İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, TBMM Genel Kurulu`nda, “Meteoroloji, ‘Şu bölgede kuvvetli rüzgar var` diyor. Devletin bir kurumu orada uyarı yapıyor, devletin diğer bir kurumu da gidiyor oraya çadırkent kuruyor. Doğru düzgün çadır kurmayı başaramayan bir yönetim, millete kalıcı konut vaadinde bulunuyor. Yapacağı bir şeyi, bir göz boyama, bir yalan üzerinden siyaset yapıyor. Millet 30 gün sonra çadırla ancak buluştu ve çadırları düzgün bir yere koymadın. Çadırlar ya rüzgarla ya tsunamiyle ya selin altında kaldı. Bunları yapamayan iktidar, şimdi ‘Ben kalıcı konut yapacağım` diyerek, böyle bir palavrayla siyaset yapıyor. Merak ediyoruz, bu afeti daha ne kadar felakete çevireceksiniz” dedi.
Erhan Usta, bugün TBMM Genel Kurulu`nda yaptığı konuşmada, deprem bölgesi Adıyaman ve Şanlıurfa`daki sel felaketine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Usta, şunları söyledi:
“DEPREMZEDELER YENİ BİR MAĞDURİYET VE YENİ BİR SKANDALLA KARŞI KARŞIYA KALDILAR”
“Bölgede yağış var ve AFAD`ın çadırlarını su bastı. Depremzedeler, geceyi sokakta geçirmek zorunda kaldılar. Yeniden bir barınma sorunu, maalesef başladı. Çadırların doğru düzgün yerlere kurulması o kadar önemli ki daha önce İskenderun`da deniz kenarına kurulan çadırkentlere tsunami uyarısı yapılmıştı. Şimdide kanallar üzerine çadırlar yapılması sonucunda depremzedeler yeni bir mağduriyet ve yeni bir skandalla karşı karşıya kaldılar.
“MİLLET 30 GÜN SONRA ÇADIRLA ANCAK BULUŞTU VE ÇADIRLARI DÜZGÜN BİR YERE KOYMADIN”
Meteoroloji, ‘Şu bölgede kuvvetli rüzgar var` diyor. Devletin bir kurumu orada uyarı yapıyor, devletin diğer bir kurumu da gidiyor oraya çadırkent kuruyor. Doğru düzgün çadır kurmayı başaramayan bir yönetim, millete kalıcı konut vaadinde bulunuyor. Yapacağı bir şeyi, bir göz boyama, bir yalan üzerinden siyaset yapıyor. Millet 30 gün sonra çadırla ancak buluştu ve çadırları düzgün bir yere koymadın. Çadırlar ya rüzgarla ya tsunamiyle ya selin altında kaldı. Bunları yapamayan iktidar, şimdi ‘Ben kalıcı konut yapacağım` diyerek, böyle bir palavrayla siyaset yapıyor. Merak ediyoruz, bu afeti daha ne kadar felakete çevireceksiniz?
“AFAD, KENDİ KONTROLÜNDEKİ VİNÇLERİ, ENKAZ KALDIRMAK İSTEYEN VATANDAŞLARA SAATİ 10 BİN LİRADAN KİRALIYOR”
Kızılay skandalları bitmek bilmiyor, AFAD`dan yeni bir skandal gündeme geldi. Şöyle bir iddia var; on binlerce insan enkaz altındayken AFAD, kendi kontrolündeki vinçleri, enkaz kaldırmak isteyen vatandaşlara saati 10 bin liradan parayla kiralıyor. Bununla ilgili dünya kadar mahkemelik olay var. Bu iddialar basında yer aldı. Herhangi bir açıklama veya yalanlama gelmedi. Vatandaş mahkemeye gidiyor. Gidip parasını veriyor, AFAD`dan vinç kiralıyor ve oradan evladını kurtarmaya çalışıyor. Böyle bir rezalet dünyanın neresinde görülmüştür? Niye bununla ilgili, bakanlardan herhangi bir açıklama yok?
“NİHAYET BİR İSTİFA GELDİ DERKEN HATAY VALİSİ MİLLETVEKİLİ OLMAK İÇİN İSTİFA ETMİŞ”
Hatay Valisi istifa etmiş. Nihayet bir istifa geldi derken Hatay Valisi milletvekili olmak için istifa etmiş. Utanmazlığın bu kadarı olur. Hangi işi bitirdin, ne başarı gösterdin, ne mükafatı bekliyorsun da şimdi milletvekilliği için istifa ediyorsun? Zamanı mı? Bu istifa da nasıl kabul edildi anlamıyorum. Bakanlar, AFAD Başkanı, Kızılay Başkanı, valilerin cezalandırılmasını beklerken bunlar ödül bekliyorlar.
Deprem koordinatörü Fuat Oktay`dan haber yoktu, kendisi piyasaya çıktı dedi ki ‘115 milyarın 74 milyar lirası hesaba yatırıldı`. Buradan soruyoruz; diğer paralar nerede? Yatırılmayacak paralar mı vaat edildi. Zaten bunun sadece 90 milyar lirası kamu kuruluşları tarafından vaat edilmişti. Kamu bile hile mi yaptı? Yatıramayacağı, veremeyeceği bir parayı mı vaat etti?
“SİZ DAHA MİLLETİN TERLİĞİNİ, ÇAYINI, ŞEKERİNİ VEREMEMİŞSİNİZ, TUTUYORSUNUZ ‘KALICI KONUTUNU VERECEĞİZ` DİYORSUNUZ”
İçişleri Bakanı, ‘Devlet, milletten yardım istiyor. Bunda eleştirilecek ne var` demiş. Cumhurbaşkanı çıkıyor, ‘Her şeyi mükemmel yönetiyoruz. Hiçbir şeye ihtiyaç yok` diyor. Sonra tutuyor, ‘helallik` istiyor. Kendi içerisinde çelişiyor. AFAD`ın bağlı olduğu birimin bakanı da ‘Bizim kahvaltı, çay, şeker, terlik, pijama ihtiyacımız var` diyor. Siz daha milletin terliğini, çayını, şekerini verememişsiniz, tutuyorsunuz ‘Kalıcı konutunu vereceğiz` diyorsunuz. Nasıl böyle bir yalan olabilir anlamak mümkün değil. Bunun iktisaden de mümkün olmayacağını anlattık.”