Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına öngören kanun teklifini TBMM`nin Çankaya Kapısı`nda protesto etmek isteyen çiftçilere izin verilmedi. CHP ve HDP milletvekillerinin aracılığı ile içeri giren üreticiler, basın açıklamasını TBMM`nin bahçesinde yaptı. Bir üretici, “Ben, üretmek isteyen bir çiftçiyim. Bütün bu ağaçlar benim omuzundan geçti. Bin bir emekle bu, meydana getirildi. Bu doğaya kıymak ne demek? Binlerce insan işsiz güçsüz, yazık değil mi bu memlekete? Zeytinimize kıymak isteyenlere asla izin veremeyiz” dedi. Başka bir çiftçi ise sadece zeytin ağaçlarını savunmak için Ankara`ya geldiğini belirterek, “Bir avuç köylüyüz burada. Biz, buraya savaşmak için gelmedik. Topumuz, tüfeğimiz bunlar, zeytin bunlar, en büyük geçim kaynağımız dedik. ‘Niçin kömür için feda ediliyor` diye sormak için buradayız. Kömür için zeytinliklerimizi asla feda etmeyeceğiz” diye konuştu.
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerini açılmasını öngören kanun teklifini protesto etmek için Türkiye`nin dört bir yanından bugün Ankara`ya gelen üreticiler, kent girişinde oluşturulan arama noktalarında durduruldu. Kente girmeyi başaran üreticiler, TBMM`nin Çankaya Kapısı`nda açıklama yapmak istedi. Ancak polis, çiftçilerin burada açıklama yapmasına izin vermedi. Çiftçiler, CHP ve HDP milletvekillerinin aracılığıyla TBMM`ye girdi. Çiftçiler, TBMM`nin Basın Kapısı`nda açıklama yaptı.
Çiftçilerin ortak açıklamasında, “9 kez denediler olmadı, bu sefer de olamayacak. Ölmez ağaç, yaşamaya devam edecek” denildi. 80 çevre örgütünün de imza koyduğu ortak açıklamada, “Siz geri adım atmadıkça bizleri sokakta, mitingde, Meclis`te, gerekirse rüyalarınızda görmeye hazırlıklı olun. Zeytin hayattır, hayatımıza dokunmayız” ifadelerine yer verildi.
CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban, “Elimizde gördüğünüz zeytin, barışın simgesidir, soframızın vazgeçilmezidir, doğamızın nefes alacak ürünüdür. Ama bir avuç kömür için Beşli Çete`ye zeytinleri kesmek için çıkartılan bu kanunla bugün çevrecilerimiz Muğla`dan, Bursa`dan buraya geldiler” dedi.
Bir çiftçi, Muğla`dan geldiğini söyleyerek, “Zeytin, hepimizin ortak değeri. Bir avuç maden için zeytinler heba edilemez. Bunun için buradayız” diye konuştu.
“SEÇİMLERE GİDERKEN YANGINDAN MAL KAÇIRIRCASINA GETİRİLEN BU YASA TEKLİFİ, KAMU KAYNAKLARININ NASIL TALAN EDİLDİĞİNİ ORTAYA KOYUYOR”
CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, 2016 yılında Yırca`da zeytin ağaçlarının sökülmesine karşı yapılan direnişi hatırlatarak şöyle konuştu:
“Seçimlere giderken yangından mal kaçırırcasına getirilen bu yasa teklifi, kamu kaynaklarının nasıl talan edildiğini ortaya koyuyor. Bu yasa teklifi geri çekilmedir. Yıllarca Yatağan`da, Milas`ta şunu söyledik; ‘Özelleştirme, Cumhuriyet ekonomisinin bağrına saplanan bir hançerdik` dedik. ‘Milli ekonomiye katkı sağlamayacak` dedik. AKP iktidarı, ranta ve talana dayalı politikalarla madenciliğin de en büyük düşmanı haline gelmiştir.”
Muğla`dan geldiğini ve bu yasa teklifinin kabul edilmemesi için mücadele edeceklerinin belirten bir üretici de şunları söyledi:
“BU SEFER ZEYTİNİMİZİ DE TOPRAĞIMIZI DA BU AÇ GÖZLÜ ŞİRKETLERE VERMEYECEĞİZ”
“Gecenin bir yarısında, yağmur çamur demeden, her şeyi bırak buraya koştuk. Gördük ki köylünün sesi kısılamaya çalışılıyor. Bir avuç köylüyüz burada. Biz, buraya savaşmak için gelmedik. Topumuz, tüfeğimiz bunlar, zeytin bunlar, en büyük geçim kaynağımız dedik. ‘Niçin kömür için feda ediliyor` diye sormak için buradayız. Kömür için zeytinliklerimizi asla feda etmeyeceğiz. Vekillerimiz olmasa buraya giremeyeceğiz. Bir avuç köylüden nedir korkuları? 1,5 yıldır Akbelen direnişi var. 20 binin üzerinde zeytin ağacımızı katletti Yeniköy-Kemerköy şirketi 4 sene önce, hâlâ gözünü dikti 35-40 bin zeytin ağacımıza. Ama bu sefer ayaklandık. Bu sefer zeytinimizi de toprağımızı da bu aç gözlü şirketlere vermeyeceğiz. Bu uğurda öleceğim. İki şirketin karnı doyacak diye, cebini doyacak diye biz yıllarca mağdur edildik.”
