tekrarlanan rutin ifadelerle ve klasik açıklamalarla geçiştirilmez. Bunu, iktidar mensupları ve bu konudan sorumlu olan insanlar mutlaka bilmek, idrak etmek, kabullenmek mecburiyetindedir. Bu konuda hem kamuoyu sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmeli hem de tekrar tekrar böylesine acı olayların yaşanmaması için bütüncül bir bakışla tüm tedbirler alınmalıdır.
İSTANBUL`DA BOMBALAR PATLIYORSA HÂLÂ, BUNLAR SURİYE`YE DÜŞEN BOMBALARDAN BAĞIMSIZMIŞ GİBİ DÜŞÜNÜLEMEZ: Meselelere bütüncül bakabilmek, olmazsa olmazdır. Zira terör, dış politikadan adalete, eğitime ve ekonomiye kadar her konuyla ilgilidir. Bunun mutlaka idrak edilmesine ihtiyaç var. Bu konuların herhangi birindeki zafiyet bir diğerini etkiler, bir diğerinde yapılan bir yanlış diğer tüm sonuçları da değiştirebilir, aksi istikamette. Bugün hâlâ terörü konuşuyorsak yıllarca evvel yapılan ve bugün hâlâ tekrar edilen hatalar gözden kaçırıldığı için veya dikkate alınmadığı içindir. Bugün canımız bir kez daha yandıysa 2000`li yılların başında Irak ve Afganistan`da Amerika Birleşik Devletleri`nin müdahalesine yeşil ışık yakanların ve Büyük Ortadoğu Projesi`ne (BOP) figüran olanların mutlaka yaptıkları hataları bir defa daha gözden geçirmeye, icraatları gözden geçirmeye, hatalarının da farkına varmaya mecbur olduklarını düşünüyoruz. İstanbul`da bombalar patlıyorsa hâlâ, bunlar Suriye`ye düşen bombalardan bağımsızmış gibi düşünülemez.
Altını çizerek ifade ediyorum; meseleleri bütün olarak ele almalı, hiçbir alanı ihmal etmeden hızlı ve kalıcı çözümler üretmeliyiz. Bu, iktidarların en önemli görevidir. Zira insan, bir hedefe sadece kenetlendiğinde ister istemez gözünün birini kapatır, etrafında meydana gelen hadiselerden gaflet içinde olur. Bu gerçeği ihmal eden iktidarlar, maalesef arzu ettikleri hedefe hiçbir zaman ulaşamazlar. Hatayı da başka yerde aramaya devam ederler. Biz, aynı anda birçok hedefe kilitlenmeye ve politikalarımızı bir bütün olarak planlamaya mecburuz.
Terör ile ‘oy kazanmak, kaybetmek` kelimeleri aynı cümlede yan yana geldiği takdirde bile tüylerimiz ürperir bizim. ‘Bu saldırı kime yarar` cümlesini duyduğumuz anda, siyasete atfen söylüyorum bunu, kan adeta beynimize sıçrar. İnsanların katledildiği bir olay üzerinden seçim hesapları yapıldığında bundan hicap duyarız. Biz, bu siyasi anlayışı bütünüyle reddederiz, reddetmek mecburiyetindeyiz. Siyasilerin de aynı anlayışla meselelere yaklaşması gerektiği kanaatinde olduğumuzu da burada ifade etmeyi bir görev addediyorum. Bu sebeple insan canının kirli hesaplara rakam olarak yazıldığı çarpık hesapların canı cehenneme demekten de kendimiz alamıyoruz.”
“‘YAPACAKLARIMIZIN ALTYAPISI TAMAMLANDI` DİYEBİLME ÜMİDİNDEYİZ”
“Vatandaşlarımız müsterih olsun, kurulan tuzakları bozacak ferasetimiz var bizim. 85 milyonun huzur, barış ve güven içerisinde insanca yaşam süreceği bir Türkiye ahdimiz var bizim. İnanıyoruz ve kararlıyız” diyen Karamollaoğlu, Altılı Masa`ya ilişkin ise şöyle konuştu:
“İşte bu minval üzere, Millet İttifakı olarak, altı siyasi parti ile çıktığımız bu yolda kararlı yürüyüşümüze devam ediyoruz. Farklı prensipleri olan, problemlerin çözümüne farklı bir şekilde yaklaşmayı esas itibarıyla benimseyen bu siyasi partiler, şu an da bir araya gelerek ittifak ettikleri konuları benimsemeyi bir zaruret olarak görüyorlar, görüyoruz. Türkiye`nin de de içine sürüklendiği problemlerden ancak bu yaklaşımla kurtulabileceğine inanıyoruz. Bu, çok önemli bir husus. Problemi görmek, çözüm için ittifaka ihtiyaç olduğunu farkına varmak ve bu süreçte farklılıklarımızı gerektiğinde kenara bırakabilmek, ama bu millete faydalı olacak ittifak ettiğimiz konular üzerinde çalışmak bizim şiarımız şu anda.
14 Kasım Pazartesi günü, bu toplantıların ikinci turunun ikincisini DEVA Partisi`nin ev sahipliğinde gerçekleştirdik. Başta ev sahibi Sayın Babacan olmak üzere değerli genel başkanların her birine bu süreçte gösterdikleri gayret ve nezaket için teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Altı siyasi parti olarak, siyasetin ilkeler üzerinden yapılmasına gerek olduğunu görerek hareket ediyoruz. Ülkemiz için ortak sorunlarımız karşısında ortak sorumlulukları kuşanabileceğimizi herkese gösterdik. Bundan büyük memnuniyet duyuyoruz ve bunu sonra da göstermeye devam edeceğiz. Sekizinci ayını geride bıraktığımız bu süreçte, karşılıklı olarak gösterilen dikkat ile topluma güven ve umut vermeyi hedefliyoruz. Birçok stres testinden başarıyla geçtik, yol haritamız neredeyse tamamen ortaya çıktı. ‘Yapacaklarımızın altyapısı tamamlandı` diyebiliriz ümidindeyiz. Birkaç hafta veya yıl sonuna kadar, vardığımız kararları her konuda milletimizle paylaşacağız, paylaşmayı umut ediyoruz.
Öyle ümit ediyoruz ki Türkiye`mizin 13. Cumhurbaşkanı, bu masanın belirleyeceği isim olacak. Ayrıca bu masa etrafında bir araya gele partilerin, siyasi partilerin parlamento aritmetiğinde de güçlü bir çoğunluk elde ederek ülkemizin problemlerine, ülkemizin sorunlarına hızlı ve kalıcı çözümler üreteceğine inanıyorum.”