Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Hatay`da çadırkent kurduklarını açıkladı. Kurulumun kısa sürede tamamlanacağını belirten Seçer, “300 çadır, ilk etapta 30 konteyner, bir 50 konteyner daha gidiyor, toplam 80 konteynerlik bir konteyner kent de oluşturuluyor” dedi. Deprem felaketi sonrasında en büyük göçü Mersin`in alacağını dile getiren Seçer, bu sürecin planlı olarak gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yaparak, "Muazzam bir acı yaşanıyor. Biz, onlara kol kanat gereceğiz. Biz bunları yaparız, hiçbir sorun yok. Ama plansız, programsız gittiğimiz noktada Mersin çöker" diye konuştu.
Vahap Seçer, bugün Halk TV`de yayınlanan, İsmail Küçükkaya`nın hazırlayıp sunduğu ‘Yeni Bir Sabah` programına konuk oldu. Seçer, Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.
“TAHRİBAT ÇOK BÜYÜK”
Depremin meydana geldiği gün sabah erken saatlerde bölgeye ekipleri sevk ettiklerini belirten Başkan Seçer, “Hemen arama-kurtarma ekiplerini bölgeye gönderdik. İkinci gün Sayın Genel Başkan`ımız ve İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya belediye başkanlarımızla beraber bölgeye gittik. Durumu gözlerimizle gördük. Bir gün ara verdikten sonra o bölgeleri tekrar dolaşma, görme imkanımız oldu. Tahribat çok büyük, onu söyleyebilirim” diye konuştu.
MERSİN BÜYÜKŞEHİR, HATAY`DA ÇADIR KENT KURUYOR
Küçükkaya`nın barınma ihtiyacı hakkındaki sorusunu da yanıtlayan Başkan Seçer, “Hatay`da çadırkent kuruluyor şu anda. 300 çadır, ilk etapta 30 konteyner, bir 50 konteyner daha gidiyor, toplam 80 konteynerlik bir konteyner kent oluşturuluyor. Zaten şu anda oranın en büyük sorunu da o. Diğer taraftan, diğer belediyelerimiz de yoğun çaba içerisinde. Onlar da özellikle bu barınma sorununu giderecek tedbirler aldı. Çadırkentler, konteyner kentler konusunda da çok değerli çalışmalar yapıyorlar” dedi.
“EN YOĞUN GÖÇÜ ALACAK KENT MERSİN”
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü`nün depremden sonra yaşanan ve Mersin`in de aralarında bulunduğu yoğun göç dalgasını yaşayan iller hakkındaki tespiti hakkında da değerlendirmelerde bulunan Başkan Seçer, şunları söyledi:
“Canan Hanım`ın açıklaması son derece önemli. Çok güzel tespitler yapmış. Mutlaka Antalya`ya, İstanbul`a, İzmit`e gidecek, başka yerlere gidecek ama en yoğun göçü alacak kent Mersin. Neden? Bizim kentimizde, deprem bölgesindeki 10 ilin tamamında yaşayan insanların yakınları, akrabaları var. Yani bir yerden, bir felaketten ya da farklı bir sorundan kaçıp bir başka yere göç edecekseniz sizin iletişiminiz olması lazım. İletişim kuracağınız insanların olması lazım. Bu anlamda da Mersin, onlar için çok cazip bir yer. Mesafe olarak çok cazip bir yer, gelişen bir kent, istikballi bir kent. Bu anlamda da Mersin çok yoğun göç alacak.”
“BUGÜNE KADAR MERSİN`E MİNİMUM 200 BİN İNSAN GELMİŞ”
Büyükşehir olarak her gece saat 00:00`da kentin günlük su tüketimini ölçtükleri belirten Seçer, “1 Şubat gününden dün gece 00:00`a kadar Mersin`de su tüketimi yüzde 9 oranında artmış. Bu, şu anlama geliyor; bugüne kadar Mersin`e minimum 200 bin insan gelmiş. O da şehir içme suyu şebeke suyundan kullanan vatandaşların ölçümü bu. Hem o bölgedeki bizim hemşerilerimiz geliyor, diğer taraftan sığınmacılar da geliyor. Şimdi zaten Mersin`in 1,9 milyon yerli nüfusu var. 260 bin kayıtlı sığınmacısı var, kayıt dışını koyun. Son Ukrayna-Rusya meselesinden sonra bölgeye gelen insanları koyun. Yaklaşık olarak 400 bin de ilave bir yük de taşıyor. Yaz nüfusunu 150 bin koyun. E şimdi 1,9 milyon nüfusu olan bir kent, 2,5 milyonları konuşacak. Şimdi tablo bu” dedi.
“PLANSIZ, PROGRAMSIZ GİTTİĞİMİZ NOKTADA MERSİN ÇÖKER”
Mersin`in ve Mersinlilerin depremzedeleri bağrına basacağından emin olduğunu vurgulayan Seçer, yaşanan bu göçlerin planlı bir şekilde yapılması gerektiğine de işaret etti. Başkan Seçer, şöyle konuştu:
“Onları bağrımıza basacağız. Neticede insanların evi yıkılmış, çaresizlik içerisinde. Gittim gördüm. Bir insan olarak, bırakın siyasetçiyi, ben de bir babayım, ben de bir insanım. Muazzam bir acı yaşanıyor. Biz, onlara kol kanat gereceğiz. Neticede ben bir kamu görevlisiyim. Benim kullandığım kaynak onlara ait. Elbette ki seferber edeceğim bütün imkanlarımı. Bu insanları sahipleneceğiz, hiçbir sıkıntı yok. Mutlaka çaresi düşünülür. Eksik vardır, fazla vardır. Bir projeksiyon yaparsınız. ‘Bundan sonraki süreçte ben bu krizi nasıl yöneteceğim` dersiniz. Hepsini yaparsınız ve güçlü devletseniz ki hep ağzımızı açtığımız zaman ‘Türkiye güçlü` diyoruz, ‘Mersin güçlü` diyoruz, biz bunları yaparız, hiçbir sorun yok. Ama plansız, programsız gittiğimiz noktada Mersin çöker. Bir aracın istiabı vardır, 10 tondur. 10 ton 1 kilo yüklediğiniz zaman arabada değişiklikler başlar. Eğer istiap haddini aşarsanız, bunu da çok abartırsanız araba artık hareket edemez duruma gelir. Ben, bunu işaret etmek istedim.”
