İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Niyazi Erdinç Orhan, Türkiye`de uzun yıllardır görülmeyen SAT-2 serotipi şap hastalığının ortaya çıkmasında, Kahramanmaraş merkezli depremlerin bölgede zorunla hayvan hareketlerine yol açması, bu arada sahada veteriner hekim otoritesinin zayıflamasına bağlı olarak kontrollerin aksaması ile komşu ülkelerden yapılan kaçak hayvan giriş-çıkışının etkili olduğunu bildirdi. Orhan, salgının kontrol altına alınabilmesi için tüm ülkede küçük ve büyükbaş hayvan hareketliğinin engellenmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Türkiye`de de görülen SAT-2 serotipi şap hastalığı nedeniyle Samsun, Denizli, Diyarbakır ve Siirt`te hayvan pazarları önlem amaçlı kapatıldı. Bu kentlere hayvan giriş ve çıkışlarının da yasaklandığı bildirildi. Konuya ilişkin olarak İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Niyazi Erdinç Orhan da yazılı bir açıklama yaptı.
Şap hastalığının bulaşıcılığı çok yüksek bir hastalık olduğuna vurgu yapan Orhan, hastalık ve aşılama çalışmaları hakkında şu bilgileri paylaştı:
"ŞAP, BULAŞICILIĞI ÇOK YÜKSEK BİR VİRAL ENFEKSİYON: Şap hastalığı şap virüsünün neden olduğu ve bulaşıcılığı çok yüksek olan bir viral enfeksiyondur. Bütün ruminantlarda, yani geviş getiren hayvanlarda görülmekle birlikte asıl olarak sığırlarda daha şiddetli seyrederek salgınlara neden olan bir hastalıktır.
HASTALIKLA BÜYÜK BİR VERİM KAYBI OLUR: Hayvanlarda yüksek ateş, iştahsızlık, süt veriminde düşmeyle birlikte şiddetli ağız lezyonu, salya akıntısı, ayak ve memelerde lezyonlar meydana gelir. Şap hastalığında ölüm oranı düşük olmasına rağmen salgının yayılma hızına bağlı olarak büyük verim kayıpları yaşanır. İlk etapta hastalık kontrol altına alınsa da etkisi uzun süre devam ettiği için süt üretiminin yanında hayvan popülasyonu da doğrudan etkilenmektedir. Ayak problemleri hayvanların sürüden çıkarılmasına neden olacak kadar önemlidir. Şap hastalığının etkeni başlıca 7 ana serotip (A, O, C, SAT1, SAT2, SAT3 ve Asya1) olarak belirlenmiş olsa da birçok alt serotipleri bulunmaktadır.
İNSANLAR DA KIYAFET VE EŞYALARIYLA VİRİSÜ YAYABİLİR: Türkiye`de genellikle A, O ve Asya1 serotipleri görülmektedir. Bugünlerde Afrika kıtası ve Ortadoğu ülkelerinde görülen SAT 2 suşu ülkemizde de görülmeye başlanmıştır. Bugüne kadar şap aşısı yapılmış olan bütün hayvanlar da bu yeni tipe karşı korumasız durumdadır. Bu yeni tipe bağlı oluşabilecek olan salgın; buzağı, kuzu ve oğlaklarda ölümlere yol açabilir. Virüs çevre şartlarına dayanıklıdır ve hastalık görülen yerde 100 km kadar alana yayılabilir. İnsanlar kendileri de virüsü yayabilir, kıyafet ve eşyaları aracılığıyla virüsü uzun süre taşıyabilirler. Başta alkali solüsyonlar olmak üzere birçok dezenfektanla virüs etkisiz hale getirilebilir.
