Ankara`daki Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Genel Merkezi, Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi`ne yönelik saldırılara ilişkin biri tutuklu üç sanığın yargılandığı davada dün; tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca hakkında; 8 yıl 9 ay hapis cezası verildi, sanık tahliye edildi. Karara tepki gösteren Demokratik Alevi Dernekleri Ana Fatma Cemevi Ankara Şubesi Başkanı Mustafa Karabudak, “Bu cezasızlık bundan sonraki saldırılara ve katliamlara da gebedir. Bugün, Ahmet Ozan Karaca`yı serbest bırakan mahkeme, yarın başka bir Ahmet Ozan Karaca`lar yaratacaktır” dedi.

Ankara`daki Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Genel Merkezi, Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi`ne yönelik saldırılara ilişkin biri tutuklu üç sanığın yargılandığı davanın karar duruşması dün, Ankara 63. Asliye Ceza Mahkemesi`nde yapıldı. Mahkeme, tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca`nın, 8 yıl, 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Hâkim, Karaca`nın tutuklu kaldığı sürenin cezadan mahsubuna karar vererek tahliyesine karar verdi.

Demokrat Alevi Dernekleri; bugün, Ana Fatma Cemevi`nde karara ilişkin bir basın açıklaması düzenledi.

MUSTAFA KARABUDAK: “BU CEZASIZLIK BUNDAN SONRAKİ SALDIRILARA VE KATLİAMLARA DA GEBEDİR”

Demokratik Alevi Dernekleri Ana Fatma Cemevi Ankara Şubesi Başkanı Mustafa Karabudak, şu açıklamayı yaptı:

“GEÇMİŞTEN BUGÜNE, CEZASIZLIK HÜKÜM SÜRMÜŞTÜR”

“Bilindiği üzere, Ana Fatma Cemevi`miz Ankara`da, geçen yıl 30 Temmuz`da, bir saldırıya uğramıştır. Yaklaşık bir yıl süren bu mahkeme sürecinde avukatlarımızın tüm çabalarına, dosyaya kazandırılan tüm bilgi-belgelere rağmen siyasal iktidarın yansıması olan mahkemede, bizim aleyhimize bir karar verilmiştir. Saldırganı tahliye etmiştir, dünkü duruşmada.

Bu bizler için şaşırtıcı olmadı. Çünkü geçmişten bugüne baktığımızda tüm Alevi katliamlarında cezasızlık hüküm sürmüştür. Sürece yayma, cezasızlık, üzerini kapatma, dosyaları kapatma… Bundan da fazla bir şey beklemiyorduk biz. Ama bu dava burada kalmayacak, biz bunu gerekli yerlere götüreceğiz, tüm hukuksal hakkımızı kullanacağız. Nereye giderse artık peşini bırakmayacağız bu davanın.

“ALEVİLER, ARTIK ESKİSİ GİBİ ÖRGÜTSÜZ DEĞİLLER”

Çünkü Aleviler, artık eskisi gibi örgütsüz değiller, istediklerinde on binlerce, yüz binlerce kişiyle alanlara çıkan bir alevi toplumu var. Hakkını, hukukunu arayan, gerektiğinde sokağa çıkan bir alevi toplumu var. Biz bunlara güveniyoruz. Tüm alevi kurumlarıyla tekrar bir durumu gözden geçirip beraber neler yapabiliriz, ortak nasıl hareket ederiz onu tekrar görüşeceğiz, kamuoyuyla paylaşacağız. Bu cezasızlık bundan sonraki saldırılara ve katliamlara da gebedir. Bugün, Ahmet Ozan Karaca`yı serbest bırakan mahkeme, yarın başka bir Ahmet Ozan Karaca`lar yaratacaktır. Aslında bu bir yıllık süre de ceza değil, ödüldür resmen. Öncelikle tüm avukat arkadaşlara çok teşekkür ediyoruz, bir yıl boyunca emek verdiler, koşturdular, çok efor sarfettiler ama önceden alınmış bir karardır saldırganın serbest bırakılması. Basın emekçilerine teşekkür ediyoruz, onlar da bizimle süreci takip ettiler. Tüm kamu emekçilerine, siyasi partilere, sendikalara, Alevi halkına, duyarlı tüm kamuoyuna teşekkür ediyoruz. 7 gün içinde biz itirazımızı yapacağız. Gerekirse bunu AİHM`e kadar götüreceğiz. Kamuoyu yanımızda, biz bunu dünya kamuoyuyla da paylaşacağız. Bu sadece bizim davamız değil, bu sadece cam kırılması değil, bu Alevilere yapılan bir saldırıdır. Geçmişte olan davalar gibi üzerinin kapanmasına izin vermeyeceğiz.