“ZEYTİNİMİZE KIYMAK İSTEYENLERE ASLA İZİN VEREMEYİZ”
Çiftçilik yapmak istediğini ve buna izin verilmediğini vurgulayan bir üretici, “Biz, Muğla Milas`tan buraya, zeytinlerimize sahip çıkmak için geldik. Ben, bir zeytin üreticisiyim, 4 tonun üzerinde zeytin üretiyorum şu ellerimle. 50 yıldan beri tek zeytin olmayan 24 dönümlük yere 400 ağaç diktim, bunların meyvesini alıyorum, memleketimin insanına yediriyorum. Ben, üretmek isteyen bir çiftçiyim. Bütün bu ağaçlar benim omuzundan geçti. Bin bir emekle bu, meydana getirildi. Bu doğaya kıymak ne demek? Binlerce insan işsiz güçsüz, yazık değil mi bu memlekete? Zeytinimize kıymak isteyenlere asla izin veremeyiz” diye konuştu.
Zeytin üreticisi bir yurttaş, ellerindeki zeytinleri gösterirken göz yaşlarını tutamadı.
Başka bir üretici ise “Benim çimento fabrikasına çok yakın zeytinlerim var. Yeşilliğimizi kaybetmek istemiyoruz. Muğla çimento fabrikasının sesinden duramıyoruz, yapılmasını istemiyoruz” dedi.
Bir üreticinin okuduğu ve 80 çevre örgütünün de imza koyduğu ortak basın açıklamasında ise şöyle denildi:
“9 KEZ DENEDİLER OLMADI, BU SEFER DE OLAMAYACAK. ÖLMEZ AĞAÇ, YAŞAMAYA DEVAM EDECEK”
“83 yıldır ölmez ağacı koruyan Zeytin Yasası, 10`uncu kez değiştirilmek isteniyor. Çünkü kapitalizmin doymak bilemez kâr iştahı bile, maliyeti en düşük olanın doğa olduğunu biliyor. İktidar, sermaye ne isterse vermekten çekinmiyor. 9 kez denediler olmadı, bu sefer de olamayacak. Ölmez ağaç, yaşamaya devam edecek. Yasa değişikliği ile maruz bırakılmak istediğimiz durum, toplumsal barışı bozan, kadim mirasımız şifa kaynağımızı yok etmek isteyen habitatı onarılmaz biçimde yıkıma uğratan vahşi bir madenciliğe yol vermektedir. Önce, istihdam ve enerji masalları ile uyutulacağız; uyandığımızda, yoksullaştığımız bir masalın içinde kendimizi bulacağız.
“SİZ GERİ ADIM ATMADIKÇA BİZLERİ SOKAKTA, MİTİNGDE, MECLİS`TE, GEREKİRSE RÜYALARINIZDA GÖRMEYE HAZIRLIKLI OLUN”
Yürürlükteki yasa ile zeytin, kültürel ve ekonomik bir değer olarak güvence altına alınmış, serpilip gelişmesi ve yüksek verimlilikle ürün vermesi için tüm tehditlerden korunmaya çalışılmıştır. Zeytincilik yapılan alanların 3 km çevresinde herhangi bir toz kaynağı olamaz, üretim yapılamaz. Yani 1939 yılından beri geçerli olan yasa ile bırakın zeytinliklerin sökülüp başka yerlere taşınması ve madenciliğe açılması, buralarda herhangi bir madencilik faaliyeti yürütülemez. Yeni yasa önerisi değişikliğinin kabulü halinde zeytin ağacını taşıyarak habitatı taşıyacağını zanneden cehaletin bedeli, yerinden yurdundan koparılıp göçmen haline getirilen yurttaşlar olacaktır. Hukuki süreç işlerken Kolin İnşaat`ın termik santral yapmak üzere bir gecede 6 bin zeytin ağacını keserek döndürülmez doğa yıkımı yarattığını unutmadık. Açgözlü yeni fırsatçıların aynı yıkıma yol açmaktan çekinmeyeceklerinin de farkındayız. Önerilen yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Çünkü bırakın ağacı, tek bir dalını bile kaybetmeye tahammülümüz yok. Ölmez ağaç zeytin için inatla mücadele edeceğiz. Siz geri adım atmadıkça bizleri sokakta, mitingde, Meclis`te, gerekirse rüyalarınızda görmeye hazırlıklı olun. Zeytin hayattır, hayatımıza dokunmayız.”
“3-5 AY SİYASİ ÖMRÜNÜZ KALDI, GİDERAYAK BİRİLERİNİ ZENGİN ETMEK İÇİN BU İŞLERE GİRMEYİN”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, yasa teklifine karşı gerek komisyonda gerekse Genel Kurul`da mücadele edeceklerinin anlatarak şunları söyledi:
“Bugün 13:00`te, Sanayi Komisyonu`nda bu kanun teklifi görüşülecek. Bizler orada olacağız. Bu ananın göz yaşlarına değmez; yazıktır, günahtır, vazgeçin. Şimdi Meclis`te mücadele edeceğiz, gerekirse Anayasa Mahkemesi`ne götürürüz. 3-5 ay siyasi ömrünüz kaldı, giderayak birilerini zengin etmek için bu işlere girmeyin. Zeytin, tüm semavi dinlerde vardır. Dindar olduğunu iddia edenler, bu zeytin ağaçlarını kesmek istiyorlar. Yurttaşlarımızla birlikte komisyonda olacağız. Demokratik haklarını kullandı bu insanlar. Bu insanlar, milletin Meclis`inde, millet olarak demokratik haklarını kullandılar. Kimse bu saatten sonra başka bir yola girişmeye kalkışmasın.”