DEPREMLER VE KAÇAK HAYVAN GİRİŞLERİ HASTALIĞIN ORTAYA ÇIKMASINDA ETKİLİ OLDU: 6 Şubat`ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli deprem; bölgede zorunlu hayvan hareketlerine yol açtı. Sahada veteriner hekim otoritesinin zayıflaması ve kontrolün aksaması hastalığın yayılmasında önemli rol oynadı. Yine sınır güvenlik zafiyeti ve komşu ülkelerden yapılan kaçak hayvan giriş çıkışına bağlı sorunlar önemli nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
AŞILAMA BAŞLANDI, ANCAK SAHA ÇALIŞMALARI AŞININ YAN ETKİLERİNİN GÖRÜLDÜĞÜ YÖNÜNDE: Bakanlığa bağlı Şap Enstitü Müdürlüğü ve AB Şap Hastalığı Mücadele Komisyonu`nun birlikte yürüttüğü çalışmalar sonucunda etken hızlı bir şekilde izole edildi. Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi önleyici tüm tedbirleri alarak, karantina uygulamalarına geçildi. Ülkemizde SAT-2 serotipine karşı aşı üretim çalışmalarına başlanmış ve 9 Mart 2023 tarihi itibarıyla aşı üretilerek hayvanlara uygulandığı bilinmektedir. Yeni aşının kısa sürede hazır hale getirilmesi memnuniyet verici olmakla birlikte, salgının kontrol altına alındığını söylemek için henüz çok erken. Sahadan gelen ilk veriler aşıya bağlı yan etkilerin olduğu yönündedir. Üretilen yeni şap aşısının güvenlik testleri ve yeterli saha çalışmaları yapıldıktan sonra olası riskler hesaplanarak, aşılamanın genel planda ve hızla uygulamaya sokulmasının, hayvan varlığımız üzerindeki etkisi mutlaka iyi analiz edilmelidir."
"TÜM BÜYÜK VE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN HAREKETLİLİĞİ ENGELLENMELİDİR"
İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Niyazi Erdinç Orhan, açıklamasında, hastalığın kontrol altına alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı:
"- Salgın tedbirleri kapsamında Tarım Bakanlığı`nın getirdiği hayvan hareketlerinin kısıtlanması kararları taviz verilmeden uygulanmalıdır. Bu konuda tüm ülkede yetiştiriciler ve halk bilinçlendirilmelidir.
- İşletmeler biyogüvenlik tedbirlerini artırmalı, her işletmenin girişinde mutlaka dezenfektan bulundurulmalıdır.
- Hastalık görülen bölgelerdeki hastalığa yakalanmamış sığırlar yeni şap aşısı ile aşılanmalıdır.
- Daha sonra koyun ve keçiler yeni şap aşısı ile aşılanmalıdır. Hem aşı hem de diğer sağlık uygulamaları için ahır ve işletmelere gelen görevliler belirtilen tüm hijyen kurallarına uymalıdır. Çalışmaları boyunca tek kullanımlık eldiven ve önlük giymeli, çizmelerini giriş öncesinde ve çıkışta dezenfektandan geçirmelidir.
- İşletmelere ve çiftliklere ziyaretçi girişi kısıtlanmalıdır.
- Hastalık tam olarak kontrol altına alınana kadar başta sığır olmak üzere tüm büyük ve küçükbaş hayvan hareketliliği engellenmelidir.
- Mevcut şap salgınından sonra da bu tür hastalıkların kontrolü için hayvan pazarlarının kapatılarak denetimli uygulamaya geçilmelidir. Bu dönemde alıcıların satın alacağı hayvanları doğrudan hastalık ari çiftliklerden, yetiştirildikleri yerlerden temin etmeleri sağlanmalıdır. Böylece hem hayvansal gıda talebi geciktirilmeden karşılanır hem de hastalığın yayılmasına sebep olunmaz."
"KAPATILAN ENSTİTÜLERİN YENİDEN AÇILMASI HAYVANCILIĞIMIZIN GELECEĞİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ"
İstanbul Veteriner hekimleri Odası Başkanı Orhan, bu sürecin ŞAP Enstitüsü`nün çalışmaları, Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüleri`nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kapatılan enstitülerin yeniden açılması, var olanlarla birlikte teknik, kadro vb. tüm eksikleri karşılanarak hizmet verir hale getirilmesi, hayvancılığımızın geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Bakanlık, Türk Veteriner Hekimleri Birliği`ne bağlı tüm bölge odaları ve sahadaki veteriner hekimler hastalığın yayılmasını önlemek ve hayvan varlığımızı korumak için büyük bir gayret sarf etmektedirler. Son olarak; salgın dönemi, veteriner hekim otoritesinin önemini bir kez daha açığa çıkarmıştır. Bu sebeple de bakanlık, il ve ilçe teşkilatlarındaki veteriner hekim istihdam açığının giderilmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamakta fayda var."