“YEREL YÖNETİMLE TARTIŞIRSANIZ BU İŞİN ALTINDAN KALKAMAYIZ”
İsmail Küçükkaya`nın Mersin`e gelen insanlar ve artan nüfus yoğunluğu konusunda ne yapılması gerektiğini sorması üzerine Başkan Seçer, “Türkiye Cumhuriyeti`ne kayıtlı kimliği olan insanlar bizim insanımız, hiç kimse kimseye karışamaz. 800 bin kilometre alanın her noktası, herkesin yaşam hakkına sahip olduğu noktadır, onu tartışmayacağım bile. 1 milyon gelsin, o yükü de kaldırırız, yaparız bunu ama bir kentin belediye başkanının haberi olmadan, oturup o insanla konuşmadan, siz o bölgenin demografisine ilişkin Ankara`dan projeksiyonlar yaparsanız, bunu da emrivaki yaparsanız, yerel yönetimle tartışarak yaparsanız bu işin altından kalkamayız” dedi.
“BİZ, BU KENTİ BERABER YÖNETECEĞİZ”
Türkiye`de mevcut bir sığınmacı sorununun olduğunu ve Mersin`in de sığınmacı ağırlayan illerden biri olduğunun tartışılmaz gerçek olduğunu da belirten Seçer, Mersin`in sorunlarını çözmede kurumlar arası iş birliğinin önemine dikkat çekti.
Yaşanan sorunlarla ilgili yetkililerle görüştüklerini ve ortak bir organizasyonla sorunları çözmeleri gerektiğini paylaştıklarını anlatan Seçer, “2011 yılından bu yana Mersin vazifesini yapmış. Mersin`de 260 bin sığınmacı yaşıyor. 50 bin de üzerine koyun, çünkü kayıt dışı da var. Az önce de su artışındaki rakamı verdim, 250 bin insan depremden bu yana Mersin`e girdi. Bunun siz 5-6`da 1`ini alın. Ortaya çıkacak rakamı söyleyeyim; 40 bin sığınmacı statüsünde ya da geçici misafir statüsündeki insan Mersin`e girdi ve bu planlı hareketten Mersin`in seçilmiş belediye başkanının, yani suyundan, kanalizasyonundan, hastalığından, mutluluğundan, üzüntüsünden, cenazesinden sorumlu belediye başkanının haberi olmaz ise bu devlet yönetimi anlamına gelmez ki. Biz bu kenti beraber yöneteceğiz” diye konuştu.
“BELEDİYELERLE İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİDİR”
"Koordineli bir şekilde çalışabiliyor musunuz" sorusunu da yanıtlayan Başkan Seçer, “Umut ediyorum bu saatten sonra koordineli bir şekilde çalışacağız. Aksaklıkları, problemleri gördük. Dün itibarıyla bunları kendi aramızda konuştuk. Bundan sonraki süreci herhangi bir krize mahal vermeden yöneteceğimizi umut ediyorum. Bir sorun olmayacağını düşünüyorum. Birbirimizi anlarsak bir problem olmaz” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun bölgeye yaptığı ziyaret sonrasında CHP`li büyükşehir belediye başkanlarına hangi talimatları verdiği sorusu üzerine de Seçer, “Belediyeler, bir beldenin, bir ilçenin ya da ilin en geniş örgütlenmesine sahip kamu kurumlarıdır. Manevra kabiliyeti, hareket kabiliyeti çok yüksek kurumlardır. Bu anlamda belediyelerle iş birliği önemlidir ama bölgede de gördük, genel uygulamalarda da görüyoruz, Türkiye`de devlet geleneğinde, devlet yönetiminde, kamu yönetiminde bu özellik maalesef bu dönemde kayboldu, çok tahrip oldu. Parti ayrımcılığı; senin partin-benim partim, senin belediyen-benim belediyem meselesi çok ön plana çıktı. Bu da efektif bir çalışmayı mümkün kılmıyor ve bu işten de en fazla zararı vatandaş görüyor. Şimdi bu deprem olayında da bu görüldü. Onun için birkaç gün ‘ortalıkta kimse yok` diye insanlar isyan etti” diye konuştu.
“VATANDAŞLARIMIZIN YARALARININ BİR AN ÖNCE SARILMASI İÇİN VAZİFEMİZİ YAPACAĞIZ”
Bölgedeki vatandaşların yaralarının sarılması için çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Seçer, “Bundan sonraki süreçte bir an önce hem tahrip gören kentlerimizin hem o bölgelerden kendi bölgelerimize gelen insanların tekrar yeniden yapılanması için, vatandaşlarımızın yaralarının bir an önce sarılması için, acılarının unutulması için biz vazifemizi yapacağız. Bu hem idari hem hukuki hem de insani vazifemiz. Mücadelemizi, çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.