UĞUR İSTANBULLU
Artvin`in Ardanuç ilçesi Salınbaş Tepesi`nde 602 hektarlık alana kurulmak istenen altın madenine karşı tepkiler sürüyor. Artvin Salınbaş Çevre Platformu Gönüllüsü Berna Tekin, "Burası benim babamın doğduğu ev, buradaki yeşillikleri görseniz o kadar güzel ki kıyamazsınız ama kıymak isteyen bir grup var. Burada tam 45 metre mesafede maden yapılmak isteniyor. Biz de bu madenin köyümüzde yapılmasını istemiyoruz" dedi.
Artvin merkez ile Ardanuç ilçesi arasındaki yaylaları kapsayan ve toplamda 602 hektarlık alanda açık ocak altın ve gümüş madeni işleme projesine bölge halkının tepkisi devam ediyor.
"MADENE HAYIR DİYOR, ARAZİLERİMİZİ VERMİYORUZ"
Köseler köyünde yaşayan Yurdise Yıldırım, "Köyümüzün ve sılamızın yok olmasını istemiyoruz. Madene hayır diyoruz, bu yeşilliği güzel arazilerimizin yok olmasını istemiyoruz. Madene hayır diyor arazilerimizi vermiyoruz" dedi.
Köseler köyünden Salınbaş Çevre Platformu Gönüllüsü Berna Tekin, "Burası benim babamın doğduğu ev, buradaki yeşillikleri görseniz o kadar güzel ki kıyamazsınız ama kıymak isteyen bir grup var. Buradan tam 45 metre mesafede maden yapılmak isteniyor. Biz de bu madenin köyümüzde yapılmasını istemiyoruz çünkü babamın doğduğu ve büyüdüğü evi ve beni yetiştirdiği bu köyün yok olmasını istemiyorum ve madeni istemiyorum" diyerek tepki gösterdi.
"ÇEVRE DÜZEMİ PLANINA AYKIRI"
Gümüşhane köyünden çevre mühendisi Hakan Tekin şunları söyledi:
"Salınbaş altın madeni projesi öncelikle bölgemizde yapılmış olan kentlerin çevre düzeni planına 1/100 bin ölçekli çevre planına aykırıdır. Bu planda bölge, orman alanı, ağaçlık karakterlik alanı korunacak ve bölgeye özel ürün alanı olarak geçmektedir. Dolayısıyla öncelikle çevre düzeni planına aykırı olduğunu söylemek oldukça mümkün. İkinci ve en önemli konu özellikle Cerratepe ve Hot madeni ile karşılaştırdığımızda açık işletme ocaklı olması ve siyanürün kullanılacak olmasıdır. Burada siyanür son derece öldürücü bir kimyasaldır, çıkarılan cevher geniş tanklarda sodyum siyanür çözeltisiyle karıştırılma durumu söz konusu.
"GÜVENCESİZ VE TEHLİKELİ BİR İSTİHDAM MODELİ"
En büyük tehlikelerden birisi burada olası arıza ve dökülme durumu, sızma durumu olması sodyum ve siyanür PH dengesinin ayarlanmasıdır. Düşük PH`larda siyanür, hidrojen siyanüre dönüşür ve son derece öldürücü gazdır. Dolayısıyla açık işletme olması, siyanürün kullanılacak olması hem sağlık açısından yerleşim yerleri ve Deriner barajı açısından büyük bir tehlike ve tehdit oluşturmaktadır. Buradaki bölgenin eğimini düşündüğümüzde yüzde yirmi üzerinde eğimler vardır. Yağış rejimini düşündüğümüzde beş ay yağış yağan yağışlı bölgeye sahiptir. Aynı zamanda şiddetli ve şok şiddetli su erozyona sahip bölgedir. Tüm bu faktörleri bir araya getirdiğimizde oluşacak olan maden atıklarından yerleşim yerlerinin ve Deriner barajının etkilenmemesi asla söz konusu olamaz. Yine bakınız önemli noktalardan bir tanesi de şudur ki istihdam yalanı bana göre, burada arazinin hazırlanması ve inşaat aşaması işletme ve kapatma toplamda 22 yıllık bir süreden bahsediliyor ama arazinin hazırlanması ve inşaat aşaması sadece iki buçuk yıldır. Dolayısıyla 800 kişilik istihdam yaratacağız kalkınma modeli aslında sadece iki buçuk yıllık geçici ve madencilik, inşaat gibi çok tehlikeli ve işçi sağlığı açısından çok tehlikeli iş kolu olan güvencesiz bir istihdam modelidir. Geçici ve güvencesiz bir istihdam modelidir.
"DOĞA KENTİ OLMASI GEREKEN ARTVİN MADEN KENTİ OLDU"
Buna karşılıksa bölgede yüzyıllardır hayvancılık ve tarım yapılmaktadır. Yani dolayısıyla çevre düzeni planında da belirtildiği gibi yapılması gereken tarım politikalarına destek vermek, hayvancılığı desteklemek ve bölgenin tarım ve hayvancılık yapılarak devam etmesini sağlamaktır. Yani önemli konulardan bir tanesi de bizim geçmişimizde Deriner barajıyla çok verimli topraklarımızı kaybetmiş olmamızdır. Özellikle Ardanuç, Gümüşhane, Oruçlu dediğimiz köylerinde Deriner barajının hemen kenarında çok güzel tarım alanlarımız vardı, yani burada incir yetirilirdi, zeytin yetiştirilirdi mikro klima iklimi görülen bir alandı. Çoruh vadisi ve havzası bu mükemmel tarım topraklarımız maalesef HES`lerin altında kaldı. Bir tarafımız HES olmuş, diğer tarafımız Tema`nın raporuna göre yüzde 71`i maden sahasına dönüştürülmüş bir kentten bahsediyoruz. Doğa kenti olması gereken, turizm kenti olması gereken Artvin ne yazık ki şu anda bir maden kentine dönüştürülmüş durumdadır. Dolayısıyla bu aynı zamanda bir yaşam mücadelesine dönmüştür, buradan herkesi bu mücadelede olmaya davet ediyorum."