ÜMRAN HAKVERDİ: “KARARA 7 GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDEREK, DAVAYI ÜST MAHKEMEYE TAŞIYACAĞIZ”

Avukat Ümran Hakverdi ise şunları söyledi:

“Ben Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi adına buradayım. Çağdaş Hukukçular Derneği ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak bu davayı takip ettik. 30 Temmuz 2022`de bir saldırı gerçekleşti ve biz bu saldırının ilk gününden bugüne kadar dosyanın takipçisi olduk. Soruşturma aşamasında savcı cezasızlık politikasıyla soruşturmayı yürüttü ve ‘akli dengesi yerinde yok` denilerek aslında, ‘yargıla ama ceza verme` şeklinde bir iddianame tanzim ederek davayı açtı. Dava süresince bizim baskılarımız neticesinde mahkeme adli tıp raporu kararı aldı. Tutuklu sanık, iki kez Adli Tıp Kurumu`na sevk edildi ve iki kez hakkında akli dengesinin, ceza ehliyetinin yerinde olduğuna dair karar verildi. Artık bu yönden cezasızlık politikasına çekilemeyeceğini anladı mahkeme ama bunu yapan mahkeme artık cezasızlık politikasına çekebilmek için bizim dava boyunca defaatle dile getirdiğimiz taleplerimizi yerine getirmedi. Birçok müzekkere yazılmasını istedik ama yalandan bir iki müzekkere yazarak dosyayı geçiştirdi. Dün de karar celsesinde, aslında savcının mütalaası bizim istediğimiz yöndeydi. Tutukluluk devam istemişti, üç suçtan cezalandırma talep etmişti ama bu üç suçtan sadece biri üzerinden ceza verdi. O da ibadethanelere zarar verme suçu üzerinden. Din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçları üzerinden beraat kararı verdi. Diğer iki sanık hakkında zaten tüm suçlar yönünden beraat kararı verip, tutuklu sanığın da tahliyesine karar verdi. Bu yönüyle olumsuz bir karar, biz bunu zaten 7 gün içerisinde itiraz ederek üst mahkemeye taşıyacağız. Ancak kararda dikkat çekmemiz gereken bir husus, bu zamana kadar hep, elektrik faturalarının devlet tarafından ödenmesinden dolayı hukuk mahkemelerinden cemevlerinin ibadethane odluğuna dair kararlar almıştık. Dün ise bir ceza mahkemesinden cemevlerinin ibadethane odluğuna dair bir karar almış olduk. AİHM kararları doğrultusunda mahkeme, cemevlerinin ibadethane statüsünde olduğundan doğru bir karar vermiş oldu. Karar sadece bu yönüyle doğru ama diğer iki suç yönünden beraat ettirmesi ve eylemini hazırlayan, Eskişehir`den buraya gelen, cemevi araştırması yapan, notlayan, Alevi inancına saygı duymadığını söyleyen, mehdi olduğunu iddia eden, tetiklenerek bu işi yaptığını söyleyen kişi hakkında; çevresi, onu suça götürenler, itenler, bunu hazırlayanlar araştırma yapılmaksızın diğer iki suç yönünden beraat kararı verildi. Biz üst mahkemede de duruşma talepli bir itiraz dilekçisi hazırlayacağız ve duruşma talepli üst mahkemeye gideceğiz. Bu taleplerimizi üst mahkemeye de tekrar sunacağız ve sürecin sonuna kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

PAKİZE SİNEMİLLİOĞLU: “BU KATLİAMLARA BİR GÜN DUR DİYECEĞİZ VE MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ”

HDP Ankara İl Eş Başkanı Pakize Sinemillioğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu yaşadığımız süreç, dün de cezasızlık politikasıyla sonuçlanan dava, biz bunu asırlardır yaşıyoruz. Bize hiç yabancı gelmeyen bir karardı yine. Maraş`tan, Çorum`dan, Sivas`tan… Ki daha geçen hafta 2 Temmuz anmasına hep birlikte katıldık. Ve 30`uncu yılında dava zaman aşımına bırakılmak üzere tekrar 15 Eylül`de görülecek. Bu şunu gösteriyor: Cezasızlık politikaları devam ettiği sürece, biz bu tür eylemlere, bu tür sonuçlara hep birlikte tanıklık yapacağız. Ama bir tek şunu söylemek gerekiyor ısrarla: Bizler var olduğumuz sürece, bütün bunların takipçisi olacağız ve illaki hak yolunu bulacak. İnatla ve ısrarla mücadeleye devam edeceğiz. Biz yaşadığımız katliamlar ülkesinde, bu katliamlara bir gün dur diyeceğiz ve cezasızlık politikalarının yaşanmaması, ceza almaları ve bir caydırıcılık olması anlamında mücadelemize devam edeceğiz.”

İSHAK KOCABIYIK: “MAHKEME, ‘NASIL EDERİZ DE FAİİLİ BİR AN ÖNCE SERBEST BIRAKIRIZ` TELAŞINDA”

HDK Yürütme Kurulu Üyesi İshak Kocabıyık, şu ifadeleri kullandı:

“Aslında dün mahkemenin vermiş olduğu karar, çok uzun yıllardan beri olduğu gibi bizi şaşırtmadı. Değişik bir şey olarak da değerlendiremiyoruz ne yazık ki. Mahkemeler bu tür kararları adaleti tesis etme ya da caydırıcı bir cezalandırmanın dışında, kazara yakalanmış ‘faili nasıl ederiz de bir an önce serbest bıraktırırız` telaşı ve çabası içinde asıl suçlu ve failleri araştırmakta, maddi delillere, hakikate ulaşmakta gereken çabayı göstermekten çok uzak. Bunu bütün katliam davalarında, bütün saldırı davalarında görüyoruz. Bu çerçevede alışık olmadığımız devletin bu tekçi, bu inkârcı sistemiyle oluşan hukukun bizi zorladığı kısmı asla ama asla kabul etmiyoruz. Bu tür saldırılara, bu tür katliamlara bu tür yok saymalara karşı başta Demokratik Alevi Dernekleri Ana Fatma Cemevi olmak üzere bir dayanışma duygusuyla, bir mücadele geleneğimizle yan yana, omuz omuza, her zaman olacağımızı bildirmek istiyorum. Arkamızda duruyor, Seyit Rıza`nın sözüyle, ona atıfta bulunarak bitireyim sözlerimi: Evet, hileleriyle, yalanlarıyla baş edemiyoruz, uğraşamıyoruz ama onlar da bizi yüzyıllardan beri bu saldırılarıyla, yok saymalarıyla, katliamlarıyla bile diz çöktüremediler. Bundan sonra da elbette diz çökmeyeceğiz her zaman yan yana mücadelemizi sürdüreceğiz.”

NE OLMUŞTU?

Ankara`daki Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Genel Merkezi, Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi`ne yönelik saldırılara ilişkin biri tutuklu üç sanığın yargılandığı davanın karar duruşması dün Ankara 63. Asliye Ceza Mahkemesi`nde yapılmıştı. Bir önceki duruşmada mütalaasını açıklayan savcılık, sanıklar Ahmet Okan Karaca, Baver Gül ve Çağdaş Can Bardakçı`nın ‘ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme` suçundan 1 yıl 3 aydan 5 yıl 3`er aya, ‘inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme` suçundan 1 yıldan 3`er yıla, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama` suçundan 1 yıldan 3`er yıla ve ‘kasten yaralama` suçundan ise 6 aydan 1 yıl 6`şar aya kadar olmak üzere toplamda 4 ayrı suçtan 3 yıl 9 aydan 12 yıl 9`ar aya kadar hapisle cezalandırılmalarını istemişti.

Dün yapılan duruşmada kararını açıklayan hakim, tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca`nın, ‘basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde kasten yaralama` suçunu silahla işlediği gerekçesiyle 1/2 oranında artırım yapılarak 9 ay, ‘ibadethane ve mezarlıklara zarar verme` suçunu Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi`ne yönelik ayrı ayrı işlemesi nedeniyle ve sanığın eylemini dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlediği gerekçesiyle üç kez 2 yıl 8`er ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmetmişti. Hâkim, Karaca`nın tutuklu kaldığı sürenin cezadan mahsubuna karar vererek tahliyesine karar vermişti. Karaca`nın derhal salıverilmesine karar veren hâkim, sanık hakkında ‘inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama` suçlarından hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmetmişti. Hâkim, diğer iki sanık Çağdaş Can Bardakçı ve Baver Gül hakkında, “eylemlerin sanıklar tarafından işlediğinin sabit olmadığı” gerekçesiyle beraatlarına karar vermişti.